Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/788 E. 2023/134 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/788 Esas – 2023/134
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/788 Esas
KARAR NO : 2023/134

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/11/2022
KARAR TARİHİ : 08/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25.11.2019 tarihinde müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosikleti ile Antalya ili Aksu ilçesi yönünden Yurtpınar Mahallesi yönüne seyir halinde iken Atatürk Caddesi üzerindeki odun deposu önüne geldiğinde tehlikeli şekilde şerit değiştirerek aniden önüne çıkan dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonet tipi araca çarpmaktan kaçınmaya çalıştığı esnada motosikletin direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle yol kenarındaki su kanalının beton duvarına çarpması ve motosikletin sürüklenmesi ile birlikte işbu dava konusu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazaya sebebiyet veren herhangi bir olumsuz dış etkenin mevcut olmadığını, kazanın meydana geldiği gün hava durumunun açık, kaza mahalli yolun asfalt yüzeyli ve zemini kuru olduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde davalı sigorta şirketinden sigortalı araç sürücüsünün 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu madde 46/b-c-d ve Karayolları Trafik Yönetmeliği Madde 94/b-c bentlerince kusuru bulunmakta olduğunu, müvekkilinin sahip olduğu kırıklar nedeniyle ameliyat olması ve platin kullanması gerektiğini belirterek fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla davacıya ödenmesi gereken işgücü kaybından doğan ve belirsiz alacak niteliğinde açılan işbu davada 9.000,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) ve 100,00-TL geçici işgöremezlik olmak üzere toplam 9.100,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul mahıyetınde olmamak kaydıyla, huzurda görülmekte olan davanın HMK 5, 6 ve devamı maddelerine hilafına, yetkisiz mahkemede açıldığını, dava dilekçesinden görülecegi üzere müvekkil sirketin adresinin “………………” olup; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun ilgili maddeleri uyarınca da davanın sigorta sirketinin adresinden hareketle Istanbul Anadolu Mahkemelerinde açılması gerekmekte olduğunu, hal böyleyken yetkisiz mahkemede açılan isbu davada yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Istanbul Anadolu Mahkemelerine gönderilmesi talebi ile sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmamakta olduğunu, başvurunun reddi gerekmekte olduğunu belirterek müvekkili şirket hakkında açılan davanın dava şartlığı yokluğundan reddine, esasa girilmesi halinde davanın esastan reddine, aksinin kabulü halinde ise, sorumluluğun azami poliçe teminatı ile sorumlu tutulmasına, birlikte kusur durumları gözetilerek varsa bu hususlarda resen indirim yapılmasına, SGK nezdinde alınmış bir ödeme olup olmadığının sorgulanmasına, kabul anlamına gelmemek üzere aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulması gerekliliğine, reddedilen kısım için ise yargılama ücreti ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14/03/2018 tarih 2017/17-1092 Esas ve 2018/463 Karar sayılı ilamı;“….Somut olayda, davacı vekili davayı müvekkillerinin murisinin yolcusu olduğu otobüsün malikine, işletenine, sürücüsüne ve zorunlu taşımacılık mali mesuliyet ve kasko sigortacısına yönelterek davayı bölge müdürlüğünün bulunduğunu düşündüğü yer olan Konya’da açmıştır. 14.02.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, kazanın meydana geldiği yer Aksaray’dır. Davacıların yerleşim yeri Karaman, her iki davalı şirketin merkez adresi ise Erzurum’dur. Sigorta şirketinin genel merkez adresi ise Ümraniye/İstanbul’dur. Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 7, 10, 14 ve 16. maddeleri uyarınca Erzurum Mahkemelerinin yetkili mahkeme olduğu gerekçesi ile yetki itirazında bulunan davalılar bakımından dosya tefrik edilerek yetkisizlik kararı vermiştir.
Mevcut bu durum karşısında, davacılar davasını aracın zorunlu trafik sigortasını düzenleyen şirkete değil de, zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortasını ve kasko sigorta poliçesini düzenleyen şirkete yönelttiğinden 2918 sayılı yasanın eldeki davada uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Her ne kadar, 2918 sayılı KTK’nın 110/2. Maddesi ile uyumlu olsa dava tarihi dikkate alındığında, dava konusu araç otobüs olduğundan olaya 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun ilga edilen 25. maddesi uygulanmalıdır. Ne var ki her iki yasanın da ilgili maddelerinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmamaktadır. Kanunda bulunmayan bir düzenleme de yorum yolu ile genişletilemez. Bu durumda 4925 sayılı Yasanın 25. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.” şeklinde karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemelerinin yetkisi ile ilgili yasal düzenleme bulunmaması halinde yorum yoluyla genişletilemeyeceğinden, bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu sonucuna varılamaz.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2000 tarih 2000/6539 Esas ve 2000/7527 Karar sayılı ilamı; “Şubenin bulunduğu yerde dava açılabilmesi için, işlemin şube işleminden kaynaklanması gerekir. Trafik kazasına karışan aracın şubeye ait olduğu iddia edilmemiş ve davada genel müdürlük hasım gösterilmiş ise şubenin bulunduğu yerde dava açılamaz.” şeklindedir.
Dava, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan madda tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu uyuşmazlık, yetkili mahkeme veya mahkemelerin tespiti, açılan davada yetkisizlik kararı veren mahkemenin ve sigorta şirketinin bölge müdürlüğü bulunan yer mahkemesinin yetkili olup olmadığı hususuna ilişkindir.
HMK.’da kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp bir seçimlik yetkidir.
6100 sayılı HMK’nun 19/2.maddesi gereğince “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.”6100 Sayılı HMK ‘nun 6/1.maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişiliğin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm aksine kesin yetki kaydı olmayan tüm davalar için genel yetki kaydıdır.
Trafik kazası aynı zamanda haksız fiil teşkil eden bir eylem olduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 16.maddesinde ise; “Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir yetkilidir” hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlık Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden kaynaklandığından 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 110. maddesinde diğer bir yetki kuralı da yer almakta olup, “Motorlu araç kazalardan dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin, veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinin birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” hükmü ile sigortanın merkez ve şubeleri, sigorta sözleşmesini yapan acenta veya kazanın meydana geldiği yerin yetkili kabul edilmiş, İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel şartlarında da aynı hüküm tekrar edilmiştir.
Bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçmektedir, (aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Karar)
Somut olayda yukarıda belirtilen yetki kuralları tek tek değerlendirildiğinde; öncelikle HMK’nun 6.maddesi gereğince davalı sigorta şirketinin yerleşim yerinin İstanbul olduğu anlaşılmıştır.
6102 Sayılı TTK’nun 40. maddesi gereğince, “Her tacir ticari işletmenin açıldığı günden itibaren 15 gün içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret Unvanını işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirilir. Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur.” hükmü yer almaktadır.
Bu kapsamda davalı sigorta şirketinin HMK’nun 6. maddesi anlamında yerleşim yeri olarak İstanbul ticaret siciline kayıtlı olduğu ve yetkili mahkeme olarak İstanbul Anadolu Adliyesine bağlı olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer yetki kuralı ise; haksız fiile ilişkin 6100 Sayılı HMK’nun 16. maddesinde yer alan haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi kuralı dikkate alındığında, dosyada mevcut kaza tespit tutanağına göre trafik kazasının Aksu/Antalya’da meydana geldiği anlaşılmakla, kazanın meydana geldiği yere göre yetkili mahkeme Antalya mahkemeleridir.
Yine dava dilekçesine göre davacının yerleşim yeri Kepez/Antalya adresi olup bu kayda göre de yetkili mahkeme Antalya Mahkemeleri olacaktır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110/2. maddesinde düzenlenen yetki kuralına göre de; Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin 2020/1760 Esas ve 2020/1689 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “…Şubenin bulunduğu yer veya sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu iddia edilebilir ise de; gerek şube gerekse acenteye ilişkin hükümler TTK ve diğer özel kanunlarda açıkça düzenlenmiş olup yasada düzenlenmeyen görev ve yetkilerinin ne olduğu, hangi bölgede bulunduğu bilinmeyen veya varsa adresi, ancak internet üzerinden yapılacak arama ile bulunabilecek, bölge müdürlüğünün bulunduğu yerin yasada düzenlenen şube ve acenteye kıyasla yetkili olarak kabul edilmesi Anayasanın 142. maddesinde düzenlenen mahkemelerin görev ve yetkilerinin ancak kanunla düzenleneceğine ilişkin Anayasa hükmüne açıkça aykırıdır.”
Somut olayda; davacının adresi Kepez/Antalya, davalı sigorta şirketinin merkez adresinin bulunduğu yer Kadıköy/İstanbul, olay yerinin Aksu/Antalya olduğu, seçimlik hak kapsamında dava açılabilecek mahkemelerin de bu yer mahkemeleri olduğu sabittir. Ancak davacılar, davayı yetkili olan bu mahkemelerden hiç birinde açmayıp, yetkisiz olan Ankara mahkemelerinde açmıştır.
Dolayısıyla yukarıda anlatılan yasal hükümlere ve kanunda belirlenen yetki kurallarına göre: davacıların ikametgahı yetki kuralına göre yetkili mahkeme Antalya Asliye Ticaret Mahkemeleri, kazanın meydana geldiği yer bir başka deyişle haksız fiilin meydana geldiği yer kuralına göre yetkili mahkeme Antalya Mahkemeleri, davalı tüzel kişi sigorta şirketinin yerleşim yeri yetki kuralına göre yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle dava konusu uyuşmazlıkta, davacı tarafça Ankara Mahkemelerinde dava açmış ise de, davalının adresinin dava dilekçesinde “…… olarak merkez adresinin yazıldığı, Genel Müdürlüğün hasım olarak gösterildiği, 2918 sayılı KTK.nın 110. maddesi ile HMK.nın 14/1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde davanın, davalının Ankara’da bulunan şubesinin işleminden kaynaklanan bir uyuşmazlık olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, sigorta şirketinin her şubesinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olarak kabul edilemeyeceği, davacının kanun ile belirlenen tüm yetki kurallarına uymadan tüm bu yetki kuralları bertaraf edilerek kanunen belirlenen yetkili mahkemelerden hiçbirinde dava açmadığı anlaşıldığından, davalı tarafın yetki itirazının kabulü ile seçim hakkı davalıya geçtiğinden davalının seçtiği yer olan İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu ve Mahkememizin yetkisiz olduğu anlaşılmakla HMK ‘ nun 116-117. maddeleri gereğince davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalının yetki itirazının kabulü ile; HMK’nın 116-117 maddeleri gereğince Mahkememizde açılan davanın USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Yargı gideri ve vekalet ücreti hususundaki kararın yetkili mahkemece verileceğini,
HMK’nun 20. maddesi gereğince kararın istinaf edilmeden kesinleşmesi halinde kesinleştiği tarihten, istinaf edilmesi ve başvurunun esastan reddi halinde istinaf kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde, aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına ve yargı gideri ile vekalet ücreti hususunda karar verileceğine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/03/2023