Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/42 E. 2021/53 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/42 Esas
KARAR NO : 2021/53

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tespiti İstemli), Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i Ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 16/09/2019
KARAR TARİHİ : 03/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tespiti İstemli), Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i Ve Tazmini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 16/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nın değerli bir halk ozanı olup mesleğine 1972 yılında şiir yazmak suretiyle başladığını, müvekkilinin 2005 yılında “…” isimli bir albüm çıkardığını, bu albümün içinde yer alan “…” isimli eserin hem söz yazarı, hem de bestecisi olduğunu, eserin bestesinin … (Aranjör) tarafından notalara aktarıldığını, bu albümün 2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bandrol alınmak suretiyle piyasaya sürüldüğünü, bandrol numarasının …. olduğunu, müvekkilinin o dönemde … üyesi olup, bu eserini …’a da kayıt ettirdiğini, bunun yanı sıra müvekkilinin Akbaş Müzik eşliğinde Almanya’da piyasaya çıkardığı “…” isimli albümünde de aynı adlı eserin yer aldığını, 2019 yılı Ocak ayında Youtube isimli internet sitesinde müvekkilin eserinin kendisinden izin alınmaksızın değiştirildiğinin ve yine izin alınmaksızın düzenlenmek suretiyle müvekkilinin ismi belirtilmeksizin yayınlandığının tespit edildiğini, bahse konu hukuka aykırılığın …’a ait “…” isimli eserde tespit edildiğini, bu eserin … kayıtlarında da yer almakta olup söz yazarının …, bestecisinin … ve aranjörünün … olarak umuma arzedildiğini, halbuki bu eserin “…” eserinin izinsiz olarak sözlerinin bir kısmının değiştirilmesi, bestesinin ise neredeyse aynen alınması suretiyle umuma arz edildiğini, müvekkilinden izin alınmaksızın değiştirilen bu eserde sözlerin bir kısmının farklı olmasına rağmen müvekkili eserine çok benzediğini, değiştirilmeye çalışılan sözler ile dahi müvekkilinin eserinin ruhunun ortaya çıkarıldığını, açıkça intihal yapıldığını, daha önce müvekkiline ait eserin Dilberay ve Ramazan Küçük tarafından izin alınmak suretiyle kendi albümlerinde okunduğunu, müvekkilinin orijinal eserinin … kayıtlarında olmasına karşın … tarafından müvekkilinin eserinin yeterince korunmaması ve hukuka aykırılığa ön ayak olunması ve de özen yükümlülüğüne uygun davranılmaması nedeniyle müvekkilinin … üyeliğine son verdiğini, müvekkili tarafından eserinin izinsiz değiştirildiği, tahrif edildiği ve hukuka aykırı şekilde sanki orijinal bir esermişçesine davalılarca umuma arz edilmesi hususu tespit edildikten sonra MSG’ye başvurulduğunu ve bu iki eser ile ilgili rapor talep edildiğini, MSG’nin 03.01.2019 T. ve 001 sayılı teknik bilim raporuna göre müvekkiline ait “…” isimli eser ile … ve … tarafından değiştirilmek suretiyle hazırlanan “…” isimli eserin şan (A) bölümü farklı olmakla beraber nakarat bölümlerinin aynı olduğunun ve sözlerinin de büyük benzerlik gösterdiğinin tespit edildiğini, bu raporun ardından ilgili kişilerin şifahi olarak bilgilendirildiğini, ihlale son vermelerinin talep edildiğini, fakat olumlu neticenin alınamadığını, davalıların haksız ve hukuka aykırı fiillerinde ağır kusurlu olduklarını, iyi niyetten uzak olduklarını, müvekkilinin eserinin haksız şekilde değiştirilerek ve intihale yol açarak başkaca bir eserin oluşturulduğunu ve bu eserde de davalılarca sanki kendilerininmiş gibi umuma arz edildiğini, intihale konu eserde müvekkilinin eserindeki duygunun dahi alınmaya çalışıldığını, bu hususun beste ve sözdeki benzerlik ile açıkça ortaya çıkmakta olduğunu, somut olayda müvekkilinin izni olmadığından iktibasın söz konusu olamayacağı gibi müvekkiline ait eserden esinlenerek orijinal, kendine özgü tarzı olan bir eserin de ortaya konulmadığını, müvekkilinin eserinin haksız şekilde işlenmeye çalışıldığını, müvekkiline ait eserin değiştirilmek suretiyle orijinal bir eser gibi kamuya arz edildiğini ve bu eser nedeniyle maddi ve manevi ün, kazanç elde edildiğini, müvekkilinin kendi eserinde değişiklik yapılmasını istemediği gibi hiçbir şekilde onay da vermediğini, değiştirilen, intihale maruz bırakılan ve