Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/374 E. 2022/580 K. 26.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/374 Esas – 2022/580
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/374 Esas
KARAR NO : 2022/580

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2013
KARAR TARİHİ : 26/09/2022
YAZIM TARİHİ : 24/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde Mağazam Paket Sigorta Poliçesi ile teminat altına alınmış işyerinde davalının maliki, bakım ve onarımında sorumlu olduğu ana kanalizasyon şebekesinin 12-13 Mart 2013 tarihlerinde aşırı yağışlar sonrası kanalizasyon tesisatının yönetmeliklere uygun durumda bulunmaması, kanalların yapım, bakım, onarımındaki eksiklikler, yetersizlikler, yağmur sularının kontrol altına alınmaması nedeniyle vs nedenlerle taşması, tıkanıp geri tepmesi neticesinde işyerine muhtelif yerlerden sirayet eden sular nedeniyle meydana gelen ve eksper raporuyla tespit edilen 72.306,00 TL hasarın 14.05.2013 tarihinde sigortalıya ödendiğini ve TTK’nın 1301. maddesi hükmü gereği sigortalıya halef olduğunu ileri sürerek sigortalıya yaptığı ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen olay ile idare arasında illiyet bağı olmadığını, zararın işyerinin konumundan kaynaklandığını, ASKİ Deşarj Yönetmeliği 10/m bendi gereğince kanalizasyon şebekesine bağlı veya bağlanacak olan binaların bodrum katlarının atık suları, cazibe ile akıtılabilse dahi mal sahibi, müteahhit veya apartman yöneticisinin parsel çıkış bacasında atık suyun geri gelmesini önleyecek tedbirleri almak zorunda olduğunu, aksi takdirde binaların uğrayabileceği zararlardan idarenin sorumlu olmayacağını, ilgili önlemlerin alınıp alınmadığı, alınan önlemlerin neler olduğu ile sigortalı kusurunun araştırılması gerektiğini, müvekkilinin herhangi sorumluluğu bulunmadığını, davaya dayanak poliçede su klozu bulunmaması, poliçe konu ve zaman itibarıyla dava konusu olayı kapsamadığının anlaşılması halinde davacının sorumlu olmayacağından bu davayı da açamayacığını, dava konusu yerin iskan ruhsatı ve tasdikli projesinin istenmesi ile uygunluğunun tespiti gerektiğini, zarar gördüğü iddia olunan şeylerle ilgili tamir, bakım masrafı yapılmış ise bu harcamalara ait evrakın ibrazının gerektiğini, eşyaların sudan etkilenen eşyalar olup olmadığı, ne oranda etkilendikleri, muhafaza koşullarına uygun olup olmadığı, davacının eşyasını muhafaza için gerekli tedbirleri alıp almadığının tespiti gerektiğini, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, talep edilen faiz başlangıç tarihlerini kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dava, iş yeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizin 2013/541 E.-2015/865 K. sayılı ve 14/12/2015 tarihli davanın kabulüne dair kararının davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. HD’nin 2016/6659 E.-2019/7736 K. sayılı ve 18/06/2019 tarihli ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiş, davalı vekilince karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 17. HD’nin 2019/5705 E.-2020/9134 K. sayılı ilamı ile karar düzeltme isteminin kabulü ile onama ilamının kaldırılmasına, davalının vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine ve “………Mahkemece, anılan bilirkişi raporu doğrultusunda tüm kusurun davalı idarede olduğu kabul edilerek davanın tam kabulüne karar verilmiş ise de; davalı vekilinin davacının sigortalısının Deşarj Yönetmeliği maddelerine göre parsel çıkış bacasında atık suyun geri gelmesini önleyecek tedbirleri alması gerektiği, bu yönüyle davalının bir sorumluluğunun olmadığı savunmasının raporda yeterince değerlendirilmediği, davacının sigortalısının en azından müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı, geri tepmeyi engelleyici tedbirler alıp almayacağı hususları üzerinde hiç durulmadığı, sigortalıya ait iş yerinin bulunduğu binanın projesinin onayından yapı kullanma izin belgesinin verilmesine kadarki aşamalarında davalı idarenin denetim görevini gerektiği gibi yerine getirmemiş olması kusurunun yoğunluğunun tespitinde önem arz etmekte ise de, salt idarenin denetim görevini ihmal etmiş olmasının, binanın sahibi, yüklenicisi veya yöneticisinin geri tepmeyi önleyecek tedbirleri alma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı açıktır. Öte yandan, zararın davalı ASKİ’nin sorumluluğunda bulunan rögar hattında gerçekleşen tıkanıklık sebebiyle meydana geldiği sabit olup, kanal bağlantı ruhsatının bulunmaması veya binanın geri tepmeyi engelleyici sisteminin bulunmaması tesis sahibi olan ASKİ’nin BK 58. maddesi hükmüne göre illiyet bağını ortadan kaldırmaz. Ancak; bilirkişi raporunda belirlenen maddi olgular göz önüne alındığında zararın artmasına etken olup 818 Sayılı BK 43 ve 44. maddeleri gereği davacının (sigortalının) müterafik kusuru dikkate alınarak tazminattan belirlenecek oranda indirim yapılması mümkün olabilir.
Buna göre, mahkemece yapılacak iş; hasarın meydana geldiği yerin kanal bağlantısına ait evraklar, Deşarj Yönetmeliği hükümleri ve geri tepmenin oluş şekli değerlendirilmek suretiyle zararın meydana gelmesinde davacının sigortalısı veya bina yönetimi gibi başkasının müterafik kusurunun olup olmadığı yönlerinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre karar vermek olup, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle bozma kararı verilmiş, Mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi heyet raporu alınmış, bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; daha önce keşif günü yapılan incelemelerde dava konusu işyerinin zemin kat ve aşağıya merdivenle inilen bodrum kattan ibaret olduğu, binanın önündeki ASKİ’ye ait kanalizasyon muayene bacası ve binanın bodrum katındaki pis su çıkışının incelenmesinde binanın bacaya bağlantısında geri tepme klapesinin bulunduğunun görülemediğini, olayın meydana gelmesinin aşırı yağışlardan kaynaklanması, boru çapının yetersiz olması, bakımının /temizliğinin sık yapılmaması, kanal vizesi verilirken bina çıkışına çekvalf konulması hususunun şart konulmaması, konulup konulmadığının kontrol edilmemesi, bacaya yüzeyden girmiş olabilecek katı maddelerin etkisiyle bacanın tıkanmasında davalı ASKİ’nin asli kusurlu olacağı ve kusuru oranının % 60, davacı sigorta şirketinin sigortalısının ise böyle bir su baskınının düşünülerek bodrum katta gerekli tedbirlerin alınmaması, Deşarj Yönetmeliğinde belirtilen geri tepme klapesinin konulmaması nedeniyle müterafik kusurlu olacağı ve kusur oranının % 40 olacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
İddia ve savunma, toplanan deliller, Yargıtay bozma ilamı kapsamı, alınan bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilince davalının sorumluluğunda olan rögarın tıkandığı iddiası ile sigortalı iş yerinde oluşan ve sigortalıya ödenen hasarın tahsili talebiyle eldeki davanın açıldığı, rögardan geri tepen pis suyun basması sonucu deponun alt katında bulunan ayakkabı ve çizmelerde toplam 72.306,00 TL zarar meydana geldiği, zararın poliçede bulunan sel veya su baskını teminatı kapsamında kaldığı, davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalı şirkete 14/05/2013 tarihinde bu bedeli ödediği hususların yargıtay bozma ilamının kapsamı dışında kalarak kesinleştiği, Yargıtay bozma ilamı uyarınca sigortalıya ait meskenin bulunduğu binanın, projesinin onayından yapı kullanma izin belgesinin verilmesine kadarki aşamalarında, davalı idarenin denetim görevini gerektiği gibi yerine getirmemiş olması kusurunun yoğunluğunun tespitinde önem arzetmekte ise de, salt idarenin denetim görevini ihmal etmiş olması, binanın sahibi, yüklenicisi veya yöneticisinin geri tepmeyi önleyecek tedbirleri alma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı dikkate alınarak hasarın meydana geldiği yerin kanal bağlantısına ait evraklar, Deşarj Yönetmeliği hükümleri ve geri tepmenin oluş şekli değerlendirilmek suretiyle zararın meydana gelmesinde davacının sigortalısı veya bina yönetimi gibi başkasının kusurunun olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması için alınan bilirkişi ek raporunda davalının asli kusurlu, davacı şirket sigortalısının tali kusurlu olduğu belirtilmiş olup, Mahkememizce bilirkişi ek raporundaki teknik belirlemeler dikkate alınarak Deşarj Yönetmeliğine göre yaptırılması zorunlu olan geri tepmeyi önleyici sistemin bina sahibi yaptırma durumunda ise de bu sistemin olup olmadığını kontrol denetleme yapma, binanın sisteme bağlama ve kullanmaya izin verme görevi de davalı idareye ait olması nedeniyle ek raporda belirtilen sigortalının % 40 kusurlu olduğuna dair tespite itibar edilmeyerek davaya konu binanın projesine uygun olarak yapılmış olması, yapı kullanım belgesinin ve kanal vizesinin alınmış olması da gözetilerek davalı sigortalının müterafik kusurunun takdiren % 25 olması gerektiği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, 6098 sayılı TBK’nın 51 ve 52. (818 sayılı BK’nın 43. ve 44.) maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen kabul edilmesi halinde indirimden dolayı reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilemeyeceği yerleşik Yargıtay uygulamaları ile kabul edildiğinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş ve yargılama giderleri davalı üzerinde bırakılarak davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın kısmen kabulüne, 54.229,50 TL’nin 14/05/2013 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 3.704,42 TL harçtan davalı tarafça bozma öncesi tahsil müzekkeresi ile ödenen 3.704,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 0,05 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 24,20 TL başvurma harcı, 1.234,85 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.259,05 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan Bozma öncesi 731,50 TL TL posta masrafı, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 177,50 TL keşif harcı, bozma sonrası yapılan 1.200,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 2.909,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan Bozma öncesi 50,00 TL posta ve Bozma sonrası 50,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 100,00 TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/09/2022