Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/25 E. 2021/163 K. 22.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/25 Esas – 2021/163
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/25 Esas
KARAR NO : 2021/163

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ : 19/06/2019
KARAR TARİHİ : 22/02/2021
YAZIM TARİHİ : 09/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2006 yılı Haziran ayında davalıdan 1.000,00 TL borç para aldığını, davalıya ise bu para karşılığında bir senet imzalayarak verdiğini, müvekkilinin daha sonra davalıya olan borcunun 900,00 TL sini ödediğini, davalının ise senede 17.000,00 TL yazarak … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, bu dosyanın daha sonra yenilendiğini ve halen … Esas sayılı olarak derdest durumda olduğunu, müvekkilinin maaşından kesintiler yapılarak dosya borcunun bir kısmının ödendiğini, müvekkilinin … Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunduğunu ve davalı hakkında tefecilik suçunu işlemekten soruşturma açıldığını, Savcılıkça yapılan soruşturma neticesinde, davalının bir çok kişiye aynı yöntemle borç para vererek, yüksek faizlerle borcunu geri istediğini, bir çok kişinin şikayeti üzerine davalı hakkında tefecilik suçunu işlemekten dava açıldığını, … Asliye Ceza Mahkemesi … Esas ve … Karar sayılı ilamıyla, davalının müvekkili ve dosyadaki diğer kişilere karşı tefecilik suçunu işlediğinin sabit görüldüğünü davalının bu suçtan mahkum olduğunu, senedin geçersiz durumda olduğunu belirterek davanın kabulü ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile … icra müdürlüğünün … Esas sayılı takibin iptalini, davalının haksız ve kötü niyetli icra takibi yapmış olması sebebiyle % 20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle açılan iş bu davayı kabul etmediklerini, senet metninde bir sahtecilik unsuru bulunmadığını, her ne kadar … Asliye Ceza Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasında müvekkili aleyhine karar verilmişse de; iş bu kararın temyiz edildiğini, bu dosyanın sonucunun da beklenmesini talep ettiklerini belirterek davacı tarafın açmış olduğu davanın reddine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı/alacaklıdan tahsili ile müvekkile verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de davacı/alacaklı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1 maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, HMK 114/2 maddesinde ise, diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddeye göre; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2)Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” denilmiştir. Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiştir.
Dava; 01.01.2019 tarihinden sonra açılmış olmakla, ticari bir dava olarak zorunlu arabuluculuğa tabi olup, arabulucuya başvurmak ve süreç tamamlandıktan sonra dava açılması hususu ve buna uyulmaması HMK’nin 114/2. maddesinde belirtilen “diğer dava şartlarına aykırılık” olarak davanın usulden reddi sebebidir. (Aynı yönde karar için Bkz.Yargıtay 11. H.D 10.02.2020 Tarih, 2019/3048 Esas ve 2020/1093 Karar)
Somut olayda; Mahkememize görevsizlik kararı ile gönderilen … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/214 esas sayılı dosyasında arabuluculuk son tutanağının bulunmadığı, Mahkememizce 20/01/2021 tarihinde düzenlenen tensip tutanağının 3 nolu ara kararı gereği 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi gereğince, dava açılmadan evvel arabuluculuğa müracaat edilerek, anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini mahkememize sunması için bir haftalık kesin süre verildiği, davacı vekili 29/01/2021 tarihli dilekçesi ile dilekçe ekinde sunmuş olduğu Yargıtay kararları gereği menfi tespit davalarında arabulucuya başvuru şartının bulunmadığını, davalarını görev alanına girdiği düşüncesi ile önce Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıklarını, bu nedenle öncelikle menfi tespit davalarında arabulucuya başvurma dava şartı olmadığından bu yöndeki ara karardan dönülmesini, mahkememiz aksi kanaatte ise taraflarına arabuluculuk yoluna başvurmak üzere süre verilmesini talep ettikleri, davacı vekilinin açıklamasından verilen kesin sürede arabuluculuğa başvurmadığı anlaşılmaktadır. Eda davası veya tespit davası ayrımı arabuluculuğa ilişkin düzenlemede yer almadığından İcra İflas Kanununda düzenlenen menfi tespit davasının anılan düzenlemeden ayrı tutulduğuna dair gerek TTK’da gerekse İİK’da bir hükümde bulunmamaktadır. Menfi tespit davasının aynı zamanda yargılama sırasında ödeme üzerine kendiliğinden istirdada dönüşme ihtimali de gözetildiğinde menfi tespit davaları için arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olarak kabulü gerekmiştir.
Bu durumda davacının dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmadığı anlaşılmakla HMK 114/2 ve 115 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın, 6102 Sayılı TTK’nın 5/A ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi ile HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL peşin harçtan peşin alınan 290,32 TL harcın mahsubu ile, bakiye 231,09 TL harcın kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 2.550,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan her hangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nın 333.maddesi gereğince, kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf başvuru yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/02/2021