Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/278 E. 2022/724 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/278 Esas – 2022/724
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/278 Esas
KARAR NO : 2022/724

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 15/04/2022
KARAR TARİHİ : 09/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Müvekkilince 63.310,18 TL asıl alacağın yasal faiziyle birlikte tahsili için … Yayıncılık San. ve Tic. Ltd. Şti aleyhine yapılan Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … E (yeni … E) sayılı ilamsız icra takibi yapıldığını, müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini, borçlu şirketin TTK geçici 7. Maddesi uyarınca 23/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silindiğini ve 28/01/2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini öğrendiklerini, tüzel kişiliğin sona ermesi için resen terkin/tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılması gerektiğini, terkin ve tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve terkin/tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulünün olanaksız olduğunu beyanla Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … sicil nosunda kayıtlı … Yayıncılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin ihyasına ve ticaret siciline kaydedilmesine, şirkete tasfiye memuru atanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; Müdürlüğün … sicil numarası ile kayıtlı bulunan Şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında 23/01/2014 tarihinde re’sen terkin edildiğini, terkinin usulüne uygun olarak yapıldığını, şirketin Müdürlüklerine bildirilen son adresine çıkarılan tebligatın “taşınmış” notuyla iade olunduğunu, ihtarın ayrıca 07/10/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, şirketin son adresine tebligat yapıldığından tebligat ulaşmasa dahi yapılan ilanın Tebligat Kanunu uyarınca yapılmış bir tebligat sayılacağından hukuka uygun uygun olduğunu, terkin tarihinde şirketin derdest davalılarının, alacak ve borçlarının Müdürlük tarafından bilinmesi mümkün olmadığından işbu davanın açılmasına sebebiyet verilmediğini, dava tarihi itibariyle Geçici 7. maddenin 15. fıkrası ile öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu savunarak davanın süre yönünden reddine, ek tasfiyeye karar verilmesi halinde tasfiye memuru atanmasına, açılan davada Müdürlük yasal hasım olduğundan vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesine karar verilmesini istemiştir.
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 11/05/2022 tarihli cevabi yazısında; münfesih olmalarına veya sayılmalarına rağmen TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca müdürlükçe yapılan ihtar ve 07/10/2013 tarihli ve 8420 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunmayan şirketin 23/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silindiğinin tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 28/01/2014 tarih ve 8495 sayısında ilan edildiği bildirilmiştir.
Dava; 6102 sayılı TTK’nun geçici 7.maddesi uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğünce re’sen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7.maddesi gereğince; 01/07/2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacak olup, anonim ve limited şirketler 559 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlük tarihinden önce veya 01/07/2015 tarihine kadar münfesih olmaları, Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurala tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle re’sen terkin edilebilecektir. Ticaret Sicil Müdürlüklerince kapsam dahilideki şirketlere bir ihtar gönderilecek olup bu şirketler tasfiye memuru bildirmeleri halinde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirilmediği taktirde şirketlerin unvanı ise ticaret sicilden re’sen silineceği, ancak şirketin devam eden davasının bulunması halinde bu madde hükmünün uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını talep edebilecektir.
Mahkememizce, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak ihyası istenen şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca hangi sebeple münfesih olduğu veya sayılması gerektiğine ilişkin şirkete ya da temsilcilerine yapılan ihtar ve tebliğe ilişkin belgelerin çıkartılarak gönderilmesinin istendiği, Ticaret Sicil Müdürlüğünce gönderilen cevabi yazı ve ekindeki belgelerde, tebligatın 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a fıkrası gereğince davalı şirket adresine çıkartıldığı, 27/11/2013 tarihinde çıkartılan tebligatın ‘Taşınmış” gerekçesiyle iade edildiği, şirket temsilcisine herhangi bir ihtar gönderilmediği, infisah sebebi olarak ”5174 Sayılı Kanuna göre Odaca Kaydı Silinenler” olarak belirtildiği, 23/01/2014 tarihinde şirketin re’sen sicilden terkin edildiği bildirilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın Geçici 7. maddesinin 15. bendine göre, “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmü yer almakta ise de; gerçekleşen somut olayda, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesinin 1-4.a ve 11.bentleri uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da yetkilerine tebliğ edilmesi gerekirken doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtarın usule aykırı olduğu, buna göre dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan, 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3.maddesinde; Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfeyi edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırıdır.
6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23/01/2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 15/04/2022 tarihinde açılmıştır. Her ne kadar davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuş ise de, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK’nun geçici 7. maddesi kapsamında kalmayan bir şirket hakkında bu maddeyi işlettiği anlaşıldığından yasada öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmemiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ihyası istenilen şirketin terkin sebebinin münfesihlik durumunu gerektirmeyen oda kaydının silinmesi olayına özgü olup, yapılan terkin işleminin hukuka uygun olmadığı kanaatine varılmış, ayrıca dava dilekçesinde icra takip dosyasıyla sınırlandırma olmaksızın ihya talep edildiği de gözetilerek, davanın kabulüne ve icra takip dosyası ile sınırlı olmamak (aynı yönde karar için bkz. Ankara BAM 21. HD’nin 2021/1274 E.-2022/638 K. sayılı ve 17/05/2022 tarihli kararı) üzere şirketin ihyasına karar verilmiştir. Bununla birlikte tasfiyeye tabi tutulmasına gerek bulunmadığından tasfiye memuru atanmasına da gerek olmadığı değerlendirilmiştir. Ayrıca davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün terkinden önceki ihtar ve ilan prosedürünü usul ve yasa hükümlerine uygun olarak gerçekleştirmediği, usulsüz terkin işlemi ile davanın açılmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulüne, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı iken terkin olunan “… Yayıncılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi” nin ihyasına,
2-Karar kesinleştiğinde kararın bir örneğinin tescil ve ilanı için Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının davalı Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğünden tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 18,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarfesi uyarınca davacı yararına 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/12/2022