Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/300 E. 2022/255 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/300 Esas – 2022/255
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/300 Esas
KARAR NO : 2022/255

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/05/2021
KARAR TARİHİ : 30/03/2022
YAZIM TARİHİ : 21/04/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı DHMİ Genel Müdürlüğünün 233 sayılı KHK hükümlerine tabi olarak kurulmuş Kamu İktisadi Kuruluşu olduğunu, hizmet binası ile işletmekte olduğu hava liman/meydanlarında temizlik hizmetlerini piyasaya yaptırdığını, Davalı şirket ile imzalanan sözleşme ve eklerinde yer alan teknik şartnamelerin ilgili maddelerinde “Yüklenicinin istihdam ettiği işçilerin; İş Kanunu, SSK Mevzuatı ve diğer kanun ve mevzuatlarla belirlenen uygulamalar, hak ve alacaklar bakımından muhatabı da sorumlusu da yüklenicidir. Yüklenici tarafından istihdam edilen işçilere ilişkin herhangi bir sorumluluk DHMİ’ne yüklenemez.”’ şeklinde düzenlemenin bulunduğunu, Davacı Genel Müdürlüğün Tekirdağ, Çorlu, Gaziantep ve Diyarbakır Havalimanlarında davalı şirketin çalışanı olarak görev yapan …. tarafından işçilik alacaklarının ödenmesi talebi ile açılan davaları neticesinde verilen kararlarla hüküm altına alınan miktarların icra dosyalarına ödendiğini, Ödenen toplam 46.407,44-TL’nin tahsili için arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun …. Karar sayılı ilamında, tarafların sorumluluğu yönünde sözleşme hükümleri dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği gerekçelerine yer verildiği belirtilerek, Davacı genel müdürlük tarafından dava dışı işçiler için ödenen 46.407,44-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesi” talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davalı Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün ise Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. Maddesine göre kurulmuş bulunan Kamu Kamu İktisadi Teşebbüsü olduğunu, Ankara …İş Mahkemesi’nin … Esas, …Karar ve 25.09.2018 kararın incelenmesinde, davacısının …, davalısının Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü olduğunu, dava sonunda davanın kabulü ile 7.614,04-TL net ihbar tazminatının faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ‘1.866,67-TL ödenmeyen kıdem tazminatının faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verildiğini, Kararda 2.180,00-TL vekalet ücretinin,672,20-TL yargılama giderinin ve 162,40-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedildiğini, Kararın gerekçesinde, davacının davalıya ait işyerinde 21.02.2012-16.11.2014 tarihleri arasında 2.yıl 9 ay 6 gün süre ile DHMİ’den ihale ile hizmet alım sözleşmesi imzalayan işverenler nezdinde çalıştığının belirtildiğini, Kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin ….Karar sayılı ve 23.06.2014 tarihli kararı ile onanmasına karar verildiğini, Davalı idare tarafından Atatürk, Esenboğa, Milas Bodrum …. Kayseri, Konya,… Uşak ve Van Ferit Melen Hava Meydanlarına 01.10.2009-31.12.2011 tarihleri arasında olmak üzere 90 sağlık personeli, 2 psikolog ve 22 back-up ile sağlık hizmetleri alım ihalesi açıldığını, ihalenin en avantajlı teklifi veren davacı şirket üzerinde kaldığı ve ihale konusu hizmete 01.10.2009 tarihi itibariyle başlandığını, Ancak taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin davalı kurum tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini, davalı kurumun Ankara 5. İdare Mahkemesinin 2014/1659 Esas sayılı dosyasından verilen kararı gerekçe göstererek (Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası tarafından davalı kuruma açılmıştır) sözleşme ilişkisini süresinden önce 27.11.2014 tarihinde sonlandırdığını, Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin 2014/1659 Esas sayılı dosyasının kararında, “4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 4. Maddesinde hizmetin tanımlandığını, bu hizmetler arasında sağlık hizmetinin olmadığını, Anayasanın 128/1 maddesinde devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği hükmü, DHMİ’nin 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamesinin 3. Maddesi gereği hizmetlerin memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle görülmesi gereği karşısında sağlık hizmetinin ihale ile yüklenici personeline yaptırılmasının mümkün olmadığı hükmü karşısında “sağlık hizmetlerinin’ alt işverene devredilemez işlerden olduğu”nun hüküm altına alındığını, ve böylece davalı DHMİ’nin “sağlık hizmeti’ni alt işverene veremeyeceğinin belirlendiğini, bu kararın Danıştay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bu kararı gerekçe gösteren davalı DHMİ’nin, davacı şirkete verdiği ihaleye ilişkin sözleşmeyi de derhal feshettiği, Davacı kurumun, alt işverene vermemesi gereken “sağlık hizmeti’ işini muvazaalı şekilde alt işverene verdiğine inanarak sözleşmeyi derhal feshettiğini, Asıl işin bir bölümünün “işletmenin ve işin gereği” veya “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” olması halinde alt işverene verilmesinin olası olduğunu, bu koşulların asıl işveren alt işveren ilişkisinin sınırlarını oluşturduğunu, bu sınırların aşılması durumunda diğer bir deyişle alt işverene verilmesi mümkün olmayan bir işin alt işverene bırakılması ya da muvazaalı bir ilişki içine girilmesi halinde alt işveren işçilerinin baştan itibaren asıl işveren işçileri olarak işlem göreceğini, bu itibarla da davacı şirket nezdinde bu ihaledeki hizmet için çalışmaya başlayan tüm işçilerin baştan itibaren DHMİ’nin işçisi sayılması gerektiğini, bu işçilerin tüm işçilik alacaklarından da DHMİ’nin sorumlu olması gerektiğini, benzer uyuşmazlıkla ilgili Yargıtay içtihatlarının da bunu ifade ettiğini, Nitekim söz konusu muvazaalı ilişkiyi izah eden emsal nitelikteki gerekçeli kararında davacı şirket ile davalı arasındaki muvazaalı ilişkinin şu şekilde hükme bağlandığını, Ankara 9. İş Mahkemesi’nin …tarihli gerekçeli kararında aynen, “Davalı idare 4734 sayılı Kamu Ihale Kanunu hükümlerine göre ihaleye çıkmıştır. 4734 sayılı Yasadaki hizmet tanımı içeriğinde, sağlık hizmetine yer verilmemiştir. Sağlık hizmetinin gördürülmesi için gerekli personelin ihale yolu ile çalıştırılması 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 4734 sayılı Yasa hükümlerine aykırıdır. Ancak yukarıda belirtildiği gibi Hava Alanı Yapımı, İşletim ve Sertifikalandırma Yönetmeliğinde, havalimanında sağlık hizmeti verilmesi zorunlu olduğundan idare kadro alamaması, sağlık hizmetindeki ihale yasağını göz önüne alarak sağlık personeli temin yoluna gitmek için dava dışı şirketle işçi temini yönünde anlaşmaya vardığı anlaşılmıştır.” denildiğini, Hal böyle olunca bahsi geçen gerekçeli karardan da anlaşılacağı üzere, davacı kurumun mevzuata aykırı olarak alt işverene verilmesi mümkün olmayan bir işin alt işverene bırakılması durumunun söz konusu olduğunu, bu beyanda muvazaalı bir ilişki içine girildiğini ve alt işveren işçilerinin baştan itıibaren asıl işveren işçileri olarak işlem göreceğinin izah olduğunu, bu itibarla da davacı şirket nezdinde bu ihaledeki hizmet için çalışmaya başlayan tüm işçilerin baştan itibaren DHMİ’nin işçisi sayılması gerektiğini ve işbu işçilerin tüm işçilik alacaklarından da DHMİ’nin sorumlu olması gerektiğini, Alt işverene verilmemesi gereken sağlık hizmeti işini, alt işverene vererek muvazaalı bir sözleşme ilişkisi kurulmasını sağlayan davacı kurumun, bu ihale kapsamında çalıştırılan tüm işçilerin tek işvereni sayılmasının gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davanın konusu; dava dışı işçiler tarafından açılan davalar sonucunda hükmedilen tutarların mahkeme ilamı ve icra takipleri uyarınca davacı tarafça ödenen bedellerin rücuen tahsiline ilişkin tazminat davası olduğu , taraflar arasındaki uyuşmazlığın rücu koşullarının mevcut olup olmadığı, ve buna göre alacağın varlığı ve miktarına ilişkindir.
Davacı vekilinin mahkememiz yetkisine yaptığı itiraz 21/09/2021 tarihli celse 2 nolu ara kararıyla reddedilmiştir.
Alınan bilirkişi raporu ve toplanan bütün deliller gözetildiğinde;
Davacı ile davalı arasında imzalanan ve dosyaya ibraz edilen sözleşmelerin 2012 yılından sonrasına ait olduğu, dava dışı işçilerin çalıştığı tüm dönemler yönünden sözleşme imzalandığı ve dava dışı işçilerin iş mahkemesi kararlarına konu çalışmalarının tamamının davalı şirket nezdinde geçtiği,
Ankara 38. İş Mahkemesinin … sayılı dosyasında verilen kararın davalısının DHMİ olduğu, verilen kararın BAM incelemesi sonucunda kaldırılıp yeniden hüküm oluşturulduğu ve İstanbul 6. İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyasından takibe konulduğu ve davacı tarafından ferileri ile birlikte 26/02/2021 tarihinde 12.400,12 TL yatırıldığı, ayrıca 954,29 TL gelir vergisi stopajı tahakkuk edildiği, anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmeler ve eki teknik şartnamelerde “yüklenicinin istihdam ettiği sağlık personelinin iş kanunu, SGK mevzuatı ve diğer kanun ve mevzuatlar ile belirlenen uygulamalar, tüm hak ve alacaklar bakımından muhatabı da sorumlusu da yüklenicidir. Yüklenici istihdam ettiği personelin 4857 sayılı iş kanunu ve ilgili yönetmeliklerde doğan tüm ekonomik ve sosyal haklarını yerine getirmekle yükümlüdür. Yüklenici tarafından istihdam edilen personele ilişkin herhangi bir sorumluluk ihale makamı olan DHMİ’ye yüklenemez” hükmü bulunmaktadır. Sözleşme hükmü gözetildiğinde işçilik alacaklarından dolayı nihai sorumluluğun davalı yüklenici olduğu tartışmasızdır, bunun yanında benzer davalarda Yargıtay 23. Hukuk Dairesi; ihale şartlarıyla belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedelle yapılmasının üstlenildiği, bu sözleşmelerde yüklenicinin üstlendiği hizmetin kendi işçisi ile yerine getireceği, işverenin ise, sözleşme bedelini ödeyeceği ve işverenin yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal hakları takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğunun bulunmadığı, iş kanununa göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olunmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması gerektiği ve bu kapsamda işçiyi çalıştıran yüklenicilerden işverenin ödediği bedelin ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğu yönünde içtihatlar geliştirmiş olduğundan davacının ödediği bedelleri ferileri ile birlikte davalıdan talep etme hakkı bulunduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Davalı tarafça, hizmet sözleşmesinin süresi tamamlanmadan davacı tarafça fes edildiğini, fesih gerekçesinin ise sağlık hizmetinin ihale yoluyla alınamayacağına dair idari yargı kararları olduğunu, ilgili idari yargı kararlarında bu tip sözleşmelerin kanuna aykırı olduğunun tespit edildiğini ve bu nedenle geçersiz ve hatta muvazaalı yapılan sözleşmenin feshi nedeniyle çalıştırılan işçilerin davacı işçisi sayılması ve işçilik alacaklarından davacının sorumlu tutulması gerektiği savunulmuş ise de, her şeyden önce hizmet alım sözleşmelerinin kanuni yasağa rağmen muvazaalı olarak imzalandığı iddiasının muvazaanın tarafı olan davalı yanca öne sürülemeyeceği, bunun yanında benzer sözleşmelerin idare mahkemesi kararlarıyla iptali nedeniyle davacı tarafça fes edilmesinin ileriye dönük sonuç doğurduğu, fesih tarihine kadar taraflar arasında sözleşmenin ifa edildiği, ifa tarihine kadar ki dönem için sözleşme hükümlerinin geçerli olduğu, bir an için taraflar arasındaki sözleşmenin baştan itibaren geçersiz olduğunun kabulü halinde dahi işçilik ücreti ve hakları sözleşmenin geçerli olduğu dönem için ödenen ihale bedeline dahil olduğundan ve davalının sorumlu olduğu işçilik alacakları mahkeme kararı ve takip neticesinde davacı tarafça ödenmesinin davalı yönünden sebepsiz zenginleşmeye neden olacağı ve davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dahi talep hakkı olduğu değerlendirilerek davacının ödediği tutarın tamamının ödeme tarihlerinden itibaren davalının tacir olması da gözetilerek avans faiziyle davacıya ödenmesine dair aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın Kabulüne,
46.407,44 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Hükmedilen tutarın 18.556,79 TL’sine 04/01/2021 tarihinden, 13.354,41 TL’sine 26/02/2021 tarihinden, 14.496,24 TL’sine 28/02/2021 tarihinden itibaren değişen oranlı avans faizi yürütülmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 3.170,09 TL harçtan peşin alınan 792,53 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.377,56 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 6.832,96 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 792,53 TL peşin harç olmak üzere toplam 851,83 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 16,50 TL posta masrafı, 1.000,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.016,50 TL yargılama giderinden davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-6325 Sayılı Kanunun 18/A-14 maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacak olan 1.320,00 arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına
7-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/03/2022