Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/318 E. 2021/426 K. 14.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/318 Esas
KARAR NO : 2021/426

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 20/05/2021
KARAR TARİHİ : 14/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında dosya alacaklısı … A.Ş ‘nın talebiyle dosya borçluları … Boya İnşaat San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile … ‘in üçüncü kişilerde bulunan alacağına dair müvekkili şirket olan … Ltd.Şti ‘ye İİK.89/1 maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderildiğini, söz konusu haciz ihbarnamesi müvekkili şirkete 22/06/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, iş bu ihbarnameye taraflarınca 27/06/2018 tarihinde itiraz edildiğini, … Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ile … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında dosya alacaklısı … A.Ş tarafından tasarrufun iptali davası açıldığını ve dosya borçlusu … Boyanın bazı tasarruflarının iptal edildiğini, … Hukuk Mahkemesinin … E. … K. Sayılı ilamı sonucunda Ankara …. Noterliğinin 11/05/2018 tarih ve … yevmiye numaralı alacağın devri sözleşmesinin iptali ile … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kararı ile dosya borçlularının müvekkili şirket olan … da alacağı olduğu düşünülen 110.908,00 TL nin ödenmesine karar verildiğini, Ankara …. Noterliğinin 11/05/2018 tarih ve…yevmiye no lu alacağın devri sözleşme müvekkili şirkete bildirildiğini ve müvekkili şirket tarafından da 15/10/2018 keşide tarihli çek ile 16/05/2018 tarihinde … Boya’ya olan borcunu devir sözleşmesi gereği … Döküm Maden Mak. İnş. Ltd. Şti.’ye ödendiğini, ayrıca müvekkili şirketin dava dışı … Döküm Maden Mak. İnş. Ltd. Şti.’ye 81.977,51 TL ödeme yaptığını, ödeme tarihi olan 16/05/2018 tarihinde … Boya Ltd.Şti’nin müvekkili firmadan alacağı tutarın 81.977,51 TL olduğunu, devir sözleşmesi gereğince müvekkilinin iyi niyetli ve 3. kişi olarak borcunu sözleşmede belirtilen tüzel kişiye ödediğini, bu aşamada devir sözleşmesi iptal edilse dahi müvekkilinin herhangi bir borcunun varlığından bahsedilemeyeceğini belirterek … Müdürlüğünün … E. Sayılı dosya ile cebri icranın devamı hususunda durdurma kararı verilmesini, mahkemenin ek teminat istemesi halinde ek teminat karşılığı durdurma kararı verilmesini yapılacak yargılama neticesinde müvekkilinin … müdürlüğü … E. Sayılı dosya alacaklısına burçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalı tarafa usul ekonomisi gereği tebliğ edilmemiştir.
Dava, Menfi Tespit istemine ilişkindir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 12/04/2021 tarih Esas No: 2021/27 Karar No: 2021/616 nolu ilamında;
“Dava, hukuki niteliği itibariyle, İİK’nın 72.maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Uyuşmazlık, imza inkarına dayalı menfi tespit davasıdır.
Mahkemece, zorunlu arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Öncelikli olarak incelenmesi gereken husus, menfi tespit davasında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olup olmadığı hususudur.
Belirtilmelidir ki 19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir.
Anılan maddeye göre; “(1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda arabuluculuk, dava şartı olarak belirlenmiştir.
Madde gerekçesi “Maddeyle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinde belirtilen davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilerek bu uyuşmazlıkların temelinden, çok daha kısa süre içinde, daha az masrafla ve tarafların iradelerine uygun bir şekilde çözülmesi amaçlanmaktadır.” şeklindedir.
Yukarıda belirtildiği üzere gerekçede amaçlanan, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların, arabulucuda çözümlenmesi olup, madde metninde konusu …”bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava…” denilmek suretiyle dava türleri ayrımı belirtilmemiştir.
Yasa metninde dava türü olarak sınırlamaya gidilmeden, arabuluculuğa başvuru dava şartı olarak tayin etmiştir. Sonuç itibariyle yasa metni ve gerekçe bir bütün olarak değerlendirildiğinde; ”alacak”, ”tazminat” davalarının tür olarak arabuluculuğa başvurma şartına bağlandığı, menfi tespit davasının ise anılan düzenleme kapsamı dışında tutulduğu sonucuna ulaşılması pek mümkün görülmemiştir.
Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde, ayrıca menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılması ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde de yarar vardır.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı, icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır.
Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davası olup özünde bir eda davası olduğunun da kabulü gerekir.
Menfi tespit davasında da öncelikli olarak bir alacağın varlığının tartışıldığı açık olup bu nedenle, alacaklının dava açarken arabulucuya başvurma dava şartına tabi tutulması ancak aynı konu ve alacakla ilgili borçlunun açabileceği menfi tespit davasının arabuluculuğa başvurma dava şartına tabi tutulmaması hak arama yönünden eşitsizliğe yol açacağı gibi dava türü olarak bir ayrımın gözetilmesi de arabuluculuk dava şartının özüne aykırı olacaktır. Genel gerekçe ve madde gerekçesinde dava türüne göre bir ayrıma işaret etmediği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda somut olayda: davacı tarafça, imza inkarı nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi istenmiştir. Taraflar arasındaki dava menfi tespit davası olup, uyuşmazlık TTK 4/1-a maddesi gereğince mutlak ticari dava olup, TTK’ nın 5/A maddesi gereğince ve yukarıda belirtilen gerekçelerle dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi gereğince davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Davacının da dava açılırken dava dilekçesine anlaşmazlık tutanağını ekleyerek davayı açması gerekir ise de, başvuru yapılıp bu tutanağın eklenmemesi halinde izlenecek usul de yukarıda belirtildiği üzere 18/A maddesinde düzenlenmiştir.
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında; davacı taraf, arabulucuya başvurmadan, süreç tamamlanmadan 12.08.2020 tarihinde eldeki davayı açmıştır. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.” denilmiştir.
7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren, 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” hükmü uyarınca ”konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda” dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale gelmiş, eş söyleyişle arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır. Kanuni düzenleme ve Ankara BAM 22. Hukuk Dairesinin yeni tarihli kararı göz önünde bulundurularak hüküm tesis edilmiştir.
Dava, Menfi Tespit davası niteliğinde olup, davacıya arabuluculuk tutanak aslını sunması için 1 haftalık kesin süre verilmiştir. Davacı bu sürede arabuluculuk son tutanağını ibraz etmemiştir.
Davanın, 7155 sayılı kanun ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesinin yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açılmış olduğu, davacıya, 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesi gereğince verilen kesin süreye rağmen, dava açılmadan evvel arabuluculuğa müracaat edildiğine dair dava dilekçesinde beyan bulunmakta ise de arabuluculuk tutanağının mahkememize sunulmadığı anlaşılmakla, davanın HMK. 114. ve 115. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın, 6102 Sayılı TTK’nın 5/A ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi ile HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf başvuru yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/06/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı