Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/595 E. 2023/54 K. 07.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/595 Esas – 2023/54
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/595 Esas
KARAR NO : 2023/54

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
DAVALI :
DAVA :Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)

DAVA TARİHİ : 24/09/2021
KARAR TARİHİ : 07/02/2023
YAZIM TARİHİ : 06/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … tarafından keşide edilerek müvekkili tarafından tahsile konulan 28.02.2019 tarihli 50.000,00,00 TL bedelli ve … seri nolu çekin karşılıksız çıktığını, davalı Bankanın Çek Kanunu kapsamında çek hesabı açarken göstermesi gereken özeni ve dikkati göstermeyip, çek hesabı açılmaması gereken şirket adına çek karnesi vermek suretiyle müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, davalı Bankanın sorumluluğunun 5941 sayılı Çek Kanununa dayandığını, dava dışı borçlu şirketin mali durumunun çek karnesi almaya yeterli olmadığı halde davalı bankaca çek hesabı
açarken gerekli özenin gösterilmediğini, davalı Bankanın basiretli bir iş adamı gibi hareket ederek, çek karnesi verirken bütün diğer
bankacılık işlemlerinde olduğu gibi basiret ve özenle davranmak zorunda olduğunu, bu … ve basiret borcunun gereği olarak Bankanın kredi talep eden her müşteri hakkında
yaptığı gibi çek karnesi talep eden müşteri hakkında da istihbarat yapması, müşterinin ödeme
gücünü ölçmesi ve çek hesabı açılırken alınması gereken belgelerin doğruluk ve sıhhatini kontrol etmesi gerektiğini, çek hesabı açılmasında aranan yasal şartların yanında bankacılık teamülleri ve yerleşik
uygulamaları gereğince diğer bütün kredi tahsis aşamalarında olduğu gibi Bankanın makul bir
süre ile müşterinin bankaya tevdi ettiği mevduatın miktarını ve hesap hareketlerini takip etmesi gerektiğini, ayrıca müşterinin işyerini ziyaret ederek iştigal konusunu, iş hacmini, borçlarını ödeme düzenini ve müşterinin iş ilişkisi içinde olduğu tacirleri tanıyıp analiz etmesinin de bankadan
beklenen bir yükümlülük olduğunu, zira çek hesabı açılarak çek defteri teslim edilmesinin aynı
zamanda müşteriye tesis edilen gayrinakdi kredi niteliğinde olduğunu, davalı Bankanın, dava dışı borçlu şirket ve ortakları hakkında gerekli araştırmayı yapmayarak
… yükümlülüğünü ihlal ettiğini, bu bağlamda, şirket ortaklarının karşılıksız çek kaydı bulunup
bulunmadığının, şirket ve ortakları hakkında icra takibi olup olmadığının, şirket ve ortaklarının vergi ve SGK borçlarının olup olmadığının, Kurumlar Vergisi Beyannameleri ve ekleri ile bilançolarının, bu beyanname ve bilançoya göre şirket likit değerlerinin (Hazır Değerlerin) çek
karnesi alma (kredi)yeterliliğinde olup olmadığının, şirketin nakit akışı ve mevduat hesabının
gereği gibi incelenmediğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hak ve alacaklar saklı kalmak kaydıyla alacak değerinin tam ve kesin olarak
belirlendiği aşamada HMK. m. 107 hükmü gereğince artırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin
öncelikle çekin karşılıksız çıktığı (zararın doğduğu) tarihten itibaren, bu talebin kabul görmemesi
halinde dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun m. 2/2’ye göre işleyecek avans faizi ile
birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının davada müvekkili Bankaya somutlaştırılmış hiçbir ithamda
bulunamadığını, davacı tarafın iddiasının kabul edilmesi halinde çek defteri verilmiş ve çek bedeli
ödenmemiş ise Bankaya rücu edilebileceği mantığının da kabul edilmesi gerektiğini, bu kabulün
ise hukuki bir karşılığının bulunmadığını,
yasa ile çek defteri veren bankanın her bir çek yaprağı için sorumluluk üst tutarının açıkça
belirlendiğini, bu kapsamda yasada açıkça belirlenmiş bu miktarın üstünde kalan yasa ile
düzenlenmemiş bir sorumluluğun müvekkili Bankaya yöneltilemeyeceğini, müvekkili Bankanın, basiretli bir tacir olarak müşterisinin çek yasaklılık durumunun bulunmadığını
tespit ettiğini, yanısıra müşterisi hakkında gerekli piyasa araştırmasını gerçekleştirerek tüm sorumluluklarını ifa ettiğini savunarak öncelikle huzurdaki yargılama konusu çek tutarı müvekkili bankaca yasal olarak karşılıksız
ödenen 2.030,00 TL’nin mahsubu ile üzerinden harcın ikmali için davacıya kesin süre
verilmesine, verilen kesin sürede harç yatırılmaz ise davanın açılmamış sayılmasına, huzurdaki davaya konu çekin karşılık tutarının müvekkili bankaca garanti edilmemesi nedeniyle davanın husumetten reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, davalı Banka tarafından dava dışı … adına basılan ve davacının cirantası olduğu 28.02.2019 keşide tarihli … seri no.lu çekin karşılıksız çıkması üzerine başlatılan icra takibinin de semeresiz kalması nedeniyle davalı bankanın çek hesabı açarken göstermesi gereken … ve dikkati göstermediği iddiasına dayalı olarak uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosya bilirkişiye tevdi olunmuş, bilirkişi raporunda özetle; dava dışı … adına çek hesabı açılırken Çek Kanunu gereğince tüm yükümlülüklerin davalı banka tarafından yerine getirilmiş olduğu, davalı banka tarafından dosyaya sunulmuş olan 04/04/2018 tarihli çek raporu bilgilerine göre; ibraz edilen çeklerin adedinin 784, ibrazında ödenen çeklerin 783, ibrazında ödenen çek tutarının 17.518.192 TL, arkası yazılan ve halen ödenmemiş çeklerin adedinin 0, arkası yazılan ve halen ödenmemiş çeklerin tutarının 0, arkası yazılan ve sonradan ödenen çeklerin adedinin 1, arkası yazılan ve sonradan ödenen çeklerin tutarının 1.345,00 TL,
ibraz edilen ilk çekin tarihinin 03.10.2008,
ibrazında ödenen son çekin tarihinin 02.04.2018, ibraz edilen ve arkası yazılan ilk çekin tarihinin 01.11.2011, ibraz edilen ve arkası yazılan son çekin tarihinin 01.11.2011 olduğunun tespit edildiği, Olduğu hususları tespit edilmiş,
Çek Endeksinin ise 1000 puan üzerinden “tüm çekler zamanında ödenmiş (En az riskli) olarak belirlenmiş
olduğu, adı geçenin çek ödeme performansı yönünden çek karnesi verilmesinde hatalı bir husus bulunmadığı, Ankara İcra Tevzi Bürosunun Mahkemeye muhatap 17.02.2022 tarih 2022/339 sayılı yazısı
ekinde yer alan listelerdeki kayıtların incelenmesi sonucunda, … hakkında muhtelif icra dairelerinde
ikame edilen icra takiplerinin davaya konu çek yaprağının dahil olduğu çek koçanının verildiği 01.10.2018
tarihinden sonra başlatıldığı, dolayısıyla 01.10.2018 tarihi ve öncesinde dava dışı … hakkında başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi Kredi Kayıt Bürosu A.Ş.’nin Mahkemeye muhatap
26.01.2022 havale tarihli yazısı ekinde yer alan listelerin tetkiki neticesinde; … hakkında muhtelif mahkemelerce verilmiş çek yasaklılık kararlarının 2019 yılına ait olduğu; diğer yandan, 2 adet protestolu senet
kaydından birinin 2019, diğerinin ise 2020 yılına ait olduğu belirlenmiş olduğunu, davaya konu çek yaprağının dahil
olduğu çek koçanının verildiği 01.10.2018 tarih itibariyle … hakkında alınmış “Çek Yasaklılık Kararı” ve
“Protestolu Senet Kaydı” bulunmadığının belirlendiği, bununla birlikte davaya konu çek yaprağının bulunduğu çek koçanının teslim edildiği 01.10.2018 tarihine kadar …
…’e 65 adet çek yaprağı verildiği,
söz konusu 65 adet çekten 37 adedinin 01.10.2018 itibariyle henüz Bankaya ibraz edilmediği, …’in davalı Bankadan aldığı çek yapraklarını ileri tarihli olarak keşide ettiği, çek koçanındaki
çek yaprağı adedinin bitmesini müteakip tekrar çek karnesi talebinde bulunduğu halde, daha önce verilmiş olan çek karnelerinden henüz ibraz edilmemiş çek yaprakları bulunmasına
karşın davalı Bankaca yeni çek karnesi taleplerinin kabul edildiği,
bu bağlamda, söz konusu Banka kayıtlarının, davacı tarafın “Davalı banka dava dışı borçlu şirkete çek
karnesi verirken henüz vadesi gelmemiş ödenmeyen çok sayıda çeki olduğu halde çek karnesi vermiştir.”
şeklindeki iddiasını destekler mahiyette olduğu dikkate alınarak, bu noktada davalı Bankaya sorumluluk izafe edilip edilemeyeceği, edilecek ise sorumluluk oranının ne
olacağı hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğu, Kredi Kayıt Bürosu bünyesinde kurulmuş olan FİNDEKS aracılığı ile, FİNDEKS uygulamasına üye
olan şirketlerin, ticari işlemlerine kabul edecekleri çekler yönünden keşidecinin ödeme geçmişini sorgulanabildiği, keşidecinin çeklerini ödeme performansını gösteren rapor alınabildiği, basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken herhangi bir ticaret şirketinin, keşide edilen bir çeki kabul ederken, FİNDEKS uygulamasından alınmış çek raporunu keşideciden talep etmesi ve bu suretle çek
keşidecisinin çek geçmişini sorgulaması, çeki kabul edip etmeme noktasındaki kararını ise bu incelemenin
neticesine göre vermesinin halin icabı olarak değerlendirilmesi gerektiği,
bu bağlamda, davacı şirketin, Findeks aracılığı ile alınmış çek raporunu …’den talep etmiş
olması halinde karşılıksız çeki olup olmadığı, varsa kaç adet olduğu, henüz ibraz edilmemiş ne kadar çekinin
bulunduğu, çek endeksinin ne olduğu, geçmiş çek ödeme performansı gibi hususlarda kesin bir tespite ulaşması,
bu suretle de çeki kabul etmeyip oluşan zararı önlemesi imkan dahilinde iken, dava dilekçesinde yer alan …
…’in çok sayıda karşılıksız çeki ve henüz ibraz edilmemiş çekleri bulunduğu yönündeki beyanların, davaya
konu çekin ödeme aracı olarak kabul edilirken Findeks uygulamasının getirdiği bu olanaktan yararlanılmadığına
işaret ettiği dikkate alınarak iddia olunan zararın oluşumunda davacı şirkete sorumluluk izafe edilip edilmeyeceği, edilecek ise oranın ne olacağı hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
İddia ve savunma, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı eldeki dava ile davalı bankanın çek hesabı açılışı sırasında Çek Kanunu gereği yeterli inceleme ve araştırma yapmadan çek karnesi verdiği ve çekin karşılığının bulunmadığı iddiasına dayalı olarak zararının tazminini talep etmiş, davalı banka ise yükümlülüklerini yerine getirdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Çek Kanunu’nun 2. maddesine göre bankalar çek hesabı açmak maksadıyla bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açmak isteyenin yasaklılık ve engel durumu bulunup bulunmadığını Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nca 9’uncu maddeye göre bankalara yapılan duyurular çerçevesinde her birinin kendi nezdinde oluşturduğu kayıtlardan araştırırlar; ayrıca bu kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler. Yine aynı maddenin 2. fıkrasında “Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin Risk Merkezi ile adli sicil kayıtlarını ve açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması hâlinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesinde; davalı banka tarafından dosyaya sunulan belgelere göre, dava dışı …’in ticaret sicil kaydı suretinin ve faaliyet belgesinin temin edildiği, sicil kayıt suretine göre … Mühendislik unvanı ile 26.03.2008 tarihinde oda kaydının yapıldığı, E-Vergi levhasının sorgulandığı ve bu belgeye göre şirketin 2011,2012, 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarında ticari faaliyetleri dolayısıyla vergi tahakkuk ettirildiği, bu durumun firmanın faal ve karlı olarak çalışmakta olduğuna işaret ettiği, adli sicil kaydının alındığı ve bu belgeye göre adli sicil kaydının olmadığının tespit edildiği, ticaret sicil gazetesinin ve şirketi temsile yetkili kişilerin imza sirkülerinin temin edildiği, böylece çek karnesinin verildiği tarihte dava dışı …’in … Mühendislik firmasının fiilen ticari faaliyette bulunduğunun anlaşıldığı, çek talebine ilişkin 20/08/2015 tarihinde iş yeri ziyaretinin gerçekleştirildiği ve işyerinin faal olduğunun davalı Banka yetkililerince imza altına alındığı, çek talebine istinaden ilk çek talebi değerlendirme formu düzenlendiği ve istihbarat sonuçlarının uygun olarak tespit edildiği, buna göre davalı bankanın dava dışı … ile 03/04/2014 tarihinde çalışmaya başladığı, çek talebi yönünden istihbari çalışmaların 20/08/2015 tarihinde başladığı, dolayısıyla davalı bankanın müşterisi ile belirli bir süre çalıştıktan sonra çek karnesi talebini işleme aldığı, Çek Kanunu gereği alınması gerekli belgelerin temin edilip muhafaza edildiği ve çek karnesi talebi yönünden karşılıksız çek, protestolu senet, takipteki kredi durumu, e-haciz kayıtlarına ilişkin olarak
istihbarat yapılmak suretiyle çek karnesi talebinin kabul edildiği ve bu bağlamda davalı Bankanın Çek Kanunu uyarınca çek hesabı
açılırken gerekli yükümlülüklerini yerine getirildiği sonucuna varılmıştır. Öte yandan alına bilirkişi raporunda ayrıntıları gösterilen çek raporuna göre de çek ödeme performansı yönünden çek karnesi verilmesinde hatalı bir husus bulunmadığı, … hakkında açılan icra takiplerinin ve muhtelif Mahkemelerce verilen çek yasaklılık kararlarının davaya konu çek yaprağının dahil olduğu çek koçanının verildiği 01/10/2018 tarihinden sonra olduğu, bu yönüyle de davalı bankanın bir kusurunun bulunmadığı, her ne kadar bilirkişi raporunda; davaya konu çek yaprağının bulunduğu çek koçanının teslim edildiği 01.10.2018 tarihine kadar
…’e 65 adet çek yaprağı verildiği,
söz konusu 65 adet çekten 37 adedinin 01.10.2018 itibariyle henüz Bankaya ibraz edilmediği,
…’in davalı Bankadan aldığı çek yapraklarını ileri tarihli olarak keşide ettiği, çek koçanındaki
çek yaprağı adedinin bitmesini müteakip tekrar çek karnesi talebinde bulunduğu halde, daha önce verilmiş olan çek karnelerinden henüz ibraz edilmemiş çek yaprakları bulunmasına
karşın davalı Bankaca yeni çek karnesi taleplerinin kabul edildiği ve bu bağlamda söz konusu Banka kayıtlarının, davacı tarafın “Davalı banka dava dışı borçlu şirkete çek
karnesi verirken henüz vadesi gelmemiş ödenmeyen çok sayıda çeki olduğu halde çek karnesi vermiştir.”
şeklindeki iddiasını destekler mahiyette olduğu belirtilmiş ise de, çek karnelerinin verildiği tarihler itibariyle karşılıksızdır işlemine tabi tutulan çek bulunmadığı, dolayısıyla ibraz edilmemiş çeklerin bulunmasına karşın yeni çek yaprağı verilmesin davalının sorumluluğuna neden olmayacağı kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın reddine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan her hangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-6325 Sayılı Kanunun 18/A-14 maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacak olan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına
7-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan gider avansının ve delil avansının kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/02/2023