Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/6 E. 2022/358 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/6 Esas – 2022/358
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/6 Esas
KARAR NO : 2022/358

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/01/2021
KARAR TARİHİ : 16/05/2022
YAZIM TARİHİ : 13/06/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında davalı şirkete ait fabrikalarda üretilen damacana su ve pet ürünlerinin nakliye ve dağıtımına ilişkin 06.08.2018 tarihli nakliye sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede her ayın son günü itibariyle hak edişlerin hesaplanacağı ve müvekkilinin hesabına yatırılacağının düzenlendiğini, söz konusu sözleşme gereği müvekkilinin hakkettiği taşıma bedelini içerir GIB2020000000013 numaralı 31.08.2020 tarihli faturanın davalı şirkete tebliğ edildiğini ve davalı şirket tarafından fatura içeriğine itiraz edilmediği gibi fatura bedelinin de davacıya ifa edilmemesi nedeniyle davalı hakkında Ankara …İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı ile başlatılan takibin davalının itirazı ile durduğunun ileri sürerek itirazın iptaline ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında müvekkili şirkete ait fabrikalarda üretilen ürünlerin nakliyesi ve dağıtımına ilişkin 06.08.2018 tarihli nakliye sözleşmesi imzalandığını, davacı tarafından bir adet faturanın tahsili amacıyla icra takibine girişilmiş ise de taraflar arasındaki sözleşmenin “VI.Cari Hesap” başlıklı maddesinde açıkça “Taraflar işbu sözleşmeden doğacak alacak-borçların idare nezdinde tutulacak bir cari hesapta takip edilmesini kabul etmişlerdir. Taraflar idarenin kayıtlarının muteber olduğunu peşinen kabul ederler.” denilmekte olduğunu, bu hükme göre taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi bulunduğunu, bu nedenle davacının münferit fatura bakımından takip yapmasının hukuken mümkün olmadığını ve davanın öncelikle bu yönden reddi gerektiğini, davacı cari hesabının incelenmesinde her ne kadar 01/01/2020 tarihi itibariyle davacının önceki yıldan devir eden 285.157,27 TL alacağı gözükmekte ise de, davacının cari hesap alacağını değil, belirli tarih ve tutardaki ve 2020 yılına ait fatura bedelinin tahsilini istediğini, dönem içinde davacıya cari hesabına mahsuben ödemeler yapıldığını, damga vergilerinin müvekkili şirketçe ödendiğini, cari hesapta çek-senet çıkışlarının gerçekleştiğini, davacının müvekkili şirketten satın aldığı ancak bedelini ödemediği ürünlerin mahsubunun dahi bu hesapta takip edildiğini, yine taraflar arasındaki sözleşmenin 16. maddesi uyarınca davacının sevkiyatını yaptığı ürünlerin ahşap palet/ara seperatör/plastik palet/damacana vb. ekipmanlarını fabrikaya geri getirmekle yükümlü olmasına rağmen sevkiyatını yapmış olduğu ürünlerin palet ve damacanaları eksik teslim ettiğinden müvekkili şirketin davacıdan toplamda (6.966,57) TL alacaklı olduğunu, bu miktarın dahi davacı alacağından mahsubunun gerektiğini, öte yandan müvekkili şirketin de davacıdan satın alıp bedelini ödemediği 110.759,30 TL tutarındaki ürün bedeli borcunun davacı alacağından takas ve mahsubunu talep ettiklerini, davacı vekilince fatura konusu alacakların takip tarihinden itibaren % 13,75 oranında avans temerrüt faizi ile tahsili istenilmiş ise de, 12/06/2020 tarihinden itibaren avans faiz oranının % 10 olduğunu ve fahiş faiz miktarına da itiraz ettiklerini savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; daraflar arasında müvekkili şirkete ait fabrikalarda üretilen ürünlerin nakliyesi ve dağıtımına ilişkin 06.08.2018 tarihli nakliye sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede her ayın son günü itibariyle hak edişlerin hesaplanacağının ve müvekkilinin hesabına yatırılacağının düzenlendiğini, sözleşme gereği müvekkilinin hakettiği taşıma bedelini içerir faturaların davalıya tebliğ edildiğini ve davalı şirket tarafından fatura içeriklerine itiraz edilmediği gibi fatura bedellerinin de ifa edilmemesi üzerine davalıya Ankara 30. Noterliğinin 19/08/2020 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalının ihtarnameye rağmen borcu ödemediğini ve temerrüde düştüğünü, davalı hakkında Ankara …İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibin davalının itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında müvekkili şirkete ait fabrikalarda üretilen ürünlerin nakliyesi ve dağıtımına ilişkin 06.08.2018 tarihli nakliye sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından toplam 436.253,46-TL’lik nakliye bedellerine ilişkin faturaların davalı tarafından ödenmediği iddiasıyla müvekkili şirket aleyhine icra takibine girişildiği, ancak taraflar arasındaki sözleşmenin ”VI. Cari Hesap” başlıklı maddesinde açıkça ”Taraflar işbu sözleşmeden doğacak alacak-borçların idare nezdinde tutulacak bir cari hesapta takip edilmesini kabul etmişlerdir. Taraflar idarenin kayıtlarının muteber olduğunu peşinen kabul ederler.” denildiği, bu hükme göre taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi bulunduğunu ve davacının münferit faturalar bakımından takip yapmasının hukuken mümkün olmadığını, davanın öncelikle bu nedenle reddi gerektiğini, davacının cari hesabının incelenmesinde her ne kadar 01.01.2020 tarihi itibariyle davacının önceki yıldan devir eden 285.157,27-TL alacağı gözükse de; davacı cari hesap alacağını değil, belirli tarih ve tutardaki ve tümü 2020 yılına ait fatura bedellerinin tahsilini istediğini, davacının kendisince bir takım hesaplamalar yaparak, kendisine sanki hiç bir ödeme yapılmamışcasına doğrudan doğruya 10 adet faturadan doğan alacağının tahsilini talep ettiğini, bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, dönem içerisinde davacıya cari hesabına mahsuben ödemeler yapıldığını, damga vergilerinin ödendiğini, cari hesapta çek-senet çıkışlarının gerçekleştiğini, davacının müvekkili şirketten satın aldığı ancak bedelini ödemediği ürünlerin mahsubunun dahi bu hesapta takip edildiğini, davacı cari hesabına yapılan (30.000) TL ödeme, toplam (237.017,13) TL çek-senet çıkışı, damga vergisi ödemeleri, davalının müvekkili şirketten satın alıp ödemediği (110.759,30) TL tutarındaki ürün bedelleri bu davaya konu edilen fatura tutarından mahsup edildiğinde davacının davaya konu ettiği miktarda bir alacağının bulunmadığını, yine taraflar arasındaki sözleşmenin 16. maddesi uyarınca davacının sevkiyatını yaptığı ürünlerin ahşap palet/ara seperatör/plastik palet/damacana vb. ekipmanlarını fabrikaya geri getirmekle yükümlü olmasına rağmen sevkiyatını yapmış olduğu ürünlerin palet ve damacanaları eksik teslim ettiğinden müvekkili şirketin davacıdan toplamda (6.966,57) TL alacaklı olduğunu, bu miktarın dahi davacı alacağından mahsubunun gerektiğini, öte yandan müvekkili şirketin de davacıdan satın alıp bedelini ödemediği 110.759,30 TL tutarındaki ürün bedeli borcunun davacı alacağından takas ve mahsubunu talep ettiklerini, davacı vekilince fatura konusu alacakların takip tarihinden itibaren % 13,75 oranında avans temerrüt faizi ile tahsili istenilmiş ise de, 12/06/2020 tarihinden itibaren avans faiz oranının % 10 olduğunu ve fahiş faiz miktarına da itiraz ettiklerini savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen dava, taraflar arasındaki nakliye sözleşmesi nedeniyle faturaya dayalı olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Asıl davaya konu Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı hakkında faturaya dayalı olarak 67.093,62 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibin davalının itirazı ile durması üzerine süresi içinde itirazın iptali talebiyle eldeki asıl davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Birleşen davayı konu Ankara …İcra Müdürlüğünün 2020/7129 sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı hakkında faturaya dayalı olarak 436.253,46 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibin davalının itirazı ile durması üzerine itirazın iptali talebiyle süresi içinde eldeki birleşen davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosya bilirkişiye tevdi olunmuş, bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin 2020 yılına ait ticari defterlerinin yasal süresi içinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davalı şirketin 2020 yılına ait ticari defterlerinin E-Defter olduğu ve yasal süresi içinde beratlarının alındığı, davacı tarafından davalı şirkete düzenlenen ve asıl dava konusu 31/08/2020 tarihli 67.093,62 TL bedelli faturanın davacı ve davalı şirket ticari defterlerine kayıt yapılarak 2020/Ağustos döneminde bağlı oldukları Vergi Dairelerine BA/BS formları ile beyan edildiği ve bu yönde bur uyuşmazlık bulunmadığı, davacı ticari defter ve kayıtlarına göre 2020 yılı sonu itibariyle cari hesap bakiyesinden dolayı 485.447,35 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu, davalı şirket defter ve kayıtlarına göre ise 2020 yılı sonu itibariyle davalının cari hesap bakiyesinden dolayı 466.879,72 TL tutarında davacıya borçlu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin rapora karşı beyan ve itirazları üzerine asıl dava bakımından itirazların karşılanması ve birleşen davaya konu faturalar bakımından inceleme yapılması için dosya bilirkişiye tevdi olunmuş, bilirkişi ek raporunda özetle; asıl dava yönünden takibin 31/08/2020 tarihli 67.093,62 TL bedelli faturaya ilişkin olduğu, davacı tarafından davalı şirkete düzenlenen başkaca faturaların olduğu, davalı tarafça yapılan ödemelerin detay olmadığı, cari hesaba mahsuben yapılan ödemeler olduğu, dava konusu faturaya ait ödemenin tespit edilemediği, cari hesap açısından ise davacı defter ve kayıtlarına göre, 2020 yılı sonu ve takip tarihi itibariyle cari hesap bakiyesinden dolayı 485.447,35 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu, davalı şirket defter ve kayıtlarına göre ise, 2020 yılı sonu ve takip tarihi itibari ile davalının cari hesap bakiyesinden dolayı 462.554,00 TL tutarında davacıya borçlu olduğunun tespit edildiği, birleşen dava yönünden ise, davacı tarafından davalı şirkete düzenlenen ve dava konusu yapılan toplam 436.253,46 TL tutarındaki faturaların davacı ve davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve bu yönde bir uyuşmazlık olmadığı, davacı tarafından davalı şirkete düzenlenen başkaca faturaların olduğu, davalı tarafça yapılan ödemelerin detay olmadığı, cari hesaba mahsuben yapılan ödemeler olduğu, dava konusu faturalara ait ödemelerin tespit edilemediği, cari hesap açısından ise davacı defter ve kayıtlarına göre, 2020 yılı sonu ve takip tarihi itibariyle cari hesap bakiyesinden dolayı 485.447,35 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu, davalı şirket defter ve kayıtlarına göre ise, 2020 yılı sonu ve takip tarihi itibari ile davalının cari hesap bakiyesinden dolayı 462.554,00 TL tutarında davacıya borçlu olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Bilirkişi kök ve ek raporunda, asıl ve birleşen dava konusu faturalar dışında da faturalar bulunduğu ve asıl ve birleşen dosya davalısı tarafından yapılan ödemelerin detay olmayıp cari hesaba mahsuben yapıldığı bildirilmekle, taraflar arasında düzenlenen tüm faturalar ve yapılan tüm ödemeler tarihleri ve tutarları ayrı ayrı gösterilmek ve TBK’nun 100 vd maddeleri ile taraflar arasındaki sözleşme maddeleri de irdelenmek, davalının itirazları da karşılanmak suretiyle rapor tanzimi için dosya bilirkişiye tevdi olunmuş, bilirkişi ikinci ek raporunda özetle; asıl dava bakımından davalı şirket ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle 462.554,00 TL tutarında davacı şirkete borçlu olduğu, söz konusu tutardan sadece dava ve takip konusu yapılan 31/08/2020 tarihli 67.093,62 TL tutarlı faturayı talep ettiği, birleşen dava yönünden davalının 395.460,38 TL tutarında davacıya borçlu olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
İddia ve savunma, toplanan deliller, alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 06/08/2018 tarihli nakliye sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından söz konusu sözleşmeye dayalı olarak davalı adına düzenlenen faturaların tahsili amacıyla başlatılan icra takiplerinin davalının itirazı ile durması üzerine yasal süresi içinde eldeki asıl ve birleşen davanın açıldığı, davalı vekilince taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunduğundan münferit faturalara dayalı olarak talepte bulunulamayacağının savunulduğu, TTK’nın 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşmenin cari hesap sözleşmesi olarak tanımlandığı, aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağının belirtildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin VI.Cari Hesap başlıklı maddesinde “Taraflar işbu sözleşmeden doğacak alacak-borçların idare nezdinde tutulacak bir cari hesapta takip edilmesini kabul etmişlerdir. Taraflar idarenin kayıtlarının muteber olduğunu peşinen kabul ederler.” düzenlemesinin yer aldığı, yine aynı sözleşmenin IV. Sözleşme Bedeli başlıklı maddesinde ” İdare tarafından her ayın son günü itibariyle hak ediş hesaplanacaktır. Ödemeler idare tarafından takip eden ayın 10-20. günleri arasında taşıyanın bildireceği banka hesabına yapılacaktır. Ödemeler EFT/ Havale yoluyla yapılacaktır. Karşılıklı anlaşma halinde ödemeler çek ile yapılabilecektir” hükmünün getirildiği, bu iki madde birlikte değerlendirildiğinde ödemelerin aylık olarak yapılacağının öngörüldüğü ve TTK’nın 89. maddesi anlamında bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, taraflar arasında açık hesap ilişkisi bulunduğu anlaşılmakla davalının münferit faturaya dayalı olarak takip yapılamayacağını ilişkin savunmasına itibar edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Eldeki asıl ve birleşen davaya konu icra takiplerinin faturaya dayalı olarak başlatılmıştır. Taraflar arasında TTK’nın 89. maddesi anlamında bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından ve aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilmesi gerektiğinden, yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara ilişkin ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı yönünden bir inceleme yapılması gerekmekte olup, taraflar arasındaki açık hesap ilişkisinin incelenmesi itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacaktır (Aynı yönde karar için bkz. Yargıtay HGK’nın 2017/19-903 E.-2018/974 K. sayılı ve 25/04/2018 tarihli kararı).
Bu açıklamalar ışığında eldeki asıl ve birleşen dava yönünden yapılan değerlendirmede; hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre asıl davaya konu 31/08/2020 tarihli 67.093,62 TL bedelli faturanın davacı ve davalı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu, faturanın ödendiğini ispat yükü altında olan davalının yaptığı ödemelerin detay olmadığı ve cari hesaba mahsuben yapılan ödemeler olduğu, dava konusu faturaya ait ödemenin tespitinin yapılamadığı anlaşılmakla asıl davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Birleşen dava yönünden ise, yine tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle tanzim edilen bilirkişi raporuna göre, davacı tarafından muhtelif tarih ve miktarlı toplam bedeli 436.253,46 TL olan 10 adet faturaya dayalı olarak takip başlatıldığı, takip ve dava konusu faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından davacıya yapılan ödemeler olmakla birlikte söz konusu ödemelerin cari hesaba mahsuben yapılan ödemeler olduğu, davalı tarafından yapılan ödemelerin detay olmadığı, dava konusu faturalara ait ödemelerin tespitinin yapılamadığı, buna göre fatura bedellerini ödediğini ispat yükü altında olan davalının ödemeyi ispat edemediği kanaati ile birleşen davanın da kabulüne karar verilmiştir. Asıl ve birleşen davaya konu alacağın faturaya dayalı olması nedeniyle likit olduğu anlaşılmakla, asıl ve birleşen davada davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Asıl davanın kabulüne,
Davalının Ankara15. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptaline, takibin 67.093,62 TL üzerinden ve takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle devamına,
-Hüküm altına alınan 67.093,62 TL’nin %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 4.583,17 TL harçtan peşin alınan 810,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.772,84 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 9.522,17 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 810,63 TL peşin harç olmak üzere toplam 869,63 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
6-Davacı tarafından yapılan 70,50 TL posta masrafı, 2.750,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 2.820,50 TL yargılama giderinden davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-6325 Sayılı Kanunun 18/A-14 maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacak olan 1.320,00 arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına
8-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
2-Birleşen davanın kabulüne,
Davalının Ankara …İcra Müdürlüğü’nün 2020/7129 sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptaline, takibin 436.253,46 TL üzerinden ve takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle devamına,
-Hüküm altına alınan 436.253,46 TL’nın %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 29.800,47 TL harçtan peşin alınan 5.268,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 24.531,62 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 38.862,67 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 5.268,85 TL peşin harç olmak üzere toplam 5.328,15 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 39,00 TL posta masrafı, 1.000,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.039,00 TL yargılama giderinden davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/05/2022