Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/208 E. 2021/201 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/208 Esas
KARAR NO : 2021/201

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Telif Tazminatı İstemli)
DAVA TARİHİ : 18/10/2019
KARAR TARİHİ : 02/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Telif Tazminatı İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 18/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin mühendislik üzerine bilgisayar yazılımı üreten sayılı firmalardan biri olduğunu, müvekkili firmanın lisans hakkı kendilerine ait olan … isimli bilgisayar yazılımının FSEK mevzuatı uyarınca eser sahibi olduğunu, yazılım sektörünün kendine has özellikleri nedeniyle öncelikle yapılan üretim için TÜRKPATENT’ten “…” isim hakkını marka olarak aldığını ve tescil ettirdiğini, müvekkilinin sahip olduğu programların kullanılması ve sair şekilde çoğaltılması, değiştirilmesi, işlenmesi, tersine mühendislik işlemine tabi tutulması, tamamının veya bir bölümünün başka bir şekilde kullanılması vb hiçbir konuda hiçbir kişi ya da kuruluşa izin ya da yetki vermediğini, müvekkili şirkete gelen ihbarlar ve şikayetler dikkate alınarak, … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı kararı ile yapılan tespit işlemi sonucunda düzenlenen 06.08.2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; karşı tarafa ait Şarkiye Mah. Kocakişi …. N:13 Altınordu/… adresinde yer alan işyerinde; davalı yana ait ilk bilgisayarda … …. modüllerinin kurulu ve çalışır durumda olduğunun tespit edildiğini, izinsiz olarak korsan diye tabir edilen biçimde yüklendiğini ve kullanılmakta olduğunu, yazılımları izinsiz çoğaltma yoluyla yarar sağlayan davalının, müvekkili şirketin mali haklarını açıkça zarara uğrattığını, davaya konu bilgisayar programının satımı konusunda sözleşme olması halinde belirlenecek mutad bedelin 3 katı tutarında tazminat talep ettiklerini, ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk anlaşamama tutanağına istinaden davalı aleyhine işbu davayı açtıklarını, müvekkili şirketin mali haklarının ihlalinden dolayı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin öncelikle programların yükleme tarihlerinin tespit edilmesi halinde yükleme tarihinden itibaren, mümkün olmaması halinde ise haksız eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari (reeskont) faiziyle birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 17/07/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; talep sonucunu 234.722,75 TL arttırmak suretiyle toplam 244.722,75 TL’nin haksız eylemin gerçekleştiği 31/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalılar … ve … vekili 02/01/2020 tarihli beyan dilekçesinde özetle; Yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda iki bilgisayarda … isimli programın bulunduğu tespitinin yapıldığını, ancak raporda programların kullanılmasına yarayan “dongle” olarak tabir edilen donanımsal kilidin yokluğuna dair ya da programın yasa dışı şekilde dongle olmadan kullanılmasını sağlayacak olan “crack dosyalarının” varlığına dair herhangi bir tespit bulunmadığını, davacı tarafın elinde lisans sözleşmesinin bulunmaması tek başına, programın davalı müvekkiller tarafından yasa dışı olarak kullanıldığı anlamına gelmediğini, ayrıca bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda programın yasa dışı olarak kopyalandığını ve kullanıldığını gösteren herhangi bir delile rastlanmadığını, söz konusu programın internette herkesin kullanımına açık bir şekilde bulunmaktayken indirildiğini, şifre kırma vesaire herhangi bir işlemde bulunulmadığını, bu nedenlerle açılan davanın yerinde olmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen yasal süre içerisinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, HMK m.128 hükmü uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu m.68 hükmünden kaynaklı Telif Tazminatı istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; … isimli yazılımın eser mahiyetinde olup olmadığı, davacının eser sahipliği sıfatının bulunup bulunmadığı, davalılarca davacının eser sahipliğinden kaynaklı mali haklarına tecavüz teşkil eden eylemlerin bulunup bulunmadığı, varsa söz konusu tecavüz eylemleri nedeni ile davacının davalılardan talep edebileceği telif tazminatı bedelinin ne kadar olabileceği hususularına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip dava dilekçesi davalılara tebliğ olunmuş, cevap dilekçesi ibraz edilmediğinden dilekçe teatisi aşaması tamamlanmış, davacı tarafın ibraz ettiği deliller alınmış, … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyası celp edilmiş, davacıya ait marka tescil belgesi celp edilmiş, davalı şirketin ticari sicil kayıt bilgileri dosya arasına alınmış, … 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/112 E sayılı dosyası UYAP ortamında temin edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe veya arabuluculuğa teşvik edilmiş, bundan sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalar hakkında rapor aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek yargılamaya katılan davacı vekili ile davalı asil ve davalı vekiline tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İncelenen dosya kapsamına, maddi vakıa tespitleri benimsenen bilirkişi heyeti görüşüne ve toplanan delillere göre;
Ordu1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 05.08.2019 tarih … D.İş … K sayılı kararı ile; “…. Altınordu/…” adresinde delil tespiti yolu ile keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığı, bilirkişi ….tarafından tanzim edilen 06.08.2019 havale tarihli bilirkişi raporuna göre; tespite konu işlerinde 3 adet masaüstü bilgisayarın incelendiği, bilgisayarların 2 tanesinde … programı ve sürümlerinin kurulu ve çalışır şekilde bulunduğu, program ile üretilmiş belgelerin bulunduğu, disk içerisinde ilgili uzantıda projelerin bulunduğu, son kullanılanlar içerisinde görüntülendiği veya düzenlenmiş projelerin bulunduğu tespit edilmiştir.
5846 sayılı FSEK’in 2/1 maddesi uyarınca, bilgisayar programlarının ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olduğu, aynı yasanın 1/B-g maddesi gereğince bilgisayar programının; “Bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmaları” şeklinde tanımlandığı; şu halde bilgisayar programının bizzat kendisi ve bunun hazırlık çalışmalarının bu tanım içinde yer aldığı, FSEK’in 2/1.madde hükmünde bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları birer fikri eser olarak koruma altına alındıkları, bir bilgisayar programının esas olarak dört bölümden oluştuğu; bunların program akışı, algoritma, kodlar ve kullanıcı ara yüzlerden oluştuğu, bilgisayar programının değişik aşamalardan geçerek oluşan bir mimari yapı gibi olduğu; ortaya çıkartılan bu yapıda programın esasını ve bunun temelinde yatan düşünceleri okumanın mümkün olduğu; aslında bu düşünce ve fikirler tek başlarına korunmasalar da programlara özgünlük veren ve korunmasını gerekli kılan bu fikir ve düşüncelerin “bilgisayar programı” olarak somutlaştıklarında, nesnel fikri ürünler olarak korunmalarının kabul edildiği,
Program akışının, sistem analizlerinin yapılıp, gereksinimlerin belirlendiği ve işletim kavramının oluşturulduğu bölüm olduğu; bu bölümde programcının sistem mimarisini kurmakta, verilerin ve girdilerin değerlendirilmesini yapıp, somut problemin çözümü ile ilgili sistem mimarisinin mantıksal dizilimini yapmakta olduğu; böyle bir sonucun ise bir fikri çaba gerektirip, elde edilen sonucun bir fikrin ifadesi olduğu; şu halde yazılımın program akışı bölümünün koruma altında olduğu,
Kod yazılımının teknik anlamda program yazılımının en önemli bölümlerinden biri olduğu, toplam çalışmanın yaklaşık yüzde ellisini oluşturduğu; hazırlanan program ve hazırlık tasarımlarının gerek insan, gerekse donanım (hardware) tarafından okunup, girdi ve verilerin istenilen şekilde çıktılarının alınmasını sağlayan bölüm kodlaması ile mümkün olabildiği; açıklanan nedenle programın kod bölümünün de, kaynak (source) veya amaç (object) kod ayırımı yapılmadan koruma altına alındığı,
Algoritma ve arayüz veya kullanıcı arayüzü diye bilinen son iki unsurun ise koruma kapsamı dışında oldukları,
Bu bağlamda bilirkişi kurulu tarafından incelenen … ismi ile üretilip pazarlanan bilgisayar programının, sahibinin hususiyetini yansıtacak biçimde şekillenmiş bulunması, FSEK’de öngörülen eser türlerinden birinin içine girmesi ve fikrî bir çabanın ürünü olması nedeniyle ilim eseri vasfında bulunduğu,
Aksi ispat olunmayan kanıtlar kapsamına göre, anılan bilgisayar programının, davalı kullanımının tespiti tarihinden de evvel, davacı şirket ve onunla birleşen şirket tarafından hazırlatıldığı ve pazarlandığı, şu hâle göre FSEK’in 12. maddesi hükmü de nazara alındığında, eserle ilgili hakların ve kullanım yetkisinin sahibinin davacı şirket olduğu,
5846 sayılı Yasa’nın 38. madde hükmü uyarınca bir bilgisayar programının, herhangi bir şekilde bir bilgisayara yüklenmesi ve çalıştırılmasının, ancak programı yasal yoldan edinmiş ve lisans hakkı elde etmiş kişilere ait bulunduğu,
Aynı Yasa’nın 22/son maddesi uyarınca, bilgisayar programının geçici çoğaltılmasını gerektirdiği ölçüde, programın yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi ve depolanması fiillerinin, bilgisayar programının çoğaltılması niteliğinde bulunduğu,
Bilgisayar programının yasal yollardan edinmemiş olanların yazılımı kişisel kullanım amacıyla bile çoğaltamayacağı,
Davalı iş yerindeki iki bilgisayarda; … 4.0 ana modülü, … modüllerinin yüklü ve kullanılabilir durumda bulunduğu, programların lisanssız olduğu, ayrıca, “… 4.0” versiyonunun bilgisayara yükleme tarihinin 30.05.2015, “… 5.1” versiyonunun bilgisayara yükleme tarihinin 31.08.2018 olarak tespit edildiği, lisanssız yazılımlara konu tespitin yapıldığı işyerinin davalı şirket adına kayıtlı olduğu, davalı şirket ortaklarının; diğer davalılar … ve … oldukları, 02.03.2005 tarih 6251 sayı ile ilan edilen Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’ne göre; 24.01.2005 tarihli ortaklar kurulu kararı ile … ve …’ın 10 yıl süreyle şirket müdürü olmalarına karar verildiği, bu sürenin bitimi ile birlikte davalı … temsilen yeni müdür görevlendirilmesinin yapılmadığı, dolayısıyla 24.01.2015 tarihinden itibaren davalı … temsile ortakların birlikte yetkili olduklarının kabul edilmesi gerektiği, 4721 sayılı TMK m.50/3 hükmü uyarınca eldeki uyuşmazlıkta davalı şirkete ait işyerinde tespit edilen lisanssız bilgisayar programından kaynaklı olarak davacıya karşı, davalı şirket ortakları olan diğer davalılar … ve …’ın da sorumluluğunun bulunduğu, nitekim … 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 31.03.2021 tarih …K sayılı kararı ile; dosyamız davalısı … hakkında, bir bilgisayar programını hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın çoğaltarak kullanma eyleminden kaynaklı fiili dolayısıyla adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, verilen hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, hükmün 20.04.2021 tarihinde kesinleştiği, diğer davalı … hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 29.11.2019 tarih 2019/7899 Sor sayılı dosyası üzerinden ek kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği, ancak yukarıda izah edildiği üzere; davaya konu bilgisayar programlarının davalı şirket adresinde yer alan iki adet bilgisayara yüklenme tarihlerinde, davalı şirketin ortaklarının … ve … oldukları, ayrıca davalı … temsille görevli bir müdür bulunmadığı, bu durumda …’ın yanı sıra diğer ortak …’ın da, TMK m.50/3 hükmü uyarınca davalı şirket iş ve eylemlerinden sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği, dolayısıyla … hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararının mahkememizde yapılan hukuk yargılamasının neticesini etkileyemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Mahkememize ibraz edilen 27/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; Davalı işyerinde tespit edilen lisansız … 4.0 ana modülü, …. yazılımının kurulum tarihi 31.08.2018 olarak tespit edilmiştir. Dolayısıyla telif tazminatı hesabı yapılırken dava konusu ana modül ve ek modüllerin rayiç satışını gösterir davacıya ait 2018 yılındaki fiyat listesi dikkate alınmalıdır. Ancak; dosyaya ibraz edilmiş davacı delil evrakında, satışı yapılmış olan … versiyon bilgisinin yer almadığı da görülmekte ve tespitin yapıldığı yıl olan 2015 ve 2018 yıllarında spesifik olarak … 4.0 ve … 5.1 satışını gösteren herhangi bir fatura bulunmamaktadır. Bilirkişi heyetinin versiyon bilgisi bulunmayan, davacının rayiç … ana modül ve ek modül satış tarifesini gösterir fiyat listesi üzerinden yaptığı hesaplamaya göre; 2015 yılındaki fiyat listesine göre; “… 4.0” için yapılan hesaplamada, … ana modül ve ek modüllerin toplam tutarının 46.378,50 TL, 2018 yılındaki fiyat listesine göre; “… 5.1” için yapılan hesaplamada, … ana modül ve ek modüllerin toplam tutarının 35.195,75 TL olduğu, bu bedeller üzerinden hesaplanan telif tazminatı miktarının ise; (46.378,50 + 35.195,75) X 3 = 244.722,75 TL olduğu yönünde görüş bildirildiği tespit edilmiştir.
Ancak, dosyadaki evrak incelendiğinde, satışı yapılmış … versiyon bilgilerinin yer almadığı, dosya kapsamında haksız eylem tarihi olan 2015 ve 2018 yılı itibariyle spesifik olarak … 4 ve 5 versiyonlarının satışını gösteren bir faturanın bulunmadığı, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda versiyon bilgisi bulunmayan 2015 ve 2018 yıllarına ait, davacı tarafın … ve ekli modüllerin rayiç değerleri üzerinden inceleme yapılarak telif tazminatı hesabı yapıldığı, ancak tazminata esas alınan bu bedeller içinde … versiyon bilgisinin bulunmadığı,
FSEK’in 68. maddesinin; “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.” hükmünü içerdiği, anılan hüküm kapsamında, sözleşme yapılmış olması halinde istenebilecek bedelin (varsayımsal sözleşme bedeli) ne şekilde tespit edileceği konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.03.2002 tarih, 2002/176 E 2002/214 K sayılı kararının yol gösterici nitelikte olduğu, anılan kararda, varsayımsal sözleşme bedelinin, eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta gibi kriterler dikkate alınarak eser sahibinin tecavüzde bulunanla sözleşme yapması halinde isteyebileceği bedele göre belirlenmesi gerektiğinin açıklandığı, varsayımsal sözleşme bedeli belirlenirken, varsa ihlal konusu mali hakkın devrine ilişkin önceki sözleşmelerden yararlanılabileceği, bu tür sözleşmeler emsal alınırken, sözleşmenin dava konusu olaya ne ölçüde uyduğunun, aradaki farklılıkların ve benzerliklerin neler olduğunun gözetilmesinin zorunlu olduğu, somut olayda, davaya konu programın, davacı tarafça satışa sunulan bir program olması ve benzer uyuşmazlıklardaki Yargıtay uygulamaları da gözetildiğinde, izinsiz olarak kurulan programın ve yan modüllerinin varsayımsal sözleşme bedelinin tespitinde, davacının satış fiyat listesinin de dikkate alınması gerektiği, Ankara BAM 20.Hukuk Dairesi’nin 17/03/2021 tarih 2019/816 E 2021/362 K sayılı karara konu eldeki davaya emsal bir uyuşmazlıkta; “… 5 versiyonunun 2006 yılında piyasaya sürüldüğü, 2012 yılında 6 ve 2015 yılında da 7 versiyonunun çıktığı, davalı iş yerinde tespiti yapılan … 5.1 yazılımının, tespit tarihi itibariyle güncel sürüm olmadığı, güncel sürümün … 7.0 olduğu, yazılımın yükleme tarihleri itibariyle varsayımsal sözleşme ilişkisinin kurulduğunun değerlendirildiği, yeni sürüm çıktığında eski sürümün kullanılmaya devam edilebildiği, ancak genel uygulama olarak yazılım firmalarının, programın yeni versiyonu çıktığında eski sürüm satışını keserek hemen yeni sürüm satışına başladıkları, eski sürümün daha uygun fiyatla satışı gibi bir yöntem izlemedikleri, … yazılımı içinde bu uygulamanın geçerli bulunduğu, davacının yaptığı indirimli fiyatlara göre rayiç bedelin tespit edildiği, bununla birlikte güncel sürümün … 7.0 olduğu, davalının iki eski sürüm yazılım kullandığı değerlendirildiğinde ürünün eksik özellikleri sebebiyle %20 oranında daha düşük olabileceği…” şeklinde değerlendirmeler içeren ek bilirkişi görüşünden dairenin yararlandığı ve söz konusu uyuşmazlıkta tespit edilen eski sürümlü … programının telif tazminatı hesaplanırken, güncel sürümlü program rayiç bedelleri üzerinden %20 indirim yapılmak suretiyle telif tazminatı bedelinin belirlendiği,
Eldeki uyuşmazlıkta da yukarıdaki emsal uyuşmazlığa benzer bir durumun mevcut olduğu, zira eldeki uyuşmazlıkta da … 4 ve 5 sürümlerinin lisanssız olarak kurulu ve çalışır vaziyette olduğunun tespit edildiği, haksız eylem yılı olan 2015 ve 2018 yılları içinde davacı tarafın … 4 ve 5 versiyonlarının güncel olmadığı, bu tarih itibariyle davacının … 4 ve 5 versiyonlarının satışını yaptığını ispatlayamadığı, dolayısıyla yukarıda yer verilen bilirkişi raporunda telif tazminatı hesabına esas alınan 2015 ve 2018 yılına ilişkin versiyon bilgisi bulunmayan fiyat listelerinin … 4 ve 5 sürümlerine ilişkin olmadığı,
Yukarıda açıklandığı üzere dava konusu sürümler yeni olmayıp, sürümlerin yüklendiği tarih itibariyle rayiç satış fiyatlarının bulunmadığı, 2015 ve 2018 yılındaki fiyatların, o tarih itibariyle güncel olan sürümlerin fiyatları olduğu, dolayısıyla varsayımsal sözleşme bedelinin tespitinde bu durumun gözetilmesinin zorunlu olduğu, bu nedenle bilirkişi heyetinin 2015 ve 2018 yıllarında haksız eylem tarihi itibari ile güncel sürümlere göre tespit ettiği … ana modül ve ek modüllerin rayiç değeri olan toplam 81.574,25 TL üzerinden, davaya konu … ana modül ve ek modüllerin daha eski sürümlü olmaları nedeniyle FSEK m.66/4 ve 6098 sayılı TBK m.50/2 hükümleri uyarınca %20 oranında indirim yapılmasının varsayımsal sözleşme bedelinin tespiti için zorunlu olduğu, bu şekilde yapılan indirim neticesinde haksız eyleme konu anamodül ve ek modüllerin toplam rayiç değerinin; 81.574,25 X 4 / 5 = 65.259,40 TL olduğu, bu bedel üzerinden de FSEK m.68 hükmü uyarınca hesaplanacak telif tazminatı bedelinin; 65.259,40 X 3 = 195.778,20 TL olduğu mahkememizce re’sen hesaplanmıştır.
Belirtilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulü ile; 195.778,20 TL telif tazminatının haksız eylem tarihi olan 31/08/2018 tarihinden itibaren değişik reeskont faiz oranları üzerinden işleyecek temerüt faiziyle birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine verilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A/11.fıkrası uyarınca; davalıların mazeret bildirmeksizin Ankara Arabuluculuk Bürosu’nun 2019/12356 büro dosya numaralı zorunlu arabuluculuk görüşmesine katılmadıkları anlaşıldığından, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olsa bile, yargılama giderinin tamamından davalıların sorumlu tutulmasına karar verilmiş, yine davalılar … ve …’ın kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri sabit olsa da, aynı fıkra uyarınca bu davalılar lehine vekalet ücreti hükmedilmemiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; 195.778,20 TL telif tazminatının 31/08/2018 tarihinden itibaren değişik reeskont faiz oranları üzerinden işleyecek temerrüt faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacının peşin ve ıslah ile yatırdığı 4.179,25 TL harcın mahsubu ile alınması gereken 9.194,36 TL bakiye karar ve ilam harcının müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 22.154,47 TL vekalet ücretinin müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A/11.fıkrası uyarınca; davalılar … ve … lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 6,40 TL vekalet harcı, 4.179,25 TL peşin ve ıslah harcı, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 132,81 TL posta, müzekkere ve dosya kapağı masrafı, … 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası üzerinden sarf edilen 1.082,90 TL delil tespiti masrafı olmak üzere toplam 6.845,76 TL yargılama giderinin müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar … ve … tarafından yapılan 15,60 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalılar … ve … vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/06/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza