Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/307 E. 2021/290 K. 09.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/307 Esas
KARAR NO : 2021/290
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 06/11/2019
KARAR TARİHİ : 09/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/08/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 06/11/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin kurulduğu 1961 yılından bugüne kadar özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, kekler ve sair ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticari alanında faaliyet gösterdiğini ve tanınmış marka olarak kabul edildiğini, yine müvekkili şirketin “… …” ibareli markaları ve tasarımlarının davalı tarafından da çok iyi bilindiğini ve WIPO nezdinde tescilli olduğunu, Paris Sözleşmesinin 1. Mükerrer 6.maddesi kapsamında tanınmış marka niteliği taşıdığını, davalı şirketin işbu dosyaya celbinin talep edildiği üzere … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasından görüleceği üzere müvekkili şirkete ait ürünleri Filistin bölgesinde süreklilik arz eden bir şekilde belirli bir süre kendi nam ve hesabına alıp sattığını, ancak taraflar arasındaki ticari ilişkinin davalı şirketin üzerine düşen yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmediği için müvekkili şirket tarafından haklı gerekçeler ile 12.03.2018 tarihli fesih ihbarnamesiyle birlikte 15.06.2018 tarihinde sona erdirildiğini, akabinde davalı şirketin tamamen hukuka aykırı gerekçeler öne sürerek müvekkilinden kâr sağlamak maksadıyla … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … E. no ile tazminat davası açıldığını, karşı dava olarak müvekkili şirket adına haksız rekabet ve markaya tecavüz davası ikame edildiğini, tüm bu hususlardan da anlaşılacağı üzere davalı şirketin müvekkili şirkete ait markalar, ambalaj tasarımları ve ürün mahsullerine ilişkin ciddi bir bilgisinin bulunduğunu, yine davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusuna karşı müvekkili adına yapılan itirazların haksız olarak reddedildiğini, müvekkilinin “… …” ürününün Filistin bölgesi içerisinde satış rakamları en yüksek olan ürünlerden biri olduğunu, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu ve müvekkilinin en çok satan ürünlerinden birini yine müvekkilinin Türkiye’deki sektörel rakiplerinden biri olan … BİSKÜVİ VE GIDA SAN. A.Ş.’ne ürettirdiğini, gerek müvekkili şirket tarafından … BİSKÜVİ VE GIDA SAN. A.Ş.’ne …. yevmiye nolu ihtarname, gerekse de … tarafından 21.01.2019 tarihinde müvekkiline Karaman 4. Noterliği aracılığı ile gönderilen 00318 yevmiye nolu ihtarname dikkate alındığında, davalı şirketin bu ürünleri … BİSKÜVİ VE GIDA SAN. A.Ş.ne ürettirdiğinin açık olduğunu, müvekkili şirket tarafından … BİSKÜVİ VE GIDA SAN. A.Ş.’ne karşı da söz konusu ürünleri üretmesi sebebiyle … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin gerekçe gösterilerek dava ikame edildiğini, davalı şirketin tüm bu hususlardan sonra ‘’…’’ ibareli markanın, müvekkili tarafından açılan davalar sonucunda kullanılmasının durması ihtimaline karşı “…” ibareli bir ürün daha ürettiğini, yine müvekkilinin “…” ibareli markaları ile davalı tarafından tescil ettirilmek istenen “…” markasının bulunduğu mal ve hizmet sınıfının aynı ve ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve bu durumun iltibas ihtimalini muhtemel kıldığını, davalı tarafından kullanılan ürün ambalajının, “… …” ambalajı ile karşılaştırıldığında, ambalajlar için aynı ve benzer renklerin kullanıldığını, ayrıca her iki ambalaj üzerinde de markaların yanında aynı dekoratif unsurların (ortadan ikiye ayrılmış bir … ve kekin içinden görünen çikolata damlaları ile kekin yanında duran çikolata parçası) yer aldığını, yine … kelimesinin yanında “…” ifadesinin kullanılmasının da … … – … karşılaştırmasında markaların benzer olduğu algısını güçlendirdiğini, markaların ilk hecelerinin aynı olduğunu, bu hususun ise markaların SMK m.6 kapsamında benzer olduğunu kanıtladığını da iddia ederek; davalı Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 11.09.2019 tarihli … sayılı kararının müvekkilinin itirazlarının reddine ilişkin kısmının iptaline, diğer davalı adına TÜRKPATENT nezdinde 10.12.2018 tarih ve 2018/112399 sayı ile tescil başvurusu yapılan “…” ibareli markanın tüm sınıfar yönünden iptaline, tescili halinde hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden terkinine, dava konusu 10.12.2018 tarih ve 2018/112399 sayılı markanın huzurdaki dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 10/12/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın markanın hükümsüzlüğü talebinin YİDK kararının iptali talebinden