Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/267 E. 2023/47 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/267 Esas
KARAR NO : 2023/47

BİRLEŞEN DAVA : Tasarımın Hükümsüzlüğü
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 21/06/2022
KARAR TARİHİ : 01/02/2023
YAZIM TARİHİ : 01/03/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Asıl Dava; Tasarım Hakkının İhlâli / Birleşen Dava; Tasarımın Hükümsüzlüğü
davalarının yapılan açık yargılamasının sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 31/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … sıra numaralı tasarımına davalı tarafça tecavüz edildiğini, müvekkilinin firmanın ticari defterlerinde … sayısı ile … adıyla satışı gerçekleştirilen bu ürünün ilk kez müvekkili tarafından piyasaya sürülmüş olduğunu, davalıların ise ilgili tasarımı müvekkilinin izni dışında satışa konu ettiğini, … sayılı dosyasında yapılan tespitte davalı … – … isimli işyerinde … markası altında anılan ürünün satıldığının tespit edildiğini, yine bu ürünlerin … … isimli iş yeri tarafından üretilip satıldığının öğrenildiğini, …. sayılı dosyası ile bu tasarımların toplatıldığı bilgisinin edinildiğini, davalıların birlikte hareket ettiklerini, her iki tarafın da birlikte ve kusurlu olarak faaliyetlerinin bulunduğunu, tecavüz tespit tarihinin tespit dosyası itibariyle 18.07.2019 olduğu değerlendirilse de tasarımın ilk olarak hangi tarihte ihlal edildiğinin belli olmadığını, davalının müvekkili tasarımının birebir aynısını ve farklı renklerini ürettiğini ve sattığını, davalıların müvekkiline ait ürünleri çok iyi bilen firmalar olduğunu, D.İş dosyalarında alınan raporlarda tecavüzün tespit edildiğini, davalı … … … isimli işletmeden 102 adet tuniğin diğer davalı …’a satıldığını, bu durumun … sayılı raporda da tespit edildiğini, …’ın bu ürünleri diğer davalıdan satın aldığına yönelik faturaları dosyaya sunduğunu belirterek; davalıların hukuka aykırı olarak üretim ve satışını yaptığı ürünlerin tedbiren üretiminin durdurulmasına ve üretilerek satışa sunulan ürünlerin toplatılmasına, bahse konu ürünlerin tamamen toplatılarak imha edilmelerine, belirsiz alacak davası olarak ileride artırılmak üzere 500,00 TL maddi tazminatın …. sayılı dosyasıyla tespit edilen tarih olan 18/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile bu faiz talebi kabul edilmezse yasal faizi ile birlikte davalılardan tazmin edilmesine, 20.000,00 TL manevi tazminatın 18/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tazmin edilmesine, …. ve …. sayılı dosyası ile yapılan yargılama giderlerinin ve iş bu davada yapılan yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 08/06/2022 tarihli bedel artırım dilekçesinde özetle; Dava dilekçelerinde yer alan 500,00 TL maddi tazminat taleplerinin, 12.05.2022 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen ….564,12 TL olarak kabul edilmesini, ….064,12-TL maddi tazminat taleplerine ilişkin harcın tamamlattırılmasını, ….564,12-TL tutarındaki maddi tazminat taleplerinin 18.07.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan tahsilini, 20.000,00-TL manevi tazminatın, 18.07.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tazminini, … sayılı tespit dosyasına ilişkin yapılan yargılama giderleri ile … sayılı tespit dosyasına ilişkin yapılan yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 02/12/2019 tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait iş yerinde yapılan tespitlerde tescilli tasarıma rastlanılmadığının tespit edildiğini, davacının farazi iddialara dayalı olarak iş bu davayı açtığını, … sayılı tasarımın yeni ve ayırt edici olmayıp harcı alem bir tasarım olduğunu, hiçbir tasarımcının bu ürünü tescil etme amacının bulunmadığını, farklı markalar altında aynı ürünün moda siteleri aracılığıyla satıldığını, bu nedenle müvekkili eylemlerinin haksız rekabete de sebebiyet vermediğini, müvekkilinin zaten davacı yanın tescil tarihinden önce de bu ürünün satışını yaptığını, müvekkilinin kusurlu olmadığını, bu nedenle maddi tazminat sorumluluğu bulunmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
BİRLEŞEN DAVA (…):
Birleşen davacı vekili … Esas sayısına kaydedilen 21/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı adına … nezdinde 09.05.2019 başvuru tarihli … nolu … sıra sayılı tescilli endüstriyel tasarımın yenilik ve ayırt edicilik özelliği bulunmadığını, davalının kötü niyetli olduğunu, davaya konu ürünün davalı başvurusundan daha önce başka firmalarca internet üzerinden kamuya sunulduğunu belirterek; söz konusu tasarımın hükümsüzlüğü ve sicilden terkine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davalı vekili … Esas sayısına kaydedilen 01/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça açılan davanın süresinde olmadığını, tescilli bir tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin dava açma süresinin tescilli tasarımın yayınlandığı tarihten itibaren 3 yıl olduğunu, davacı tarafın bu süre geçtikten sonra eldeki davayı açtığını, bu nedenle esasa girilmeden zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkil markasının yeni ve ayırt edici olduğunu, davacının davasını yetersiz gerekçeye dayandırarak açtığını belirterek; öncelikle usulden, aksi halde esas bakımından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
…. sayılı kararı ile; adı geçen dava dosyasının mahkememiz iş bu esasa kayıtlı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir. Birleşen dava dosyası, iş bu esasa kayıtlı dava dosyası arasına alınmış ve yargılama birlikte yürütülmüştür.