yayınlanan eserin müvekkilinin manevi ve maddi haklarını hukuka aykırı şekilde ihlal etmekte olduğunu, müvekkiline ait eserin izinsiz şekilde değiştirilip davalılara aitmiş gibi …’a kaydedildiğini ve umuma arz edildiğini, müvekkilinin umuma arz yetkisinin kötü niyetli ve hukuka aykırı şekilde kullanıldığını ve müvekkilinden izin alınmaması nedeniyle ayrıca sanat camiasındaki pozisyonu gereği kişilik haklarının da zedelendiğini, açılan bu davada dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulmuş olup, süreçten olumlu netice alınamadığını beyan ederek; FSEK kapsamında davacı müvekkilinin ‘…’ isimli eserinin müvekkiline ait olduğunun ve bu eserin orijinal eser olduğunun, ‘…’ isimli diğer eserin ise davacı müvekkilden izin alınmaksızın, müvekkilin eseri değiştirilmek suretiyle hukuka aykırı şekilde tahrif edilerek ve de intihal yoluyla oluşturulduğunun, çoğaltıldığının ve yayınlandığının, değiştirilen eser ile müvekkilinin eserine tecavüzün tespitine, müvekkilinin eser üzerindeki hak sahipliğine, FSEK m.66 gereğince tecavüzün ref’ine, FSEK md.66/4 uyarınca dava sonuçlanıncaya kadar mahkemece uygun görülecek ihtiyati tedbirlerin uygulanmasına, FSEK md. 68 uyarınca üç kat telif tazminatı talebi olarak şimdilik 1.000 TL’nin eserin yayınlandığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine, FSEK md. 70/1 uyarınca müvekkilinin ihlal edilen manevi haklarına karşılık şimdilik 1.000 TL’nin eserin yayınlandığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine, FSEK md. 70/3 uyarınca davalıların haksız ve hukuka aykırı tecavüzleri yoluyla eseri piyasaya sunmaları nedeniyle elde ettikleri kazanç olarak şimdilik 1.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müvekkiline iadesine, masrafı davalılara ait olmak üzere piyasada ve internet yayınında mevcut bulunan kaset, CD, albüm içeriklerinde ‘…’ adlı eserde söz ve besteci hak sahibi olarak müvekkilinin adının belirtilmesine, masrafı davalılara ait olmak üzere hükmün ilânına karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalılar, süresi içerisinde davaya cevap dilekçesi ibraz etmediklerinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmışlardır.
Davalılar … ve … vekili 04/11/2019 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; Müvekkilleri aleyhine açılmış davanın maddi gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu, davaya konu her iki eserin bestesinin ve sözlerinin birbirinden tamamen farklı olduğunu, intihal niteliğinde görülebilecek bir alıntı veya değiştirme yapıldığı iddiasının tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, eser arasında tek benzerliğin “ağladı” sözcüğü üzerinden ortaya çıkan konu benzerliği olduğunu ve fakat aynı konuyu içerir binlerce halk şiirinin olduğunu, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği eserin bestesinin ise müvekkillerinin seslendirdiği eserin bestesinden farklı olduğunu, davacının kendi icrasında kullandığı bestenin başka bir ozan olan …’ın “…” adlı eserin bestesiyle aynı olduğunu, söz konusu eserin bestesinin 1980 yılından beri … tarafından birçok albümde okunduğunu ve okutularak alenileştiği gibi üyesi olduğu … kayıtlarında da koruma altında olduğunu, … tarafından davacı aleyhine işbu dava ile öğrenmiş oldukları ihlale ilişkin yargı yoluna başvuracaklarını, davacının iddiasına kayıt olarak sunduğu üyesi olduğu MSG meslek örgütü Teknik Bilim Kurulu raporunun mahkemeyi bağlayıcı bir yönü olmadığı gibi alınan raporda besteler arasında bir benzerliğin tespit edilemediğini, sözler bakımından bir cümle halinde benzerlik gösterdiğinin belirtildiğini, aynı raporda eserin (A) bölümünden söz edilmiş ise de eserde (A) veya (B) ya da nakarat (kavuştak) bölümlerinin mevcut olmadığını, raporu hazırlayan üyelerin “halk türküleri” konusunda uzman olmadıklarını, müvekkillerinin üyesi olduğu …’daki Teknik Bilim Kurulu’nun da müvekkiller lehine eserlerin birbirinden farklı oldukları yönünde rapor hazırladıklarını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eseri Kanunu hükümlerine göre açılmı; eser sahipliğinden kaynaklı haklara tecavüzün tespiti, tecavüzün ref’i, telif tazminatı, manevi tazminat, elde edilen kârın iadesi, hükmün ilanı istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; “…” isimli eserin davacıya ait olup olmadığı, “…” isimli eserin davacıya ait olduğu iddia edilen eserden intihal sureti ile meydana getirilip getirilmediği, davacıya ait olduğu iddia edilen eserin mali ve manevi haklarının davalılarca ihlal edilip edilmediği, buna bağlı tecavüzün ref’i ile telif tazminatı, manevi tazminat ve elde edilen kârın iadesi şartlarının somut olayda mevcut olup olmadığı, hükmün ilanının gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, davalılar davaya yasal süre içerisinde cevap dilekçesi ibraz etmediklerinden davalı tarafın delil ikamesine savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığından imkân tanınmamış, davacının tanık delili İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/86 Talimat sayılı dosyası ile ikame edilmiş, Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nden …. sayılı bandrol teslim tutanağı celp edilmiş, … kayıtları celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, iki ayrı bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, ibraz ettikleri deliller, celp edilen kayıtlar, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre;
5846 Sayılı FSEK’nun 1/B maddesinin (a) bendinde eser kavramı düzenlenmiş olup, ilgili hüküm uyarınca “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” eser olarak nitelendirilebilecektir.
Kanuni düzenlemeden yola çıkılarak; bir fikri ürünün eser olarak koruma altına alınabilmesi için üç temel şartın varlığından söz edilir. Bunlar;
1-Eserin kanunda sayılan türlerinden birine giriyor olması (Şekli şart)
2-Eserin sahibinin hususiyetini taşıyor olması (Subjektif şart)
3-Eserin tasarrufa elverişli ve üçüncü kişilerce algılanabilir nitelikte olması (Objektif şart)” tır.
Yukarıda belirttiğimiz kriterlerden ilkini taşıyan şekli şart, numerus clausus (sınırlı sayı) ilkesine dayanılarak inceleme konusu ürünün eser niteliğinin tespitinde kanunda belirtilen eser türlerinden birine ait olup olmama koşulunu karşılar. Bu türler kanunda da belirtildiği üzere, 1-ilim ve edebiyat eserleri, 2-musiki eserler, 3-güzel sanat eserleri, 4-sinema eserleri olarak sıralanabilir.
Eser niteliğinde subjektif şartı oluşturan hususiyet kavramı ise, doktrinde Telif Hukuku’nda yenilik unsuruyla ifade olunmaktadır. Bu unsurun bir eserden söz edilebilmesi için ortada bir insan faaliyetinin bulunmasını, bu faaliyetin fikri bir faaliyet olmasını ve bu fikri faaliyetin insan zihniyle algılanabilecek şekilde iletilebilir nitelikte olmasını gerektirdiği belirtilmektedir.
Eser nitelendirmesinde üçüncü koşulumuzu oluşturan objektif şart ise, “Eserin tasarrufa elverişli ve üçüncü kişilerce algılanabilir nitelikte olması”; bir başka deyişle, beş duyu organının en azından biriyle algılanabilir şekilde dış alemde mevcudiyet kazanmasıyla açıklanabilir. Nitekim, fikri bir düşüncenin eser niteliğine erişebilmesi için her şeyden önce insan fikri ve yaratıcılığının somut bir ürüne dönüşmesi gerekir. Bu nedenle, aklımızdan geçirdiğimiz; gerçek hayatta somutlaşmayan, üçüncü kişilerce tasavvur edilemeyen; yahut hiçbir zaman gün yüzüne çıkmamış, bize ait olduğu kimse tarafından bilinmeyen ya da algılanamayan eserler fikri hak korumasından yararlanamayacaktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında taraflara ait şarkılar incelendiğinde; davacının üzerinde hak sahipliği iddiasında bulunduğu “…” isimli şarkı ile, davalılara ait “…” isimli şarkının, yukarıda sayılan kriterleri karşılar biçimde hususiyet arz eder nitelikte oldukları; bu suretle 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca taraflara ait şarkıların musiki eser nev’inde olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacıya ait olduğu iddia edilen “…” adlı esere ilişkin olarak dosyaya sunulan, Kültür ve Turizm Bakanlığı kayıtları ile “… … efendim” adlı albüm kapaklarından (Albümün A yüzünde 5. Şarkı), bu şarkının bestesi ve güftesinin FSEK m.11 kapsamında, karineten …’ya ait olduğu,
Davalılara ait olduğu iddia edilen “…” adlı esere ilişkin olarak dosyaya sunulan … kayıtları uyarınca bu eserin eser sahiplerinin ise, yine FSEK m.11 kapsamında karineten, … (Besteci-Aranjör) ve … (güfte) oldukları, sonucuna varılmıştır.
Davaya konu eserlerin güftesinin dökümü aşağıdaki şekilde çıkartılmıştır: Davacı

