Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/381 E. 2021/9 K. 08.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/381 Esas
KARAR NO : 2021/9
DAVA : Faydalı Model Belgesi (Faydalı Model İsteme Hakkının Ve Faydalı Md. Gaspı İddialı)
DAVA TARİHİ : 22/11/2019
KARAR TARİHİ : 08/01/2021
YAZIM TARİHİ : 25/02/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Faydalı Model Belgesi (Faydalı Model İsteme Hakkının Ve Faydalı Md. Gaspı İddialı) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 22/11/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili, …’ın Hollanda’da mukim bir Türk vatandaşı olduğunu, “…” markası altındaki spor salonu işletmeciliği ile iştigal ettiğini, davalının haksız bir şekilde kendi adına başvuru konusu ettiği … sayılı faydalı model belgesine konu buluşu geliştirdiğini, taraflar arasındaki tanışma süreci sonrasında müvekkili davalıya, kendi geliştirmiş olduğu işbu dava konusu “… Sistemi” ile ilgili yapmış olduğu çalışmaların detaylarını anlattığını ve buluşuna ilişkin pek çok bilgiyi davalıya verdiğini, elindeki evrak ve fotoğrafları da davalıya gönderdiğini, müvekkilinin davalı yanın verdiği bilgilere göre Türkpatent kayıtlarında araştırma yaptığını ve 11.06.2018 tarihinde … sayılı başvuru numarası ile “… Sistemi” isimli buluşunun başvuru konusu edildiğini, ancak başvurunun vekili olarak değil bizzat başvuru sahibi olarak davalı … adına gerçekleştirildiğini, kendisinin ise sadece ve yine davalı ile birlikte buluş sahiplerinden biri olarak gösterildiğini, başka bir ifadeyle başvurunun kendisi adına değil davalı … adına yapıldığını öğrendiğini, davalının uluslararası başvuruyu da gerçekleştirdiğini söylediğini, müvekkilinin uluslararası başvurularla ilgili kendisine gönderilen belgeleri incelediğinde patent üzerinde tek hak sahibi ve başvuru sahibi olarak yine davalı …’in gösterilmiş olduğunu öğrendiğini, müvekkilinin davalının gerek ulusal gerekse de uluslararası başvuruları kendi adına gerçekleştirmiş olmasından son derece rahatsız olduğunu ve yaşanan hak kayıplarının bir an evvel önüne geçmek adına, davalıya vekilliği bir başkasına devretmek istediği yönündeki talebini ilettiğini, davalının müvekkilinden aldığı vekaletnameye istinaden sahip olduğu yetkiyi tamamen kötü niyetli ve vekaletnamenin verilme amacını aşar şekilde kullandığını beyan ederek; öncelikle dava konusu … sayılı faydalı model ve bu başvuruya istinaden yapılmış … sayılı uluslararası patent başvurusunun 3.kişilere devrinin engellenmesi, davalının şeklen başvuru sahibi olarak göründüğü bu başvurulardan kaynaklı haklarını müvekkiline karşı kullanımının engellenmesi, SMK m.110/2 hükmü uyarınca anılan bu başvurulara dair TÜRKPATENT ve uluslararası kuruluşlar nezdinde davalı tarafından yapılacak tüm işlemlerin (yıllık ücret ödemeleri ve sair tüm yükümlülükler için geçerli olmak üzere) durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava konusu … sayılı faydalı model ve ayrıca bu başvuruya istinaden yapılmış … sayılı uluslararası başvurunun üzerindeki hak sahipliğinin müvekkiline ait olduğunun tespitini, dava devam ederken dava konusu edilen faydalı model ve patent başvurularının tescil edilmeleri halinde, sürecin SMK m.100/9 yollamasıyla SMK m.111 hükmüne göre devam ettirilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 30/12/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı ve müvekkili arasında yapılan yazışmaları kesinlikle kabul etmediklerini, bu yazışmaların müvekkiline ait olmadığını, davacının iddia ettiği ve müvekkiline verdiği söylenen vekaletname ile Türkpatent Kurumunda hiçbir işlem yapılmadığını, davaya konu boks torbası askı aparatının tüm çalışmalarının TPE’ye müracaatlarının ve ortaya çıkmasının tamamen müvekkilinin çalışması sayesinde olduğunu, müvekkili … sayılı faydalı model ve bu başvuruya istinaden yapılmış … nolu uluslararası başvurunun gerçek hak sahibi olduğunu beyan ederek; davacının açmış olduğun davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, Faydalı Model ve Patent başvurusunun gasp edildiğinin tespiti ile ilgili başvuruların davacıya ait olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının başvuruda bulunduğu … nolu faydalı model ve … numaralı patent başvuruları bakımından davacının tek başına gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, söz konusu başvuruların davalı tarafından gasp edilip edilmediği, başvuruların tescili halinde söz konusu sınai mülkiyet haklarının davacıya devredilmesinin gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, faydalı model ve patent başvurusu ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, Aksaray 2.Noterliği’nin 25.05.2018 tarih 08616 sayılı vekaletnamesi, Kartal 22. Noterliği’nin 30.09.2019 tarih 21199 nolu ihtarname örneği celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, davalının isticvabı yapılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Faydalı model başvurusuna ilişkin işlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’in 11.06.2018 tarihinde … sayılı “… Sistemi” buluş başlıklı faydalı model başvurusunda bulunduğu, başvuru sahibinin münhasıran davalı … olduğu, davacı …’ın diğer buluş sahibi olarak gösterildiği, dava süreci içerisinde söz konusu faydalı model başvurusunun tescil edilmediği tespit edilmiştir.
Patent başvurusuna ilişkin işlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’in TÜRKPATENT nezdinde 29.05.2019 tarihinde … sayılı uluslararası patent başvurusunda bulunduğu, başvuru sahibi olarak davalı …’in yanı sıra davacı …’ın da başvuru sahibi olarak gösterildiği, dava süreci içerisinde söz konusu patent başvurusunun tescil edilmediği tespit edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.145/1 hükmüne göre; Faydalı modele ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı ve faydalı modelin özelliği ile çelişmediği takdirde bu Kanunda patentler için öngörülen hükümler, faydalı modeller hakkında da uygulanır.
SMK m.109 hükmüne göre; Patent isteme hakkı, buluşu yapana veya onun haleflerine ait olup bu hakkın başkalarına devri mümkündür. Buluş birden çok kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmişse patent isteme hakkı, taraflar başka türlü kararlaştırmamışsa bunların tamamına aittir. Aynı buluş, birbirinden bağımsız olarak birden çok kişi tarafından gerçekleştirilmişse patent isteme hakkı, önceki tarihli başvurunun yayımlanmış olması şartıyla daha önce başvuru yapana aittir. Patent almak için ilk başvuran kişi, aksi ispat edilinceye kadar, patent isteme hakkının sahibidir.
SMK m.110/1 hükmüne göre; Patent isteme hakkının başvuru sahibine ait olmadığı Kurum nezdinde iddia edilemez. Aksi ispat edilene kadar başvuru sahibinin, patent isteme hakkının sahibi olduğu kabul edilir.
SMK m.110/2 hükmüne göre; Patentin verilmesi işlemleri sırasında, patent isteme hakkının gerçek sahibi olduğunu 109 uncu maddenin birinci fıkrası uyarınca iddia eden kişi, başvuru sahibine karşı dava açabilir ve bu davayı Kuruma bildirir. Davaya ilişkin kararın kesinleşme tarihine kadar patentin verilmesi işlemleri mahkeme tarafından durdurulabilir.
Tarafların iddia ve savunmaları, ibraz edilen deliller, celp edilen faydalı model ve patent başvuru dosyaları, …. sayılı vekaletnamesi ve … nolu ihtarname örneği ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava konusu faydalı model ve patent başvurusunun tek başına buluş sahibinin davacı olduğu, davalıya sadece TÜRKPATENT nezdinde yapılacak başvuru işlemlerine ilişkin olarak vekalet verildiği, ancak davalının TÜRKPATENT nezdinde kendisini başvuru sahibi olarak gösterdiği, bu suretle davacıya ait faydalı model ve patent başvurularını gasp ettiği, bu gasp eylemlerinin ve ilgili başvuruların davacıya ait olduğunun tespit edilmesi gerektiği ilerü sürülmektedir.
Bir faydalı model veya patent buluşu gerçekleştirmek mahiyeti itibariyle hukuki bir fiildir. Zira; Kanun’da sayılan şartları taşıyan buluşu yapan kimse, o buluş üzerinde başkaca herhangi bir işlem yapmaksızın hak sahibidir.
Faydalı model başvurularına da uygulanma kabiliyetine sahip SMK m.109/4 hükmüne göre; Patent almak için ilk başvuran kişi, aksi ispat edilinceye kadar, patent isteme hakkının sahibidir. Böylece Kanun Koyucu bir buluş için faydalı model veya patent başvurusunda bulunan kimsenin karineten bu buluş üzerinde hak sahibi olduğunu, ancak bu durumun aksi ispat edilebilir nitelikte adi karine olduğunu kabul etmiştir.
Eldeki davada faydalı model başvurusu açısından münhasıran davalının başvuru sahibi olduğu, patent başvurusu açısından davacı ve davalının birlikte başvuru sahibi olarak gösterildikleri anlaşıldığından, bu karinelerin çürütülmesine ilişkin ispat külfeti davacı üzerindedir. Davacı gerek faydalı model başvurusu, gerekse patent başvurusu bakımından “… Sistemi” isimli buluşu tek başına yaptığını, bu buluş üzerinde davalının herhangi bir katkısının bulunmadığını ispat külfeti altındadır.
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında geçtiğini iddia ettiği “Whatsapp” yazışmaları ile davalının buluş sahibi olmadığının açıkça anlaşıldığını ileri sürse de, gerek davalı vekili, gerekse duruşmada isticvabı yapılan davalı, davacı ile arasında davacı tarafın iddia ettiği gibi whatsapp yazışmalarının bulunmadığını ileri sürmüşlerdir.
HMK m.199 hükmüne göre; Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.
Belge bir bilgi taşıyıcısıdır. Kanunda belge sayılacak bilgi taşıyıcılarının bir kısmı örnek olarak sayılmış olup tüm belgeler Kanun’da sayılanlardan ibaret değildir. Görüntü ya da ses kayıtları bilgi taşımaya elverişli olduğu gibi, elektronik ortamdaki veriler de bilgi taşıyıcı niteliktedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, belge niteliğinde olan şeylerin Kanun’da (m.199) belirtilenlerle sınırlı olmadığı, Kanun’da sayılanlara benzer bilgi taşıyıcılarının da belge olarak kabul edilebileceğidir. Bir belgenin kesin veya takdiri delil vasfını haiz olup olmadığı, düzenleyene, belgenin içeriğine ve taşıdığı diğer unsurlara (imza gibi) bağlı olarak değişecektir. Bir hukuki işlemi ispat etmeye yarayan imzalı bir belge, senet vasfını taşıdığı için kesin delil olarak kabul edilirken aynı senedin fotokopisi 199.madde anlamında belge olmakla birlikte, karşı taraf fotokopinin aslına uygun olduğunu ikrar etmedikçe, kesin delille ispatı gereken bir hukuki işlemi ispat etmeye elverişli olmayacaktır. (Pekcanıtez H., Pekcanıtez Usûl Medeni Usûl Hukuku, 15.Bası, İstanbul 2017, s.1771-1772)
Kanun (m.199) belge kavramını, senet yerine kullanmamıştır. Senetle ispat kuralları, belge ile ispat kuralları haline gelmemiştir. Belgenin ispat gücü, onun senet olup olmamasına göre değişir. Buna göre belge, kesin delil olabileceği gibi hakimin takdirinde rol oynayan takdiri bir bilgi gücünde de olabilir. (Kuru,Baki&Arslan,Ramazan&Yılmaz,Ejder (2013) Medeni Usul Hukuk Ders Kitabı, 24.Baskı, Ankara, Yetkin, s.372)
Belirtilen açıklamalar ışığında davacı tarafından ibraz edilen whatsapp yazışmalarının senet mahiyetinin bulunmadığı, zira bu yazışmaların davalı tarafından ikrar edilmediği, tam aksine inkâr edildiği, bu hale göre söz konusu yazışmaların HMK m.199 hükmü bağlamında takdiri delil niteliğinde belge mahiyetinin bulunduğu, ancak bu yazışmaların SMK m.109/4 hükmünde düzenlenen karinenin aksini ispat edecek nitelikte bulunmadığı, zira davacının ibraz ettiği “whatsapp” yazışmalarının hakikaten davacı ile davalı arasında geçip geçmediği, bu yazışmaların sonradan oluşturulup oluşturulmadığı, tahrif edilip edilmediğinin teknik olarak denetlenmesi imkânı bulunmadığı, bu hale göre söz konusu yazışmaların davaya konu faydalı model ve patent başvurusuna konu buluş üzerinde davacının tek başına hak sahipliğinin bulunduğu, davalının bu buluşlar üzerinde herhangi bir hak sahipliğinin bulunmadığı, davalının vekil olarak başvuru işlemlerini gerçekleştirmesi için kendisine 3.000 Euro ücret ödendiği iddialarını ispatlamaktan uzak olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafından davalıya hitaben ….sayılı vekaletnamesi ve Deventer Başkonsolosluğu’nun 20.05.2019 tarih 1013 sayılı özel vekaletnamesi ile patent vb.sınai mülkiyet haklarının başvurusu ve tescili için vekaletname verilmişse de, bu vekaletnameler de dava konusu buluş bakımından davalının hak sahibi olmadığı iddiasını ispatlayamayacağı değerlendirilmektedir. Zira söz konusu vekaletnameler incelendiğinde başvuruya konu buluşun tanımlanmadığı, bu vekaletnamelerin münhasıran “… Sistemi” isimli buluşa ilişkin olmadığı tespit edilmiştir.
