Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/148 E. 2021/84 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/148 Esas – 2021/84
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/148 Esas
KARAR NO : 2021/84
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 08/10/2019
KARAR TARİHİ : 17/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 08/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından … sayılı markanın 03 ve 37. Sınıflarda tescili için başvuruda bulunulduğunu, markanın Resmi Markalar Bülteni’nde ilan edildiğini, davacı tarafından iş bu markaya itiraz edildiğini, yapılan itirazın 07.02.2018 tarihinde MDB tarafından reddedildiğini, ret kararına karşı yapmış oldukları itirazın da 08.08.2019 tarihinde YİDK tarafından reddedildiğini, taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olma ihtimalinin bulunduğunu, davacıya ait markaların esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinden oluşan “…” ibareli markada …/… ibaresinin benzerlik değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiğini, “…” ibareli markanın davacı şirketin seri markalarından biri olarak ortalama tüketici nezdinde algılanması ve karıştırılmasının kaçınılmaz olduğunu, taraf markaları arasında var olan görsel ve işitsel benzerliğe ek olarak markaların kapsamında yer alan mal/hizmetlerin de benzer olduğunu, itiraza konu “…” ibareli markanın, davacıya ait www.macrocenter.com.tr ibareli alan adı ile benzer olduğunu, bu hususun Türk Patent tarafından hatalı değerlendirildiğini, davacı şirketin …/… ibareli seri markaları bulunduğunu, bu markaların yoğun kullanım sonucunda tüketici nezdinde ayırt edicilik kazandığını, tanınmış marka olduğunu, davacıya ait … ve … ibareli markaların sektörün en prestijli markalarından biri olan … markası adı altında piyasaya sürüldüğünü, davacı firmaya ait … kelime markasının Türkpatent tarafından T/00176 sayı ile tanınmış marka olarak kabul edildiğini, … markasının tanınmışlığı sebebiyle tüketici nezdinde … ve … ibareli markaların da bilinir kılındığını, davalının kötüniyetli olduğunu, emsal Türkpatent ve yargı kararları bulunduğunu belirterek; dava konusu … sayılı YİDK kararının iptalini ve dava konusu … sayılı markanın tescil başvurusunun hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 25/10/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalının markası ile davacının itiraza mesnet markalarının ortalama tüketici nezdinde markalar arasında görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, davacı vekilinin tanınmışlık iddialarının somut olayda oluşmadığını, kötüniyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmadığını bu sebeple itirazının haklı bulunmadığını beyan ederek; davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
Davalı MELİH ARSLAN, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı Melih ARSLAN’a ait … nolu “…” ibareli marka tescil başvurusunun davacıya ait “…” ibareli markalarla ve “www.macrocenter.com.tr” ibareli alan adı ile iltibas tehlikesi oluşturup oluşturmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalının kötüniyetli olup olmadığı, davalı markasının tescili halinde hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin kök ve ek rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı Melih ARSLAN’ın “…” ibaresinin 03 ve 37. sınıflarda bulunan “03.Sınıf: Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks.37.Sınıf: İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.” mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla 29.12.2017 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.06.2018 tarih ve 302 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı 08.08.2018 tarihinde davacı şirket tarafından SMK m.6/1, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında 2004/41535, 99/001458, 99/000296, 99/000295, 99/000293, 2018/44367, 2016/53278, 2016/22627, 2016/18427, 2016/18267, 2016/103493, 2015/18474, 2015/09794, 2014/93106, 2014/93101, 2014/46637, 2014/46630, 2014/46615, 2014/46608, 2014/44579, 2014/44575, 2014/44564, 2014/43693, 2014/43688, 2013/13864, 2013/13136, 2012/06560, 2011/32522, 2011/32521, 2011/32520, 2010/60282, 2010/46527, 2009/42374, 2009/42373, 2009/42372, 2009/42371, 99/011019 sayılı markalar redde mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazın reddine karar verildiği, davacı yanın 24.01.2019 tarihinde karara yeniden itirazda bulunduğu, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 08.08.2019 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği görülmektedir. YİDK kararı davacı marka vekiline 15.08.2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki dava açılmıştır. Dava konusu marka 02.12.2019 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran 16.09.2020 tarihli kök bilirkişi raporu, 07.12.2020 tarihli ek bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan 16.09.2020 tarihli kök bilirkişi raporu ve 07.12.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere;
Davalının çekişme konusu 03. Sınıfta yer alan “aşındırıcı ürünler” emtiaları, davacıya ait 99/000293 sayılı markasında aynen yer almaktadır.
Davalı markasında yer alan 03. Sınıftaki emtialar ile davacı markası kapsamında yer alan 35.05. sınıftaki mağazacılık hizmetleri ile benzer olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekmektedir. Somut olayda itiraza mesnet gösterilen bazı markalar herhangi bir emtia sınırlaması içermeksizin 35. Sınıftaki perakende/satış mağazacılık hizmetleri üzerinde tescillidir. Buna karşılık itiraza mesnet bazı markalar ise, aşındırıcı ürünler, diş bakım ürünleri, parfümeri, kozmetik amaçlı ürünler ile beyazlatma ve temizlik amaçlı ürünler eşyalarının bir araya getirilmesi hizmetlerini kapsamaktadır. Davacıya ait 3.sınıfta yer alan emtiaların açıkça sayılarak belirtildiği 35.sınıftaki perakende/satış mağazacılık hizmetini içeren 2016/53278, 2016/18267, 2016/103493, 2013/13864, 2012/06560 sayılı markaları kapsamındaki bu hizmet grubu ile dava konusu 3.sınıfta yer alan ve bu hizmetleri içeren emtialar arasında benzerlik bulunmaktadır. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın satışı/pazarlanması/perakendeciliğidir. Dolayısıyla satış/pazarlama/perakendecilik hizmetinden bahsedebilmek için, ortada bu hizmete konu olabilecek somut bir ürün bulunması gerekmektedir. Ürün bulunmadığı müddetçe, bu ürünün satışı/pazarlanması/perakendeciliğinden de söz edilemeyecektir. Dolayısıyla bu mal ve hizmet grubu arasında birbirini tamamlayıcı işlev bulunur.
Davacının somut mal sayımı yapılmaksızın genel olarak 35.sınıfta tescil kaydı bulunduğu satış/pazarlama/perakendecilik hizmetlerinin doğrudan dava konusu marka kapsamında yer alan 3.sınıftaki emtialar ile benzer olduğu söylenemez. Zira; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/8877 E 2018/171 K, 2015/8504 E 2016/3492 K, 2015/12715 E 2017/1112 K, 2011/15502 E 2013/461 K, 2017/3588 E 2019/642 K sayılı müstekar içtihatlarında da belirtildiği üzere; mağazacılık hizmetinin daha önceki tarihte 35.sınıf için bir belirleme yapılmaksızın genel olarak tescil edilmiş bir marka ile aynı ya da benzer tür hizmetler olduklarının kabulü için, tescilli marka sahibinin itiraz ettiği başvuru kapsamında sayılan malların da kendisi tarafından bu hizmet altında satışa sunulmasının kanıtlanması gerektiği, genel perakende satış hizmetleri için tescilli bir markanın koruma kapsamının “Çoğun içinde az da vardır.” görüşüyle ticari alandaki tüm sektörler tarafından satışa arz edilen malları kapsayacak şekilde geniş belirlenmesinin markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından korunması ilkesine uygun düşmeyeceği gibi benzer işaretler altında ancak farklı sektörlerde satışa arz edilecek mallar bakımından karıştırılma ihtimaline yol açacağı düşüncesinin de kabul edilemeyeceği, bu minvalde, davacı markaları kapsamında yer alan ve genel ifadelerle düzenlenen 35.sınıf mağazacılık hizmetleri bakımından ise emtia listeleri arasında benzerlik yoktur. Zira, davacının 03. sınıftaki malların satış hizmetleri üzerinde herhangi bir markasal kullanımı bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu marka kapsamında bulunan 3. Sınıf emtiada yer alan; “Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları.” ile davacının 2016/22627 nolu markasında 5. Sınıf emtiada yer alan “Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma”, davacı tarafın 2014/46637 ve 2014/43688 nolu markalarında 21. Sınıf emtiada yer alan yer alan “Diş fırçaları, elektrikli diş fırçaları, diş ipleri” emtialarının benzer amaçlarla kullanılan, hemen hemen her diş hekimin muayenehanesinde bulunması gereken malzemeler olup karşıladıkları ihtiyaç, sağladıkları fayda yönünden diş bakımında ve diş temizliğinde kullanılan malzemeler oldukları, dolayısıyla karşılaştırılan bu emtialar arasında benzerlik bulunduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu marka kapsamında bulunan “Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri.” ile davacının 2014 46637 ve 2014 43688 nolu markalarında 21.sınıfta yer alan yer alan “Elektriksiz temizlik aletleri gereçleri (boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları, makine parçası olmayan elektrikli fırçalar dahil).” emtialarının karşıladıkları ihtiyaç, sağladıkları fayda, amaç, satış, sunum ve dağıtım kanalları, hitap ettikleri tüketici kitleleri bakımından benzerlik bulunduğu, bu emtiaların birbirini tamamlayan ve birinin işlevini yerine getirebilmek için diğerinin de çoğu zaman kullanılması gereken nitelikte emtialar oldukları, söz gelimi tüketicinin bir temizlik malzemesi (çamaşır suyu, yüzey temizleyici vs) satın alırken aynı zamanda bu ürünü uygulayacağı temizlik bezi, fırça, yer paspası, temizlik eldiveni gibi ürünleri de alma ihtiyacı ile hareket edeceği açıktır. Davacının 2016/22627 no.lu markasının 05. Sınıfta yer alan “havayı tazeleyici kokular.” emtiaları yine benzer amaçlarla kullanılan ve mağazalarda aynı kategoride (temizlik) satışa sunulan hizmetlerdir. Havayı temizleyici kokular, kötü kokuları gidermek, ortam havasını temizlemek amacıyla kullanılan malzemelerdir. Davacının 2016/22627 nolu markasının 05. Sınıfta yer alan “Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler),.” emtiaları yine benzer amaçlarla kullanılan ve mağazalarda aynı kategoride (temizlik) satışa sunulan hizmetlerdir. Dezenfektanlar ve antiseptik malzemeler uygulandığı yeri temizlemek ve hijyen sağlamak amacıyla kullanılan malzemelerdir.
Dava konusu marka kapsamında bulunan “Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil; ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç)” ile davacının 2014/46637 ve 2014/43688 nolu markalarında 21. Sınıfta yer alan “Parfüm bekleri (yandığında koku yayan bekler), parfüm spreyleri ve vaporizatörleri (püskürteç), elektrikli-elektriksiz makyaj temizleme aletleri, pudra ponponları” karşıladıkları ihtiyaç, sağladıkları fayda bakımından benzerdir. Makyaj temizleme aletleri, pudra tamponları kozmetik ürünlerdir, parfüm spreyleri ve püskürteçler ise kişisel kullanım amaçlı koku vericilerle birbirini tamamlayan ürünlerdir.
Dava konusu marka kapsamında bulunan “Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri.” ile davacının 99/000296 nolu markasında 5. sınıfta yer alan “Zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler.” ve davacının 2014/46637 ve 2014/43688 nolu markalarında 21. Sınıfta yer alan “Fare kapanları, haşerat tuzakları, sinek yakalayıcılar, sinek raketleri, tuvalet taşı delikleri için kapaklar (sinek ve haşeratı kovucu veya yok edici elektrikli cihazlar dahil).” benzer ihtiyaçları karşılamaktadır. İki emtiada da istenmeyen canlıların uzaklaştırılması ve yok edilmesi amacıyla maddeler ve aletlerin kullanımı söz konusudur.
Dava konusu marka kapsamında bulunan “Büro makinelerinin ve cihazlarının tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri.” ile davacı markaları kapsamında 35. sınıf emtiada yer alan “Büro makinelerinin kiralanması hizmetleri” hizmetler yönüyle benzer olup her iki hizmet de tüketicinin büro makine ihtiyacını karşılamaktadır.
Dava konusu marka kapsamında bulunan “Haberleşme cihazlarının tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri.” ile davacı markaları kapsamında 38. Sınıfta yer alan “Haberleşme hizmetleri” hizmetler yönüyle benzer olup her iki emtia da tüketicinin haberleşme hizmet ihtiyacını karşılamaktadır.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri.” ile davacı markaları kapsamında 40. Sınıfta yer alan “Terzilik hizmetleri: Giysi dikim hizmetleri (terzilik), giysi kesim hizmetleri, overlokçuluk hizmetleri, giysilerin modellerinin değiştirilmesi hizmetleri…” hizmetler yönüyle benzer olup her iki emtia da tüketicinin terzilikle ilgili ihtiyacını karşılamaktadır.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri.” ile davacı markaları kapsamında 40. Sınıfta yer alan “Ahşap / kereste işleme hizmetleri: Kerestelerin kesimi ve işlenmesi hizmetleri (hızarcılık), keresteleri düzeltme hizmetleri (planyadan geçirme)… Ahşap oyma hizmetleri,” hizmetler yönüyle benzer olup her iki emtia da ahşap bazlı ürünler işlemden geçirilmekte ve tüketicinin benzer ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “Ayakkabı tamiri hizmetleri.” ile davacı markaları kapsamında 40. sınıfta yer alan “Ayakkabı boyama hizmetleri” hizmetler yönüyle benzer olup her iki emtia da ayakkabı tamir hizmeti veren yerden alınabilecek hizmetlerdir.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri.” ile davacı markaları kapsamında emtiada yer alan “Katı yakıtlar (odun dahil). Sıvı ve gaz yakıtlar ile bunların katkıları.” mal ve hizmetler yönüyle benzer olup her iki emtiada da hizmeti sağlayan kişi/kurumun aynı olabileceği ve tüketiciye aynı hizmeti sağlayabilecektir.
Davalının çekişme konusu 37. Sınıfta yer alan “İnşaat hizmetleri, madencilik maden çıkarma hizmetleri, ile Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri” davacı markalarından 99/000296 sayılı markasında aynen yer almaktadır.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “Sınai makinelerin ve cihazların, …….tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri” ile davacının 99/000296 sayılı markasında yer alan “Yapı, mimarlık, mühendislik alanında kullanılan malzeme, araç, gereç ile inşaatlarda kullanılan bilumum malzemeleri, yapı elemanları ve yapı bileşimleri, sıhhi tesisat malzemelerini inşaat makinelerini, ithal ve ihraç etmek, ticaretini yapmak, ayrıca bunların imalinde ve işlenmesinde kullanılan makina ve aksam, teferruat, yedek parça, mamul, yarı mamul ve ham maddelerinin üretimini sağlayacak sanayi tesislerinin kurulması”; benzer ihtiyaçları karşılaması ve tamamlayıcı hizmetler olması nedeniyle benzer hizmetler oldukları değerlendirilmiştir.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri” ile davacı markalarından 2004/41535 sayılı markasında yer alan “Malzemelerin montajı (üçüncü şahıslar adına) hizmetleri;” tamir hizmetlerinin çoğu zaman bir cihazın veya makinenin sökülen parçalarının yerine takılması yani montaj işlemlerini de kapsaması ve birbirlerini tamamlayıcı hizmetler olması nedeniyle benzer hizmetlerdir.
Davalının markası kapsamında 37. Sınıfta yer alan “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri” ile dava aşamasında hükümsüzlük istemine mesnet gösterilen davacıya ait 2015/35900 sayılı marka kapsamında yer alan “Deniz taşıtları ve parçaları (motorları hariç). Hava taşıtları ve parçaları(motorları hariç). nın bir araya getirilmesi/mağazacılık hizmetleri” arasında düşük düzeyde benzerlik olduğu değerlendirilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; dava konusu marka kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetlerin, davacıya ait yukarıda ve bilirkişi kök ve ek raporunda tablo halinde gösterilen itiraza mesnet muhtelif markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer oldukları tespit edilmiştir.
Yukarıda dava konusu marka ile benzer mal ve hizmetleri içerdiği tespit edilen davacıya ait itiraza markaların; “… ….Şekil” gibi markalar oldukları tespit edilmiştir.
Davacının markalarının tamamı; “…” veya “…” ibaresi yanında başkaca kelime ve bazen de şekil unsurları da ihtiva etmektedir. Kelime markası olanlarda, “…” ibaresinin yanısıra markalarda geçen diğer ibarelerin büyük çoğunluğu, marka olarak ayırt edici nitelikten uzak, tanımlayıcı ibareler veya cins isimlerdir. Bu ibarelerle “…” ibaresi, markalarda çoğunlukla “birleşik kelime” olarak yer almıştır. Renk ve şekil unsurlarını ihtiva eden karma markalarda renk ya da şekil unsurunun ön planda olmadığını söylemek mümkün değildir. Dolayısıyla davacı markaları “…” ve “…” ibareleri ile birlikte yer alan diğer ayırt edici unsurlar ile birlikte bir bütün olarak korunmaktadır. “…/…” ibaresi Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliği düşük bir ibaredir.
Dava konusu … sayılı marka; bir dikdörtgen levha içerisinde yer alan “…” ibaresinden oluşmaktadır. Markayı oluşturan esas unsur “…” ibaresi olup, gerek “…” gerekse “…” ibareleri anlamlı ingilizce kelimeler olup, Türkçe’de yaygın olarak bilinen ve kullanılan “Büyük” ve “Temizlik” anlamlarına gelen kelimelerdir. Hemen belirtmek gerekir ki; “…” ibaresi “Temiz, temizlik yapmak” anlamsal karşılığı nedeniyle davaya konu 03. Sınıfta yer alan “Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri” ile 37. Sınıfta yer alan “Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri” açısından ilgili ürün ve hizmetlerin sunumuna yönelik karakteristik bir özelliği ve yöntemi gösterdiğinden, bu mal ve hizmetler yönünden … ibaresinin ayırt ediciliği bulunmayan tali bir ibare olduğu değerlendirilmiştir.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer oldukları, markalarda müşterek olarak bulunan “…” ibaresinin tek başına davaya konu mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğu mahkememizin kabulünde olmak üzere, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.2013 tarih 2013/11-52 Esas 2013/1416 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; bir marka tescili hükümsüz kılınmadıkça sahibinin tescilden kaynaklanan haklarının elinden alınmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla zayıf da olsa, davacının en azından “…/…” ibaresinin markayı oluşturan diğer unsurlarla birlikte markanın esas unsurlarından birini oluşturduğu markalarının, davalıya ait marka ile SMK m.6/1 hükmü bağlamında yapılacak ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde, salt ayırt edici gücü düşük diye göz ardı edilmesinin düşünülemeyeceği, karşılaştırılan markalarda zayıf karakterli “…” ibarelerinin müşterek olduğu düşünüldüğünde, kural olarak dava konusu markada müşterek olan bu ibarenin yanı sıra ayırt edici niteliği haiz bir takım küçük çaplı değişikliklerle iltibas tehlikesinin bertaraf edilebileceği (Bkz; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12.10.2020 tarih 2020/92 E 2020/3984 K sayılı), böyle bir durumda müşterek olarak bulunan zayıf karakterli işaretin yanı sıra markayı oluşturan diğer unsurların, markanın genel görünümüne kattığı ayırt ediciliğin önem kazandığı, somut olayda dava konusu markada zayıf karakterli “…” ibaresinin yanı sıra “…” ibaresinin bulunduğu, bu “…” ibaresinin yukarıda ifade edildiği üzere tescil kapsamına konu bir kısım mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliği bulunmayan, tasviri bir ibare olduğu, dolayısıyla dava konusu markaya “…” ibaresinin haricinde ayrıca ayırt edicilik katma kabiliyetinin bulunmadığı, yine davacılara ait “…/…” ibarelerini en azından markayı oluşturan esas unsurlardan biri olarak barındıran çok sayıda marka bulunduğu, dolayısıyla davacının bu ibareler etrafından bir seri marka ailesi oluşturduğu, sözgelimi; davacının “….” gibi seri markalarının bulunduğu, davacının zayıf da olsa “…” ibaresini merkeze alarak, bu ibare yanına ekli farklı kelime ve şekil unsurları ile bir seri marka ailesi oluşturmasının “…” ibaresini merkeze alan sonraki tarihli bir marka bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesini arttıran bir unsur olduğunun da göz ardı edilemeyeceği, belirtilen gerekçelere göre; daha önce davacıya ait “…/… ibarelerini merkeze alarak bu ibarelerin kullanıldığı seri markaları gören veya işiten makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” markasını gördüğünde ya da işittiğinde, marka içinde yer alan “…” ibaresine, davaya konu bir kısım mal ve hizmetler bakımından tasviri nitelikte bulunduğundan markasal etki atfetmeyeceği, bu nedenle markalarda müşterek olarak bulunan “…” ibarelerinden kaynaklı olarak bu markayı davacıya ait markalardan biri zannedebileceği, “…” ibaresinin doğrudan tanımlayıcı olmadığı diğer bir kısım davaya konu mal ve hizmetler bakımından da, davacının oluşturduğu çok sayıda seri marka ve dava konusu markanın salt “…” ibaresinden oluşması, ve bu ibareye ayırt edicilik katan başkaca bir kelime veya figür bulunmaması, yine davacıya ait seri markalara benzer şekilde öncelikle “…” kelimesinin gelmesi, akabinde “…” ibaresinin markasal mizanpajda yerini alması olguları karşısında, bu markayı davacıya ait markalardan biri veya davacıya ait seri marka zannedebileceği, sonuç olarak; dava konusu “…” markasının, davacıya ait seri markalara sızma tehlikesinin bulunduğu, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik işbirliği bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla somut olayda SMK m.6/1 hükmü koşullarının oluştuğu tespit edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih 2014/11-696 Esas 2016/778 Karar sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut 11.02.2020 havale tarihli bilirkişi raporunun aksi yöndeki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Dava konusu marka ile davacıya ait markalar arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğu, bu nedenle davaya konu tüm mal ve hizmetler bakımından SMK m.6/1 hükmü koşulunun gerçekleştiğinin yukarıda izah edildiği, bunun haricinde davacı tarafın tek başına “…/…” ibarelerini tanınmışlık mertebesine ulaştırdığının ispatlanamadığı, davacının bir bütün halinde “… center” markasını özellikle temel ihtiyaç ve gıda mallarının mağazacılık hizmetlerinde kullanarak ayırt ediciliği güçlendirdiği ve böylece bilinirliğini arttırdığı mahkememizce kabul edilmişse de, dava konusu markanın bir bütün halinde “…” ibaresinden oluştuğu ve tescilli olduğu mal ve hizmetler ile birlikte değerlendirme yapıldığında, dava konusu marka başvurusu nedeniyle SMK m.6/4 ve SMK m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı, ancak bu durumun yukarıda izah edildiği üzere SMK m.6/1 hükmü koşullarının mevcut olduğu gözetildiğinde, sonuca etkili olmadığı tespit edilmiştir.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacıya ait alan adı www.macrocenter.com.tr şeklinde olup, alan adında esaslı ve ayırt edici unsur bir bütün halinde “macrocenter” ibaresidir. Jenerik üst düzey alan adı ve ülke kodlu üst düzey alan adının (com.tr vb..) ayırt edici işlevi bulunmamaktadır. Çünkü, bu üst düzey alan adlarının, alan adında zorunlu olarak bulunması gerekir ve her alan adında aynı ya da farklı olarak bulunur. Dava konusu marka ise “…” ibaresinden oluşmaktadır. Alan adının yapısı konusunda bilgi sahibi olan ve hangi unsurun ne anlama geldiğini bilen kişi, alan adını bir bütün olarak kavrayıp, bu şekliyle ayırt edici bulacaktır. Açıklanan nedenle, davacıya ait alan adı ile davalı marka başvurusu arasında karıştırılma tehlikesi bulunmadığı değerlendirilmiştir.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötüniyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet bir kısım markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şahsın kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle SMK m.6/1 hükmü koşulu somut olayda oluştuğundan davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 95,20 TL harç, 3.600,00 TL bilirkişi ücreti, 324,91 TL posta, tebligat ve dosya kapağı masrafı esas olmak üzere toplam 4.020,11 TL yargılama giderinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı Melih Arslan’ın yokluğunda, HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/02/2021