Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/284 E. 2021/362 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/284 Esas – 2021/362
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/284 Esas
KARAR NO : 2021/362

DAVA : Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ : 04/11/2019
KARAR TARİHİ : 15/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 04/11/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 03 ve 05. Sınıflarda yer alan emtialar bakımından … tescil numaralı markanın sahibi olduğunu, dava konusu markanın müvekkili tarafından 2007 yılından bu yana 6769 sayılı SMK’nın 9. maddesi anlamında eylemli olarak kullanılmakta olduğunu, kullanıma ilişkin belgelerin Ankara 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası içeriğine ibraz edildiğini, davalının İstanbul merkezli bir ticari teşebbüs olduğunu, faaliyet konuları arasında kozmetik ürünlerin ithali, ihracı ve benzeri şekilde ticaret mevkiine çıkartılması hususlarının da yer aldığını, yaptıkları araştırmalar sonucunda davalının internet üzerinden ve sayısal ortamda ticari satım yaptığının belirlendiğini, davalı tarafından düzenlenmiş 20.09.2016 tarihli …, 02.10.2016 tarihli … ve 04.10.2016 tarihli … adlarına düzenlenmiş üç adet fatura örneğini dilekçe ekinde ibraz ettiklerini, müvekkilinin markasının ihlal edildiğini öğrenmesi üzerine davalı ve dava dışı …… ile ilgili organları hakkında 05.10.2016 tarihinde marka ihlali suçundan soruşturma yapılması için İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyet dilekçesi verdiğini, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma nolu dosyası üzerinden yapılan arama sonucunda müvekkilinin markasının kullanımının tespit edildiğini, müvekkili tarafından …. yevmiye nolu ihtarname ile davalıya 2007 07194 tescil nolu markayla iltibas yaratacak ticari arz altında kozmetik ürün pazarlama faaliyetini durdurmasının talep edildiğini, davalının …yevmiye nolu cevabi ihtarnamede müvekkilinin marka ihlali iddiasını kabul etmediklerini ve ihlal iddiasının muhatabının …… olduğunu haber verdiğini, …yevmiye nolu e-tespit tutanağının dilekçe ekinde takdim edildiğini, e-tespit tutanağında özetle; davalı … şirketine ait internet sitesine girildiği, davalıya ait internet sitesinde “… … … … 10 ml” isimli ürünün satışa çıkartıldığı, müşteri satış sözleşmesinin 1.1 maddesi uyarınca satıcının davamı … Parfümeri Kozmetik Tic ve San A.Ş olduğu, bahsi geçen ürün üzerinde “… / …” ibarelerine yer verildiği, hususlarının tespit edildiğini, Ankara 4. FSHHM’nin … E. sayılı dosyasına dava dışı …… yeminli mali müşaviri tarafından sunulan 12.02.2019 tarihli yazı örneğinin dilekçe ekinde takdim edildiğini, yazı içinde yer alan “3.1 Net Satış Özet” başlıklı tabloda, dava dışı … …’nin 2015, 2016 ve 2017 yıllarında davalı …’e satışı yapılan “…” markalı kozmetik ürünlerine ait miktarların belirtildiğini, davalının … özelinde piyasaya arz ettiği ürün görsellerinin müvekkilinin markası ile benzer olduğunu ve müvekkilinin markasının tescil kapsamındaki kozmetik ürünleri yönünden kullanıldığını, davalı kullanımının marka hakkının ihlali ve haksız rekabet yarattığını iddia ederek; öncelikle, işin aciliyeti ve müvekkili aleyhine gerçekleşen zararların engellenmesi için 6769 sayılı SMK m.159 ve 6100 sayılı HMK m.389 vd hükümler uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın nihayetinde ise; davalı iş ve eylemlerinin marka hakkı ihlali ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, müvekkiline ait … sayılı markanın ve/veya ayırt edici gücü yüksek “…” ibaresinin kozmetik ürünler yönünden kullanılıp taklit edilmesinin, kısmen veya tamamen taklit edilmiş ürünlerin satılmasının, dağıtılmasının, satışa sunulmasının, bu amaçla sunumunun ve/veya sergilenmesinin, ithalinin, ihracının ve benzeri şekilde her nasıl olursa olsun ticaret mevkiine konulmasının önlenip durdurulmasına, davalının yarattığı haksız rekabetin tespiti, ref’i, men’ine, davalının gerçekleştirdiği marka hakkı ihlali ve yarattığı haksız rekabete konu “…” ibaresini taşıyan tüm kozmetik ürünlere … sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil bulundukları her yerde el konulmasına, el konulan ürünlerin marka hakkı ihlali ve haksız rekabet yaratmayacak şekilde şekillerinin değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde imhalarına, müvekkilinin uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için davalının gerçekleştirdiği marka hakkı ihlali ve haksız rekabetle ilgili belgeleri mahkemeye sunmasına, mahkemece verilecek hükmün masrafı davalı yandan karşılanmak kaydıyla … genelinde yayınlanan üç ayrı gazetede ilan edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 03/02/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin perakende satış sektöründe faaliyet göstermekte olup davaya konu “…” markası ile üretim yapmadığını, 1976 yılından bu yana kozmetik ve parfümeri satışı faaliyetlerini yürüttüğünü, sattığı ürünleri …’deki yasal distribütörleri aracılığıyla temin ettiğini, mağazalarında sattığı ürünlerin markalarının kimin adına tescilli olduğunu araştırma ve kontrol etme yükümlülüğünün olmadığını, bunun müvekkilinden beklenmesinin ticari hayatın gereklerine aykırı olduğunu, dava konusu edilen “…” markasının da pek çok farklı sektörde çok farklı ürünlerde sıklıkla kullanıldığını, ortada bir marka hakkı ihlali var ise dahi bu ihlalin muhatabının müvekkili olmadığını, müvekkilinin bu ihlali 07.10.2016 tarihinde öğrendiği yolundaki davacı iddialarının da doğru olmadığını, zira hiçbir delil içermeyen bir ihtar ve arama ile müvekkilinin ihlalin varlığını bildiğini söylenmesinin mümkün olmadığını, marka ihlallerinin uzmanlarca yapılan incelemeler ve yıllar süren yargılamalarla ancak tespit edilebildiğini, ayrıca tescil edilen bir markanın koruma hakkının devam ettirilebilmesinin ancak o markanın kullanımına bağlı olduğunu, müvekkilinin davaya konu ürünleri … … Kozmetik Tic ve San AŞ ve diğer yetkili firmalardan temin ettiğini, bu nedenle davanın … … Kozmetik Tic AŞ ile … Kozmetik San ve Tic Ltd Şti’ye ihbar edilmesi gerektiğini, davacının huzurdaki davada hangi firmanın hangi ürününün satışıyla ilgili marka ihlali iddiasında bulunduğunun dahi anlaşılmadığını, zira davacının 2016 tarihinde müvekkiline gönderdiği ihtarnamede “…” firmasının ürününden bahsederken, huzurdaki davada alınmış olan bilirkişi raporunda “… …” markasının ürününden bahsedildiğini, davacının dava konusu yaptığı ürünü somutlaştırmadığını, talep sonucunun muğlak olduğunu belirterek; davanın husumet yokluğu nedeniyle veya esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
REPLİK:
Davacı vekili 17/02/2020 tarihli replik dilekçesinde özetle; Davalının 6102 sayılı TTK m.18 hükmü uyarınca basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğini, bu nedenle davalı şirketin bizzat imal edip ve/veya değişik sağlayıcılardan temin etmek suretiyle ticaret mevkiine çıkarttığı ürünlerin kaynağı, niteliği, fiyatı, markası, tasarımı, kim tarafından üretilip hangi koşullarda pazarlandığı ve benzeri mali, ticari ve hukuki kapsamda, basiretli bir tacirden beklenen özen, dikkat ve ihtimamı göstermesi gerektiğini, bu nedenle davalının, müvekkiline ait markanın varlığından haberdar olmadığının belirtilmesinin sınai mülkiyet hukukuna son derece uzak, yasal olmayan bir argüman olduğunu, ayrıca davalı tarafın bu savunmasının gerçeğe uygun olmadığını, zira; dava konusu olan “…” markalı ürünlerin ticaret mevkiine çıkartılmaması hususunda davalı şirketin noter vasıtasıyla uyarıldığını, ayrıca basiretli bir tacir olarak davalının yapacağı basit bir araştırmayla da “…” ibaresinin müvekkili adına tescilli bir marka olduğunu tespit edecek imkana sahip olduğunu, müvekkilinin Beyoğlu 24.Noterliği’nin 07/10/2016 tarih 40953 yevmiye numaralı ihtarmesini davalıya çektiğini, bu ihtarnamede; müvekkilinin 3 ve 5.sınıflardaki ürünler yönünden tescil ettirilmiş “…” ibareli … sayılı markanın sahibi olduğu, “Parfümeri, kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler.” isimli ürünlerin 3.sınıf kapsamında kaldığı, davalının izin ve onay almadan “…” ibareli kozmetik ürünlerini ticaret mevkiine çıkartmasının marka hakkı ihlali olduğu ve durdurulması gerektiğinin bildirildiğini, ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiğini, şu halde, davalının müvekkiline ait … sayılı markanın varlığından, en kötü olasılıkla dahi bahsi geçen ihtarnamenin kendisine tebliğ edildiği tarihte öğrenmiş olduğunun açık olduğunu, buna karşın; davalının, dava dilekçesi ekinde sunulan e-tespit tutanağındaki ürünleri “…” ticari arz ismi altında 2019 yılı içerisinde ticaret mevkiine çıkartmak konusunda asla tereddüt etmediğini, 6769 sayılı SMK m.29/1-c hükmü uyarınca, davalı eylemlerinin marka hakkı ihlaline sebebiyet verdiği hususunda tereddüt bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde örnekleri sunulan deliller ve özellikle noter e-tespit tutanaklarında açıkça görüldüğü üzere, davalının bizzat kendisinin imal ettiği ve/veya değişik mecralardan temin edip 2016 ile 2019 yılları arasında ticaret mevkiine çıkarttığı kozmetik ürünlerde, müvekkilinin iznini almadan dava konusu markayı kullanmasının marka hakkı ihlali ve haksız rekabete sebep verdiğinden husumet itirazının yerinde olmadığını, gerek dava dilekçesinde, gerekse dilekçede atıf yapılıp ek olarak takdim edilen Ankara 62.Noterliği’nin 07/10/2019 tarih 52594 yevmiye numaralı e-tespit tutanağında, gerekse mahkeme ara kararına istinaden düzenlenerek dosya arasına sunulan bilirkişi raporunda, marka hakkı ihlaline konu olan ürünlerin genelde kozmetik ürünleri, özel olarak ise “… … … …” ismi altında ticaret mevkiine çıkartılan kozmetik ürünü olduğunun açık olduğunu, bu nedenle davalı tarafın, dava dilekçesinde marka hakkı ihlaline konu ürünler yönünden talep sonucunun açık olmadığı şeklindeki karşı argümanının usul ve yasayla uyarlı olmadığını, Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Karar sayılı dosyası üzerinden, dava dışı … SA-Fransa’nın 05/02/2014 tarihinde müvekkiline ait … sayılı markanın kullanılmadığı iddiasıyla iptal davası açıldığını, açılan davanın reddedildiğini ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, Ankara 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Karar sayılı dosyası üzerinden, dava dışı … SA-Fransa’nın 18/04/2017 tarihinde müvekkiline ait … sayılı markanın kullanılmadığı iddiasıyla iptal davası açıldığını, açılan davanın reddedildiğini ve kanun yoluna başvurulmaması nedeniyle kesinleştiğini, Ankara 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/201 Esas sayılı dava dosyası ile dava dışı … …’in 15/06/2017 tarihinde müvekkiline ait … sayılı markanın kullanılmaması nedeniyle iptali istemli dava açıldığını, Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapıldığını, müvekkilinin markasını kullandığını, ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olmadığını, davanın dava dışı şirketlere ihbar talebinin mahkemenin takdirinde olduğunu belirterek; davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DÜPLİK:
Davalı vekili 05/03/2020 tarihli düplik dilekçesinde özetle; Davacının müvekkiline çektiği ihtarnamenin “… firmasının … adı altında ürettiği … markalı parfümlere” ilişkin olduğunu, eldeki davaya konu ürünün ise davacı tarafın replik dilekçesinde ifade ettiği üzere “… … markasının … …” açıklamalı ürününe ilişkin olduğunu, dolayısıyla ne çekilen ihtarname, ne de müvekkilinin ihlali daha önce öğrendiğine yönelik davacı açıklamalarının hiçbirinin bu ürün kapsamında yapılan işlemler olmadığını, kaldı ki; davaya konu ürünün, davacıya ait markayı içermediğini, e-tespit tutanağı ile tespit edilen ürünün sadece “…&…” markasını kullandığını, ürün üstünde ya da içeriğinde “…” ibaresinin yer almadığını, ürünün açıklama kısmında ise markanın yanı sıra “… … 10 Ml” açıklaması yazdığını, bu açıklama kısmında “…” ibaresinin yer aldığını, ancak iş bu “…” ibaresinin marka olarak değil renk açıklaması anlamına geldiğini, “227 …” ibaresinin ürünün rengini ve renk kodunu gösterdiğini, bu kapsamda, nasıl ki “Ml” ibaresini herhangi bir sınıfta tescil ettiren biri, bu ibarenin hacim birimi olarak kullanılması dolayısıyla marka hakkı ihlali iddiasında bulunamayacağı gibi “…” ibaresini de marka olarak tescil ettirmiş davacının, bu ibarenin renk tonu olarak kullanılması dolayısıyla ihlal iddiasında bulunamayacağını, ürün markası olarak değil, ürün rengi olarak kullanılan “…” ibaresinin herhangi bir marka hakkı ihlaline yol açmayacağını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İHBAR OLUNANLARIN BEYANLARI:
İhbar Olunan … … Kozmetik Tic ve San A.Ş vekili 14/10/2020 tarihli beyan dilekçesinde özetle; Dava konusu uyuşmazlığın “… … … … 10 ml” isimli ürünün davalı tarafından satışına ilişkin olduğunu, müvekkilinin bu ürün üzerinde herhangi bir hak ve sorumluluğunun bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasında geçmiş ihtilafların “… …” markalı parfüm ürününe ilişkin olup, bu uyuşmazlıkların huzurdaki dosya ile herhangi bir ilişkisinin bulunmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek; huzurdaki davanın konusu ürünün müvekkiline ait olmadığını, huzurdaki davanın davacı ve müvekkili arasındaki önceki ihtilaflarla ilgisinin bulunmadığını, bu nedenle davanın taraflarına ihbarını gerektirir bir hususun mevcut olmadığını, davaya katılmak istemediklerini beyan etmiştir.
İhbar olunan … Kozmetik San Tic Ltd Şti vekili mahkememizin 23/09/2020 tarihli duruşmasında vermiş olduğu sözlü beyanı ile; Dava konusu ürünleri müvekkili şirketin üretmediğini, dünyaca ünlü kozmetik firmasının … dağıtım distribütörü olarak faaliyet gösterdiğini, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğunu, davanın reddedilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 6769 sayılı SMK m.29, m.149, m.150/3 ile 6102 sayılı TTK 54 vd göre açılan marka hakkının ihlâli ve haksız rekabet iddialarından kaynaklı hukuki korunma istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, davacıya ait 2007/71094 sayılı marka hakkını ihlal eden ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin bulunup bulunmadığı, davalının ileri sürdüğü kullanmama def’i tahtında davacının dava tarihinden önceki en az 5 yıllık süreç içerisinde tescilli markasını tescil ettirdiği kozmetik ürünler bakımından haklı bir sebep olmaksızın ciddi surette kullanıp kullanmadığı, davacının SMK m.150/3 hükmü uyarınca davalıya ait ve varsa marka ihlali ve haksız rekabete konu belgelerin ibrazını talep edip edemeyeceği, marka hakkını ihlal ve haksız rekabetin tespiti, ihlalin önlenmesi, durdurulması, tecavüzün giderilmesi ve hükmün ilanı istemlerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ edilmiş, sundukları deliller alınmış, marka tescil belgeleri getirtilmiş, … Esas sayılı dosyaları UYAP ortamında temin edilmiş, davalı vekilinin talebi üzerine eldeki dava … … Kozmetik San ve Tic Aş ile … Kozmetik San Tic Ltd Şt’ne ihbar edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, teknik konularda bilirkişi incelemeleri yaptırılmış ve 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Marka hakkına tecavüz, 6769 sayılı SMK m.29’da düzenlenmiştir.