Asıl Dava; Tasarım hakkına tecavüz iddiasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat ile tecavüze konu ürünlerin imha edilmesi istemlerine ilişkindir.
Asıl davada taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalıların, davacıya ait … nolu tasarım hakkına tecavüz eylemlerinin bulunup bulunmadığı, bu minvalde varsa tecavüze konu ürünlerin imha edilmesinin gerekip gerekmediği, davacının, davalılardan maddi ve manevi tazminat talep edip edemeyeceği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Birleşen Dava; Tasarımın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Birleşen davada taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Birleşen davalıya ait …-… sayılı tasarımın yeni ve ayırt edici olup olmadığı, birleşen davalının tasarım tescil başvurusu esnasında kötü niyetli olup olmadığı, bunlara bağlı olarak söz konusu tasarımın hükümsüzlüğü şartlarının mevcut olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri tebliğ olunmuş, tarafların sunduğu deliller alınmış, tasarım tescil belgesi celp edilmiş, …. sayılı dosyası, … sayılı dosyası celp edilmiş, birleşen …. Esas sayılı dosyası iş bu dava dosyası arasına alınmış, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin bilirkişi raporları aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKÇE:
Asıl dava ile birleşen dava arasında bağlantı bulunmaktadır. Şöyle ki; birleşen davada hükümsüzlüğü istenen tasarım, asıl davada tasarım hakkına tecavüz iddiasına mesnet gösterilen tasarımdır. 6769 sayılı SMK m.79/1 hükmüne göre; tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin karar geçmişe etkili olup, tasarıma bu Kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır. Tasarımın hükümsüz kılınması halinde kendisine sağlanan koruma geçmişe etkili olarak ortadan kalkacağından ve bu ihtimalde asıl davada ileri sürülen tasarım hakkına tecavüz iddiasının temeli ortadan kalkacağından usul ekonomisi ilkesi uyarınca ilk olarak birleşen davada ileri sürülen hükümsüzlük iddiası irdelenmiştir.
I-Birleşen Dava Bakımından İleri Sürülen Hükümsüzlük İddiasının İrdelenmesi:
Birleşen davalı vekili, her ne kadar birleşen davanın zamanaşımına uğradığını ileri sürse de, söz konusu dava niteliği itibariyle zamanaşımına tabi bir dava türü olmayıp bu def’i yerinde bulunmamıştır. Birleşen davacı, hükümsüzlüğünü talep ettiği tasarımın, daha önce başka firmalarca kamuya sunulduğunu iddia etmiş olup, bu tasarımın kendisine ait olduğunu ve birleşen davalının bu tasarımı gasp ettiğini ileri sürmemiştir. Bu nedenle somut olayda 6769 sayılı SMK m.71/3 hükmünün uygulama alanı bulmayacağı, bu nedenle birleşen davalının ileri sürdüğü 3 yıllık hak düşürücü süre nedeniyle iş bu davanın reddedilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Başka bir deyişle; eldeki birleşen dava, tasarımın gaspına ilişkin hükümlerin uygulama alanı bulduğu 3 yıllık hak düşürücü süreye tabi bir dava değildir.
Tasarım, bir ürünün veya onun bir kısmının görmek veya dokunmak gibi insan duygularıyla fark edilen görünümüdür. Görünüm, ürünü veya onun üstündeki süslemeyi oluşturan çizgilerin, özel şekillerin, çevre çizgisinin, renklerin, biçimin ve/veya malzemenin sonucudur.