ayrı bir talep olduğunu, 6769 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra oluşan … hukuki durum kapsamında 6100 sayılı Kanunun 114 vd. maddeleri kapsamında -hükümsüzlük davası bakımından- Kuruma husumet yönetilmesinin mümkün olmadığını, YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük davasının birlikte yürütülmesinin de mümkün olamayacağını, davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, bunun mümkün olmaması halinde hükümsüzlük talebinin işbu dosyadan tefrik edilerek davanın YİDK kararının iptali talebi bakımından devamına karar verilmesi gerektiğini, davaya konu marka başvurusu ile davacı markası arasında karıştırılacak kadar benzerlik bulunmadığını, iki marka arasında fonetik, okunuş, genel intiba olarak benzerlik bulunmadığını, bu nedenle müşteri kitlesi tarafından iki marka arasında bağlantı kurulması, karıştırılması ihtimalinin bulunmadığını da ileri sürerek; davanın husumet sebebi ile reddine, bunun mümkün olmaması halinde hükümsüzlük talebinin tefrikine, YİDK … sayılı kararının iptali isteminin ve 2018/112399 tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 23/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Huzurda görülen dava bakımından davacı yanın hukuki yararının bulunmadığını, müvekkili marka başvurusunun dava dışı … Çikolata Gıda San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılan itirazın TÜRKPATENT tarafından kabul edilmesiyle tümden reddedildiğini, dava dilekçesinde belirtilen taleplerin hukuki açıdan karşılanabilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili marka başvurusunun başka bir markanın gerekçe gösterilerek zaten reddedildiğini, buna ilişkin TÜRKPATENT sicil kayıtlarının da erişime açık olduğunu, bu nedenle huzurda görülen davanın dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, davacı yanın, müvekkili ile olan tek satıcılık sözleşmesini haksız olarak feshetttiğini ve haksız fesih nedeniyle açılan davanın … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … E. numarasıyla görüldüğünü, müvekkilinin söz konusu haksız fesih ve rekabet nedeni ile zarara uğradığını ve bu nedenlerle kendi markasıyla ürün sunma kararı aldığını, kendi markasıyla faaliyette bulunmak için marka başvurusunda bulunmasında hiçbir engel bulunmadığını, müvekkilinin davacı markalarından tamamen farklı ve kendine özgü “…” markasını ürettiğini, müvekkili marka başvurusunda kötü niyet bulunmadığını, müvekkilinin tescil başvurusunda bulunduğu “…” markası ile davacı yanın “… …+şekil” markalarının global olarak değerlendirildiğinde; birbirinden farklı olduğunun ayrıntılı incelemeye gerek olmadan görüleceğini, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak da farklı olduğunu, yine müvekkili markasının 3 heceden, davacı markalarının ise 2 ve 4 heceden oluştuğunu, davacı yana ait markaların hepsinde “…’” ve ‘”…’” ibarelerinin ortak olduğunu ve nitelikleri gereği herkesin kullanımına açık, zayıf markalar olduğunu, tüketicilerin “…” ibaresini içeren ve gıda sektöründe kullanılan markaların hiçbirini karıştırmadan her birinin farklı sahiplerinin olduğunun bilinciyle ürünleri kullandıklarını, dolayısıyla müvekkiline ait “…” markasının tüketiciler tarafından davacıya ait markalar ile karıştırılmasının, markalar arasında bağ kurulmasının imkan dahilinde olmadığını da ileri sürerek; davanın dava şartı yokluğundan reddine, talebin reddi halinde müvekkili marka başvurusu ile davacının itirazını dayandırdığı markalar arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığından davanın tüm talepler bakımından esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2018/112399 nolu “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “… …, … …, … …, … …, …” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalının kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları getirtilmiş, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyaları UYAP ortamında temin edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibaresinin 29, 30, 32 ve 35. sınıflarda bulunan “29.sınıf: (29/01) Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. (29/02) Kuru bakliyat. (29/03) Hazır çorbalar, bulyonlar. (29/04) Zeytin, zeytin ezmeleri. (29/05) Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). (29/06) Yenilebilir bitkisel yağlar. (29/07) Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. (29/08) Kuru yemişler. (29/09) Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. (29/10) Yumurtalar, yumurta tozları. (29/11) Patates cipsleri. 