Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/347 E. 2021/356 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/347 Esas
KARAR NO : 2021/356

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2019
KARAR TARİHİ : 15/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/10/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 15/11/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, kitap hazırlık sürecinde dizgi noktasında ihtiyaç duyulması sebebiyle dava dışı … Yayınlarının genel yayın yönetmeni olan …’un önerisi ile davalı … Yayıncılık ile iletişime geçerek hazırlık sürecinde olan sekiz adet kitabın dizgi işlerinin yürütülmesi için davalı ile anlaştığını, sağlanan mutabakatın ardından davacı şirketin, sekiz adet kitabın tamamının “.indd” uzantılı ham dosyalarını, …’ın tek ortağı olduğu davalı … Yayıncılık’a teslim ettiğini, davalı … Yayıncılık’ın bir deneme sınavı kitabı çıkarmak istediğini, bu nedenle matematik alanında kendileriyle çalışmak istediklerini davacı şirkete ilettiğini, yoğunluk sebebiyle davacı şirket tarafından yapılan teklifin geri çevrildiğini, teklifin geri çevrilmesi üzerine davalı … Yayıncılık ile dizgi işlerinin bitmesinin ardından davacı şirketin ödemelerini yaptığını, taraflar arasındaki söz konusu işe dair ilişkinin sona erdiğini, daha sonra, davalı … Ltd. Şti.’ne dizgi yapılması için teslim edilen kitaplardaki sorulara, müvekkilinin muvafakati olmaksızın, … Yayıncılık’ın yayınlamış olduğu birden çok eserde, bir kısmı aynen, bir kısmı değiştirilerek yer verildiğinin tespit edildiğini, müvekkilinin hazırlamış olduğu test sorularının, FSEK madde 1/A’ya göre eser niteliğinde olduğunu, davalılar tarafından kullanılan soruların tespitinin uzman kişilerce yapılması gerektiğini, bu kapsamda belirtilen kitaplarda bulunan test soruları açısından davalılar tarafından ihlal oluşturacak başkaca bir fiilin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin müvekkili tarafça dava tarihi itibariyle tespit edilemediğini, davalılara ait diğer kitaplarda müvekkiline ait eserlerin yayınlanmış veya yayınlanacak olmasının da kuvvetle muhtemel olduğunu, rayiç bedelin belirlenmesinde sekiz kitabın tamamına dair tespit yapılması gerektiğini, davalıların, eser sahibinin adının esere konulmaması ve eserde değişiklik yapmak suretiyle davacı şirketin manevi haklarını; eserin çoğaltılması ve eserin yayılması suretiyle davacı şirketin mali haklarını ihlal ettiğini, davalılar tarafından yayımlanan, çoğaltılan, dağıtılan ve satışa sunulan eserlerin toplatılmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirterek; davalılar tarafından gerçekleştirilmekte olan tecavüzün kaldırılmasına, FSEK m.68 uyarınca rayiç bedelin üç katı olarak şimdilik 5.000 TL’nin dava tarihinden itibaren yürütülecek olan temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, FSEK m.70/1 uyarınca 5.000 TL manevi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalılar, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediklerinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmışlardır.
Davalı … yetkilisi … 18/12/2019 tarihli duruşmada verdiği sözlü beyanında özetle; Dava konusu eserlerin dava dışı bir yazar ile telif sözleşmesi kapsamında basımını yapıp satışa çıkardıklarını, bu eserlerin üretiminin olmadığı, stokta da herhangi bir ürünün kalmadığını, tüm ürünlerin satıldığını, anlaşma yapılan yazarın davacı tarafça oluşturan eserden intihal yapıp yapmadığını bilemeyeceklerini, buna ilişkin savcılık makamına da ifade verildiğini ifade ederek haklarında ileri sürülen ihtiyati tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … yetkilisi … 18/12/2019 tarihli duruşmada verdiği sözlü beyanında özetle; Diğer davalı … Yayıncılık ile yapmış olduğu sözleşme kapsamında dava konusu eserlerin basımını ve dağıtımını yaptıklarını, bu husus haricinde başka bir dahillerinin bulunmadığını ifade ederek ileri sürülen ihtiyati tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklı tecavüzün ref’i, telif tazminatı, manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davacının sahipliğini iddia ettiği Matematik soru kitaplarının eser mahiyetinde olup olmadığı, davacının bu kitaplar üzerinde eser sahipliğinden kaynaklı mali-manevi hakları kullanma yetkisinin bulunup bulunmadığı, davalıların söz konusu kitaplarda bulunan sorulardan bir kısmını intihal yolu ile çoğaltıp çoğaltmadığı, yayıp yaymadığı, davacıya ait adın belirtilmesi ve eserde değişiklik yapılmasının meni manevi haklarının ihlal edilip edilmediği, varsa mali-manevi haklara tecavüzün kapsamı, niteliği ve niceliğinin boyutu ile bunlara bağlı olarak davacının davalılardan telif tazminatı ve manevi tazminat talep edip edemeyeceği ve tecavüzün refi hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip dava dilekçesi davalılara tebliğ olunmuş, davalıların cevap dilekçesi sunmamaları üzerine dilekçe teatisi tamamlanmış, davacı tarafın sunduğu deliller alınmış, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Fikri ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosu’nun … Soruşturma sayılı dosyası, dava konusu kitaplara ait bandrol talep form ve taahhütname örnekleri, davaya konu kitap örnekleri, Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, davacı tanığı …’in duruşmada beyanı alınmış, rayiç değer araştırması yapılmış, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, davacı tarafın ibraz ettiği deliller, mahkememizce celp edilen evrak, dinlenen tanık beyanı, ceza soruşturması ve kovuşturması dosyaları, dava konusu uyuşmazlık konularında uzman bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; davacı tarafın HMK m.194/1 hükmü uyarınca üzerine düşen somutlaştırma külfeti doğrultusunda, somutlaştırdığı dava malzemesi baz alınarak yargılama yürütülmüştür. Buna göre; eldeki davada, davacı tarafın üzerinde hak sahipliği bulunduğunu iddia ettiği “…” isimli kitap içinde yer alan sorulardan bir kısmının davalılar tarafından çoğaltılıp yayınlandığı ileri sürülen “… Deneme Tamamı Çözümlü 5 Deneme 1.Kitap (Kırmızı-Beyaz Renk)” ve “… Deneme Tamamı Çözümlü 5 Deneme 2.Kitap (Mor-Mavi Renk)” isimli kitaplarının eldeki davada uyuşmazlık konusu olduğu tespit edilmiştir.
5846 Sayılı FSEK’nun 1/B maddesinin (a) bendinde eser kavramı düzenlenmiş olup, ilgili hüküm uyarınca “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” eser olarak nitelendirilebilecektir.
Kanuni düzenlemeden yola çıkılarak; bir fikri ürünün eser olarak koruma altına alınabilmesi için üç temel şartın varlığından söz edilir. Bunlar;
1-Eserin kanunda sayılan türlerinden birine giriyor olması (Şekli şart)
2-Eserin sahibinin hususiyetini taşıyor olması (Subjektif şart)
3-Eserin tasarrufa elverişli ve üçüncü kişilerce algılanabilir nitelikte olması (Objektif şart)” tır.
Yukarıda belirttiğimiz kriterlerden ilkini taşıyan şekli şart, numerus clausus (sınırlı sayı) ilkesine dayanılarak inceleme konusu ürünün eser niteliğinin tespitinde kanunda belirtilen eser türlerinden birine ait olup olmama koşulunu karşılar. Bu türler kanunda da belirtildiği üzere, 1-ilim ve edebiyat eserleri, 2-musiki eserler, 3-güzel sanat eserleri, 4-sinema eserleri olarak sıralanabilir.
Eser niteliğinde subjektif şartı oluşturan hususiyet kavramı ise, doktrinde Telif Hukuku’nda yenilik unsuruyla ifade olunmaktadır. Bu unsurun bir eserden söz edilebilmesi için ortada bir insan faaliyetinin bulunmasını, bu faaliyetin fikri bir faaliyet olmasını ve bu fikri faaliyetin insan zihniyle algılanabilecek şekilde iletilebilir nitelikte olmasını gerektirdiği belirtilmektedir. Dolayısıyla bir fikri ürünün eser olabilmesi için düzeyli bir fikri faaliyetin sonucu ortaya konulması gerekmektedir. Zira; içerik/anlatım/üslup taşıyan her fikri ürün korunmaz. Hususiyet, içerik/anlatım/üslup ile eşit anlamda olmayıp, bundan fazlasını ifade etmektedir. Hususiyetin belirlenmesinde anlatım/üslup ve nispeten bağımsızlığın yanında; fikri ürünü yaratanın serbest biçimlendirme alanının varlığı, fikri üründe genelin üstünde bir özelliğin varlığı, fikri üründe amaca uygun olanın üstünde bir özelliğin varlığının büyük bir önemi olduğu belirtilmektedir. Yargıtay uygulamasında da “ilim ve edebiyat eserlerinde düzeyi düşük anlatım ve bilimsel eserlerde yetersiz bilginin bir hususiyet içermeyeceği, hususiyetin sıradan olmamayı ve belli bir düzeyi bulunmak kaydıyla yaratıcılığı zorunlu kıldığı” kabul edilmektedir. (Yargıtay 11. H.D. T.09.05.2017, E.2015/12923, K.2017/2724.)
Eser nitelendirmesinde üçüncü koşulumuzu oluşturan objektif şart ise, “Eserin tasarrufa elverişli ve üçüncü kişilerce algılanabilir nitelikte olması”; bir başka deyişle, beş duyu organının en azından biriyle algılanabilir şekilde dış alemde mevcudiyet kazanmasıyla açıklanabilir. Nitekim, fikri bir düşüncenin eser niteliğine erişebilmesi için her şeyden önce insan fikri ve yaratıcılığının somut bir ürüne dönüşmesi gerekir. Bu nedenle, aklımızdan geçirdiğimiz; gerçek hayatta somutlaşmayan, üçüncü kişilerce tasavvur edilemeyen; yahut hiçbir zaman gün yüzüne çıkmamış, bize ait olduğu kimse tarafından bilinmeyen ya da algılanamayan eserler fikri hak korumasından yararlanamayacaktır.
Belirtilen açıklamalara göre; dava konusu somut olayda, dava konusu dokümanların, “Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler” in ilim ve edebiyat eseri olduğu hükmünü içeren FSEK m.2 hükmü uyarınca ilim ve edebiyat eseri kategorisinde bulunduğu, ayrıca soruların matematik alanında belli bir yaratıcılık ve hususiyet içerdiği, sorulardaki kurguların alandaki her kişi tarafından aynı şekilde yapılamayacağı tespit edildiğinden “eser” niteliklerinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
5846 sayılı Kanun m.8/1 hükmüne göre; Bir eserin sahibi onu meydana getirendir. Türk Hukuku’nda eser sahipliği müessesesi bakımından “Yaratma Gerçeği İlkesi” geçerlidir. Buna göre; eser meydana getirmek maddi bir fiil olup, eserin oluşturulmasıyla eser sahipliği sıfatı kendiliğinden vücut bulur. Bu durum, tabii hukuk anlayışının doğal sonucudur. Bu bağlamda, eser üzerindeki hakların doğumu ve eser sahibi sayılmak için hiçbir hukuki işleme, bu yolda bir irade varlığına gerek bulunmamaktadır.
Yaratma gerçeği ilkesi uyarınca eser sahibi olma, sadece gerçek kişiler bakımından söz konusudur. Tüzel kişilerin bizatihi kendisi eser yaratma kabiliyetinden yoksundur. Zira, tabiatı gereği insan zihninin çabası sonucu oluşan fikri ürüne sahibinin hususiyetini yansıtma unsuru, tüzel kişiliğin kendisi bakımından mümkün değildir. Diğer yandan, bazı durumlarda “Eser sahibi onu meydana getirendir.” ilkesinden fedakârlık edilmesi, anılan ilkeye istisna tanınması gereklidir. Ancak, bu konuda özveri sadece mali haklarla ilgili olabilir; yoksa eserin sahibinde bir değişiklik yapılamaz. Bu durum, yaratma gerçeği ilkesinin doğal sonucudur. Zira; bu ilke, eser sahipliği sıfatı ile eser sahipliğinden doğan hakları kullanma yetkisini birbirinden ayırt etmemize yarar. İster hukuksal bir işleme, isterse yasaya dayansın, eser sahipliğinden doğan hakların bir başkasına geçmesi, eser sahipliğini değiştirmez. Eser sahipliğinden doğan hakların bir başkasına geçmesi, eser sahipliği sıfatını haleldar etmez. Eser sahipliğinden doğan hakları devralan kişi, eser sahibi olarak tanımlanamaz. O sadece eser sahipliğinden kaynaklı haklar üzerinde tasarruf yetkisine sahip olabilir.
Somut olayda, davacının yayıncı olarak gözüktüğü intihal yapıldığı iddia edilen kitabın ön yüzünde eser sahibi olarak “…” ve “…” isimlerine, iç kapakta ise “…”, “…” ve “…” isimlerine yer verildiği görülmüştür. Kitabın iç yüzünde yer alan bildirimde ise kitabın tüm haklarının davacıya ait olduğu belirtilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bandrol sayısına dair mahkememize gönderdiği evraklarda da eser sahibi olarak … adının belirtildiği görülmüştür. Davacı vekilinin mahkememize ibraz ettiği telif hakkı devir sözleşme örnekleri incelendiğinde; …, … ve …’ın “8.Sınıf Soru Bankası” isimli kitap üzerindeki mali hakları davacıya devrettiği tespit edilmiştir.
Yukarıda yer verilen maddi olgulara göre; “…” isimli eserin sahiplerinin …, … ve … oldukları, 5846 sayılı Kanun m.18/2, m.48/1 ve m.52 hükümleri uyarınca, bu eser üzerindeki mali hakların davacıya devredildiği, bu nedenle mali hakları kullanma yetkisinin davacıya ait olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ekinde yer alan 20 sayfadan ibaret karşılaştırma tablosunda, davalı … Yayıncılık’ın talebi üzerine davalı … Yayıncılık tarafından yayımlanan kitaplarda, davacının üzerinde mali hak sahibi olduğu kitap içeriğinde yer alan soruların hususiyetlerini yansıtan aynı veya oldukça benzer sorular bulunduğu tespit edilmiştir.
Buna göre;
Davalı tarafa ait, … ISBN numaralı kırmızı-beyaz renkli “… Deneme Tamamı Çözümlü 5 Deneme 1.Kitap (Kırmızı-Beyaz Renk)” kitabında toplam 450 soru bulunduğu, bu soruların 100 tanesinin Matematik sorusu olduğu, rapora ek yapılan karşılaştırma tablosunda da belirtildiği gibi, sorulardan 9 adedinin davacıya ait …. ISBN numaralı “…” kitabından önemli derecede benzer biçimde alındığı, başka bir deyişle alınan bu soruların intihal oluşturduğu değerlendirilmiştir. İntihal oranının tespitine ilişkin özet tablo aşağıdaki gibidir:

Davalı tarafa ait … ISBN numaralı mor-mavi renkli “… Deneme Tamamı Çözümlü 5 Deneme 2.Kitap (Mor-Mavi Renk)” kitabında toplam 450 soru bulunduğu, bu soruların 100 tanesinin Matematik sorusu olduğu, rapora ek yapılan karşılaştırma toblosunda da belirtildiği gibi, sorulardan 33 adedinin davacıya ait …ISBN numaralı “…” kitabından önemli derecede benzer biçimde alıntı yapıldığı, başka bir deyişle alıntılanan bu soruların intihal oluşturduğu değerlendirilmiştir. İntihal oranının tespitine ilişkin özet tablo aşağıdaki gibidir:

Yukarıda yer verilen tablolardan görüleceği üzere; mali hakları davacıya ait “…” isimli kitaptan alıntı yapılarak davalı tarafa ait kitaplarda yayımlanan toplam 42 adet matematik sorusunun önemli derecede benzer ve intihal oluşturan sorular olduğu tespit edilmiştir.
Davacı taraf, tecavüzün ref’i ve telif tazminatı isteminde bulunmuş olup, telif tazminatı istemi, FSEK m.68 uyarınca, FSEK m.66’da genel olarak düzenlenen tecavüzün ref’inin özel yöntemlerinden biridir. Dolayısıyla, davacı tarafın, tecavüzün ref’i ile ref kapsamında telif tazminatı isteminde bulunduğu kabul edilmiştir.
Telif Tazminatı: (BANDROL SAYISI veya SATILAN KİTAP SAYISI) X KİTAPLARIN SATIŞ FİYATI X TELİF ORANI (%10) X İNTİHAL YÜZDESİ formülü ile hesaplanabilmektedir.
Davacıya ait olan ve dosyaya sunulan “…” adlı kitabın üzerinde satış fiyatının 14,99 TL olarak yazılı olduğu görülmüştür.
Davacıya ait kitabın davacının faturalarında “… MATEMATUS” VE “…” adı ile satıldığı, yerinde yapılan bilirkişi incelemesi esnasında heyete ibraz edilen satış faturalarından sondajlama yöntemiyle alınan 4 adet örnek faturanın görünümü bilirkişi raporuna görsel olarak yansıtılmıştır.
Davacı şirket temsilcisi aldıkları, bastırdıkları ve sattıkları kitaplar için stok kartı tutmadıklarını yerinde inceleme esnasında bilirkişi heyetine beyan etmiştir. Davacının satış faturaları üzerinde yapılan incelemelerde, davacıya ait olan alıntı yapılan kitabın davacı tarafça 2018 yılında 7,50 TL, 2019 yılında ise 13,30 TL – 7,50 TL – 5,00 TL olmak üzere 3 ayrı fiyatla sattığı tespit edilmiştir. 2019 yılındaki satışlarının basit ortalaması alındığında kitabın ortalama toptan birim satış fiyatının [(13,30+7,50+5,00)/3=] 8,66 TL + KDV olduğu tespit edilmiştir. KDV dahil toptan satış fiyatının 9,35 TL olduğu hesaplanmıştır.
Davacı şirketin ticari defterlerinde tüm kitap satışları tek bir hesaba toplu olarak kaydedildiğinden, alıntı yapılan “…” adlı kitap ayrı bir hesapta takip edilmediğinden ve şirket tarafından stok takibi yapılmadığından, “…” kitap için Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan talep ettiği bandrol sayısı olan 20.000 adet kitabın tamamını satıp satmadığı tespit edilememiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün 19.12.2019 havale tarihli cevabi yazısı ekinde dosyaya kazandırılmış olan, Sürekli Olmayan Yayınlar İçin Bandrol Talep Formu ve Taahhütnamelerine göre, … Yayıncılık Kağıt Matbaa Kırtasiye Dağıtım Pazarlama İht. İhracat İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından talep edilen bandrol sayılarının; 10.000 ve 8.500 olduğu, bu kitapların tamamının satıldığının davalı … Yayıncılık yetkilisi tarafından ön inceleme duruşmasında sözlü olarak beyan edildiği tespit edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin davalı tarafa ait kitapların rayiç satış fiyatlarının tespiti için yapmış olduğu araştırma neticesine göre; “… Deneme Tamamı Çözümlü 5 Deneme 1.Kitap (Kırmızı-Beyaz Renk)” kitabının ortalama satış fiyatının 10,67 TL olduğu, “… Deneme Tamamı Çözümlü 5 Deneme 2.Kitap (Mor-Mavi Renk)” kitabının ortalama satış fiyatının 13,18 TL olduğu tespit edilmiş olup, bu tespite ilişkin dayanak tablo bilirkişi raporu içinde yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen tespitler, bilirkişi heyetinin re’sen yaptığı araştırma sonucu tespit ettiği maddi bulgular, telif tazminatı hesabında genel kabul görmüş oran olarak bilinen %10’luk telif oranı dikkate alındığında;
Davalı tarafın kitapları için Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan gelen bandrol sayıları ve kitapların niteliği, eser sahibinin kattığı hususiyet derecesi, hazırlanma süreci gibi, Yargıtay HGK 20/03/2020 Tarih 2002/11-176 E 2002/214 K sayılı kararında belirtilen hususlar birlikte gözetilerek hesaplama yapıldığında,

ESER
BANDROL SAYISI
BİRİM FİYAT
SATIŞ TUTARI
TELİF ORANI
İNTİHAL ORANI
TAZMİNAT TUTARI
“… Deneme Tamamı Çözümlü 5 Deneme 1.Kitap (Kırmızı-Beyaz Renk)”
10.000
10,67 TL
106.700,00 TL
%10
0,0733
821,18 TL
“… Deneme Tamamı Çözümlü 5 Deneme 2.Kitap (Mor-Mavi Renk)”
8.500
13,18 TL
112.030,00 TL
%10
0,02
224,06 TL

Telif Tazminatı
1.045,24 TL

Yukarıda yer verilen tabloda belirtildiği gibi, yapılan hesaplama sonucunda davaya konu iki ayrı kitap için intihale konu sorular nedeniyle belirlenen varsayımsal bedelin 1.045,24 TL tutarında olabileceği, davacının davalıdan FSEK 68. maddesi uyarınca bu miktarın 3 kat fazlası olan 3.135,72 TL’yi telif tazminatı olarak talep edebileceği tespit edilmiştir.
Somut olayda; mali hakları davacıda bulunan kitap içinde yer alan 42 adet matematik sorusunun intihal oluşturacak derecede benzerinin, davalı … Yayıncılık’ın talebi üzerine, diğer davalı … Yayıncılık tarafından çoğaltılıp satışa sunulması eylemlerinin, davacıya ait çoğaltma ve yayma haklarını ihlal ettiği, davacının bu ihlaller nedeniyle davalılardan toplam 3.135,72 TL telif tazminatı isteminde bulunabileceğine kanaat getirildiğinden; davalılar tarafından gerçekleştirilen eser sahipliğinden kaynaklı haklara tecavüz eylemlerinin ref’ine, bu kapsamda 3.135,72 TL telif tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.
Davacı taraf her ne kadar eser sahipliğinden kaynaklı manevi haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek davalılardan manevi tazminat isteminde bulunmuşsa da, tüzel kişiliği haiz davacı şirketin eser sahipliği sıfatı yukarıda ifade edildiği şekli ile bulunmamaktadır. Manevi haklar, devredilemez ve mirasa konu olamazlar. Ancak FSEK m.19’da düzenlendiği şekli ile manevi hakların bazıları eser sahibinin yakınları ve gerektiğinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kullanılabilir. Burada kanuni yetkilendirme söz konusudur. Bu yetki miras ile değil kanun hükmü gereği kazanılır ve bu yetkiyi kazanan kimselerce kendi namlarına kullanılır. Mirası reddetseler de bu kimselerin FSEK m.19’daki hakları korunur. Söz konusu haklar, “yakınların hakları” olarak tanımlanır. Devredilememenin sonucu olarak manevi haklar, gerek sağlar arası işlemlere gerekse ölüme bağlı tasarruflara da konu olamazlar. Dolayısıyla, eldeki uyuşmazlıkta, davacı şirketin, mali haklarını devraldığı eser üzerinde, eser sahipliğinden kaynaklı manevi hakları da devraldığı söylenemez. Zira bu haklar eser sahibi gerçek kişilere sıkı sıkıya bağlı devri mümkün olmayan haklardır. Buna bağlı olarak; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 27.04.2015 tarih 2014/18533 Esas 2015/5899 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5846 sayılı FSEK m.70/1 hükmü uyarınca manevi tazminat isteminde bulunabilmek için talepte bulunan kişinin eser sahibi olması gerekir. Tüzel kişiler eser sahibi olamayacaklarından manevi hak tazminatı talep etmeleri de mümkün değildir. Bu nedenle davacı tüzel kişinin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Dava açılmadan önce taraflar arasında yapılan zorunlu arabuluculuk görüşmesinin ilk oturumuna davalı … katılmadığından, 6325 sayılı Kanun m.18/A-11 fıkra hükmü uyarınca yargılama giderlerinin davacının üzerine düşen kısmı davalı … üzerinde bırakılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalılar tarafından gerçekleştirilen eser sahipliğinden kaynaklı haklara tecavüz eylemlerinin REF’İNE, bu kapsamda 3.135,72 TL telif tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının manevi tazminat isteminin reddine,
2-Davacının peşin yatırdığı 170,78 TL harcın mahsubu ile alınması gereken 43,42 TL bakiye karar ve ilam harcının müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı telif tazminatı istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükümleri gereği hesaplanan 3.135,72 TL vekalet ücretinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın kabul ret oranının %32 olarak kabulüne,
5-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 170,78 TL harcın tamamının müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 23,40 TL vekalet harcı, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 10,91 TL dosya kapağı, 583,50 TL posta, tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.462,21 TL yargılama giderinin %32’si olan 787,91 TL’sinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 1.674,30 TL yargılama giderinin davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin %32’si olan 422,40 TL’nin müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-11, m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin %68’i olan 897,60 TL’nin davalı …’nden tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/10/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza