Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/435 E. 2021/157 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/435 Esas – 2021/157
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/435 Esas
KARAR NO : 2021/157

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 03/12/2019
KARAR TARİHİ : 06/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 03/12/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Başvuru markasının müvekkili markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, markaların bağlantılı olarak algılanacağını, müvekkili markalarının dünya çapında maruf hale geldiğini, bu nedenle markanın tescil edilerek kullanılması durumunda müvekkili markalarının itibarına zarar vereceğini, haksız yarar elde edeceğini, müvekkilinin … markasının başlangıç kısmının “…” ibaresi olduğunu, … ibaresinin “…” ibaresinin baskın unsuru konumunda olduğunu, markadaki “-…” ekinin pek çok sözcükte kullanıldığını, bu ibarenin bir anlamı olmadığını, markanın esas kısmının sarsmak eyleminden gelen … kelimesi olduğunu, … ibaresi ile … ibaresinin ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, benzerlik değerlendirmesinde en önemli hususun kelimelerin başlangıç kısımlarındaki benzerlik durumu olduğunu, tüketicilerin markanın başlangıç kısmındaki … ibaresine yoğunlaşacağını, “–S” harfine dikkat etmeyeceğini, ses ve yazılış açısından kuvvetli benzerlik olduğunu, başvuru markası ile müvekkiline ait itiraza gerekçe markasının da 25. Sınıfta tescilli olduğunu, aynı sektör içerisinde faaliyet gösteren firma daha olacağını, bu durumun mükerrer tescile sebep olacağını, uzun yıllar markanın tanıtımı için müvekkilinin uğraştığını, müvekkilinin … ve … ibarelerine yönelik gerçek hak sahibi olduğunu, markaların Türkiye’de ve dünyada tanınmış nitelikte olduğunu, müvekkilinin internet sayfası incelendiğinde … ibareli ürünlerin satışının bulunduğunu, MSI dergisinde yayınlanan makalede müvekkilinin pazar lideri olduğunu, 78 ülkeye satış yaptığını, üretiminin büyük bir bölümünü ihraç ettiğini, yurt dışı satışlarının yüzde 50’sinden fazlasının … … markasıyla ABD’de gerçekleştirdiğini, müvekkili ürünlerinin polis teşkilatları ve askeri kuvvetler tarafından kullanıldığını, … ile POF arasında işbirliği başladığını, … ibaresinin kısaltması … ibaresinin de tanınmış nitelikte olduğunu, müvekkilinin işbu markalar yönünden gerçek hak sahibi olduğunu iddia ederek ..sayılı YİDK kararının iptali ile …numaralı … ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 23/12/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; İltibas tehlikesinin saptanmasında en önemli kriterin markanın bütünü itibariyle nazara alınması olduğunu, markanın bütün olarak bıraktığı genel izlenime odaklanıldığını, ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe gösterilen markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen, birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceğini, itiraza gerekçe gösterilen markaların bütünü itibariyle bıraktıkları izlenimin ilişkilendirme dahil karıştırmaya yol açacak derecede benzer olmadığını, ayırt edici gücü, tabiatı gereği veya piyasada sahip olduğu bilinirlik nedeniyle, daha yüksek olan markaların ayırt edici gücü düşük olan markalara kıyasla daha geniş bir korumadan yararlanacağını, önceki tarihli markanın ayırt ediciliği oldukça düşükse koruma oranın da o kadar düşük olacağını, tanınmış markanın varlığı için kanundaki üç şarttan birisinin varlığının gerektiği, tanınmış markanın farklı mal veya hizmetlerde kullanılmasının markanın itibarına zarar verip vermediği ve haksız avantaj sağlayıp sağlamadığı hususunun her somut olayda ayrıca incelenmesi gerektiğini, bir markanın tanınmış olmasının o marka ile benzerlik içeren markaların tesciline her durum ve şart altında engel olunabileceği anlamına gelmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E :
6100 sayılı HMK m.150/1 hükmü uyarınca; 27/11/2020 tarihinde dava dosyası işlemden kaldırılmıştır. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç ay içerisinde yenilenme talebinde bulunulmaması nedeniyle 01/03/2021 tarihi itibariyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
HMK m.331/3 hükmü gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-HMK m.150/5 hükmü gereği 01/03/2021 tarihi itibari ile DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.7 hükümleri uyarınca hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Türkpatent’te verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 95,20 TL başvurma, vekalet, peşin karar ve ilam harcı, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 264,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.159,20 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere evrak üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verildi.06/04/2021