“…”

Davalılar
… – …
“…”


Eser Bildirim Formu

*Sözler bulunmamaktadır.

Eser Bildirim Formu
Adı: …
İlk Satırı: ..
Bestecisi: …
Söz Yazarı: …
Bildirim Tarihi: 31.01.2007

Davacının Dosyaya Sunduğu CD


Eser Bildirim Formu

Eser Bildirim Formu
Adı: …
İlk Satırı:
Bestecisi: …
Söz Yazarı: …
Aranjörü: …
Bildirim Tarihi: 17.12.2013

Davacının Dosyaya Sunduğu CD

Mahkememizce ilk olarak 1 telif hakkı uzmanı, 1 müzik, sinema ve radyo uzmanı ve 1 SMMM bilirkişiden oluşan heyetten rapor aldırılmıştır.
Bilirkişi heyetinin mahkememize ibraz ettiği 14/02/2020 havale tarihli raporda; davaya konu şarkıların sözlerinin beşer dörtlükten oluştuğu, karşılaştırılan şarkıların sadece ilk dörtlük itibariyle benzerlik arz ettiğinin söylenebileceği, kalan dörtlüklerin ise birbirinden farklı olduğu, şarkıların ana temasının; “ayrılık”, “hasret” , “pişmanlık” ve “özlem” olduğu, bu temaların ülkemiz müzik kültürünün önemli bir parçasını oluşturan türkülerimizde yaygın olarak tercih edilen ortak temalardan olduğu, yine dörtlüklerin sonunda “…/…” mısrasının tekrar edildiği görülmekle birlikte bu biçimin de türkülerde kullanılagelen bir durum olduğu, şarkılarda yer alan cümlelerin tesadüfü aşar nitelikte olmadığı, nitekim habersizce bir başkası tarafından bilinmeden; yahut esinlenerek dahi meydana getirilebileceği (Örneğin; … isimli şarkısında bile, “…” mısralarına rastlanabileceği); bu minvalde, keza kullanılan ezginin de halk müziğinde sıklıkla rastlanan ezgilerden olduğu (Örneğin; davalıların itirazlarında geçen …’ye ait “…” isimli şarkıda olduğu gibi, benzer ezgilerin halk türkülerinde sıklıkla harmanlanarak kulaklarda yer edindiği), öte yandan, davacı yanın, dava konusu eserin intihal eylemine maruz kaldığını dava konusu ettiği, bununla birlikte, aynı coğrafyada yaşayan insanların, aynı ortak kültür ve duygulara sahip olmasının doğal bir sonucu olarak, dava konusu eserlerde gözlemlenen türdeki benzerliklerin bulunabileceğinin tartışmasız olduğu, öyle ki, yan yana tesadüfen, esinlenme yahut gizli anımsama nedeniyle gelebilecek, “ağlamak”, “gülmek”, “sevmek”, “ben”, “sen”, “o”, “yar” gibi kelimelerin kullanımının kimsenin tekeline bırakılamayacağı, davaya konu eserler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalılara ait “…” isimli eserin, davacının, davaya konu “…” isimli eserinden kaynaklanan 5846 sayılı FSEK’te düzenlenen haklarını ihlal etmediği; her iki eserin bağımsız birer eser olarak vücut bulduğu, yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı vekili, bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir. Dava dilekçesi ekinde ibraz edilen MSG Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği’nin tanzim ettiği 03/01/2019 tarihli Teknik Bilim Kurulu Raporu ve 20/02/2020 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi ekinde ibraz edilen ve … ismi ile imzalanan uzman görüşü ile mahkememizce aldırılan 14/02/2020 havale tarihli bilirkişi raporu içeriğindeki çelişkilerin giderilmesi için başka bir heyetten yeni bir bilirkişi raporu aldırılması yoluna gidilmiştir.
1 telif hakkı uzmanı, 2 halk müziği formunda uzman öğretim üyesi bilirkişinin birlikte tanzim ettiği 29/12/2020 havale tarihli raporda; Taraflara ait eserlerin sözlerinin karşılıklı olarak incelendiği, ilk satırlarda bir benzerliğin bulunduğu görülmekle birlikte, bu benzerliğin intihal kapsamında değerlendirilemeyeceği, zira türkü formundaki eserlerin ilk satırlarında birçok kez bu çeşit benzerliklere rastlamanın mümkün olduğu, geleneksel halk şiirinde bu tür söz kalıplarının, şiirin geri kalan kısmını hazırlamak için kullanıldığı, diğer taraftan, her iki eserin de ilk satırlarında kullanılan sözcüklerin, geleneksel biçimlerden farklı olarak, günümüz şiirine daha yakın sözcüklerden oluştuğu, sözlerin diğer bölümlerinin ise tamamen farklı olup aralarında herhangi bir benzerlik bulunmadığı, eserlerin besteleri, dosyaya sunulan notalar ve USB içinde sunulan eserler karşılaştırmalı olarak incelenmek ve dinlenmek suretiyle değerlendirildiğinde, her iki eserin aynı makamsal yapıda olduğu, fakat aralarında intihal olarak değerlendirilebilecek bir benzerliğin bulunmadığı, melodik açıdan eserlerin tamamen farklı olduğu, ezgilerin farklı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Yukarıda izah edilen tespitlere göre; karşılaştırılan eserlerin sözleri açısından, ilk satırdaki benzerliğin intihal boyutunda değerlendirilemeyeceği, zira türkü formundaki eserlerin ilk satırlarında birçok kez bu çeşit benzerliklere rastlamanın mümkün olduğu, besteler arasında ise benzerlik bulunmadığı, taraflara ait eserlerin birbirinden bağımsız iki müzik eseri olduğu, bestelerin aynı makama göre oluşturulmasının besteler bakımından intihal olgusunu meydana çıkarmayacağı, zira makamın, Türk musikisinde kullanılan ses dizilerinin belli kurallar çerçevesinde kullanılması anlamına geldiği, bestenin özgünlüğünü kullanıldığı makamın sağlamadığı, besteler arasında benzerlik bulunduğundan söz edilmesi için melodik olarak eserlerin birbirine benzer olması gerektiği, alanında uzman bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen raporda belirtildiği üzere karşılaştırılan bestelerin melodik açıdan farklı oldukları, buna bağlı olarak, davalılara ait “…” adlı eserin, davacının “…” adlı eseri üzerinde FSEK’ten kaynaklanan hakları ihlal etmek suretiyle oluşturulmadığı kanaatine varılmış ve davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.01.2016 tarih 2014/11-253 Esas 2016/75 Karar sayılı kararı da dikkate alındığında; dava, eser sahipliğinden kaynaklı haklara tecavüzün tespiti, tecavüzün ref’i, hükmün ilanı istemlerinin yanı sıra, telif tazminatı ve elde edilen kârın iadesi ile manevi tazminat istemlerine ilişkin olmak üzere üç ayrı bağımsız istemi içinde barındırmaktadır. Söz konusu davada, objektif dava birleşmesi müessesesi mevcuttur. Bu durumda, her bir dava türü için ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Eser sahipliğinden kaynaklı haklara tecavüzün tespiti, tecavüzün ref’i, hükmün ilanı istemleri bakımından davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Telif tazminatı ve elde edilen kârın iadesi istemleri bakımından davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13/2 hükmü gereği hesaplanan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Manevi tazminat istemi bakımından davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13/2 hükmü gereği hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 95,20 TL harç, 286,76 TL posta, müzekkere, dosya kapağı masrafı, 3.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.681,96 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, tüm taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/02/2021

Katip …
E İMZA

Hakim …
E İMZA