6769 sayılı SMK m.29/1 hükmüne göre; Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
SMK m.29/1-a bendinin yollamada bulunduğu m.7 hükmüne göre;
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
SMK m.29/2 hükmüne göre; 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.
SMK m.19/2 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde …’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından …’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.
SMK m.150/3 hükmüne göre; Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
Haksız rekabet; rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar olarak tanımlanmıştır. (TTK m.54)
TTK m.55/1-a-4 hükmüne göre; Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemleri almak, haksız rekabet hallerinden biri olarak düzenlenmiştir.
TTK m.56/1hükmü uyarınca; haksız rekabet nedeniyle menfaatleri zarar gören veya zarar görme tehlikesi ile karşılaşabilecek kimsenin, fiilin haksız olduğunun tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin oluşturduğu maddi durumun ortadan kaldırılmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Belirtilen açıklamalar ışığında tarafların iddia ve savunmaları, ibraz edilen deliller, davacıya ait marka tescil belgesi, hukuki nitelendirme hariç olmak üzere mahkememizce aldırılan bilirkişi raporlarında tespit edilen özel veya teknik hususlar ile tüm dosya kapsamına göre;
Davacıya ait 2007/71094 sayılı “…” ibareli marka, 02/02/2009 tarihinde tescil edilmiş olup, 3.sınıfta yer alan “Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler. Sabunlar. Diş bakımı ürünleri. Aşındırıcı ürünler ( Zımpara bezleri, zımpara kağıtları, pomza taşları, pastalar dahil).Parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap v.b.için ).” emtialar ile 5.sınıfta yer alan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler ve elementler. Tıbbi amaçlı diyet maddeleri; zayıflatıcı ürünler; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler.Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç). Hijyen sağlayıcı ürünler ( pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri dahil). Zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler. Mekanlar için koku gidericiler, koku vericiler (kişisel kullanım amaçlı olanlar hariç). Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar.” emtiaları tescil kapsamına almıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile birlikte davacı markasının kullanılmadığını def’i yolu ile ileri sürdüğünden SMK m.29/2 ve m.19/2 hükmü uyarınca ilk olarak, davacı markasının tescilli olduğu emtialar bakımından dava tarihinden önceki son 5 yıllık süre içerisinde ciddi surette kullanılıp kullanılmadığı irdelenmiştir.
Davalı vekilinin ileri sürdüğü kullanmama def’ine yönelik olarak davacı tarafından kullanım ispatına yönelik olarak delil olarak gösterilen … Esas sayılı dava dosyaları ile birlikte mahkememizce oluşturulan bilirkişi heyeti marifetiyle yerinde incelenmiştir.
Mahkememize ibraz edilen 12/08/2020 havale tarihli bilirkişi raporuna göre;
Ankara 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasının içeriğine, Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından celp edilen toplam 7 adet klasördeki faturalar, reklam/tanıtım broşürleri, çeşitli kurumlardan alınmış yazılar incelendiğinde; davacının “…” markasını, söz konusu davanın tarihi olan 05/02/2014 tarihinden geriye dönük olarak 5 yıl boyunca; “Yüksek parfümlü genel temizleyici, çok yüksek kokulu konsantre parfüm, hidroalkolik jel, el temizleme jeli, otomat deterjanı, şampuan, duş jeli, el temizleme jeli, el temizleme kremi, el temizleme solüsyonu, koku giderici oda sıvısı” emtialarında ciddi bir biçimde kullandığı görülmüştür. Nitekim, aynı dava dosyasına sunulan 2 ayrı bilirkişi heyeti raporunda da bu husus tespit edilmiş, ihtisas mahkemesi tarafından da bu yönde hüküm tesis edilmiş, bu karar da Yargıtay tarafından onanmış ve karşı tarafın karar düzeltme talepleri de reddedilerek karar kesinleşmiştir.
Aynı şekilde; söz konusu dosyanın içeriğine, Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından celp edilen, toplam 4 adet klasör içindeki evrakların incelenmesinden; davacının “…” markasının, söz konusu davanın açıldığı 15.06.2017 tarihinden geriye dönük olarak 5 yıl içinde kullanıldığını gösteren faturalar, kataloglar, basılı evraklar ve fotoğraflar bulunduğu görülmüştür. Bu delillerin incelenmesinden; her ne kadar, davacının … markasının “parfümeri ve kişisel kullanım amaçlı koku vericiler”de ciddi bir biçimde kullanıldığının ispat edilemediği değerlendirilse de, davacının “…” markasını “duş jeli, şampuan, el temizleme kremleri, sıvı el temizleyicileri, ıslak mendil, köpük sabun” üzerinde ciddi olarak kullanıldığı, delil mahiyettinde sunulan bu faturalardan, kataloglardan, basılı evraklardan anlaşılmıştır. Gerçekten de; bu döneme ait davacı faturalarında, kataloglarında, basılı evraklarında davacının “…” markasını “duş jeli, şampuan, el temizleme kremleri, sıvı el temizleyicileri, ıslak mendil, köpük sabun” üzerinde ciddi olarak kullanıldığı anlaşılmakta, ancak davacınının “…” markasını “kişisel kullanım amaçlı koku vericiler” üzerinde kullandığı anlaşılmamaktadır. Davacının sunduğu 784 faturadan hiçbirinde, faturada geçen ‘parfümeri ve kişisel kullanım amaçlı koku vericiler’ ürünlerinin “…” markası altında satıldığı görünmemektedir. Bu ürünlerin hangi marka altında satıldığı faturalardan anlaşılmamaktadır. Davacının o dönemde ‘parfümeri ve kişisel kullanım amaçlı koku vericiler’ satmış olmasının, bu ürünlerin markasının “…” olduğu şeklinde bir sonuca “otomatikman” varılmasını gerektirmediği değerlendirilmiştir.
Son olarak; Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının içeriğine, davacının bu sefer de dava tarihi olan 28.01.2018 tarihinden geriye dönük olarak, Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının açıldığı tarih olan 15.06.2017 tarihine kadar olan dönemde, “…” markasını kullanmaya devam ettiğini gösterir mahiyette delillerini, davacının serbest müşavirinin beyan dilekçesi ekinde, iki klasör olarak sunmuş olduğu görülmüştür. “…” markasının tanıtımı için bastırılan evraklara, hazırlanan reklam tanıtımlarından, katılınan fuarlardan, yapılan ürün nakliyatlarından, tesis yatırımlarından, reklam bedellerine ait faturalardan ve ürün satışlarına ilişkin faturalardan muteber bu delillerin incelenmesinde de; davacının “…” markasının tanıtımı için ciddi biçimde harcama yaptığı ve “…” altında ciddi biçimde satış yaptığı görülmüştür. Bu harcamaların ne kadarının doğrudan ve sadece ‘parfümeri ve kişisel kullanım amaçlı koku vericiler’ için yapıldığının, söz konusu belgelerden net bir şekilde tespit edilmesi mümkün olmasa da, davacının sunmuş olduğu faturalardan; davacının 16/06/2017-30/01/2018 tarihleri arasında;
 toplam 447 adet fatura içerisinde 40.901 adet/paket “…” markalı kozmetik ürünü (sıvı el temizleyiciler, ıslak mendiller, köpük sabunlar, şampuanlar, duş jelleri),
 toplam 550 adet fatura içerisinde de 19.840 adet “…” markalı kişisel kullanım amaçlı koku vericiyi/parfümü (hem erkekler hem kadınlar için ayrı ayrı ‘eau de parfum, eau de toilette’ şeklinde satışlar görülmektedir), muhtelif kişilere/firmalara sattığı, anlaşılmıştır.
Sonuç olarak; davacının “…” markasını 04/11/2014-30/01/2018 tarihleri arasında, “Şampuanlar, duş jelleri, el temizleme jelleri, kremleri, solüsyonları, sıvı el temizleyicileri, köpük sabunlar, ıslak mendiller, parfümler, yüksek parfümlü genel temizleyiciler, çok yüksek kokulu konsantre parfümler, hidroalkolik jeller, koku giderici oda sıvıları, otomat deterjanları” nda …’de ciddi biçimde kullandığının, delil mahiyettinde sunulan bu faturalardan, kataloglardan, basılı evraklardan ve dahi bu hususa dair verilmiş ve kesinleşmiş/kesin hüküm niteliği kazanmış yargı kararlarından anlaşıldığı tespit edilmiştir. Eldeki dava tarihi 04/11/2019 olup, eldeki davada, davacı tarafın kullanım külfeti altında bulunduğu dönem; 04/11/2019-04/11/2014 aralığıdır. Yukarıda, davacının “…” markasını kullandığını gösterir 04/11/2014-30/01/2018 tarihleri arasındaki kullanıma ilişkin saptamalar, 04/11/2019-04/11/2014 dönem aralığında olduğundan, somut olayda SMK m.29/2 hükmü uyarınca davacı tarafın üzerine düşen kullanım külfetini yerine getirdiği kanaatine varılmıştır.
Somut olayda marka hakkı ihlâli ve haksız rekabet istemlerine konu davalı eylemleri, dava ve replik dilekçeleri bütün olarak değelendirildiğinde;Ankara 62.Noterliği tarafından tanzim edilen 07/10/2019 tarih 52594 yevmiye numaralı e-tespit tutanağı, Ankara 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında mübrez fer’i müdahil … …’nin 2015, 2016 ve 2017 yıllarında dosyamız davalısı … şirketine yapılan ve içinde “…” ibaresini barındırdığı iddia edilen ticari evraktan oluşmaktadır.
Mahkememizce, davacı tarafın ihtiyati tedbir istemine ilişkin olarak aldırılan Marka Vekili … tarafından tanzim edilen 08/01/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; “Davacı markası ile davalı kullanımının benzer olduğu, davacı markası kapsamındaki “kozmetik ürünleri” ile davalının “oje”lere yönelik kullanımlarının aynı tür mallara ilişkin olduğu, davacı markası ile davalı kullanımlarının ilgili tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğu, dosya kapsamında davalı kullanımları ile ilgili herhangi bir izin kaydına rastlanmamış olması karşısında davalı kullanımlarının davacının … tescil numaralı marka hakkına tecavüz oluşturduğundan söz edilebileceği,” şeklinde görüş bildirildiği tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın özünü; davalı eylemlerinde yer alan “…” ibaresinin markasal fonksiyon icre etme kabiliyetinin bulunup bulunmadığı, renk tonunu ifade eder şekilde tasviri bir anlam içerip içermediği hususuna ilişkin olduğu gözetildiğinden, tahkikat aşamasında, mahkememizce içinde estetisyen ve güzellik uzmanın da bulunduğu 3 kişilik bilirkişi heyeti marifeti ile yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Marka vekili ….. tarafından tanzim edilen 12/08/2020 havale tarihli bilirkişi raporuna göre;
“…” ibaresi Fransızca kökenli bir kelime olup, Türkçe’de “Şerbet içinde kaynatılarak üzeri şekerle kaplanmış meyve.” anlamına gelmektedir. Bu kelimenin tüketiciler nezdinde uyandırdığı yerleşik algının da, basitçe “şeker” olduğu değerlendirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, e-tespit tutanağında tespit edilen görsele göre; “…” ibaresi, satılan ürünün markası olarak değil, renk tonunu belirleyen ibare olarak kullanılmaktadır. “… … … … 10 Ml” şeklinde bir kullanım halinde, kozmetik sektöründe, ürünün markasının “… …” ibaresi, ürünün türünün “makyaj” anlamına gelen “makeup” ve “tırnak cilası” anlamına gelen “nail polish” ibareleri, ürünün renk tonunun ve renginin “227 …” ibaresi, ürünün hacminin de “10 Ml” ibaresi olduğu algılanmaktadır. Kozmetik sektöründe renk skalasında 227 kod numarası, “eflatun-pembe” renklerinin tonlarına denk gelir. Bu kod numarasının yanında yer alan ibare de, üründe bu renk tonlarından hangisinin kullanıldığına delalet eder. Ayrıca; örneğin 227 kodlu renk skalası altındaki renklerin hangi renk tonunun kullanıldığını ifade etmenin en kolay yollarından biri, aynı rengi taşıyan/o renk algısını uyandıran bir nesnenin adını kullanmaktadır. Örneğin somut olayda da kullanılmış olan “…” ibaresi, kozmetik sektöründe “pembe” rengi çağrıştırır. Böyle renk tasviri için kullanılan ibareler, kozmetik sektöründeki tüketiciler/alıcılar/ürün ve hizmet sağlayıcılar tarafından ürünün markası olarak algılanmaktan ziyade, ürünün “açıklaması” olarak algılanır. Somut olayda bahsi geçen ürünü almak/kullanmak isteyen bir tüketici, satıcıya/hizmet sağlayana, “… …” markalı ürünün/ojenin “…” tonunu almak/kullanmak istiyorum der, ki; böyle bir ifadede de, “…” ibaresinin, ürünün markası olmadığı, ancak ve sadece belli “bir markayı taşıyan/belli bir firmaya ait olan ürünün renk skalası içinde hangi renk tonunun talep edildiğini ayırt etmeyi sağlayan” bir işaret, yani tasviri/tanımlayıcı/açıklayıcı bir işaret olarak geçtiği değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak; her ne kadar “…” ibaresinin kozmetik sektöründe “jenerik” bir ibare olduğu söylenemese de, somut uyuşmazlıktaki gibi kullanımlarının, ürünün markasından ziyade, renk skalası/yelpazesi içinde ürünün renk tonunun ne olduğunu/bilinen hangi nesnenin rengini çağrıştırdığını açıklayan/tanımlayan/tasviri bir ibare kullanımı sayıldığı, bu tür kullanımların, ürünü sektördeki diğer aktörlerin ürünlerinden ayırt etme amacıyla yani marka hüviyetinde değil, aynı aktörün ürünleri/ürün yelpazesi arasında renk seçimi/ayrımını kolaylaştırmak amacıyla yapıldığı, ayırt edici niteliği bulunmayan böyle pek çok ibarenin, kozmetik sektöründe ürünlerin renk tonunu belirleyen ibareler olarak sıklıkla kullanıldığı, sektörde yaygın olarak kullanılan bu tür ibarelerin marka hüviyetinde algılanmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Davacı tarafın dosya içerisinde mübrez e-tespit tutanağının yanı sıra aynı zamanda yukarıda ifade edilen ve davalıya satışı yapılan ticari evrakın da marka hakkı ihlâli ve haksız rekabet oluşturduğu iddialarının incelenmesi ve yukarıda belirtilen iki ayrı bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için mahkememizce davalı ticari kayıtlarının bulunduğu yer mahkemesi aracılığıyla Kozmetik Sektör Uzmanı, Marka Uzmanı ve Mali Müşavir bilirkişiden oluşan 3 kişilik başka bir heyetten yeni bir bilirkişi raporu da aldırılmıştır.
Mahkememizce talimat kanalı ile aldırılan 04/05/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda yapılan maddi tespitlere göre;
“…” ibaresi anlam yönünden incelendiğinde; “…” ifadesinin Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük içinde yer aldığı şekliyle “Şerbet içinde kaynatılarak üzeri şekerle kaplanmış meyve.” anlamında olduğu, kozmetik alanını da kapsayan İlaç ve Eczacılık Terimleri Sözlüğü’nde bu ifade için bir anlam tespit edilemediği, internet ortamında sektörel olarak yapılan araştırmalarda ise; bazı sitelerde kozmetik ürünler hakkında verilen bilgilerde, “…” ibaresinin renk veya renk tonu amacıyla kullanıldığının anlaşıldığı, renkli kozmetik olarak tanımlanan ruj-allık gibi kozmetik ürünlerde, “…” ifadesinin tek başına veya “rose, caramel” gibi kelimelerle birlikte ürün adlarında yer aldığı, bu ifadelerin renk tonlarını tanımlarken kullanıldığı, aynı ifadelerin yakın renk tonlarını işaret ettiğinin (… ve rose bonbonun açık şeker pembesini, caramel bonbonun karamel şekeri rengini vb.) tespit edilmesi gerekçesiyle, “…” ifadesinin tek başına veya “rose, caramel” gibi başka kelimelerle birlikte renk tonu tasvirinde kullanıldığı, kozmetik parfüm ürünlerinde “…” ibaresinin, tek başına veya “fraise” (çilek), “rose” (gül), “cherie” (Frs.birtanem) gibi ifadelerle birlikte ürün adlarında kullanıldığı, bu parfüm ürünlerinin kokularının meyveli, karamelli, tatlı/şekerli kokular olarak tanımlandığı, meyveli, karamelli, tatlı/şekerli kokuları ihtiva eden ürünlerin adlarında “…” ibaresini taşımalarının, … kelimesinin kelime anlamı olan “Şekerle kaplanmış meyve-(TDK)” ile bu parfümlerin içerdiği kokuların uyumlu olması gerekçesiyle; ürün adında “…” ibaresinin geçtiği ürünlerde ürünlerin kokularının tasvir edilmesinde kullanıldığı, internet ortamında bilirkişi raporunda yer verilen örneklerin dışında da çok sayıda, ürün adında “…” ibaresi taşıyan ürünün bulunduğu, yukarıda detayları belirtilen araştırma sonucunda varılan ve yukarıda ver verilen tespitler gerekçesiyle; “…” ibaresinin teknik bir zorunluluk olmamakla birlikte, kozmetik sektöründe yaygın kullanılan, üreticiler tarafından ürünün renk veya renk tonunu, içerdiği koku türünü belirtirken tek başına veya başka bir kelime ile birlikte kullanılan, tanımlayıcı, sektörel olarak sıkça kullanılan bir ibare olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının ticari kayıtlarının incelenmesinden; Davalının, “…” ibareli ürünlerin tedariklerinin, dava dışı … … Koz.San. ve Tic. Aş./…, … Kozmetik Paz.ve Tic. A. Ş., … Kozmetik San. ve Tic. Ltd. Şti. firmalarından yapıldığı görülmüş olup, … ibareli ürünlerle ilgili stok hareketleri incelenerek rapor içeriğine yansıtılmıştır.
Davalı … Parfümeri Kozmetik Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nin stok bilgilerine göre, davalının; … … Koz.San. ve Tic.Aş./ …, … Kozmetik Paz.ve Tic.A.Ş., … Kozmetik San. ve Tic. Ltd. Şti ‘nden sektörel olarak sıkça kullanılan … ibareli ve diğer ürünleri tedarik edip kendi mağazalarında satarak perakende ticaret yaptığı, stoklarını erittiği görülmüştür. Ayrıca davalı taraf defter incelemesinde “…” ibareli başkaca bir kullanıma rastlanmamıştır.
Mahkememizce aldırılan gerek 12/08/2020 tarihli bilirkişi raporu, gerekse talimat yolu ile aldırılan 04/05/2021 tarihli bilirkişi raporları birbirleri ile uyumlu olarak; “…” ibaresinin teknik bir zorunluluk olmamakla birlikte, kozmetik sektöründe yaygın kullanılan, üreticiler tarafından ürünün karakteristik özelliğini renk ve/veya renk tonunu ifade eden tasviri fonksiyonunun bulunduğu, bu yönde farklı teşebbüslerce bir piyasa alışkanlığı edinildiği yönünde tespitlerde bulunmuşlardır. 04/05/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda; “…” ibaresinin özellikle davaya da konu olan ruj ve parfüm emtiaları bakımından; renk tonu veya koku türü olarak kullanıldığı belirten sektör uygulamalarına görsel olarak yer verildiği de anlaşılmıştır. Başka bir deyişle “…” ibaresinin davaya konu emtialar bakımından sektördeki kullanım alışkanlığına ilişkin tespitler; bilirkişi raporlarında dayanakları belirtilmek suretiyle ve özellikle son bilirkişi raporunda görsel olarak dayanakları rapor içeriğine yansıtılmak suretiyle desteklenmiştir. Bu nedenle mahkememizce her ne kadar teknik olarak “…” ibaresi kozmetik ürünlerinin karakteristik bir özelliğini tanımlamasa da, bu ibarenin kozmetik ürünler sektörü içinde renk tonunu veya koku türünü tasvir etmek amacıyla tek başına ya da farklı kelime gruplarıyla kullanılabilen ve ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğu kanaatine varılmıştır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan değerlendirmede; …. yevmiye numaralı e tespit tutanağı içeriği incelendiğinde; dava konusu edilen markasal kullanıma konu ürün görseli üzerinde “…” ibaresinin yer almadığı, bunun yerine “… & …” ibaresinin ve tasviri bir ibare olan “…, ….ibaresinin yer aldığı, dava konusu edilen markasal kullanımda ürün görseli üzerinde yar alan tanıtma vasıtasındaki unsurlardan sadece “… …” ibaresinin markasal bir kullanım sayılabileceği, “…” ibaresinin bu tanıtma vasıtasında markasal hüviyette değil, aynı üreticinin/aktörün “…” yani “makyaj tırnak cilası” ürünleri/ürün yelpazesi içinde renk seçimini/ayrımını kolaylaştırmak amacıyla kullanıldığı, dava konusu edilen bu markasal kullanımda geçen “…” ibaresinin, marka hüviyetinde kullanıldığı kabul edilse dahi, bilhassa kozmetik ürünlerde kullanıldığında tüketicide oluşturduğu “pembe renk, şeker rengi” algısı nedeniyle marka olarak tek başına ayırt edici niteliğinin çok düşük olduğu, bu şekilde, herkes tarafından bilinen/kullanılan, ayırt edici niteliği zayıf ibarelerden oluşan markalarla iltibasın yapılacak küçük bir değişiklikle bertaraf edilebileceği, markalar düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsuru paylaşıyorlarsa, karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde, örtüşmeyen bileşenlerin markaların genel izlenimi üzerindeki etkisine odaklanılması gerektiği, sadece düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsurun örtüşmesinin, markaların ihtiva ettiği diğer unsurlarla beraber ortaya çıkan genel izlenimin son derece benzer olması gibi istisnalar hariç olmak üzere, normalde kendiliğinden karıştırılma ihtimaline yol açmayacağı , bu nedenlerle de; davacının markası ile dava konusu edilen markasal kullanımda geçen “…” ibaresinin ortak olmasının, markaları görsel, duyusal ve anlamsal açılardan karıştırılma ihtimali doğuracak düzeyde benzer kılmadığı, zira “…” ibaresinin davaya konu emtialar bakımından piyasa alışkanlığı nedeniyle ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğu düşünüldüğünde, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12.10.2020 tarih 2020/92 E 2020/3984 K sayılı kararında belirtildiği üzere; zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiği, somut olayda da davalı kullanım biçimlerinin davacıya ait marka ile iltibas tehlikesini bertaraf edecek derecede farklılaştığının söylenebileceği kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf, Ankara 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında mübrez fer’i müdahil … …’nin 2015, 2016 ve 2017 yıllarında dosyamız davalısı … şirketine satışı yapılan ve içinde “…” ibaresini barındırdığı iddia edilen ticari evrakın da marka hakkı ihlali ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürdüğünden, söz konusu iddiası davalıya ait ticari defterler üzerinde yerinde yapılan inceleme ile birlikte değerlendirilmiştir.
Buna ilişkin olarak talimat yolu ile aldırılan 04/05/2021 havale tarihli bilirkişi raporuna göre; Davalı … Parfümeri Kozmetik Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nin stok bilgilerine göre, davalının; … … Koz.San. ve Tic.Aş./ …, … Kozmetik Paz.ve Tic.A.Ş., … Kozmetik San. ve Tic. Ltd. Şti ‘nden sektörel olarak sıkça kullanılan … ibareli ve diğer ürünleri tedarik edip kendi mağazalarında satarak perakende ticaret yaptığı, stoklarını erittiği görülmüştür. Ayrıca davalı taraf defter incelemesinde “…” ibareli başkaca bir kullanıma rastlanmamıştır. Bilirkişi heyetinin yapmış olduğu tespitlere göre, davalının, dava dışı … … şirketinden “…” ibareli … ürünleri tedarik ettiği tespit edilmiş olup, 04/05/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda sektörel olarak belirtildiği üzere; … ibaresinin; oje veya parfüm emtiaları bakımından renk tonu veya koku türü olarak tasviri kullanım alışkanlığı bulunması nedeniyle davalının ticari evrakında … ibaresine yer verilmesi eyleminin tek başına davacıya ait marka hakkını ihlal etmeyeceği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalı eylemlerinin, davacıya ait “…” marka hakkını ihlal eder nitelikte olmadığı, dolayısıyla marka hakkı ihlali şartlarının somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Somut olayda davalı kullanımlarının davacı aleyhine haksız rekabet teşkil etmesi için davalının, davacının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler alması gerekmektedir. Ancak yukarıda da açıklandığı üzere; davalının eylemleri, davacıya ait “…” markasını ihlal eder nitelikte kullanımlar değildir. Bu nedenle marka hakkı ihlali oluşturmayan davalı eylemleri, aynı zamanda davacı aleyhine haksız rekabet de teşkil etmez. Bu nedenle somut olayda haksız rekabet koşullarının mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı tarafın ileri sürdüğü iddiaların sûbut bulmadığı anlaşıldığından, davacı tarafın talep sonucunda ileri sürdüğü tüm istemlerin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı, 6,40 TL vekalet harcı, 3.900,00 TL bilirkişi ücreti, 10,91 TL dosya kapağı masrafı, 597,50 TL posta, tebligat gideri olmak üzere toplam 4.603,61 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 24,50 TL dosya gönderme masrafı, 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin olmak üzere toplam 32,30 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı temsilcisinin, Davacı vekilinin, İhbar olunan … vekilinin yüzüne karşı, davalı vekili ve ihbar olunan … vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/10/2021