6769 sayılı SMK’nın 56. maddesinde koruma koşulları düzenlenmiş olup, bir tasarımın tescili için yeni ve ayırt edici nitelikte olması gerektiği vurgulanmıştır. 6769 sayılı SMK’nın 56/4. maddesine göre bir tasarımın “yeni” olması o tasarımın aynısının daha önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması anlamına gelir. Eğer herhangi iki tasarım arasında sadece küçük ayrıntıda farklılık varsa o tasarımlar aynı kabul edilir. Yenilik değerlendirmesinde temel alınan kriter mutlak yenilik, yani dünyada yenilik ilkesidir. Yenilik mutlaktır; çünkü, tescili istenen tasarımın aynısının kamuya sunulması halinde, …’de dünyanın neresinde, ne zaman yapılmış olursa olsun, yenilik ortadan kalkar. Bundan tescil başvurusunda bulunan tasarımcının haberinin bulunup bulunmaması, hiçbir etki yapmaz.
Ayırt edicilik kriterini düzenleyen 56/5. Madde uyarınca, “Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim; a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b)Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.” Bir tasarımın ayırt edici nitelikleri o tasarıma has, yani sadece o tasarıma ait özelliklerdir. Yine 56/5. maddeye göre tasarımlar arasındaki kıyaslama bilgilenmiş kullanıcı tarafından yapılacak olup, 56/6. maddeye göre ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınacaktır.
Bilgilenmiş kullanıcı, tasarımı kullanarak bilgi sahibi olmuş, tasarımı tanıyan, deneyim sahibi kullanıcı demektir. Bilgilenmiş kullanıcı, sıradan bir kullanıcının gözden kaçırabileceği tasarımın önemli özelliklerini fark eder. Ama bir tasarım uzmanı kadar da bilgi birikimine sahip olmadığı için ayrıntılarla ilgilenmez.
Seçenek özgürlüğü kavramı ile ilgili olarak, koruma dışı hallerin değerlendirildiği 58/2. Maddede “Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.” ifadesi yer almaktadır. Bir ürün, tasarımcısına ne kadar seçenek özgürlüğü bırakıyorsa koruma kapsamı da o denli genişler; seçenek özgürlüğü ne denli darsa koruma kapsamı da o denli daralır. Bir ürün işlevini yerine getirebilmesi için ancak belirli bir şekilde tasarlanması zorunluysa, bu ürünün tasarımı hiç koruma görmez.
Belirtilen açıklamalar ışığında tarafların iddia ve savunmaları, tasarım tescil belgesi, hükümsüzlük iddiasına mesnet gösterilen dokümanlar, hukuki nitelendirme hariç maddi tespitler barındıran 12/01/2023 havale tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu tasarım bir “…” ürününe ilişkindir. Söz konusu ürünlerin internet (çevrimiçi satış kanalı), giyim mağazası vb. ürünler satan yerlerde bulunulabileceği, bu bakımdan hemen her kesimden tüketicinin bu ürünlerle daha önce en azından bir kez karşılaşmış olabileceği, bilgilenmiş kullanıcının bu kimseler olacağı düşünülmektedir. Bilgilenmiş kullanıcı kitlesinin bu denli geniş ve spesifik kriterlere sahip olmadığı durumlarda farklılıkların daha somut ve fark edilebilir olması gerekmektedir.
Somut olayda dava konusu tasarım “tunik” tasarımıdır. Tunikler ana yapıları itibari ile beden ön ve arka beden ile sağ ve sol kol olmak üzere dört bileşenden oluşmaktadır. Genellikle kalça hattından daha uzundur. Bazı modelleri dizlere kadar uzun olarak da üretilmektedir. Genellikle beden hatlarını belli etmeyen “H” forma sahip bir yapıda oluşturulur. Önden açık, önden yarım açık veya önden kapalı çeşitleri bulunmaktadır. Uzun kollu, kısa kollu veya kolsuz yapılanları mevcuttur. Yakalı olabildiği gibi yakasız olarak üretilenleri de mevcuttur. Tuniğin kalça hattı ile dizlere kadar uzunlukta olması, beden hatlarını belli etmeyecek şekilde bir kesim formuna sahip olması teknik zorunluluklar olarak sıralanabilir. Bu kapsamda tunik modellerinin tasarım değeri açısından düşünüldüğünde uzun olması ve bedene tam olarak oturmaması kısıtları nedeni ile modellerin bazılarında benzer unsurların varlığı söz konusu olabilmektedir. Burada oluşturulacak tasarım farklılıkları renk, malzeme, kesim veya süsleme unsurları ile oluşturulabilmektedir. Bunun yanında bilirkişi raporunda yer verilen örneklerden de görülebileceği gibi bahsi geçen bileşenlerin farklı biçimlendirilmeler ile tasarlanması, farklı konumlandırılmalar