Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/790 E. 2023/135 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/790 Esas – 2023/135
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/790 Esas
KARAR NO : 2023/135

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2022
KARAR TARİHİ : 08/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/03/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile davacı arasında sözlü olarak yapım sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre davacı ile davalı şirketin müteahhitliğini üstlendiği Muğla/Menteşe …. Evleri adlı inşaat yapımının iç mobilyalarının (İç Kapılar, Dış Çelik Kapı, Zemin Laminant Parke, Vestiyer, Mutfak Dolabı, Normal Banyo Dolabı ve Ebeveyn Banyo Dolabı) yapımı ve bu doğrultuda üstlendiği işin karşılığında yine sözlü olarak ilgili inşaattan giriş katı bir dairenin kendisine devredilmesi konusunda anlaşma sağlandığını, anlaşmada yer alan tüm iş ve işlemler müvekkili tarafından eksiksiz olarak teslim edildiğini, iş karşılığı daire devrinin yapıldığını, aynı şifahi sözleşmede müvekkiline verilecek daiere kat olarak tespit edildiğini ve daireye ortalama bir bedel biçilerek yapılacak işin değerine göre dairenin işin yapıldığı dönemki ederi üzerinden yaklaşık bir hesaplama yapıldığını, müvekkilinin sözleşme gereği yapmayı taahhüt ettiği işlerinin tamamını yapıp teslim ettiğini, müvekkilinin hakediş gereği alması gereken dairenin tapusunu devralmadığı gibi nakdi bir ödemede yapılmadığını, hatta davalı şirketin yazılı bir sözleşme olmamasını gerekçe göstererek müvekkilinden böyle bir iş talepleri olmadığını ve işi dava dışı … isimli şahsın talep etmiş olabileceğini beyan ettiğini, taşınmazlarda davacı müvekkilin malzemelerinin kullanıldığını, personellerini çalıştığını, müvekkiline ait yapım malzemelerinin davaya konu inşaatın önüne sevk edildiğini belirterek yapılan anlaşma gereği …… Evleri Sitesinde bulunan giriş kat daire bedelinin müvekkile ödenmesine, mümkün olamadığı takdirde müvekkilinin yapmış olduğu işin bedeli tespit edilerek faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın Muğla ili Menteşe ilçesinde yapılan inşaatın imalatından kaynaklı alacak davası olduğu, müvekkili şirketin merkezinin Aydın olduğunu ve yetkili mahkemenin Aydın Mahkemeleri olduğunu belirterek yetki yönünden davanın reddini, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4 Hukuk Dairesi’nin 2021/949 Esas ve 2021/1002 Karar sayılı ilamı; “…Taraflar arasındaki ihtilâf, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından, icra takibinin kural olarak İİK’nın 50. maddesi uyarınca Hukuk Muhakemeleri Kanununun hükümleri kıyas yoluyla uygulanarak davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer veya yetki sözleşmesi (tarafların tacir olması halinde) ile belirlenen yer icra dairelerinden birinde açılması gerekir. Bu türden sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen ve sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Aksi halde, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilaflarda yetkili mahkemenin bu maddeye göre tayini gerekeceğinden, para borçlarıyla ilgili tüm ihtilafların davacının yerleşim yerinde takip ve davaya konu olması sonucunu doğurur ki bu da; Hukuk Muhakemesi Kanunu’nda yer alan yetkiyle ilgili kuralları adeta istisna haline getirmiş olur. Oysa, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacak davasında yetkili mahkemenin tayininde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.” şeklindedir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır.
Eser sözleşmesinden kaynaklanan davalar, HMK’nın 6. maddesine göre davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde (genel yetkili mahkeme) açılabileceği gibi HMK’nın 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de (özel yetkili mahkemede) açılabilir. Bu türden sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen ve sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Aksi halde, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilaflarda yetkili mahkemenin bu maddeye göre tayini gerekeceğinden, para borçlarıyla ilgili tüm ihtilafların davacının yerleşim yerinde takip ve davaya konu olması sonucunu doğurur ki bu da; Hukuk Muhakemesi Kanunu’nda yer alan yetkiyle ilgili kuralları adeta istisna haline getirmiş olur. Oysa, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacak davasında yetkili mahkemenin tayininde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Davacının kanun ile belirlenen tüm yetki kurallarına uymadan tüm bu yetki kuralları bertaraf edilerek kanunen belirlenen yetkili mahkemelerden hiçbirinde dava açmadığı anlaşıldığından, davalı tarafın yetki itirazının kabulü ile seçim hakkı davalıya geçtiğinden davalının seçtiği yer olan Aydın Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu ve Mahkememizin yetkisiz olduğu anlaşılmakla HMK ‘ nun 116-117. maddeleri gereğince davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının yetki itirazının kabulü ile; HMK’nın 116-117 maddeleri gereğince Mahkememizde açılan davanın USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili ve görevli AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Yargı gideri ve vekalet ücreti hususundaki kararın yetkili mahkemece verileceğini,
HMK’nun 20. maddesi gereğince kararın istinaf edilmeden kesinleşmesi halinde kesinleştiği tarihten, istinaf edilmesi ve başvurunun esastan reddi halinde istinaf kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde, aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına ve yargı gideri ile vekalet ücreti hususunda karar verileceğine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/03/2023