Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/14 E. 2022/605 K. 17.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/14 Esas – 2022/605
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/14 Esas
KARAR NO : 2022/605

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/01/2022
KARAR TARİHİ : 17/10/2022
YAZIM TARİHİ : 26/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takip başlatılarak müvekkili şirkete ait o dönem kullanılmayan bir adrese tebligat yapılarak takibin kesinleştirildiğini, takibe konu senette bulanan imzanın müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını, senedin vade tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını, takip konusu senedin dava dışı … tarafından müvekkili şirket adına imzalandığının anlaşıldığını, 2015 yılında müvekkili şirketin yetkilisinin … olup, …’ye … Yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki vekaletname ile vekaletnamede sayılan sınırlı sayıdaki işlemlerde vekil tayin edildiğini, ancak …’ye kambiyo senedi düzenleme yetkisinin verilmediğini ve bu nedenle müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini ileri sürerek müvekkilinin Ankara …İcra Müdürülüğünün … sayılı dosyası ve bu dosyada takibe konu bono dolayısıyla borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve İİK’nın 72/5 maddesi uyarınca dava konusu miktarın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davacı ve dava dışı … aleyhine Ankara …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, takibe konu bononun … tarafından müvekkiline getirildiğini, müvekkilinin bono üzerindeki imzanın şirket temsilcisine ait olup olmadığını tespit etme gibi bir imkanının bulunmadığını, bononun vade tarihinden itibaren üç yıl içinde icra takibine konu edildiğini, takip sürecinde de üç yıllık sürenin defalarca kesildiğini, hatta iş bu davanın açılması ile de yeniden zamanaşımının kesildiğini, davacının icra takibinin başlatılmasından neredeyse 6 yıl sonra iş bu davayı açtığını, davacının imzaya itiraz nedeniyle borçlu olmadığı iddiasının zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin takibin başlatılmasında ve takip sürecindeki icra işlemlerinde hiçbir kötü niyetinin bulunmadığını savunarak öncelikle zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmasına, davanın reddine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dava, Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına konu bono nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasının incelemesinde; davalı tarafından davalı şirket ve dava dışı … hakkında 25/11/2015 keşide ve 30/01/2016 vade tarihli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Ankara Ticaret Sil Müdürlüğünden getirtilen belgelerin incelenmesinde; davacı şirketin eski ticaret unvanının … Konuk İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ olduğu, 12/11/2019 tarihli Genel Kurul Kararı ile Şirketin unvanının …. İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ olarak değiştirilmesine karar verildiği, dava konusu bononun tanzim tarihi itibariyle dava dışı …’un davacı şirketi temsile yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilince dayanılan ve onaylı bir sureti dosyaya sunulan ….Noterliğinin 19/11/2015 tarihli düzenleme şeklinde vekaletnamesinin incelenmesinde; davacı şirket adına şirket yetkilisi …’un dava dışı …’yü vekil olarak tayin ettiği anlaşılmıştır.
İddia ve savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafından Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ile 25/11/2015 keşide ve 30/01/2016 vade tarihli bonoya dayalı olarak davacı şirket ile dava dışı … hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılmış olup, davacı tarafından takip ve dava konusu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti amacıyla eldeki dava açılmıştır. Davalı vekilince davanın zamanaşımına uğradığı savunulmuş ise de, menfi tespit davası bakımında Kanunda bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden davalının zamanaşımı savunması yerinde görülmemiştir.
Davacı dava konusu bononun dava dışı … tarafından müvekkili şirkete vekaleten imzalandığını ileri sürmüş olup, davalı tarafça aksi iddia olunmamış ve bononun dava dışı … tarafından müvekkiline getirildiği savunulmuş olmakla, dava konusu bononun dava dışı … tarafından imzalandığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Türk Borçlar Kanunu’nun “Vekaletin kapsamı” başlıklı 504.maddesi; “Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir.
Vekâlet, özellikle vekilin üstlendiği işin görülmesi için gerekli hukuki işlemlerin yapılması yetkisini de kapsar.
Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz.”  hükmünü amirdir. Anılan düzenlemeden de anlaşılacağı üzere vekil özel bir yetkiye sahip olmadıkça kambiyo taahhüdünde bulunamaz. Vekilin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için vekaletnamede açıkça kambiyo taahhüdünde bulunmak üzere yetkilendirilmesi gerekir. Ancak, açıkça verilen yetkiye dayanarak kambiyo senedi düzenlenmesi halinde asilin vekilin bu işleminden sorumlu olduğu kabul edilebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesinde; dava konusu bono üzerinde davacı şirket kaşesi üzerinde iki imzanın bulunduğu, Sincan 3. Noterliğinin 19/11/2015 tarihli düzenleme şeklinde vekaletnamesinin incelenmesinde davacı şirket tarafından dava dışı …’ye kambiyo senedi düzenlemek üzere verilmiş özel bir yetki bulunmadığı, dolayısıyla dava dışı … tarafından imzalandığı hususunda ihtilaf bulunmayan dava konusu bononun davacıyı borç altına sokmasının mümkün olmadığı, her ne kadar davalı vekilince müvekkilinin imzanın şirket temsilcisine ait olup olmadığını tespit etme gibi bir imkanının bulunmadığını savunulmuş ise de davalının imza sirküleri ya da vekaletnamenin ibrazını isteyerek imzanın şirket yetkilisine ait olup olmadığını tespit etmesinin mümkün olduğu ve bu savunmaya itibar edilemeyeceği anlaşılmakla davanın kabulüne ve davacının dava konusu bono nedeniyle borçlu olmadığına karar verilmiştir.
Davacı vekili her ne kadar tazminat isteminde bulunmuş ise de; İİK’nun 72/5 maddesinin “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” düzenlemesi gözetildiğinde dava konusu takip haksız ise de davalı kötüniyetli kabul edilmeyeceğinden davacının şartları oluşmayan tazminat isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın kabulüne, davacının Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına konu 25/11/2015 keşide ve 30/01/2016 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,
-Şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine.
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 2.732,40 TL harçtan peşin alınan 683,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,30 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 683,10 TL peşin harç olmak üzere toplam 763,80 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 105,00 TL posta masrafı olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-6325 Sayılı Kanunun 18/A-14 maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacak olan 1.320,00 arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/10/2022