…. sayılı ihtarnamesi incelendiğinde; ihtar eden …’in muhatap …’a hitaben “… sayılı faydalı model ikimizin müşterek fikir birliği ve birlikte işbirliğimiz sayesinde meydana gelmiştir.” şeklinde cevabi yazı içerdiği tespit edilmiştir. Söz konusu cevabi yazı ile davalı …, dava konusu … sayılı faydalı model başvurusu üzerinde davacının müşterek olarak hak sahibi olduğunu ikrar etmiştir. Nitekim mahkememizde yapılan isticvabında da; “Bir keresinde kendisiyle sohbet ortamında dava konusu buluş ile ilgili olarak görüş alışverişinde bulunduk.” şeklinde beyanda bulunarak dava konusu buluşa ilişkin olarak davacı ile fikir jimnastiğinde bulunduğunu ifade etmiştir. Kaldı ki; SMK m.90/5 hükmü uyarınca; Başvuru sahibinin buluşu yapan olmaması veya buluşu yapanlardan sadece biri veya birkaçı olması hâlinde bu kişiler, patent başvuru hakkını ne şekilde elde ettiklerini başvuruda açıklamak zorundadır. Söz konusu hükme göre; başvuru sahibinin buluşu yapanlardan biri olması halinde, bu kişiler TÜRKPATENT’e yaptıkları patent başvurusunda, patent başvuru hakkını ne şekilde elde ettiklerini başvuruda açıklamak zorundadır. Söz konusu hüküm SMK m.145 hükmü uyarınca faydalı model başvuruları bakımından da uygulanabilir niteliktedir. Somut olayda faydalı model başvurusu bakımından davacı … başvuru formunda buluş sahiplerinden biri olarak gösterilmesine rağmen, davalının faydalı model başvuru hakkını davacıdan ne şekilde elde ettiğine ilişkin olarak SMK m.148/4 hükmü uyarınca yazılı herhangi bir kayıt TÜRKPATENT’e sunamamıştır.
Yukarıda izah edilen maddi tespitlere göre; davaya konu “… Sistemi” isimli buluş üzerinde davacı …’ın buluş sahibi olarak maddi fiilinin bulunduğu, ancak bu buluş üzerinde tek başına hak sahibi olduğunun ispatlanamadığı, davalının bu buluş üzerinde maddi eylemi bulunmadığının SMK m.109/4 hükmünde belirtilen karineyi çürütecek şekilde ispatlanamadığı, SMK m.112/1 hükmüne göre davaya konu buluş üzerinde aksi yönde bir anlaşma bulunduğu tespit edilmediğinden tarafların söz konusu buluş üzerinde paylı mülkiyet hükümlerine göre eşit ve müşterek olarak hak sahibi olduklarının kabul edilmesi gerektiği, patent başvurusu bakımından zaten tarafların birlikte başvuru sahibi olarak gösterildikleri, faydalı model başvurusu bakımından ise tek başına davalının başvuru sahibi olarak TÜRKPATENT nezdinde kayıtlı olduğu dikkate alınarak; davanın KISMEN KABULÜ ile; … sayılı faydalı model başvurusu üzerinde davacının davalı ile birlikte eşit ve müşterek olarak hak sahibi olduğunun TESPİTİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; … sayılı faydalı model başvurusu üzerinde davacının davalı ile birlikte eşit ve müşterek olarak hak sahibi olduğunun TESPİTİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
6-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 44,40 TL peşin karar ve ilam harcının tamamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 50,80 TL başvurma ve vekalet harcı, 276,80 TL posta, dosya kapağı, müzekkere gideri olmak üzere toplam 327,60 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 186,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 186,30 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı … ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/01/2021

Katip …
E İMZA

Hakim …
E İMZA