Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/76 E. 2022/286 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/76 Esas – 2022/286
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/76 Esas
KARAR NO : 2022/286

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/02/2021
KARAR TARİHİ : 08/04/2022
YAZIM TARİHİ : 05/05/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin, davalının maddi olarak zorlanması sebebi ile finansal durumunu çözmek için borç para gönderildiğini, gönderilen borç paraların, davalı adına …Bankası aracılığı ile 17.01.2020 tarihinde 17.815,00-TL, 13.02.2020 tarihinde 18.250,00-TL, 14/02/2020 tarihinde 10.620,00-TL, 02.03.2020 tarihinde 21.000,00-TL ve 01.04.2020 tarihinde 25.000,00-TL olmak üzere borç olarak gönderilen ibaresi ile davalı uhdesine alındığını, davacı ve davalı arasındaki alacak-borç mahsupları yapıldıktan sonra bakiye kalan borç için 30.11.2020 tarihinde cari hesap mutabakatı imzalandığını ve kalan bakiye borcun 58.835,00 TL olarak davalı tarafça hiçbir ihzarı kayıt koyulmadan kayıtsız olarak kabul edildiğini, davalı tarafından davacıya borç ödemesi yapılmaması sebebi ile 03.12.2020 tarihinde …. yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini ve davacının alacağı olan bedelin talep edildiği, davalıya ihtarnamenin tebliğ edilmiş olmasına karşın cevap verilmediğini ve ödeme yapılmadığını, bu nedenle davalı aleyhine Ankara …icra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davanın müvekkili Spor Kulübünün hükmü şahsiyetinin Medeni Kanunda düzenlendiği üzere Dernek olduğunu ve tacir sıfatının bulunmadığını, bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte TBK’nın 392. maddesi uyarınca muaccel bir borç bulunmadığını, icra takibinin derneğe değil iktisadi teşebbüse karşı başlatıldığını, müvekkili ile davalı arasında bir alacak borç ilişkisinin söz konusu olmadığını, davacı şirketin ortakları incelendiğinde … isimli şirket hissedarının davalı kulüp üyesi olduğu ve borç iddiasına konu banka havalelerinin yapıldığı tarihlerde davalı Derneğin Başkan yardımcısı görevinde bulunduğunu ve bu dönemde Dernek Faaliyetlerini de kendi şirketinin muhasebecisi ile yürüten kişi olduğunun tespit edileceğini, üyesi … tarafından hissedarı bulunduğu davacı … İnşaat Enerji Ltd. Şti. ve dava dışı … Ltd. Şti. üzerinden dernek hesaplarına havale yapıldığı ve para giriş ve çıkışının olduğunun tespit edildiğini, …’nın Derneğin 07.04.2019 tarihli Genel Kurulunda Yönetim Kuruluna seçildiğini ve Yönetim Kurulunda Başkan Yardımcısı olmak adına Kulübün mevcut borçlarının ödenmesi için Kulübe “bağış” yapacağı taahhüdünde bulunduğunu, kulübün işleyişi açısından yapılan Yönetim Kurulu toplantılarında üyelerin de kulübe yapılan ödemelerin … tarafından yapılan bağışlar olduğu konusunda bilgi verildiğini, mevcut Yönetim Kurulu Başkanının Aralık 2020 de istifası sonrası …’nın başkan olmak istediğini ancak, Yönetim Kurulu tarafından başkanlığa seçilmeyince bu defa Kulüp hakkında bağış olarak ödediği bedelleri, makbuzlara tek taraflı olarak yazdığı borç ibaresi ile 03.12.2020 tarihinde önce ihtarname keşide ettiğini ardından da 17.12.2020 tarihinde icra takibine başladığını, bu durumun açıkça kötü niyetli ve yasal dayanaktan da yoksun olduğunu, davacı şirket ortağı … kendi şirketinden Başkan Yardımcısı olduğu davalı Dernek hakkında bu işlemleri başlattıktan sonra 17.01.2021 tarihinde de Yönetim Kurulundan istifa ettiğini, tüketim ödüncü sözleşmesi çerçevesinde ödünç verenin, bir miktar para veya bir misli şeyin mülkiyetini belirli bir süre için ödünç alana geçirmeyi, ödünç alanın da aynı miktar ve nitelikte şeyi iade etmeyi taahhüt ettiğini, davalı derneğin davacı ortağı ve aynı zamanda davalı dernek başkanının banka hesaplarına yaptığı ödemenin taraflarca kararlaştırıldığı üzere; aslında bağış olması gerekirken davacı şirket ile aralarında sanki bir ödünç sözleşmesi varmış gibi gerçek duruma aykırı işlem yapılması durumu karşısında bir iade iradesi bulunmadığını, ödenen bedelin bağış olması gerekirken bu bedeller için dekontlara tek taraflı olarak borç ibaresi yazılıp kendi emrinde çalışan muhasebeciye de dernek kayıtlarına borç olarak yazdırması ve kulüp adına borçlanma ve mutabakat yapma yetkisi bulunmayan ve yine dernek başkan yardımcısı olarak emrinde çalışan Ayhan Demıirhan isimli çalışana da hesap mutabakatı imzalatmasının davacı şirket ve ortağı …’nın bu işlemdeki haksız ve kötü niyetli davranışını açık bir şekilde ortaya koyduğunu, kabul anlamına gelmemekle beraber bir an için davacı şirket tarafından gönderilen paraların kullanma ödüncü ile gönderilmiş olduğu kabul edilecek olsa dahi davalı dernek tarafından birtakım ödemeler yapıldığını ve bu ödemelerin mahsubu gerektiğini savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Dava, banka havalesi ile gönderilen borcun tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ankara 8. İcra Dairesinin … sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı hakkında 58.835,00 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının itirazı ile durması üzerine yasal süresi içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosya bilirkişiye tevdi olunmuş, bilirkişi kök ve ek raporunda özetle; tarafların ticari defterlerinin yasal süresi içinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davalı Kulübün 2020 yılına 76.300,00 TL tutarında alacak/borç bakiyesi ile devir geldiği, davacı şirket tarafından 2020 yılında 5 adet toplam 92.685,00 TL tutarında borç olarak gönderilen açıklaması ile bankadan davalı kulübe ödeme yaptığı ve cari muavinin de 168.985,00 TL borç bakiyesi oluştuğu, tarafların ticari defterlerinin birbirini doğruladığı ve bu hususta bir uyuşmazlık bulunmadığı, davacı şirketin 30/11/2020 tarihi itibari ile toplam 92.350,00 TL tutarında ödeme aldığı, buna göre davacının 76.635,00 TL davalı kulüpten alacaklı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
İddia ve savunma, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı tarafından davalı hakkında banka havalesi ile borç olarak gönderilen bedellerin davalıdan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali amacıyla eldeki dava açılmıştır. Davalı tarafından mahkememizin görevli olmadığı savunulmuş ise de; TTK’nun 16. maddesi uyarınca amacına varmak için ticari bir işletme işleten dernekler tacir sayıldıklarından, mahkememizin görevli olduğu kanaatine varılmakla yargılamaya devam olunmuştur. Yine davalı tarafından dava konusu takibin iktisadi teşekkül hakkında başlatıldığı ve takibin geçerli olmadığı savunulmuş ise de, dernekler tarafından kurulan İktisadi işletmelerin tüzel kişiliği olmadığı ve ticari faaliyetlerden doğan sorumluluk, asıl tüzel kişiliğe haiz olan derneğe verildiğinden ve takibe de davalı Dernek tarafından itiraz edildiği gözetilerek davalının bu savunmasına da itibar edilmemiştir.
Davacı tarafından paraların gönderildiği hesabın Ankara Binicilik İhtisas Kulübü İktisadi Teşekkülü adına kayıtlı olduğu, havale dekontlarında açıkça “borç olarak gönderilen” ibaresinin bulunduğu banka cevabi yazısı ve dava dilekçesine ekli dekontlardan anlaşılmaktadır. Havale kural olarak bir ödeme vasıtasıdır. Başka bir ifade ile havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu karinenin aksini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) iddia eden bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı tarafından sunulan ödeme dekontlarında yer alan “borç olarak gönderilen” “açıklaması ile taraflar arasındaki ödünç ilişkisini kanıtladığı gibi Mahkememizce tarafların defter ve kayıtları incelenmek suretiyle alınan bilirkişi raporu ile de tarafların ticari defterlerine göre davacının alacağını kanıtladığı kanaatine varılmıştır. Ne var ki; TBK’nın 392. maddesi gereğince, ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir ödeme günü, ihbar süresi belirlenmemiş veya istenildiği zaman muaccel olacağı kararlaştırılmamış ise ödünce konu paranın ilk istemden başlayarak altı hafta içinde geri verilmesi gerekir. Yani, madde metninde yazılı hususlar söz konusu değilse ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir. Somut olayda davacı tarafından davalıya gönderilen …. tarihli ihtarnamesi ile 58.835,00 TL alacağın 5 gün içerisinde ödenmesi istenilmiş, söz konusu ihtarname davalıya 07/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı tarafından dava konusu Ankara 8. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ile 17/12/2020 tarihinde icra takibi başlatılmıştır. TBK’nun 392. maddesinde öngörülen 6 haftalık süreye uyulmadan başlatılan takip usul ve yasaya uygun olmadığından (aynı yönde karar için bkz. Yargıtay 11. HD’nin 2016/14533 E.-2018/7099 K. sayılı ve 15/11/2018 tarihli ilamı) davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı takipte haksız ise de kötüniyetli kabul edilemeyeceğinden şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebi yerinde değil ise de, kötüniyet tazminatı talebi yönünden kısa kararda sehven bir karar verilmediği anlaşılmakla, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişkiye neden olmamak için gerekçeli kararın hüküm fıkrasında da kötüniyet tazminatı talebi hakkında bir karar verilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın usulden reddine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 80,70 TL harçtan peşin alınan 710,58 TL harcın mahsubu ile bakiye 629,88 TL karar harcının kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde davacıya verilmesine,
3-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihi itibariyle yürürlükte olan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafından yapılan 10,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-6325 Sayılı Kanunun 18/A-14 maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacak olan 1.320,00 arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/04/2022