30.sınıf: (30/01) Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. (30/02) Makarnalar, mantılar, erişteler. (30/03) Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. (30/04) Bal, arı sütü, propolis. (30/05) Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. (30/06) Mayalar, kabartma tozları. (30/07) Her türlü un, irmikler, nişastalar. (30/08) Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. (30/09) Çaylar, buzlu çaylar. (30/10) Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. (30/11) Sakızlar. (30/12) Dondurmalar, yenilebilir buzlar. (30/13) Tuz. (30/14) Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. (30/15) Pekmez 32.sınıf: (32/01) Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. (32/02) Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. (32/03) Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. (32/04) Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. 35.sınıf: (35/05) Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (Sınıf 29) Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat.Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri.Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin.Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. (Sınıf 30) Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler.Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Mayalar, kabartma tozları.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.Çaylar, buzlu çaylar.Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. (Sınıf 32) Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla 10.12.2018 tarihinde gerçekleştirdiği 2018/112399 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 14.01.2019 tarih ve 316 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı 05.03.2019 tarihinde davacı şirket tarafından SMK m.6/1, m.6/4, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında T/02298, T/02297, 2018/72685, 2018/72657, 2018/59632, 2015/83391, 2015/83387 sayılı markalar mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, davalı şirketin 25.04.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, yine yayına dava dışı … Çikolata Gıda San. ve Tic. A.Ş. tarafından tescilli bir kısım markaları ile davalı firmaya ait marka başvurusu arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazın incelenmesi sonucunda dava dışı … Çikolata Gıda San. ve Tic. A.Ş.’nin itirazları mesnet alınarak marka tescil başvurusunun reddine karar verildiği, ancak davacı itirazlarının ise reddine karar verildiği, davacı yanın 05.07.2019 tarihinde yeniden itirazda bulunduğu, ayırca davalı şirketin de Markalar Dairesi Başkanlığı’nın marka başvurusunun reddi kararına karşı ayrıca itirazda bulunduğu, davalı şirketin 15.08.2019 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 11.09.2019 tarih ve … sayılı kararı ile itirazların reddine karar verdiği görülmektedir. YİDK kararı davacı marka vekiline 13.09.2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki dava açılmıştır. Dava konusu marka başvurusu tescil edilmemiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, celp edilen dava dosyaları, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu 2018/112399 sayılı marka başvurusuna ait işlem dosyası yukarıda ayrıntılı olarak incelenmiş olup, davacının TÜRKPATENT nezdindeki itirazlarında iltibas iddiası bakımından 2018 72685, 2018/72657, 2018 59632, 2015 83391, 2015 83387 sayılı markaları dayanak gösterdiği tespit edilmiştir. Huzurdaki davada hükümsüzlük istemi bakımından; bunların yanı sıra farklı marka ve tasarımlara da dayanılmış olsa da, dava konusu YİDK kararından da anlaşılacağı gibi, marka dava dışı 3.kişinin itirazları nedeniyle iptal edilmiş ve tescil edilmemiştir. Dava konusu yargılama safahati içinde dava konusu markanın tescil edilmemesine yönelik YİDK kararının iptal edilerek dava konusu markanın tescil edildiği de söz konusu değildir. Dolayısıyla hükümsüzlüğe konu edilebilecek bir tescil bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının terditli olarak; tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğü isteminde bulunduğundan; bu istem hakkında, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, salt YİDK kararının iptali istemine ilişkin olarak aşağıdaki değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Dava konusu 2018/112399 sayılı marka incelendiğinde; beyaz zemin üstüne kırmızı renkte içi boş dolgulu harflerle, bitişik formda yukarıya eğimli şekilde yazılmış … kelimesinden oluşmaktadır. … kelimesinin bilinen bir anlamı olmamakla birlikte, yapılan araştırmada Latince “restoran” anlamına geldiği tespit edilmiştir. Ancak hem tarafların bu yönde bir savunmalarının olmaması, hem de markanın anlamının ortalama tüketici tarafından bilinemeyeceği dikkate alındığında; … kelimesinin yaratılmış, fantezi bir ibare olduğu değerlendirilmektedir. Kelime … ibaresinden türetilmiştir.
İtiraza mesnet markalar incelendiğinde; siyah renkte düz büyük harflerle yazılmış … …, … …, … markaları ile kahverengi ve krem rengi zemin üstüne kırmızı renkte dolgulu harflerle (harflerin çerçevesi beyazdır), bitişik formda yukarıya eğimli şekilde her bir kelime sağa dayalı şekilde, alt alta gelecek biçimde yazılmış … POK … ibaresinden oluşmaktadır. Davacı markalarındaki … kelimesi, davacı şirketin çatı/lider markasıdır.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında;
Davacı yan her ne kadar … markasının … ve … ibareleri ile benzer olduğunu ve markalar arasında başlangıçta örtüşen … ve … kelimelerinden kaynaklı iltibas oluştuğunu ileri sürmekteyse de POPÜLER kelimesinden hareketle … ön eki ile marka türetilmesi oldukça sık rastlanan bir durumdur. Örneğin TÜRKPATENT nezdinde 29, 03, 32 ve 35. Sınıfları kapsayan … ibareli 1084, … ibareli 63 marka kaydı vardır. Bu kapsamda … kelimesinden türetilmiş olmakla birlikte “… …”, “… …” ve “…” markaları ile dava konusu “…” markası arasındaki ilk bakışta anlaşılan görsel ve işitsel farklılık, dolaylı kavramsal örtüşmeye baskın gelmekte ve markaların birbirlerinden farklı ve ilişkisiz markalar olarak algılanacakları düşünülmektedir. Markalar görsel ve işitsel açıdan belirgin farklılıklar içerdiklerinden, genel izlenim ve bütünsel imaj bakımından da farklı oldukları sonucuna varılmaktadır. Davacı yanın ileri sürdüğü gibi, sadece başlangıçtaki … ve … ibarelerinin örtüşmesi ise markaların benzer olduğunu kabule yeterli değildir. Zira ibareler arasında özellikle görsel ve işitsel açıdan fark bulunması sebebiyle markalar yeterli düzeyde uzaklaşmıştır. Bu kapsamda ortalama bir tüketici … …”, “… …” ve “…” ibareli davacı markaları ile “…” ibareli davalı markasının farklı ve ilişkisiz olduğunu kolaylıkla anlayacaktır. Bu kapsamda davalı markasının kapsadığı 29, 30, 32 sınıflardaki gıda emtiasının ve bunların perakende satıcılığına ilişkin 35. Sınıftaki hizmetlerinin ortalama tüketicisinin, işbu markaların farklı işletmelere ait, ilişkisiz markalar olduğunu anlayacakları ve markalar arasında bağlantı kurmayacakları değerlendirilmektedir. Yani, dava konusu marka başvurusu ile itiraz mesnet davacı “… …”, “… …” ve “…” markaları arasında ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve anlamsal algısı bakımından, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil iltibasa neden olacak herhangi bir benzerlik bulunmamakta olup, davalı markası davacı markalarının serisi olarak da algı yaratmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; 2018/112399 sayılı … markası ile 2018/72685, 2018/72657, 2018/59632 sayılı davacı markaları arasında, 6769 sayılı SMK’nin 6/1 maddesi anlamında “benzerlik” ve bağlantı kurma ihtimali dahil iltibas tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının itiraza mesnet gösterdiği 2015/83391 sayılı “… …” ve 2015/83387 sayılı “… …” ibareli markaları bakımından ise ayrıca değerlendirme yapmak gerekmiştir. Şöyle ki; bu markalar, davacının diğer markaları gibi düz yazı karakteri ile oluşturulmuş markalar olmayıp, görsel tasarım içeren işaretlerdir. Davacı markalarının baskın görsel kompozisyonu, beyaz çerçeveli kırmızı dolgulu harflerle bitişik şekilde yukarıya eğimli biçimde yazılmış olmalarıdır. Dava konusu “…” markası da aynı yazım stilini ve benzer renk kullanımı haizdir. Bu haliyle … ibaresi ile türetilen … markası, davacının … … markasına görsel tasarım itibariyle çok yaklaşmış olan ve ilk bakışta davacı markasını çağrıştıran bir marka işaretidir. Her iki taraf markasının … ibaresi ile başlaması normal koşullarda, tek başına iltibasa yol açacak bir benzerlik yaratmazken, somut olayda görsel benzerlikle pekişen bu durum markalar arasında bütünsel açıdan düşük düzeyli de olsa benzerlik ve iltibas tehlikesi yaratmaktadır. Davalının “…” markasını gören ortalama bir tüketicinin, bu markanın 2015/83391 sayılı “… …” ve 2015/83387 sayılı “… …” ibareli markaları ile ilişkili bir marka olduğu yanılgısına kapılması kuvvetle muhtemeldir. Davalı markasını taşıyan malların, davacı markaları ile ilişkili ya da bağlantılı bir mal olduğunun düşünülmesi de iltibas kapsamındadır. Zira … ibareli davalı marka başvurusu, davacının yukarıda belirtilen … … … markalarının türevi gibidir. Bu sebeple de tüketicilerin, önceden bildikleri davacı markalarının zihinde bıraktığı görsel imajdan hareketle, “seçici tutma” yoluyla … karşılaştıkları … markasını aynı/aynı tür ve benzer mallar üzerinde gördükleri takdirde tercih etme olasılıkları vardır. Tüm bunların yanı sıra, taraflar arasındaki geçmiş ticari ilişki de karıştırılma ihtimalini arttırmaktadır. Zira gıda piyasasında toptan, perakende alım satım işi yapan (35/05 alt grubu) bir kısım tüketiciler, davalının, davacı ile ticari bir ilişki içinde olduğunu, davacı ürünlerini yurt dışında satıp pazarladığını bilebilecek durumdadırlar. Bu durumda davalının … ibareli markasını aynı yazım stili ile aynı/aynı tür ve benzer mal ve hizmetler üzerinde gören bir tüketici, bu markayı, davacının 2015/83391, 2015/ 83387 sayılı … … ibareli markalarının serisi, alt markası yahut … bir versiyonu sanabilir. Tüketiciler bu bağlamda davacının … kelimesini ve marka konseptini içeren … şeklinde … bir marka türettiğini, yahut markanın kullanımı konusunda davalıya bir hak ve/veya lisans verildiğini düşünebilirler. Marka sahibi işletmelerin ilişkilendirilmesi de bağlantı kurma ihtimali kapsamındadır.
Somut olayda, markalarda kullanılan diğer unsurların detaylarındaki farklılıkları hatırda tutamayacak olan orta düzeydeki tüketiciler nezdinde markalar arasında bir irtibat kurulması ve davacı markası ile aynı seri içinde bir marka olarak algılanması dolayısıyla karıştırma ihtimali mevcuttur. Somut olayda, marka işaretinin yazımında aynı görsel tasarımın kullanılması benzerliği arttırdığı gibi, … ibaresinin davalı markasının başlangıcında aynen yer alması da ilişkilendirme ihtimalini güçlendirmektedir. Zira davalı, aleni biçimde davacı markasını çağrıştıran, öykünen, onu telmih eden bir marka türetmiştir.
Bu noktada çözümlenmesi gereken; davalı markasının kapsadığı mal ve hizmetlerin, benzer olduğu değerlendirilen 2015/83391 ve 2015/83387 sayılı davacı markalarının kapsadığı mallarla aynı/aynı tür veya benzer olup olmadığıdır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davalı marka başvurusunda yer alan “(30/03) Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. (30/10) Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. (30/12) Dondurmalar, yenilebilir buzlar.” malları bakımından taraf markalarının emtia listeleri aynı/aynı tür emtiaları kapsamaktadır.
Davalı marka başvurusunda yer alan ve davacı markalarının içerdiği …, şekerleme, dondurma gibi atıştırmalık ürünlerle aynı raflarda yan yana satılan, ikame imkanı bulunan, birlikte satın alınan ve en önemlisi genelde çocuk tüketicilere hitap eden “29/08) Kuru yemişler. (29/11) Patates cipsleri. (30/11) Sakızlar. (30/14) Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. (35/05) Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (Sınıf 29) Kuru yemişler. Patates cipsleri. (Sınıf 30) Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.” bakımından ise markaların emtia listelerinin benzer ve ilişkili olduğu değerlendirilmektedir.
Dava konusu olup yukarıda davacı markaları ile benzer olduğu tespit edilen emtialar; gıda emtiası olup, içinde çocukların da yer aldığı, çok geniş bir tüketici kitlesine hitap etmektedir. Dolayısıyla ortalama bir tüketici tarafından, davalı ve davacı markalarının ve/veya işletmelerinin yukarıda aynı/aynı tür ve benzer olduğu belirlenen mal ve hizmetler itibariyle ilişkilendirileceği düşünülmektedir. Zira markaların bütünsel olarak tüketici algısında yarattığı etki kısmen de olsa yakındır. Açıklanan nedenlerle; davalının 2018/112399 sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile 2015/83391 sayılı “… … …” ibareli ve 2015/83387 sayılı “… … …” ibareli davacı markalarının benzer olduğu; davalı markasının kapsadığı “29. Sınıf: (29/08) Kuru yemişler. (29/11) Patates cipsleri. 30. Sınıf: 30/03) Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. (30/10) Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. (30/11) Sakızlar. (30/12) Dondurmalar, yenilebilir buzlar. (30/14) Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. 35. Sınıf: (35/05) Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (Sınıf 29) Kuru yemişler. Patates cipsleri. (Sınıf 30) Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.” mal ve hizmetleri bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür ve benzer olduğu ve taraf markaları arasında işbu mal ve hizmetler itibariyle 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacının, markasının tanınmışlığını ispata yönelik olarak sunduğu deliller şunlardır:
1- 13.09.1999 tarihli, 07.12.1999 tarihli, 13.11.2001 tarihli ve 02.12.2005 tarihli ve 2007, 2008 ve 2009 yıllarına ait Gıda Üretim Belgeleri,
2- Davacı şirketin dava konusu … … … markalı ürünlerinin satışına yönelik 1999 yılından günümüze kadar olan faturalar,
3- Davacı şirketin … … … ibareli dava konusu markalarının tanıtım harcamalarını gösterir nitelikte 1999 yılından günümüze kadar olan reklam harcamalarına ilişkin faturalar ve reklam materyallerinin bulunduğu CD’ler ile … … … Goa 2013 Rock’n Coke Etkinlik Raporu ve … Dünyası Sonbahar 2010 sayısı,
4- Davacı şirketin “… …” markalı ürünlerini yurt dışında da sattığına ve tanıttığına dair bu ürünlerin çeşitli ülkelere satışını belgeleyen gümrük çıkış beyannameleri ve fatura fotokopileri,
5- “… …” ibareli ürünler için yapılan “Marka ve Reklam İzleme Araştırması” raporu ve “ilk akla gelme bilinirlik” rakamları,
6- Yurt içi ve yurt dışı marka tescilleri ile … … … markasına ilişkin kesinleşmiş yargı kararları.
