Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/660 E. 2022/359 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/660 Esas – 2022/359
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/660 Esas
KARAR NO : 2022/359

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 25/10/2021
KARAR TARİHİ : 16/05/2022
YAZIM TARİHİ : 13/06/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun 27.07.2007 tarihli satış sözleşmesine dayalı olarak şirketlerinden 1.400 EURO bedelli ticari olarak işlettiği biçer döverinde kullanmak üzere Hektametre (Arazi ölçüm cihazı) ve yakıt pompası satın aldığını, ancak borçlunun borcunu vadesi geldiği halde ödemediğini, bu nedenle de Satış Sözleşmesi esas alınmak üzere, hakkında ilamsız takiplerde genel haciz yolu ile Ankara …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalı borçluya, ödeme emrinin tebliğ edildiğini, davalı borçlunun 25.02.2021 tarihli dilekçesinde, icra dairesinin yetkisine ve borca itirazla zamanaşımı definde bulunduğunu, haksız ve dayanaksız borcunun olmadığını iddia ederek icra takibine itiraz ettiğini, davalının tüm itirazlarının reddinin gerektiğini, taraflar arasındaki temel ilişkinin 27.07.2007 tarihli satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğunu, içeriğinde kayıtlı sözleşmeye bağlı olarak alınan bonoların vadesinde ödenmediğinden genel haciz yolu ile ilamsız takip konusu yapıldığını, davalı borçlunun, haksız ve dayanıksız yaptığı iİitiraz ile ödeme yapmaktan kaçındığını, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, dava dilekçelerinin borçluya tebliği ile duruşmanın icrasına, yetki, zamanaşımı, ve haksız dayanaksız tüm itirazlarının iptali ile takibin devamına ve takdir edilecek inkar tazminatının da borçludan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın reddi gerektiğini, gerek BK gerek Ticaret Kanunu gerekse İcra İflas Kanunu açısından talebin zamanaşımına uğradığını, öncelikle bu hususun dikkate almasını ve zamanaşımı nedeniyle davayı reddetmesi gerektiğini, davanın bir ticari dava olmaması nedeniyle de görevli mahkemede açılmadığını, bu nedenle görev itirazında bulunduklarını, davaya konu hususi biçer-döverde kullanmak için aldığı ekipmanların ücretinin tamamını Diyarbakır’daki satış personelleri olan ve mahkemeye sundukları sözleşmede imzası bulunan… beye 4 taksit olarak tam eksiksiz ve zamanında ödendiğini, ödeme dekontu alındığını, son taksit ödemesini yaptığında ise bononun Ankara’da firmada olduğu ve bir daha ki gelişinde fatura ile birlikte getirileceğinin beyan edildiğini, bir dahaki gelişinde ise bonoların kaybolduğunu ve faturayı unuttuğunu, ödeme dekontu olduğu için sıkıntı olmadığını beyan ettiğini, bunun üzerine kendisinin ödeme dekontları olduğu için kabul ettiğini, fakat aradan 11 yıl geçtikten sonra icranın açılması ve ilk tebligatın 14 yıl sonra gelmesinden dolayı ödeme dekontlarının zayi olduğunu savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Dava, satım sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesi’nin bakacağı yönünden düzenleme olması gerekmektedir. Anılan Kanunun 5. maddesinde ise, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunun şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, asliye ticaret Mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir.
Eldeki davada davacı Şirket tacir ise de, Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısı ile davalının ticaret sicil kaydının bulunmadığının ve Diyarbakır Vergi Dairesinin cevabi yazısı ile davalının vergi kaydının bulunmadığının belirtilmesi karşısında davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Görev kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi Mahkemece resen nazara alınır. Eldeki davada davalının sıfatına ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığı ve davada görevli mahkemenin genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olması gözetilerek dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114/c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın USULDEN REDDİNE,
2-Tarafların görevsizlik kararı kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının görevli ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-Yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, davacı şirket yetkilisinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/05/2022