ile ana ürün üzerine yerleştirilmeleri ve sonuçta bütün olarak farklı tasarımlara ulaşılması mümkündür. Uyuşmazlık kapsamına konu edilen “tunik” ürünlerine ilişkin olarak seçenek özgürlüğü araştırmasına ilişkin örnekler bilirkişi raporunda görselleştirilmiştir. Görselleştirilen bu örnekler incelendiğinde; ürünlerin, beden kesimi ve tunik boyu işlevsel açıdan değerlendirildiğinde bu bileşenlerin varlığı, teknik bir zorunluluk olarak ele alınabilecekken, örneklerdeki ürünlerden de görülebileceği gibi ilgili bileşenlerin tasarımlarında, kullanılan malzemelerde ve nihayetinde oluşturdukları bütünün görünümünde tunik tasarımı için konu edilebilecek bazı kısıtlar olmasına rağmen tasarımcının seçenek özgürlüğünün geniş olduğu açıktır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; birleşen dava dilekçesinde birtakım görseller sunulmuşsa da bu görsellerin internet sitelerine ne zaman yüklendiği belirtilmemiştir. Bu kapsamda yapılan web archive araştırmasında çıkan sonuçlar bilirkişi raporunda yer almaktadır. Davaya konu tasarım ile çıkan sonuçlar karşılaştırıldığında davaya konu tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığını ispatlar nitelikte benzer bir ürüne rastlanılmamıştır. Şöyle ki; dava konusu tasarım ile birleşen davacı yanın sunduğu tasarımlar karşılaştırıldığında; her ne kadar ürünlerdeki payet işleme detayı benzer olsa da bu payetlerin işlenme şekilleri ile işleme biçimi farklılık göstermektedir. Tuniğin üzerindeki işlemenin şekli ve beden üzerindeki konumu şekil açsından özel bir tasarım niteliği oluşturacak biçimde değildir. Örneğin özel hazırlanmış marka amblemi, özel bir font ile hazırlanmış bir yazı veya şekil özelliği olmayan dikdörtgen ve düz çizgi hatlarına sahip tanımsız şekillerdir. Bu şekiller ve beden üzerine yerleştirilme konumu pek çok giyside benzerlik gösterebilir. Ancak davaya konu edilen tunik tasarımında içinde daha kısa ve daha mat bir kumaştan hazırlanmış astarının olması, üzerinde aynı renk ama transparan bir kumaştan daha uzun ve bol kesilmiş başka bir parçasının olması ve üstteki parçanın ön bedeninde diagonal kesiklerinin olması, bu kesiklere paralel olarak yerleştirilmiş payaetlerle yapılan işlemelerinin olması, payetlerin büyüklü küçüklü kullanılması ile farklı bir doku oluşturulması dava konusu tuniğin tasarım değerini artırmış ve diğer tuniklerden farklılaştırmıştır. Ayrıca dava konusu olan tunikte etek ucu, kol ağzı ile yaka çevresine geçirilen tuniğin kumaşının renginden daha koyu renkli ve üzerinde simli şeritleri olan ribana bantlar tuniğin diğer tuniklerden daha özgün olmasını sağlamıştır. Bu kapsamda dava konusu tasarım yukarıda saydığımız özellikleri ile internet ortamında bilirkişi heyeti vasıtasıyla mutlak yenilik araştırması kapsamında re’sen yapılan araştırmalar sonucu elde edilen görsellerde yer alan tuniklerden de farklılaşmıştır.
SMK m.77/1-a hükmüne göre; Bir tasarım başvurusunun kötü niyetle yapıldığı ispatlanırsa, o tasarım hükümsüz kılınır.
Kötü niyetli tasarım başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak tasarım başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak tasarımı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan tasarım başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş tasarım başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu tasarım ile mesnet dokümanların bilgilenmiş kullanıcı nezdinde genel izlenim itibariyle benzer olmadıkları, bunun haricinde dava konusu tasarımın kötü niyetle tescil başvurusuna konu edildiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Sonuç olarak; dava konusu tasarımın yeni ve ayırt ediciliğini öldüren önceki tarihli kamuya sunulmuş dokümanların bulunmaması ve birleşen davalının kötü niyetli olduğu hususunun ispatlanamaması nedeniyle birleşen davada ileri sürülen hükümsüzlük istemi yerinde bulunmamış ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
II-Asıl Dava Bakımından İleri Sürülen Tasarım Hakkının İhlâli İddiasının Değerlendirilmesi:
Birleşen dava reddedildiğinden, asıl davada ileri sürülen tasarım hakkının ihlali iddiasının esastan incelenmesi gerekmektedir.
…. sayılı dosyası ile davalı …’a ait “….” adresinde bulunan işyerinde bilirkişi marifetiyle delil tespiti işlemi icra edildiği, bilirkişi tarafından tanzim edilen 23/07/2019 havale tarihli bilirkişi raporuna göre; “…” işletme adlı adreste hazır giyim ürünlerinin perakende satışının yapıldığı, hazır giyim üretimi yapılmadığı, iddiaya konu “…” marka etiketli siyah renkli tunik 36, 38, 40, 42, 44 bedenlerden birer adet olmak üzere toplam 5 adet ürün tespit edildiği, tespit edilen ürünün sadece siyah renkli modelinin olduğu, “…” etiketi ile peşin 160,00 TL fiyatla satışa sunulduğu, delil tespiti talep edenin …-…’dan satın alma suretiyle edindiği ve fiziki olarak dosya ekine sunduğu delil niteliğindeki ürün ile delil tespitine gidilen adreste yerinde inceleme ile tespit edilen ürünün aynı ürün olduğu, sunulan kasa satış fişinin aleyhine tespit istenen adrese ait kasa fişi olduğu tespit edilmiştir.
Davacı adına 09/05/2019 tarih … sayılı tasarım tescil başvurusunun mevcut olduğu, … kayıtlarına göre 05/12/2019 tarihli tasarım tescil belgesi düzenlendiği, …. sayılı dosyası ile davalı …’a ait “…” adresinde bilirkişi marifeti ile delil tespiti işlemi yapıldığı, sözkonusu adreste “…” etiketli 36, 38, 40, 42, 44 bedenlerde olmak üzere toplam 5 adet ürün bulunduğu, bu ürünlerin davacı tarafça satın alınan ve slibi ibraz edilen ürün ile aynı olduğu, yine bu ürünlerin davacı adına tescil başvurusu yapılan … numaralı tasarıma konu ürün ile bilgilenmiş kullanıcı gözüyle aynı olduğu bilirkişi marifeti ile tespit edilmiştir. Söz konusu delil tespiti dosyasında davalı …’ın ibraz ettiği 09/08/2019 havale tarihli dilekçesinde delil tespitine konu işyerinde hazır giyim satışı yapıldığını, üretim yapılmadığını, tespite konu ürünlerin “…” isimli işletmeden satın aldığını beyan edip buna ilişkin fatura sureti ibraz etmiştir. İbraz edilen fatura sureti incelendiğinde; “…-…” kaşeli ve 102 adet tunik satışının …’a yapıldığı anlaşılmıştır. … sayılı dosyası ile davalı …’na ait “….” adresinde bilirkişi marifeti ile delil tespiti işlemi yapıldığı, sözkonusu adreste … numaralı tasarım ile aynı veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzeri ürünlerin bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacının tescilli … numaralı tasarım ürünü ile bilgilenmiş kullanıcı gözüyle aynı olduğu tespit edilen 5 adet ürünün davalı …’a ait işletmede tespit edildiği, söz konusu ürünlerin “…” marka etiketle satışa sunulduğu, ürünlerin üzerinde bulunan etikette davalı …’na ait işletmenin açık adresinin bulunduğu, yine davalı … tarafından ibraz edilen fatura sureti incelendiğinde de söz konusu ürünlerin diğer davalı …’ndan tedarik edildiği, buna göre; davalı …’ın dava konusu tasarım ile bilgilenmiş kullanıcı gözünde aynı tasarım ürünlerinin üretimini yapmadığı, bu ürünleri diğer davalı …’ndan tedarik ederek sadece perakende satış faaliyetinde bulunduğu, diğer davalı …’nun ise söz konusu ürünleri imal ederek ticari amaçla piyasaya sürdüğü kanaatine varılmıştır.
Yukarıda yer verilen tespit ve hukuki kanaatlere göre; davacıya ait …-… sayılı tasarım hakkına ihlal oluşturan ve üretim ile satışı yapılan ürünlerin üretiminin durdurulmasına, davalı …’a ait işletmede tespit edilen “…” marka etiketli siyah renkli Tunik 36, 38, 40, 42, 44 bedenden ibaret toplam 5 adet ürüne el konulmasına, toplatılmasına ve toplatılan bu ürünlerin imhasına karar verilmiştir.
Davacı vekili, tasarım hakkı ihlali iddiasından kaynaklı olarak her iki davalıdan da maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Tasarım hakkına tecavüz eylemlerinin durdurulması ve tecavüze konu ürünlerin imhası bakımından mütecavizin kusurlu olup olmadığı hususu önem arz etmemekle birlikte; tazminat sorumluluğu bakımından mütecavizin “kusurlu” olması gerekmektedir.
Davalı …’ın davaya konu tekstil ürünlerinin perakende satıcısı olduğu nazara alınarak, …. sayılı kararında belirtildiği şekilde; sektörel araştırma yapılarak, davaya konu tekstil ürününün türü, niteliği, tüketilme sıklığı ve ait olduğu sektör itibariyle satıcı …’ın, satışa sunduğu tasarıma konu malların tescilli tasarıma konu olup olmadığını bilip bilmediği veya bilebilecek durumda olup olmadığı (davalı …’ın dava konusu malları diğer davalıdan satın aldığına ilişkin olarak … sayılı dosyasına fatura ibraz ettiği de dikkate alınmak suretiyle) bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, mahkememize ibraz edilen ve içinde sektörden kimsenin de bulunduğu 22/03/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda ifade edildiği üzere; ülkemizde tekstil sektörü oldukça ileri ve geniş bir yapıda olup ülkemizin
hemen hemen tüm bölgelerinde kendi imalathanelerinde üretim yapan, ürün
modelleyen ve bunları ticarete konu eden ticari işletmeler bulunmakta
olduğu gibi, kimi firmaların yalnızca piyasadan ürün satın olarak satış kısmında
faaliyette bulunduğu, kimi firmaların ise üretim yapan firmalara, kendi
tasarladığı ürünleri ürettirdiği bilinmektedir.
Bu çerçevede herhangi bir üretimi bulunmayan ve ancak üçüncü
firmalardan ürün satın almak suretiyle, bu ürün üzerine kendi etiketini koyarak
satış gerçekleştiren bir firmanın, pek tabi basiretli bir tacir sıfatıyla hareket
etme yükümlülüğü altında bulunduğu hususu göz ardı edilmeksizin, satışını
gerçekleştireceği ürün ile ilgili gerekli araştırmaları yapmadığı durumlarda
sorumluluğundan bahsedilebilecektir. Ancak somut uyuşmazlıktaki gibi
tasarımsal faaliyetlerin oldukça yoğun olduğu bir sektörle ilgili alelade bir
ürünün ticarete konu edilmesi durumunda, söz konusu ürünün piyasadaki
emsallerine göre çok ciddi bir orijinallik ve dolayısıyla belli bir işletmeye aidiyet
göstermediği hallerde (örneğin … spor ayakkabıları arasında “…” olarak bilinen ayakkabı modeli gibi) anılan ürünün tasarım koruması
altında olup olmadığının bilinmesinin, araştırılmasının ve hatta araştırma
yapılsa dahi tespit edilmesinin ticari hayatın olağan akışı içerisinde çoğu
zaman mümkün olmayacağı, çünkü ülkemizde bir ürünün tasarım tescili
koruma altına alınabilmesi için aranan temel kriterlerin, SMK ile getirilen
düzenlemeye rağmen esasen halen şekli şartların yerine getirilmesinden ibaret
olduğu ve bu nedenle hemen hemen tüm ürünlerin tescil koruması altına
alınabileceği, bilhassa tekstil sektöründe tasarım ve tescil oranının çok yüksek
olduğu göz önüne alındığında hangi ürünün tescilli hangi ürünün tescilsiz
olduğunun davalı … gibi üçüncü kişilerden ürün almak suretiyle ticari eylemlerde
bulunan firmalarca bilinmesinin mümkün olmadığı düşünülmektedir.
Tazminat talebi için kusur gerekmekte olduğundan, bunu ortaya
koymanın en kolay yolu tecavüz eylemlerini gerçekleştirdiği tespit olunana
önceden gönderilecek bir ihtarnamenin varlığıdır. Çünkü daha önce kendisine ihtar gönderilmiş bir firma, ihtara
rağmen haksız faaliyetini sürdürmeye devam ederse, firmanın/kişinin kötü
niyeti sabitlenmiş olacak ve tecavüze konu ürünleri üretmediği, üçüncü
kişilerden satın aldığı yönündeki savunmaları da bu koşulda mesnetsiz
kalacaktır.
Davalı … aleyhine yapılan tespit işlemi öncesinde davacı tarafından,
davalı yana herhangi bir ihtarname gönderdiği ileri sürülmemiştir. Bununla beraber değişik iş sayılı dosya ile davalı aleyhine
gerçekleştirilen tespit işlemi sonrasında, davalının tecavüze konu ürünleri
satmaya devam ettiğine yönelik de dosyada herhangi bir delil mevcut
değildir.
Tüm bu tespitler gözetildiğinde davalı …’ın
dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden üretici konumunda olduğuna
kanaat getirilememesi, esasen perakende satıcı konumunda olması,
tecavüze konu ürünlerin ürettirilmesinde herhangi bir katkısının mevcut
olduğu veya anılan ürünlerin tasarım tescil koruması altında olduğunu bildiği
yönünde somut delillerin dosyada mevcut olmaması, anılan ürünleri diğer
davalı yandan fatura karşılığında satın alınmış olunması hususları bir arada
gözetildiğinde davalı …’ın davacı yana ait tasarımdan doğan hakka
tecavüz eylemini gerçekleştirdiği sabit olmakla birlikte bu eylemi “kusurlu” olarak gerçekleştirdiği hususu ispatlanamadığından davalı …’ın tazminat sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle; davalı …’a yöneltilen maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
… sayılı dosyası içeriğinde yer alan tespitlere göre; davalı …’a ait perakende mağazasında tespit edilen dava konusu tekstil ürünleri üzerinde “… …” ibaresi bulunup diğer davalı …’ndan satın alındığına ilişkin fatura da bulunduğu nazara alınarak, davalı …’nun davaya konu tekstil ürünlerinin üreticisi olduğu anlaşıldığından; … sayılı kararında belirtildiği şekilde; bir taklit ürünün kaç adet üretilmiş olduğu varsa yazılı delil ve belgelere göre, aksi takdirde alanında uzman bilirkişiler yardımıyla böyle bir ürünün çeşidi ve özellikleri itibariyle kaç adet üretilmiş olduğu farazi olarak tespit edilmeli ve buna göre tazminat istemi değerlendirilmelidir.
Davacı yan SMK m.151/2-a hükmü uyarınca maddi tazminat isteminde bulunduğundan davalı …’na ait ticari defterler üzerinde bilirkişiler marifetiyle yerinde inceleme yapılmışsa da, söz konusu ticari defterler içeriğinde dava konusu ürünlerin satış hacminin belirlenebilecek şekilde ayrı kayıtlarının tutulmadığı, bu nedenle davaya konu taklit ürünlerin davalı … tarafından kaç adet üretildiğinin yazılı delil ve belgelere göre saptamadığı anlaşıldığından; yukarıda yer verilen içtihat doğrultusunda, içinde sektörden kimsenin de bulunduğu bilirkişi heyeti vasıtasıyla böyle bir ürünün çeşidi ve özellikleri itibariyle kaç adet üretilmiş olduğu farazi olarak tespit edilmiştir.
Buna göre; mahkememize ibraz edilen 11/05/2022 havale tarihle ek bilirkişi raporuna göre;
davalı …’nun ticaret defter ve kayıtlarında,
ihlale konu kaç adet ürün satışı yapıldığı yönünde bir veri yoktur. Dolayısıyla
model bazında üretim adedi piyasa şartları, müşteri istekleri, beden ve renk
alternatiflerine göre değişkenlik gösterecektir. Ancak davalı yanın ilgili
dönemde toplamda 11.500 adet tunik sattığı hesaplaması yapılmıştır. Davalı
yanın birden fazla tasarım modeli altında tunik satışı gerçekleştirdiği hayatın
olağan akışı gereğidir. Bununla birlikte bir modelin seri üretime geçtiğinin
kabulü halinde standart olarak xsmall, small, medium, large, xlarge
bedenlerinde (yahut sayısal karşılıklarında) üretiminin yapılacağı, bu üretimde
alternatif model/renklerde üretim yapılabileceği de yine aşikardır.
Bu kapsamda davacı yanın tasarımının koruma başlangıç tarihinin
09.05.2019 olduğu, iş bu davanın tarihinin ise 31.10.2019 tarihi olduğu, …. sayılı dosyasında ise 06.04.2019–31.10.2019 tarihleri
arasında (yaklaşık 7 ay) davalı yanın tunik ürünlerinde toplamda 11.500 adet
imalat kaydı, 9717 adet ise net satışının mevcut olduğu tespitinde
bulunulduğu, dolayısıyla davalı yanın ilgili sürede aylık ortalama 11500/7=1642
adet aylık tunik üretiminde bulunduğu görülmektedir. İmal edilen 1642 adet
tunik arasında, davalının üretici oluşu, üretimini gerçekleştirdiği ürünlerin çeşidi
ve sektör dinamikleri dikkate alındığında farazi olarak ortalama on ayrı
modelde düzenli olarak tunik ürettiği varsayımında bu miktarın her bir tunik
modeli için (alternatif renk ve bedenlerde) aylık 164 adetlik bir üretime
tekabül edeceği varsayımsal olarak değerlendirilebilir.
Davacı yanın tescilli tasarım korumasının 09.05.2019 tarihinde başladığı
gözetildiğinde anılan tarih ile dava tarihi arasında (yaklaşık 6 ay) aylık olarak,
6 ayda 6X164= 984 adet ihlale konu ürünün davalı tarafça üretilip satışa konu
edilmiş olabileceği, hal böyleyken davalı tarafça ilgili dönemde farazi olarak
üretimi gerçekleştirildiği değerlendirilen 984 adet ürünün satışının doğrudan
davacı tarafın yoksun kaldığı kazanç olarak hesaplanması halinde,
davacının ortalama satış tutarı olan 174,93 TL ile bu miktarın çarpılması
sonucunda ulaşılacak rakam davacı yanın yoksun kaldığı brüt kazanç
olacaktır.

 174,93 X 984 adet ürün= 172.131,12 TL
Bu hesaplamaya göre de 172.131,12 TL brüt kazanç üzerinden, dosya
içerisinde yer alan verilerden davacı yanın kârlılık oranı olarak belirlenen %36
oranındaki kârlılık tutarı hesaplandığında, davalı yanın izinsiz kullanımları
olmasaydı davacı yanın aynı tutardaki satışlarından ötürü toplamda
….564,12 TL net kâr elde etme ihtimalinin bulunacağı ve fakat davalı
eylemleri nedeniyle bu kârdan yoksun kalmış olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda yer verilen tespitler doğrultusunda; ….564,12 TL maddi tazminatın 18/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı yan manevi tazminat isteminde de bulunmuştur. Davalı …’nun, davacıya ait tasarım ile taklit oluşturan ürünlerin imali faaliyetinden kaynaklı olarak davacı tasarımının ticari piyasada edindiği imajı zedelediği, bu nedenle manevi tazminat talep etme koşulunun oluştuğu anlaşılmakla; ihlale konu taklit tasarımların farazi imal sayısı, tasarımın niteliği, davalının kusur durumu, sıfatları, işgal ettikleri makam ve 4721 sayılı TMK m.4 hükmünde ifadesini bulan hak ve nesafet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde; davacının talep ettiği 20.000,00 TL’nin somut olayın özelliklerine uygun düştüğü anlaşıldığından; 20.000,00 TL manevi tazminatın, 18/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; gerek asıl dava bakımından, gerekse birleşen dava bakımından aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
A) ….564,12 TL maddi tazminatın 18/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine, davalı …’a yöneltilen maddi tazminat isteminin REDDİNE,

B) 20.000,00 TL manevi tazminatın 18/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine, davalı …’a yöneltilen manevi tazminat isteminin REDDİNE,

C) Davacıya ait …-… sayılı tasarım hakkına ihlal oluşturan ve üretim ile satışı yapılan ürünlerin üretiminin durdurulmasına, davalı …’a ait işletmede tespit edilen “…” marka etiketli siyah renkli Tunik 36, 38, 40, 42, 44 bedenden ibaret toplam 5 adet ürüne el konulmasına, toplatılmasına ve toplatılan bu ürünlerin İMHASINA, bilirkişi … tarafından tanzim edilen 23/07/2019 havale tarihli bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına,
2-Birleşen davanın REDDİNE,
3-Asıl davada alınması gereken 4.478,69 TL karar ve ilam harcından peşin ve tamamlama ile alınan 1.121,09 TL harcın mahsubu ile bakiye alınması gereken 3.357,60 TL karar ve ilam harcının davalı …’ndan alınarak hazineye irad kaydına, peşin ve tamamlama ile yatan 1.121,09 TL harcın davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine,
4-Birleşen davada alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye alınması gereken 99,20 TL harcın birleşen davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Asıl davada imha istemi bakımından davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Asıl davada maddi tazminat istemi bakımından davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükümleri uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine,
7-Asıl davada manevi tazminat istemi bakımından davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükümleri uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine,
8-Asıl davada maddi tazminat istemi bakımından davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükümleri uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
9-Asıl davada manevi tazminat istemi bakımından davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükümleri uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
10-Birleşen davada birleşen davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin birleşen davacıdan alınarak birleşen davalıya verilmesine,
11-Davacı-birleşen davalı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 100,90 TL vekalet harcı, 10,91 TL dosya kapağı masrafı, 4.250,00 TL bilirkişi ücreti, 24,90 TL müzekkere gideri, 735,19 TL tebligat-posta gideri, 1.123,90 TL …. sayılı delil tespiti masrafı, 873,90 TL … sayılı delil tespiti masrafı olmak üzere toplam 7.164,10 TL yargılama giderinin davalı …-birleşen davacı …’ndan alınarak davacı-birleşen davalıya verilmesine,
12-Davalı …-birleşen davacı … tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 17,90 TL vekalet harcı, 5,00 TL dosya kapağı masrafı, 117,31 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 301,61 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
13-Davalı … tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
14-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalı …’ndan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
15-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacı – b. davalı vekilinin, Davalı … – Birleşen davacı vekilinin ve Davalı … vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/02/2023

Kâtip … Hâkim …
E-İmzalıdır E-İmzalıdır