Dosya kapsamında yer alan işbu deliller ile içinde sektörden kimselerin de bulunduğu bilirkişi heyetinin raporunda belirttiği gibi, bilgi ve tecrübesi doğrultusunda davacının … … … markasının “…” emtiası bakımından dava konusu başvuru tarihi itibariyle tanınmış marka olduğu sonucuna varılmıştır. Davalı şirketin … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası kapsamındaki “tek satıcılığını yaptığı … … … markalı ürünleri, İsrail ve Filistin’de pazarlayarak pazar payını arttırdığı ve markanın tanınmışlığına katkı sunduğuna ilişkin beyanları da bu durumu tevsik etmekte ve markanın tanınmışlığının taraflar arasında çekişmesiz olduğunu ortaya koymaktadır.
Somut olayda davalı markasının kapsadığı 29, 30, 32 ve 35. Sınıflardaki mallar, davacının markasının tanınmış olduğu “gıda” sektörüne dahil mal ve hizmetlerdir. Bu kapsamda, davalının markasını söz konusu mal ve hizmetlerde tescil ettirmesi durumunda, davacının tanınmış markasının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğması ihtimal dahilindedir. Şöyle ki; tüketiciler “…” ürünleri üzerinde bilip tanıdıkları “… … …” markasının benzeri olan “…” markasını 29, 30, 32 ve 35. sınıflardaki aynı/benzer mal ve hizmetler üzerinde gördüklerinde, taraf markalarını büyük olasılıkla ilişkilendirecekler ve tanınmış “… … …” markasından edindikleri izlenimi davalı markasına nakledeceklerdir. Zira markalar arasında bu şekilde imaj transferine uygun şekilde düşük düzeyli de olsa benzerlik vardır. Bu koşullarda, davalı markasının tanınmışlığının 29, 30, 32 ve 35. Sınıflardaki mal ve hizmetler bakımından SMK m. 6/5 anlamında haksız yarar sağlanmasına, imaj zedelenmesine, itibar kaybına ve markanın ayırt ediciliğinin zayıflamasına yol açabileceği sonucuna varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
ABAD “Chocoladefabriken Lindt & Sprüngli” (C-529/07) kararında; Marka tescil başvurusunda bulunan kimsenin kötü niyetli olup olmadığının somut olayla ilgili tüm faktörler dikkate alınarak genel bir değerlendirme yapılması ile belirleneceğini belirtmiştir. Ön karar talebi hakkında ABAD’ın sorulan sorulara verdiği yanıtta;
1. Marka tescil başvurusunda bulunan kimsenin, bu markanın aynısı veya benzerinin tescile konu mal ve hizmetlerle aynı ya da benzer mal ve hizmetlerde üye ülkelerden en az birinde başka bir kimse tarafından kullanıldığını bilmesi veya bilmesi gerekmesi,
2. Marka tescil başvurusunda bulunan kimsenin, başkasının kullanageldiği markasını kullanmasını engelleme amacı taşıması,
3. Marka tescil başvurusuna konu işaretin ve bu işaret ile iltibas oluşturan başkalarına ait markasal işaretlerin hukuki himaye derecesi, gibi kriterlerin kötü niyet değerlendirmesi bakımından dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Ancak hemen belirtilmelidir ki; başvuru sahibi, tescile konu ettiği markanın aynısı ya da benzerinin başkası tarafından üye ülkelerden en az birinde önceden kullanıldığını bilse veya bilmesi gerekse bile, tek başına bu olgu, onun kötü niyetli olarak marka tescil başvurusunda bulunduğunu göstermez.
…” (C-104/18P) kararında; marka tescil başvuru sahibinin adil rekabete girme amacı taşımaksızın, dürüst ticari uygulamalarla aykırılık oluşturacak şekilde başkalarının menfaatlerini baltalama ya da belirli bir başkasını hedef almaksızın markanın köken göstermeye ilişkin temel fonksiyonundan ziyade başka amaçlar için marka tescilinin sağladığı tekelci yetkileri elde etme amacı taşımasının ilgili ve tutarlı göstergelerden bariz bir şekilde anlaşılması halinde, markanın kötü niyet gerekçesi ile hükümsüz kılınabileceğini belirtmiştir. Mahkeme, marka tescil başvurusu yapan kimsenin niyetinin sübjektif bir olgu olduğunu, ancak buna rağmen, bu olgunun yetkili idari makamlar veya yargı mercilerince nesnel bir şekilde belirlenmesi gerektiğini kabul etmektedir. Dolayısıyla, herhangi bir kötü niyet iddiası, somut olaydaki tüm ilgili nesnel olguların dikkate alınması suretiyle genel bir değerlendirme yapılmasını gerektirir.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan değerlendirmede;
1- … Ltd ile … Pazarlama ve Sanayi A.Ş. arasında 20.11.2000 tarihinde “TEK SATICILIK SÖZLEŞMESİ”nin imzalandığı,
2- … Ltd’nin 08.12.2003 tarihinde tüm hak ve yükümlülüklerini huzurdaki davanın davalısı … Distribution Co. Ltd şirketine devrettiği,
3- Yine … Pazarlama ve Sanayi A.Ş.’nin 03.01.2013 tarihinde, tüm aktif ve pasifleriyle davacı …’ne intikal edip bu şirketle birleştiği,
4- Şirketlerin yetki devri ve birleşmesinden sonra taraflar arasında … bir sözleşme akdedilmeden ticari ilişkinin aynen devam ettiği,
5- Davacı şirketin 12.03.2018 tarihinde, davalı şirketin yükümlülüklerini ifa etmediği gerekçesiyle ihbarda bulunduğu ve 15.06.2018 tarihinde sözleşmeyi feshettiği,
6- Davalı şirketin bu feshin ardından 10.12.2018 tarihinden dava konusu … markasının tescili için başvuruda bulunduğu,
7- Davalı şirketin 14.03.2019 tarihinde … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile haksız fesihten doğan zararın tazmini istemli dava açtığı,
8- Bu süreçte davalı şirketin Filistin’de … markasını kullanmaya başladığı ve davacı şirket tarafından dava dışı … Bisküvi ve Gıda Sanayi Anonim Şirketi’ne … Yevmiye nolu ihtarname ile davalı şirket için üretim yapmasının marka tecavüzü oluşturduğunun ve tecavüzün durdurulmasının ihtar edildiği,
9- Akabinde … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile davalının … markalı ürünlerinin davacının … … markasına tecavüz oluşturduğu iddiası ile davacı tarafından (üretimi yapan dava dışı … şirketine karşı) dava açıldığı,
10- Davacının aradaki sözleşmeyi distribütörlük sözleşmesi, davalının ise tek satıcılık sözleşmesi olarak tanımladığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu süreç dikkate alındığında; davacı ile aralarında geçmişten bu yana ticari ilişki bulunan davalı şirketin, davacı markasının benzeri olan dava konusu “…” markasını, aradaki satıcılık sözleşmesinin feshinin hemen ardından, tesadüfen seçip tescil ettirdiğini kabul etmek hayatın olağan akışına aykırı düşecektir. Davalının, davacının … … markasının itibarından yararlanarak faaliyette bulunmak maksadıyla dava konusu … markasını tescil ettirdiği düşünülmektedir. Elbette, bir markanın benzerinin tescili, her durumda kötü niyetli tescil olarak kabul edilemez. Ancak, ticari ilişki sebebiyle bilinen bir markanın aynısının/benzerlerinin tescili, kötü niyete işaret etmektedir. Zira marka korumasının amacına aykırı, kötü niyetli tescil; engelleme, spekülasyon markası şeklinde olabileceği gibi, ticari ilişki sebebiyle bilinen bir markanın sulandırılması ve/veya haksız yarar sağlama amacı güdülerek tescil edilmesi suretiyle de gerçekleşebilir. Açıklanan nedenlerle; dosyadaki somut bulgular çerçevesinde davalı şirketin davaya konu marka başvurusunu kötü niyetli olarak yaptığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; SMK m.6/1, m.6/5 ve m.6/9 hükmü koşullarının somut olayda oluştuğu anlaşıldığından; davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının iptaline, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının İPTALİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç, 6,40 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL tercüme ücreti, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 170,00 TL posta, tebligat, 10,91 TL dosya kapağı masrafına esas olmak üzere toplam 5.176,11 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı kurum vekili, davalı şirket vekilinin yüzüne karşı HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/07/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza