Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/618 E. 2022/371 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/529 Esas – 2022/387
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/529 Esas
KARAR NO : 2022/387

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/08/2021
KARAR TARİHİ : 25/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili Bankanın Mamak/Ankara Şubesi ile dava dışı … arasında akdedilen 19.04.2017 tarihli Kredi Genel Sözleşmesi uyarınca KGF kredisi kullandırıldığını, söz konusu kredi sözleşmesinde …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunduğunu ve kefaletine ilişkin olarak eş muvafakatinin alındığını, sözleşmenin bankaya verdiği yetkiye istinaden kredi hesaplarının 13.08.2020 tarihinde kat edilerek …. yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini, ancak davalı tarafından tebellüğ edilen ihtamameye rağmen ödeme yapılmadığını, süresi içinde borcun ödenmemesi üzerine 30.09.2020 tarihinde Ankara …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına kayden icra takibine başlandığını, davalılar vekili tarafından anaparaya, işlemiş faize, faiz oranına ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, İtiraz dilekçesinde müteselsil kefil olma yönündeki eş muvafakatinin geçersiz olduğunu, eşinin Alzheimer hastası olduğunu belirterek itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davalı vekilinin itiraza esas iddiasını destekler hiçbir belgenin dosyaya sunulmadığını, davalının eşi …’a ait eş muvafakatnamesinin şube huzurunda bizzat alındığını, eşin temyiz kudretine haiz olmadığına ilişkin herhangi bir emare bulunmaması yanı sıra böyle bir durum varsa bile bu durumun şube personeli ile paylaşılmaması nedeniyle kefaletinin geçerli olduğunu, bu sebeple davalının iddiasının geçerli olduğunun düşünülemeyeceğini, dava şartı olarak arabuluculuk müessesesine başvuruda bulunulmasına karşın anlaşma sağlanamadığını belirterek davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline, takibin devamına, davalılar aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.

Dosya bilirkişiye tevdi olunmuş bilirkişi raporunda: Davacı Banka ile dava dışı asıl borçlu … arasında 19.04.2017 tarihinde akdedilen 150.000,00 TL limitli Kredi Genel Sözleşmesinde davalı …’ın müteselsil kefaleti mevcuttur. Kefalet sözleşmesi; – kefalet limiti, kefalet tarihi ve kefaletin müteselsil olduğu hususları kefilin el yazısı ile yazılmak suretiyle Türk Borçlar Kanunu hükümlerine uygun olarak tesis edilmiş olup, …’ın kefaletine ilişkin olarak eşi …’ın 02.05.2017 tarihi itibariyle eş muvafakati alınmıştır. Türk Borçlar Kanunu’nun 584. maddesi ” Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. hükmüne haiz olup, madde metninde eş muvafakatinin sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması gerektiği yönünde düzenleme yapılmıştır. Davaya konu edilen sözleşmede ise, davalı …’ın kefalet sözleşmesini imzaladığı tarih 19.04.2017 olup eş muvafakat tarihi ise 02.05.2017 olduğu için, eş muvafakatinin kefalet sözleşmesinin akdedildiği tarihten sonra verildiği belirlenmiştir. Bu halde, Türk Borçlar Kanunu 584. madde düzenlemesi karşısında davalının kefaletinin geçerli olup olmayacağı hususunun takdiri Sayın Mahkemeye ait bulunmaktadır.
Sayın Mahkemece davalının kefaletinin geçerli olduğuna karar verilmesi halinde, takip tarihi itibariyle davalıdan talep edilebilecek tutar; 60.376,31 TL Asıl Alacak, 13.196,3 TL İşlemiş akdi faiz, 1.718,16 TL Temerrüt faizi, 372,4 TL BSMV, 879,93 TL ihtarname masrafı, 76.543,10 TL Toplam şeklinde 76.543,10 TL olarak tespit edilmiş olup, asıl alacak tutarı 60.376,31 TL’ye takip tarihinden itibaren % 22.10 oranından işlemiş faiz talep edilebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava konusu kredi sözleşmesi davacı banka ile dava dışı … arasında akdedilen 19/04/2017 tarihli 150.000,00-TL limitli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davalı … 375.000,00-TL limitle krediye 19/04/2017 kefil olmuş ve eşi … 02/05/2017 tarihinde eş muvafakati vermiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun Eşin rızası başlıklı 584. maddesinde:
MADDE 584- Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.
denilmektedir.
“TBK’nın 584/1 hükmü açıkça rızanın kefalet sözleşmesi kurulmadan önce ya da en geç sözleşmenin kurulması sırasında verilmiş olması şartını aramıştır. Rızanın sözleşmenin kurulması sırasında verilmesi halinde kefil olan eşten daha sonra imza atılması ise kefaleti geçersiz hale getirmeyecektir. Bu noktada önemli olan kesinti sürecinin olmamasıdır. Rızanın en geç sözleşmenin kurulması anında verilebilmesi şartının önemli bir sonucu, kefalet sözleşmesine diğer eşin sonradan verdiği icazet ile geçerlilik kazandıramamasıdır. Ancak doktrinde bu sonucu aşırı bulan görüşler de vardır. Bizim de katıldığımız görüş ise kefalet sözleşmesi yapıldıktan sonra elde edilen rızanın baskı altında verilmiş olması ihtimalinin çok yüksek olduğunu, dolayısıyla başlangıçta eşin rızası şartını taşımayan kefalet sözleşmesine icazet yoluyla geçerlilik kazandırılamamasının kanun koyucunun aileyi koruma amacına daha uygun düştüğünü savunmaktadır.” (Kefalet Sözleşmesinde Eşin Rızası, Prof. Dr. Arif Burhanettin KOCAMAN, Kübra KAYA; Hukuk Fakültesi Dergisi Yıl 6 Sayı 1 – Haziran 2020 1-29)
Somut olayda davalı eşinin rızası TBK 584. Maddesinde yer alan düzenlemelerle rızanın en geç sözleşme kurulurken verilmesi gerekirken sözleşme akdedildikten iki hafta sonra verildiği anlaşıldığından davalı kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı anlaşılmakla davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı … AŞ harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-6325 Sayılı Kanunun 18/4-14 maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan olan 1.320,00 arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına
5-Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 10.776,40 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/05/2022