Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/186 E. 2021/64 K. 05.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/186 Esas – 2021/64
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/186 Esas
KARAR NO : 2021/64

DAVA : Marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, ticaret unvanından terkini, hükmün ilanı
DAVA TARİHİ : 15/10/2019
KARAR TARİHİ : 05/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, ticaret unvanından terkini, hükmün ilanı davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili 15/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; “…”, ibaresinin 1969 yılından bu yana faaliyette bulunan müvekkili … Mesken Sanayii A.Ş.’nin ve daha sonra kurulmuş şirketler topluluklarına dahil diğer şirketlerin ticaret unvanında ve müvekkilinin … Mesken Sanayii A.Ş.’nin markası olarak, müvekkil … Holding A.Ş.’nin de markasında tescil edilmiş olduğunu ve şirketler topluluğu bünyesindeki diğer şirketlere dahi marka lisans sözleşmeleri ile kullandırıldığını, yurt içinde ve yurt dışında faaliyette bulunan topluluklarına dahil tüm şirketlerinin “…” markası ile tanındığını, itibar ve güven kazandığını, dolayısıyla “…” ibaresinin geçtiği her yerde doğrudan şirketler topluluklarının anlaşıldığını, üçüncü kişilerce bu ismin görüldüğü her yerde bu isme güvenilerek ve şirketler topluluklarıyla bağlantılı bulunduğu kanaati öne çıkarak ticari ilişkiler kurulduğunu, zira, müvekkili şirketin yıllardır yarattığı standart ve kalite ile haklı bir üne kavuşmuş olduğunu, bilinen ve tercih edilen bu markanın ve unvanın sahibi olduğunu, davalının, müvekkillerinin ticaret unvanında yer alan ve markası da olan “…” ibaresini kullanarak, markaya tecavüz yarattığını, bu sebeple ….Y. numaralı ihtarnamenin keşide edildiğini, müvekkili şirketin yıllardır ticaret unvanı ve markası olarak tescilli bulunan “…” ibaresini kullanarak, açıkça iltibas yaratan, iyi niyetli olduğu da ileri sürülemeyecek olan davalıya karşı bu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu beyan ederek; müvekkillerinin marka haklarına tecavüzün tespiti ile men’ine, “…” ibaresinin davalının ticaret unvanından terkinine, her türlü kullanımına son verilmesine, masrafı davalıdan alınarak hükmün tirajı en yüksek 5 gazeteden biri ile ilanına, maddi, manevi tazminat ve sair talep ve dava haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
C E V A P :
Davalı … … Ürünler Gıda İnşaat Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 6769 sayılı SMK m.29 ve m.149 hükümlerine göre açılan marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, ticaret unvanından terkini, hükmün ilanı istemlerine yöneliktir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, davacının marka haklarını ihlal eyleminin bulunup bulunmadığı, bu kapsamda “…” ibaresinin davalıya ait ticaret unvanından terkin edilmesinin gerekip gerekmediği, bu ibarenin davalı tarafından kullanılmasının önlenmesinin gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip, tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil belgeleri getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin olarak bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Marka hakkına tecavüz sayılan haller, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun (SMK) 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.maddesinde düzenlenmiştir. SMK m.29/1-a yollaması ile uygulanması gereken;
SMK m.7/3-e hükmüne göre; İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması, marka hakkı ihlali olarak düzenlenmiştir.
SMK m.7/3-e düzenlemesi, 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi’nin 10/3-d (aynı hükmün eşdeğeri Topluluk Tüzüğü m.9/3-d) maddesinin iç hukuka aktarılması ile ihdas edilmiştir. Burada tartışılması gereken husus, markanın veya benzerinin ticaret unvanında yer almasının mutlaka marka hakkı ihlali olarak görülüp görülmeyeceğidir. AB Marka Direktifi’nin 19.resitalinde böyle bir kullanımın marka hakkı kapsamında görülebilmesi için işaretin mal veya hizmetleri ayırt edecek biçimde kullanılması gerektiği belirtilmektedir. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, 2018, İstanbul, s.554-555) Nitekim, marka bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırt etme işlevini görürken ticaret unvanı tacirleri ayırt etmeye yarayan işarettir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun ticaret unvanına ilişkin 39’uncu maddesine göre her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır. Marka bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırt etme işlevini görürken, ticaret unvanın tacirleri birbirinden ayırt etmeye yarar. Esasen bu iki ayırt edici işaretin işlevleri birbirinden farklıdır. Bu kapsamda belirtmek gerekir ki işaretin ticaret unvanı olarak tescil ettirilmesi başlı başına marka hakkı ihlali oluşturmamaktadır. Şöyle ki; marka hakkı kapsamında yasaklanabilecek haksız kullanım şekilleri SMK madde 7/3 hükmünde düzenlenmiş, ancak SMK’nın 7’nci maddesinin üçüncü fıkrasında; “Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması halinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir.” denilmiştir. Dolayısı ile üçüncü fıkra kapsamında yasaklanabilecek durumlar 7’nci maddenin ikinci fıkrasından bağımsız şekilde düşünülmemelidir. Çünkü fıkrada, ikinci fıkra kapsamına giren işaretlerin ticaret alanında kullanılması halinde yasaklanabileceğinden bahsedilmektedir. Maddenin 2’nci fıkrası ise karıştırılma ihtimali bulunmasını şart koşmaktadır. Bu durumda da kullanılan işaretlerin benzer olması yanında, davalı kullanımlarının markanın fonksiyonlarını etkilemeye müsait olması ve kullanımın ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali yaratması gerekmektedir.
Bununla birlikte; 6769 sayılı SMK, marka tescilinden doğan hakların kapsamını biraz daha belirginleştirmiştir. Tescilli bir markanın sahibinden izinsiz biçimde SMK 7/2. maddesinin a, b, c hükümlerinde öngörülen model ve 7/3. Maddesinde belirtilen şekilde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak ifade edilmiş ve 7/3-e hükmüyle markanın ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması açık biçimde marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmiştir.(Merdivan, Fethi (2020) ‘6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu-Sistem, İlkeler ve 556 Sayılı KHK Dönemindeki Yargıtay Kararlarının Yeni Dönemde Uygulanabilirliği (Marka)’ Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, C:22, S:21, s.30)
Bir ticari unvanın, salt ticari unvan olarak kullanılması, her zaman markasal fonksiyon icra etmeyeceği anlamına da gelmez. Ticari unvanını, salt ticari unvan olarak kullanan kimsenin, bu ticari unvanı altında yaptığı ticari faaliyetin türü ve piyasanın algısına göre, markasal etki oluşturduğundan da söz edilebilir. Bu durumda, önemli olan husus; sonraki tarihli ticaret unvanının tescilli olduğu faaliyet alanları ile önceki tarihli markanın tescili kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olup olmadığı, ticaret unvanı ile markayı oluşturan işaretlerin aynı veya benzer olup olmadığı, bu benzerliklerin ilgili tüketici kesimi nezdinde önceki tarihli marka ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak nitelikte olup olmadığıdır. Bu ise; ticaret unvanının markasal fonksiyon icra etme kabiliyetinin her somut olayda bulunup bulunmadığını irdelemeyi gerektirir. Hemen belirtmek gerekir ki; karşılaştırılan faaliyet alanları içinde müşterek olarak hizmet sunumlarının bulunması halinde; tüketicinin tacirle daha yakın bir ilişki içerisine girmesi, hizmetlerin çoğunlukla bizzat tacirin işletmesi içerisinde sunulması, hizmetlerde markalanacak bir ürün olmayıp, markanın işletme tabelası olarak kullanımı, unvanın da işletmeye asılma zorunluluğu gibi hususlar dikkate alındığında, hizmetlerde ilgili tüketici kesiminin marka ve unvan ayrımı yapmasının zorlaşacağı, dolayısıyla hizmet faaliyet alanına ilişkin ticaret unvanlarında, bu unvanın markasal ayırt edici etkisinin bulunduğunun da göz ardı edilemeyeceği düşünülmektedir. (Bilge, Mehmet Emin (2015) ‘Marka ve Ticaret Unvanı Arasında İltibas’ Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, C:1, S:2, s.13)
Belirtilen açıklamalar ışığında; davacılar vekilinin iddiaları, ibraz ettiği deliller, davacılara ait marka tescil belgeleri, davalıya ait ticari sicil kayıt bilgileri, hukuki çıkarımları hariç olmak üzere maddi vakıa tespitleri barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı şirketin ticaret unvanı; “… … ÜRÜNLER GIDA İNŞAAT OTOMOTİV SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ” olup, 14.12.2016 tarihinde Ticaret Sicili’ne tescil edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davalıya ait ticari sicil kayıtlarında belirtilen ve bilirkişi raporunda kırmızı ile renklendirilen faaliyet alanları ile davacılara ait … sayılı markaların tescili kapsamında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı ile renklendirilen mal ve hizmetlerin benzer olduğu tespit edilmiştir.
Şöyle ki; davalıya ait esas sözleşmenin … ürünler kategorisinde yer alan ve davacı markalarının kapsadığı mal ve hizmetlerle benzer görülen faaliyetler, bahsi geçen … ürünlerin üretilmesi, işlenmesi, paketlenmesi ve pazarlanmasına ilişkindir. Dolayısı ile şirket bu ürünleri üretebildiği gibi, toptan veya perakende satışını da yapabilecektir. Bu anlamda şirket sözleşmesi; hem bu ürünlere ilişkin mal üretimi hem de perakendecilik hizmeti sunumuna ilişkin faaliyetleri kapsamaktadır. Davacılar markaları kapsamında yer alan 8, 12, 21, 29, 30 ve 32. Sınıflarında bilirkişi raporunda kırmızı ile belirtilen mallar ile 43. Sınıf “gıdaların işlenmesi hizmetleri” ve 44. Sınıftaki “Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler.” ile bu faaliyetler arasında aynılık ve/veya benzerlik bulunduğu değerlendirilmiştir. Bu kategoride yer alan faaliyetlerin bir kısmı günlük tüketilen gıda emtialarının perakendeciliğine ilişkin olup, sıklıkla tüketilen ve toplumun her kesimine hitap eden emtilardır. Bir kısmı tarım ve bahçecilikle uğraşan kişilere yönelik olup bilinç düzeyi yüksek kişilere hitap etmektedir.
Esas sözleşmenin gıda kategorisinde yer alan ve davacı markalarının kapsadığı mal ve hizmetlerle benzer görülen faaliyetler ise yine bahsi geçen gıda ürünlerinin üretimi, alımı, satımı, toptan ve perakende pazarlanmasını içermektedir. Dolayısı ile davalı şirket bu ürünleri üretebildiği gibi, toptan veya perakende satışını da yapabilecektir. Bu anlamda şirket sözleşmesi; hem bu ürünlere ilişkin mal üretimi hem de perakendecilik hizmeti sunumuna ilişkin faaliyetleri kapsamaktadır. Davacılar markaları kapsamında yer alan 29, 30 ve 32. Sınıflardaki mallar ile 43. Sınıf “gıdaların işlenmesi hizmetleri” ile bu faaliyetler arasında aynılık ve/veya benzerlik bulunduğu değerlendirilmiştir. Bu kategoride yer alan faaliyetler gıda emtilarının üretimi, toptan ve perakende alım ve satımına ilişkindir. Ürünün pazarlanma biçimine göre bilinç düzeyi yüksek alıcılara hitap edebileceği gibi, neticede ürünün son alıcı ve tüketicileri toplumun her kesiminden oluşan kişilerdir. Ürünler niteliği itibari ile sıklıkla tüketilen, tüketilirken üzerinde çokça düşünülmeyen ürünlerdir. Ortalama tüketici kitlesine kitap etmektedir.
Esas sözleşmenin inşaat kategorisinde yer alan ve davacı markalarının kapsadığı mal ve hizmetlerle benzer görülen faaliyetler, Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına Dair Tebliğ’in 37. Sınıfındaki “inşaat hizmetleri” ne ilişkindir. Oldukça kapsamlı bir şekilde kaleme alınmıştır. Şirket esas sözleşmesinde yer alan inşaat sektörüne ilişkin faaliyetler davacıların markaları kapsamında kalan “inşaat hizmetleri” ile aynıdır. Diğer taraftan davacı markaları kapsamında kalan ve 37. Sınıf “inşat hizmetleri” ile benzer görülen mallar da bilirkişi raporunda yer alan tabloda belirtilmiştir. Bu mallar sunulan inşaat hizmetinin girdisi oldukları gibi, inşa edilecek olan yapılarda kullanılan mallardır. Diğer bir ifade ile inşaat malzemeleridir. Dolayısı ile bu mallar ile davalının “inşaat hizmetlerine” ilişkin faaliyeti arasında da benzerlik bulunduğu değerlendirilmiştir. Bu kategorideki inşaat hizmetleri toplumun her kesimine hitap eden, hizmetin niteliği gereği yararlanacakların üzerinde düşünerek yararlanmadan önce hizmetin niteliğini irdeleyecekleri, girecekleri detayın görece yüksek olacağı hizmetler olduğu değerlendirilmektedir.
Esas sözleşmenin otomotiv kategorisinde yer alan faaliyetler; her türlü motorlu taşıtın ticareti, toptan ve perakende alımı, satımı, ithal ve ihracatını yapmak; bu araçların bakım ve onarımına ilişkin hizmet sunmak ile yine bakım ve onarıma ilişkin yedek parçaların toptan ve perakende alımı, satımı, ithal ve ihracatını yapmaya ilişkindir. Bu faaliyetler ile davacıların markaları kapsamında yer alan ve bilirkişi raporunda yer alan tabloda belirtilen 8 ve 12 sınıf mallar ile 37. Sınıf hizmetler arasında aynılık ve/veya benzerlik bulunduğu değerlendirilmiştir. Bu kategorideki mal ve hizmetlerin toplumun her kesimine hitap eden, hizmetin niteliği gereği yararlanacakların üzerinde düşünerek yararlanmadan önce hizmetin niteliğini irdeleyecekleri, girecekleri detayın görece yüksek olacağı hizmetler olduğu değerlendirilmektedir.
Yukarıda izah edildiği üzere davalıya ait iştigal alanında davacılara ait markalar kapsamında yer alan ve benzerlik bulunduğu tespit edilenler arasında hizmet sunumları da yer almaktadır.
Davalı ticaret unvanı; … … ÜRÜNLER GIDA İNŞAAT OTOMOTİV SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ şeklinde olup, unvanda “…” ibaresi ayırt edici ek olarak kullanılmıştır. Unvanda yer alan “… ÜRÜNLER GIDA İNŞAAT OTOMOTİV SANAYİ VE TİCARET” ibaresi şirketin faaliyet alanını belirleyen ibaredir. LİMİTED ŞİRKET ibaresi ise şirketin türünü göstermektedir. Buradan hareketle unvanda yer alan “…” ibaresinin ayırt edici unsur olarak ön plana çıktığı değerlendirilmiştir.
Davacıların markaları incelendiğinde ise; “…” ibaresinin tüm markalarda münhasır ve/veya baskın unsur olarak yer aldığı, bazı markalarda yer alan ve şirket faaliyet alanını ve türünü gösteren ibarelerin tanımlayıcı oldukları değerlendirilmiştir. Bu tespitlerden hareketle sonuç olarak davalı ticaret unvanı ile … sayılı markaları oluşturan işaretler arasında benzerlik olduğu değerlendirilmektedir.
Davacılara ait markalarla davalıya ait ticaret unvanı bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer oldukları, yukarıda izah edildiği üzere davacılar markaları ile davalıya ait ticaret unvanının tescil edildiği faaliyet alanları arasında benzerlik bulunduğu, bu benzerliğin bir kısmının hizmet sektörüne ilişkin olduğu, davacılara ait markaların esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalı ticaret unvanının ayırt edici esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, ayırt edici unsurların birebir aynı olduğu, bu hale göre özellikle benzerlik bulunduğu tespit edilen hizmet sektöründe; daha önce davacılara ait “…” markalarını gören, bu markalı hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davalı şirkete ait ticaret unvanını gördüğünde veya işittiğinde, davalı şirketi davacılara ait markaların sahibi zannedebileceği, bir kısım tüketici kesiminin davacılara ait markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi davacılar ile davalı arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu hususunda yanılsamaya düşebileceği, bu nedenle SMK m.29/1-a ve SMK m.7/3-e hükümleri uyarınca somut olay özelinde davalının salt ticari unvanını tescil ettirmesi eyleminin yukarıda benzer olduğu belirtilen davacılara ait marka haklarını ihlal eylemi niteliğinde olduğu tespit edilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kabulü ile; davacıların “…” esas unsurlu marka haklarına davalının tecavüz eyleminde bulunduğunun tespitine, bu tecavüzün men’ine, “…” ibaresinin davalının ticaret unvanından terkinine, iltibas oluşturan her türlü kullanımına son verilmesine, kararın kesinleşmesi halinde masrafı davalıdan karşılanarak hüküm özetinin ulusal düzeyde tirajı en yüksek 5 gazeteden birinde ilan edilmesine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile;
a)Davacıların “…” esas unsurlu marka haklarına davalının tecavüz eyleminde bulunduğunun TESPİTİNE, bu tecavüzün MEN’İNE,
b)”…” ibaresinin davalının ticaret unvanından TERKİNİNE, iltibas oluşturan her türlü kullanımına SON VERİLMESİNE,
c)Kararın kesinleşmesi halinde masrafı davalıdan karşılanarak hüküm özetinin ulusal düzeyde tirajı en yüksek 5 gazeteden birinde ilan edilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 95,20 TL harç, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 252,61 TL posta, tebligat ve dosya kapağı masrafı olmak üzere toplam 1.547,81 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/02/2021