Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/269 E. 2023/408 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/269 Esas
KARAR NO : 2023/408

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/04/2021
KARAR TARİHİ : 07/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirket
arasında 24.10.2019 tarihinde bir borç sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre; davalı tarafın,
davacı şirkete 750.000.-TL borç para tahsis etmesi, bu tahsis yapılır ise davacının da taksitler
halinde geri ödemesi öngörüldüğünü ancak, davalı tarafın 750.000.-TL’ yi davacıya vermediğini,
söz konusu sözleşmenin de hiçbir zaman hayata geçmediğini, davacının davalıdan bu sözleşme
kapsamında hiç borç almadığını, davalının da davacıya herhangi bir şekilde ödeme yapmadığını, davacı şirkete ait 2018-2019-2020 yıllarına ait mizanlarda ve şirket yetkilisi …’in
şahsi hesap dökümlerinde de bu hususun açık olduğunu ancak, davalı taraf ve davacı şirket arasında
ticari bir ilişki olmasa da davalı şirket yetkilisi …’ın davacı şirketin yetkilisi …. ile şahsi ilişkisinin devam ettiğini, öyle ki davalı şirket yetkilisi …’ın, davacı
şirket yetkilisi …’den şahsı adına borç para istediğini, …’inde şahsi
ilişkilerine binaen kendisine 12.05.2020 tarihinde iyi niyetle para aktarımı yaptığını,
durum bu şekilde iken davalı şirket adına …’ın, 20.05.2020 tarihinde bir
ihtarname çekerek sözleşmeye ilişkin 01-30 Nisan 2020 vadeli ilk taksit tutarının eksik
yatırıldığından bahisle, davacının sözleşmeden kaynaklı borcunu ödemesini talep ettiğini, davacının 27.05.2020 tarihli cevabi ihtarında da davacı şirketin davalıya bir borcunun olmadığı, aksine davalı
Şirket, yetkilisi …’ın …’e borcu olduğu hususunun ayrıntıyla açıklandığını,
taraflar arasındaki ihtarnamelerin dilekçe ekinde sunulduğunu ancak, bunun üzerine davalı tarafın
yine de haksız ve kötü niyetli olarak …. Esas sayılı icra
dosyası ile icra takibi başlattığını,
davacı aleyhine başlatılan icra takibinden banka hesaplarına haciz tesis edilmesi üzerine
haberdar olduğunu, usulüne uygun tebligat yapılmadığından bahisle …. Esas sayılı dosyadan gecikmiş itirazda bulunmuşsa da itirazının
reddedildiğini, konun …. istinaf incelemesinde olduğunu,
davalı tarafın, alacağı olmadığı halde, hiçbir zaman hayata geçirilmemiş bir sözleşmeye
dayanarak icra takibi yaptığını, davacının banka hesapları ile tüm mal varlığı üzerine haciz tesis
ettiğini, davacı şirkete Şubat Ayı içerisinde yapılacak ödemelerin, …. Esas sayılı icra dosyasına yapıldığını, icra dairesince davalı tarafa ödendiğini, davalı
şirketin borcu bulunmamasına rağmen, usulsüz tebligat neticesinde kesinleşen icra dosyası
sebebiyle, zarara uğradığı gibi; gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle de … A.Ş. gibi güçlü
şirketlerle ilişkisinin zarar gördüğünü, beklediği ödemeleri alamadığını, tüm bunların yanında
davalı şirket ve yetkilisinin, davacının ticaretini engellemek ve ticari itibarını zedelemek
maksadıyla, kötü niyetli olarak asılsız icra takipleri yaptığını, davacı şirket ve yetkilisi üzerinden
haksız kazanç elde etmeye çalıştıklarını,
(…. Esas. …. Esas,
…. Esas sayılı icra dosyalarından başlatılan takiplerin, itirazları
neticesinde durmuş olup bu hususta ayrıca yasal haklarını kullanacaklarını bildirdiklerini, dolayısı
ile davacı şirketin ve yetkilisinin, davalı şirkete yahut yetkilisine herhangi bir borcu olmadığını,
aksine davalı şirket yetkilisi … …’ın davacı şirkete ve yetkilisine borçlu
olduğunu, öyle ki aldığı 50.000.-TL borcu ödememesi üzerine davacı şirket yetkilisi …
tarafından …. Esas sayılı icra dosyasından takip
başlatıldığını,
davacının hangi kurumlarla ve firmalarla iş yaptığını bilen, üçüncü şahıslarla
ilişkileri sebebiyle davacıya yapılacak ödemelerden haberdar olan davalının, haksız kazanç etmek
ve davacıyı zor durumda bırakmak için bir mizansen kurguladığını ve hayata geçirdiğini, bu
mizansene göre davalı tarafın, alacağı olmadığı halde, hayata geçirilmemiş bir sözleşmeye dayanarak icra takibi yaptığını, davacının banka hesapları ile tüm mal varlığı üzerine haciz tesis
ettiğini, davacı şirkete Şubat Ayı içerisinde yapılacak tüm ödemelerin, davalı tarafa yapıldığını,
davacının ekonomik anlamda uğradığı zararın yanında ticari itibarının da zedelendiğini, her şeye
rağmen sorunu davasız çözmek maksadıyla taraflarınca öncelikle arabuluculuk kurumuna
başvurulmuş ise de anlaşmaya varılamadığını, bu sebeplerle esasen hiçbir hukuki temele
dayanmayan icra takibinin kesinleşmesi üzerine dosya kapsamında davalıya yapılan ödemelerin
ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak
kaydı ile) davacıya geri ödenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı … Ltd. Şti
ile davacı … …Ş. arasında 24/10/2019 tarihinde imzalanan sözleşmeden önce, davalı şirket
yöneticisi olan … … ve şirket ortağı olan … ile davacı Şirket
… …Ş. yöneticisi … arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, bu ilişki nedeniyle davalı
şirketten davacı şirket lehine bilgi aktarımı, kod yazılımı, müşteri çevresinin devri ve teknik destek
alanlarında bilgi transferi ile teknik donanım desteği sağlandığını, bu desteklerin gerek Davacı …. …Ş.’ nin kuruluş aşamasında, gerekse daha sonraki
süreçlerde devam ettiğini, bu kapsamda davalı şirket temsilcisi olan … … ve
şirket ortağı …’ın bizzat davacı şirket olan … …Ş.’ nin şirketinin merkezinde
bilfiil çalıştıklarını, yazılım geliştirme, malzeme alımlarından büroların kurulumuna kadar hem
teknik hem de müşteri çevresi ile iş bağlantıları yapılmasında katkı sağladıklarını ancak, davacı
şirket yöneticisi …’ in hukuka aykırı bazı işlemleri ile (özellikle personel seçimindeki
suç teşkil eden işlemler) ve taraflar arasında güvene dayalı olarak gerçekleşen ticari ilişki
kurallarına bağlı kalmaması nedeniyle, davalı şirket yöneticisi … … ve ortağı
…’ın, davacı … …Ş. ile olan ve güvene dayalı olarak yürütülen ticari ilişkilerini sonlandırmak zorunda kaldıklarını, bu amaçla davalı şirket tarafından yerine getirilen edimlerin karşılığı
olarak taraflar arasında 24.10.2019 tarihli sözleşme imzalandığını, davanın konusunu oluşturan
dayanak sözleşmenin adının “Borç Sözleşmesi” olsa da bu sözleşmede teknik anlamda her iki tarafa
borç yükleyen bir sözleşme olmayıp, davalı şirketin kendi üzerine düşen edimi yerine getirdiği için
sadece davacı … …Ş. için ödeme yükümlülüğü içeren bir mahiyette yazıldığını, zira bir
sözleşmenin niteliğini belirleyen, o sözleşmeye konulan başlık veya verilen ad değil, sözleşmenin
içeriği ile tarafların gerçek iradeleri olduğunu,
ayrıca, bu kişilerin bizzat şirket adına iş ve işlemler yaparak davacı şirketin ortaya
çıkmasında katkıda bulunduklarını, sadece davacı şirket yöneticisi …’e olan itimatları ve
sahibi oldukları … Ltd.Şti. ‘deki devam eden ortaklıkları nedeniyle davacı … AI
A.Ş.’de resmiyette ortak olarak yer almadıklarını ancak, taraflar arasındaki güvene dayalı işlemlerin
davacı karşı yan (… …Ş.) tarafından suistimal edilmesi nedeniyle, davalı (… Ltd.
Şti) davacı yan ile ticari ilişkisine son vermeye karar verdiğini ve taraflar arasındaki 24.10.2019
tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşmede sadece davacı … …Ş.’ ye borç yükleyen maddelere yer verilmiş
olmasının, yukarıda da açıklandığı üzere davalı … Ltd. Şti şirketinin kendisine düşen
edimi daha önce yerine getirmiş olması ve bu durumun basiretli tacir olan … …Ş.’ nin
yöneticisi … tarafından bilinmesinden kaynaklandığını, zaten sözleşmenin bir bütün
olarak ele alınıp incelendiğinde, sözleşmenin yazılışı ve hükümlerin mahiyetinden davalı
… Ltd. Şti şirketinin, sözleşme tarihinden önce üzerine düşen edimi yerine getirdiği,
yapılan sözleşmenin … …Ş. için karşı yükümlülükler içeren bir sözleşme olduğunun
rahatlıkla anlaşıldığını, ayrıca doktrin ve yargı kararlarına göre bir sözleşmenin yorumunda sadece yapılan
sözleşmedeki beyanlar değil, tarafların tüm beyanları, davranışları dikkate alınmalı ve birlikte
değerlendirilmesi gerektiğini, bu kapsamda sözleşme öncesi tutulan tutanaklar, belgeler ve yapılan
yazışmaların da sözleşmenin yorumunda dikkate alınması gerektiğini, bu belgeler ve davranışların
tarafların irade beyanları ile bir bütünlük oluşturduğunu, davacı yanın iddia ettiği gibi davanın dayanağı olan sözleşmenin iki tarafa borç
yükleyen bir sözleşme niteliğinde olsaydı veya davalı şirket üzerine düşen edimi
sözleşmeden önce yerine getirmemiş olsaydı, davalı şirketin de sözleşmede borçlu, davacı şirketin de alacaklı olarak zikredilmesi gerekli
olacağını, oysa ki sözleşmenin sonunda davacı şirket sadece borçlu olarak, davalı
şirket ise (borç verecek olan değil) borç veren olarak nitelendirildiğini, bu
nitelendirmelerden de anlaşılacağı gibi yukarıda yer verilen doktrindeki ortak görüşler ışığında,
davalı şirketin sözleşmenin yapıldığı tarihte üzerine düşen edimi yerine getirmiş olduğundan
sözleşmenin borçlusu olarak değil borcunu yerine getiren olarak yer aldığını, karşı yanın ise sadece borçlu olarak vasıflandırılmış ve ödemekle yükümlü olduğu borcun ödeme tarihleri
belirlenerek, bu borcun ifasına ilişkin hükümlere sözleşmede yer verildiğini, taraflar
arasında imzalanan 24.10.2019 tarihli sözleşmenin, “Geri Ödeme” kenar başlıklı 4. maddesinde yer
alan Ödeme Planına göre, Borcun 1. Taksiti 01-30 Nisan 2020 tarihleri arasında 250.000.00 TL, 2.
Taksiti 01-31 Temmuz 2020 tarihleri arasında 250.000,00 TL ve 3. Taksiti 01-31 Ekim 2020
tarihleri arasında 250.000,00 TL şeklinde … Bankasındaki şirket hesabına yatırılacağı
kural altına alındığını,
sözleşmenin 4. maddesinde açık bir şekilde borçlu şirketin geri ödeme yükümlülüğüne dair koşullara yer verilmesine karşılık, sözleşmede davalı şirketin
yükümlülüğünün nerede ve nasıl, hangi koşullarda yerine getireceğine dair bir
hüküm bulunmadığını, sözleşmede böyle bir hüküm bulunmamasının nedeninin, sözleşme öncesi
davalı şirketin yukarıda açıklanan surette yükümlülüğünü yerine getirmiş
olmasından kaynaklandığını, bu durumun borçlu tarafından da bilindiği için, diğer
bir ifade ile sözleşme tarihinde davalının yerine getireceği herhangi bir yükümlülük kalmadığı için
sözleşmede “Geri Ödeme” başlığı altında bir hükme yer verilmesine karşın, “Borcun verilme
zamanı” veya “Borcun verilme şekli” başlığı altında herhangi bir madde bulunmadığını, tarafların
bu şartları bilerek sözleşme hükümlerini belirlediklerini,
… Limited Şirketi alacağını planlanan zaman diliminde alamadığı için ödeme
sıkıntısı içerisine girdiğini ve … …Ş. Yetkilisi …’ den ödeme yapılmasını
Whatsapp uygulaması üzerinde yapılan yazışma ile talep ettiğini, davacı tarafın sözleşme gereğince
ödemesi gereken 250.000,00.-TL tutarındaki ilk taksitin 50.000.00.-TL’sini şirket hesabı yerine
… Ltd. Şti’ nin yöneticisi olan … …’ ın şahsi hesabına gönderdiğini,
ödeme açıklamasına “Borç” yazarak iyi niyet kurallarına aykırı davrandığını ve imzalamış olduğu
sözleşmenin sorumluluğunu üzerinden atmaya çalıştığını, ancak davacı (… …Ş.) taraf
sözleşmede belirtilen geri ödeme yükümlülüğüne uymadığından, taraflarınca noter aracılığı ile
ihtarname çekilerek sözleşmeye uygun hareket etmesi istendiğini,
taraflarınca gönderilen ihtarnameye olumsuz cevap verilmesi üzerine de davacı borçlu
aleyhine (davacı şirket yöneticisi olan … …’ ın şahsi
hesabına gönderdiği 50.000.-TL dışında) muaccel hâle gelen tüm alacağın 250.000.-TL’lik kısmı
için ilamsız takip başlatıldığını, davacı tarafın ödeme emrinin kendisine usulüne uygun tebliğ
edilmesine rağmen herhangi bir itirazda bulunmadığını, taraflarınca kesinleştirilen ve tahsil
edilen alacak nedeniyle davacı tarafın mahkemenizde istirdat davası açtığını belirterek davacı tarafından açılan davada, dava konusu belirlenebilir olduğundan kısmi dava veya belirsiz alacak davası açılamayacağı, ayrıca dava konusu değerin açıkça dava dilekçesinde netice-i talep kısmında belirtilmesi gerektiği hususu açık olması nedeniyle, öncelikle açılan davanın HMK’nın 107, 109, 114/1-h ve 119/1-d maddelerindeki koşulları taşımadığından usulden reddine, esas itibarıyla da dava haksız ve hukuka aykırı olduğundan, açılan davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı şirket yetkilisi … mahkememizce yapılan 07/06/2023 tarihli celsede yemin eda etmiş beyanında; ”… ve … A.Ş. Genel Müdürü/temsilcisi olarak … BİLGİSAYAR Bilişim Güv. Sis. Eğt. ve Dan. Ltd. Şti Genel Müdürü … … ile 24/10/2019 tarihinde imzalanan “Borç Sözleşmesi” başlıklı sözleşme kapsamında toplam 750.000,00 TL para borcumuz bulunmamaktadır, tarafımca ödenen 50.000,00 TL’nin ödeme sebebi 750.000,00 TL’lik borca yönelik değildir böyle bir borcumuz yoktur, sözleşmede kararlaştırıldığı iddia edilen 750.000,00 TL davalı şirketin daha önce davacı şirkete vermiş olduğu kuruluş aşaması da dâhil olmak üzere her türlü bilgi ve birikim desteği, davalı şirket yöneticileri olan … … ile …’ın bizzat şirket için fiili bir şekilde çalışmak suretiyle emek desteği, portföy ve çevre desteği oluşturmamaktadır, borç sözleşmesi başlıklı sözleşmeye istinaden davalı tarafa yöneticisi olduğum şirketin 750.000,00 TL tutarında borcu bulunmamaktadır, dair namusun, şerifim kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum demiştir.
Dosyada yapılan yargılama sonucunda, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, dosyayaki belgeler, bilirkişi raporu, yemin delili ve tüm dosya birlikte incelendiğinde; davacının dava dilekçesi ile davalı tarafça davacı hakkında hayata geçirilmemiş sözleşmeye dayanılarak icra takibi yapıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine davalıya dosya kapsamında yapılan ödemelerin iadesi talep edilmiş, davalı cevap dilekçesi ile taraflar arasında 24.10.2019 tarihli sözleşme imzalandığını, davanın konusunu oluşturan
dayanak sözleşmenin adının “Borç Sözleşmesi” olsa da bu sözleşmede teknik anlamda her iki tarafa
borç yükleyen bir sözleşme olmayıp, davalı şirketin kendi üzerine düşen edimi yerine getirdiği için
sadece davacı … …Ş. için ödeme yükümlülüğü içeren bir mahiyette yazıldığını, bu sözleşmede sadece davacı … …Ş.’ ye borç yükleyen maddelere yer verilmiş
olmasının, yukarıda da açıklandığı üzere davalı … Ltd. Şti şirketinin kendisine düşen
edimi daha önce yerine getirmiş olması ve bu durumun basiretli tacir olan … …Ş.’ nin
yöneticisi … tarafından bilinmesinden kaynaklandığını belirterek davanın reddi talep edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan 24.10.2019 tarihli “BORÇ SÖZLEŞMESİ” başlıklı belgenin incelenmesinde; … ‘nin borçlu, …’nin ise borç veren olarak sözleşmede taraf olduğu, sözleşmenin konusunun “Borç veren tarafından Borçlu’ya Türk Lirası’na endeksli olarak 750.000 TL (yedi yüz elli bin) tutarında borç para tahsis etmek ve borç paranın verilme şartları ile borç paranın kullanımından dolayı tarafların hak ve yükümlülüklerini tespit etmektir” şeklinde düzenlendiği görülmüştür.
Davacının ticari defterleri bilirkişi marifetiyle incelenmiş olup, davalı tarafça ibraz emrine rağmen ticari defterle sunulmadığından inceleme yapılmamıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre Davacı şirket yetkilisi … tarafından 12/05/2020 tarihinde “… Hakan
Erdoğan hesabına …den … …’a borç
olarak verilmiştir’ açıklaması ile 50.000,00.-TL tutarında ödeme yapıldığı, ilgili ödemenin davacı şirket hesabından yapılmadığı, şahıs hesabından yapıldığı tespit
edilmiş olup, davacı şirket ticari defterlerinde ödemeye ilişkin kayda rastlanmadığı, davacı şirketin 2019 yılı Detay mizanın incelenmesi neticesinde; 196 personel
avansları hesabında; … … … hesabında 20.000,00.-
TL tutarında avans verildiği ancak, hesabın ödeme yapılarak kapandığı, 336- diğer
çeşitli borçlar hesabında; … … … hesabında 47.550,00.-TL borç kaydı olduğu ancak, ödeme yapılarak hesabın kapandığı,
davacı şirketin 2020 yılı Detay mizanın incelenmesi neticesinde; 336- diğer çeşitli
borçlar hesabında; … … … hesabında 100.000,00.-TL
tutarında borç kaydı olduğu ancak, ödeme yapılarak hesabın kapandığı,
davalı şirket vekili tarafından dosyaya ibraz edilen delil listesinde; … tarafından
davacı şirket hesabına toplam 28.000,00.-TL, … … tarafından …. hesabına toplam 65.165,00.-TL tutarında ödeme yapıldığının banka dekontlarından
tespit edildiği,
taraflar arasında yapılan sözleşmeye istinaden Madde 4-geri ödeme: alınan borç
para, işbu Sözleşmede belirtilen Ödeme Planın’ da belirlenen taksit ödeme tarihlerinde, bu
ödeme tarihlerine tekabül eden anaparadan oluşan taksitlerin Borç Veren’ e teslimi
suretiyle geri ödenecektir. Ödeme planı aşağıda belirtilen şekilde olacaktır. Ödemeler
aşağıda belirlenen ödeme planına göre eşit taksitler halinde ödenecektir. Ödemeler her
ayın ilk ve son günleri arasında kesilecek fatura karşılığında yapılacaktır. Yapılacak
ödemeye KDV dahildir…’’
Ödeme Planı; 1. Taksit: 250.000,00.-TL 01/30 Nisan 2020, 2.Taksit:250.000,00.-TL
01/31 Temmuz 2020, 3.Taksit: 250.000,00.-TL 01/31 Ekim 2020 (KDV DAHİL) Borçlu,
borç paranın/taksitlerin geri ödemesini Borç Veren’ in banka hesabına yatırmak suretiyle
geri ödeyecektir. Borç Veren’ e ait banka ve hesap bilgileri aşağıda yer almaktadır.
…’’ hükmüne karşılık faturaya ve
sözleşmede belirtilen tutarda ödeme kaydına rastlanmadığı tespit edilmiştir.
Davalı tarafça her ne kadar takibe konu sözleşmenin tek tarafa borç yükleyen sözleşme olduğu ve yapılan iş karşılığı davacının borçlu olduğu 750.00,00 TL’nin ödenmesi amacıyla düzenlendiği belirtilmiş ise de; taraflarca imzası inkar edilmeyen “BORÇ SÖZLEŞMESİ” başlıklı sözleşmenin konusunun incelenmesinde borç veren tarafından borçluya Türk Lirası’na endeksli olarak 750.000 TL (yedi yüz elli bin) tutarında borç para tahsis etmek ve borç paranın verilme şartları ile borç paranın kullanımından dolayı tarafların hak ve yükümlülüklerini tespit etmek olduğunun yazılı olduğu görülmüştür. Yine sözleşme metninde 750.000,00 TL’nin davacı borçluya verildiğine dair bir ibare de mevcut değildir. Davacı şirket yetkilisi tarafından eda edilen yeminde de söz konusu sözleşmenin 750.000,00 TL paranın ihtiyaç duyulması halinde verilmesi için düzenlendiği belirtilmiştir.
Davalı tarafça her ne kadar whatshapp yazışmaları delil olarak sunulmuş ise de whatshapp yazışmalarının bir bütün olarak incelenmesinde dava konusu borç sözleşmesinden bahsedilmediği gibi davacı şirket yetkilisi tarafından eda edilen yeminde 750.000,00 TL’nin alınmadığı belirtilmiştir.
Davalı vekilince davalı şirket yetkililerinin davacı şirkette fiilen çalıştıkları belirtilmiş ve buna ilişkin olarak fotoğraflar sunulmuş, 750.000,00 TL’nin davalı şirket yetkililerince verilen hizmet karşılığı olduğu beyan edilmiştir. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere sözleşme metninde söz konu bedelin verilen hizmet gereğince alacaklı olunan miktara ilişkin olduğuna dair bir ibare bulunmamaktadır. Yazılı belgenin aksi ancak yazılı bir belge ile ispat edilebilir. Davalı tarafça takip dayanağı belgedeki alacağın yapılan hizmet sözleşmesi kapsamında hak edilen ücret alacağına ilişkin olduğu iddia edilmiş ise de yazılı delille ispat edilememiş, davalı tarafça teklif edilen yemin davacı tarafça eda edilerek söz konusu sözleşmenin paraya ihtiyaç duyulması halinde 750.000,00 TL borç para alınmasına yönelik olduğu, ihtiyaç duyulmadığından borç para alınmadığı, sözleşmenin hükümsüz olduğuna dair yemin edilmiştir. Bu haliyle davacının borçlu olmadığı halde, hakkında başlatılan takip nedeniyle …. Esas sayılı dosyasına yapılan ödemelerin iadesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
323.337,78 TL alacağın 11.092,10 TL’sine 01/02/2021 tarihinden, 78.559,00 TL’sine 04/02/2021 tarihinden, 226.912,76 TL’sine 04/03/2021 tarihinden, 6.773,92 TL’sine 08/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan istirdatına,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 22.087,20 TL harçtan peşin alınan 5.521,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.565,4‬0 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 48.267,29 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 5.521,80 TL peşin harç olmak üzere toplam 5.581,1‬0 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 30,00 TL posta masrafı, 800,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 830,00 TL yargılama giderinden davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-6325 Sayılı Kanunun 18/A-14 maddesi gereğince …. bütçesinden karşılanacak olan 1.320,00 arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerine bırakılmasına,
8-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır