Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/114 E. 2021/12 K. 08.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/114 Esas – 2021/12
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/114 Esas
KARAR NO : 2021/12

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali-Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 01/10/2019
KARAR TARİHİ : 08/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/02/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali-Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 01/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının tescilli … seri markalarının sahibi olduğunu, davalının … sayılı marka başvurusuna konu … … işaretinin davacı markaları ile ayniyet derecesinde benzer olduğunu, dava konusu markalar arasındaki benzerliğin seri marka imajına sebep olacağını, müvekkilinin “…+Şekil” ve “…” ibareli markalarının piyasada yer edindiğini beyan ederek; dava konusu … sayılı YİDK kararının iptaline ve … sayılı marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 24/10/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markalar arasında ortalama tüketici nezdinde karışıklık yaratacak derecede bir benzerlik olmadığını, bu sebeple mal/hizmetlerin incelenmesine ihtiyaç bulunmadığını ve aynı sebeple tanınmışlık itirazlarının da kabul edilemeyeceğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan davalı …’ya ait markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı …’ya ait … nolu “… …+Şekil” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin bilirkişi kök ve ek raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’nın 01.11.2018 tarihinde … sayılı “… …+Şekil” ibareli 25. ve 35. sınıfta bulunan “25.Sınıf:Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.35.Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplamahizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler.Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtia ve hizmetler bakımından tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 27.11.2018 tarih ve 313 sayılı Resmi Marka Bülteninde yayımlandığı, davacının 28.01.2019 tarihinde 2006/32820, 2013/31765, 2015/84288 sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK m.6/1, 6/4 ve 6/5 hükümleri kapsamında yayına itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazların reddine karar verildiği, davacının 16.07.2019 tarihinde yeniden itiraz ettiği, davalı şahsın 08.08.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirdiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 13.09.2019 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 03.02.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi kök ve ek raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi kök raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı markanın koruma kapsamı altında bulunan “25.Sınıf:Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.35.Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplamahizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler.Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”nin davacıya ait … sayılı markalarda bilirkişi raporunda koyu renk ile ön plana çıkartıldığı üzere davacıya ait bu mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; “… …+ŞEKİL” unsurlarından oluşan karma bir markadır. Marka işaretinde görsel olarak hakim olan unsur turuncu siyah renkli kelebek figürüdür.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar; “…” ibareli kelime markası, “…+Şekil” ve “…+Şekil” ibareli karma markalardan oluşmaktadır. Karma markalarda bulunan pembe renkli kelebek figürü, “…” ibaresine nazaran ön planda değildir. “Söz görünüme göre daha yüksek sesle konuşur.” ilkesi uyarınca davacıya ait karma markalarda, markayı oluşturan esas unsurun “…” ibaresi olduğu, davacıya ait diğer kelime markasının da “…” ibaresinden oluştuğu, dolayısıyla davacıya ait itiraza mesnet markaların esas unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, markalarda müşterek olarak yer alan “…” ibaresinin İtalyanca kökenli bir kelime olup Türkçe “Güzel” anlamına geldiği, bilirkişi ek raporunda kayıt altına alındığı üzere “…” ibaresinin TÜRKPATENT kayıtlarında davaya konu 25, 35/1-4 ve 35/5 (25.sınıf emtiaların mağazacılığı) mal ve hizmetleri bakımından davaya konu marka başvuru tarihinden önce 714 adet marka tesciline konu olduğunun tespit edildiği, bilirkişi ek raporunda yapılan araştırmaların dökümü yapıldığı üzere; google arama motorunda “… giyim” şeklinde yapılan aramada 2.540.000 sonuca ulaşıldığı, bu kapsamda pek çok firmanın giyim ve mağazacılık sektöründe tek başına veya başka birçok unsurlarla birlikte “…” kelimesini kullandığının tespit edildiği, bu kullanımlara ilişkin çeşitli örneklendirmelerin ek rapor içeriğine görsel olarak yansıtıldığı, bu hale göre içerisinde 1 tekstil ve 1 pazarlama sektöründen bilirkişilerin de bulunduğu bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere; “…” ibaresinin 25.sınıf ve 35/5 (25.sınıf emtiaların mağazacılığı) sınıfta yer alan mal ve hizmetler bakımından sektörde yaygın olarak kullanılan, ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğunun tespit edildiği, “…” kelimesinin 35/1-4 altsınıflarında ve özellikle reklam ile internet sitesi hizmetlerinde de kullanıldığının tespit edildiği, bu hizmetler bakımından kullanıma ilişkin yapılan tespitlerin 25.sınıf mallar ile bu malların perakendeciliğine yönelik 35/5 sınıf hizmetlerden nispeten düşük olduğunun bilirkişi ek raporu ile tespit edildiği, ancak yine de “…” ibaresinin bu hizmetler bakımından ilgili tüketici kesimi nazara alındığında yeterli markasal algı yaratmadığının belirtildiği tespit edilmiştir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12.10.2020 tarih 2020/92 E 2020/3984 K sayılı kararında belirtildiği üzere; zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiği belirtilmiştir.
Davaya konu 25.sınıf ve 35/5 (25.sınıf emtiaların mağazacılığı)’ta yer alan mal ve hizmetlerin makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesimine hitap ettikleri, daha önce davacıya ait “…”, “…+Şekil” ve “…+Şekil” ibareli itiraza mesnet markaları gören, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin davaya konu “Şekil+… …” markasını aynı/aynı tür mal ve hizmetler üzerinde gördüğünde, davaya konu bu mal ve hizmetlerden yararlanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı davacı markaları ile karıştırmayacağı, davacı markalarının serisi niteliğinde bir marka olarak algılamayacağı, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu hususunda yanılsamaya düşmeyeceği tespit edilmiştir. Zira markalarda yer alan “…” ibaresi, davaya konu bu mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibaredir. Dava konusu markada yer alan “…” ibaresi “Kadın” anlamına gelen ve davaya konu mal ve hizmetlerin kadınlara yönelik olduğuna ilişkin karakteristik özellik belirten, tanımlayıcı ve ayırt ediciğili bulunmayan bir ibaredir. Bu hale göre dava konusu markada ayırt ediciliği düşük zayıf “…” ibaresinden başka kelebek figürünü oluşturan “Şekil” unsurunun markasal etkisinin bulunduğu söylenebilir. Kelebek, doğada yaygın olarak bulunan bir hayvan türü olup, tek başına bir kelebek figürü nedeniyle markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğundan söz edilemez. Her ne kadar davacıya ait karma markalarda pembe renkli kelebek figürü bulunsa da, bu figürler “…” ibareli kelime unsurlarına göre arka planda kalan, ayırt ediciliği kelime markalarına göre arka planda kalan unsurlardır. Davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu tespit edilmişse de, bir bütün olarak davacı markalarında esas unsur “…” ibaresi olduğundan, davacı markalarında esas unsur olan “…” ibaresi ile dava konusu marka arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesinin bulunduğundan söz edilemez. Kaldı ki markalarda yer alan kelebek figürlerinin kaligrafi, renk ve markasal mizanpajda yer alan konumlarının da birbirinden oldukça farklı olduğu, dava konusu markada yer alan kelebek figürünün davacı markalarında yer alan kelebek figürünü çağrıştırmadığı tespit edilmiştir.
Dava konusu 35/1-4.altsınıfta yer alan hizmetlerin günlük ve sıradan hizmetler olmadıkları, genellikle iş profesyonellerine hitap eden hizmetler oldukları, görece pahalı hizmetler oldukları, belirli bir ön araştırma yapılarak yararlanılan hizmetler oldukları, bu hale göre bu hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin ortalama halk kesimine nazaran daha dikkatli ve bilinçli tüketici kesimi olduğu, bu hale göre davacıya ait “…”, “…+Şekil” ve “…+Şekil” ibareli itiraza mesnet markaları gören, bu markalı hizmetlerden yararlanan dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin davaya konu “Şekil+… …” markasını aynı/aynı tür hizmetler üzerinde gördüğünde, davaya konu bu hizmetlerden yararlanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı davacı markaları ile karıştırmayacağı, davacı markalarının serisi niteliğinde bir marka olarak algılamayacağı, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu hususunda yanılsamaya düşmeyeceği, davacı markalarının bir bütün olarak “…” ibaresi ile genel görünümünün oluştuğu, bu nedenle söz konusu ilgili tüketici kesiminin markayı bölüp parçalayarak marka incelemesinde bulunmayacağı, dava konusu markada yer alan “… …” ibaresine nazaran kelebek figürünün büyük punto ile ön plana çıkartılacak şekilde oluşturulduğu, markalarda müşterek olarak yer alan kelebek figürlerinin kaligrafi, renk ve markasal mizanpajda yer alan konumlarının da birbirinden oldukça farklı olduğu, dava konusu markada yer alan kelebek figürünün davacı markalarında yer alan kelebek figürünü çağrıştırmadığı, davaya konu bu hizmetlerin hitap ettiği dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin markalar arasındaki farklılığı algılayabilecek dikkat ve bilinç seviyesine sahip oldukları tespit edilmiştir.
Sonuç olarak; gerek ortalama tüketici kesiminin, gerekse daha dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin markalar arasındaki farklılığı, davaya konu mal ve hizmetlerden yararlanmak için ayıracakları süre içerisinde algılayabilecekleri, markaları birbirlerine karıştırmayacakları gibi, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacakları, bu nedenle somut olayda SMK m.6/1 hükmü koşullarının meydana gelmeyeceği tespit edilmiştir.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davaya gerekçe markaların tanınmış olduğu yönünde reklam, yazılı ve görsel basın haberleri, anket çalışmaları, promosyon çalışmaları, yıllık ajans raporları ve faturalar gibi davacı markalarının toplumdaki tanınmışlık düzeyini belgeleyici nitelikteki bilgi ve belgeler sunulmadığı görülmüştür. Davacının davaya gerekçe markalarının tanınmış olduğu yönündeki iddiasını ispat edemediği, dolayısıyla davacı markalarının tanınmış olduğu yönünde dosyada yeterli delil bulunmadığından ve taraf markaları da benzer bulunmadığından dava konusu markanın davacının markalarından istifade edebileceği, onun ayırt edici karakterine zarar verebileceği veya itibarını lekeleyebileceği yönündeki davacı iddiasına ilişkin istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 95,20 TL harç, 262,90 TL posta, tebligat, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 10,91 dosya kapağı masrafı olmak üzere toplam 2.169,01 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı …’nın yokluğunda HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/01/2021