Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/150 E. 2021/333 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/150 Esas
KARAR NO : 2021/333

DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/03/2021
KARAR TARİHİ : 20/04/2021
YAZIM TARİHİ : 27/04/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu hakkında … Müdürlüğünün … sayılı dosyasından davalı borçlunun keşidecisi, davacı alacaklı müvekkilin lehdar-hamili bulunduğu; 01/05/2009 tanzim ve 20/05/2009 vade tarihli 6.000,00-TL bedelli bono, 01/05/2009 tanzim ve 25/08/2009 vade tarihli 10.000,00-TL bedelli bono, 01/05/2009 tanzim ve 20/09/2009 vade tarihli 10.000,00-TL bedelli bono ile davalı borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yol ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun icra takibinin zamanaşımına uğradığından bahisle açmış olduğu icranın geri bırakılmasına ilişkin davanın …. Hukuk Mahkemesinin …. Karar sayılı, 22.11.2018 tarihli kararı ile reddedildiğini, davalı borçlunun kararı istinaf etmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesinin 2020/792 Esas, 2021/31 Karar sayılı, 12.01.2021 tarihli kararı ile Yerel Mahkeme kararının kaldırarak zamanaşımı şikayetinin kabulüne ve icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, İİK 33/a maddesinin 2. bendinde “Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra zamanaşımının vâki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir.” hükmünün bulunduğunu, davalı borçlunun davaya ve takibe konu 3 adet bono ile ilgili olarak bonolarda yer alan imzasına itiraz etmediğini ve bonolardaki imzaların kendisinden sadır olduğunun kesinleştiğini, … Müdürlüğünün … sayılı dosyasında bonoların zamanaşımı süresi olan 3 yıllık süre içerisinde kesintisiz olarak talepte bulunulduğu ve icrai işlemler yapıldığı için icra dosyasında bonoların zamanaşımına uğramadığını, işlem tarihleri arasında hiçbir zaman 3 yıllık sürenin dolmadığını, ayrıca icra takibine konu edilen bonolardaki alacağın satım sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğunu ve Borçlar Kanununa göre satım sözleşmesinden kaynaklanan talepler 10 yılda zamanaşımına uğrayacağnı, somut olayda 10 yıllık zamanaşımı süresinin de dolmadığını, davalı borçlunun müvekkilinden laminat parke, laminat süpürgelik ve laminat şilte satın aldığını ve karşılığında icra takibine ve davaya konu olan 3 adet bonoyu düzenleyerek müvekkiline teslim ettiğini, davalı borçlunun müvekkilinden alıp bedelini ödemediği bu mallara karşılık verdiği bonolar ile ilgili zamanaşımı sebebi ile icranın geri bırakılmasına karar verilmiş olmasının, müvekkilinin alacağını davalı borçludan talep hakkını ortadan kaldırmayacağını, zira asıl mal satım sözleşmesinin 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ileri sürerek İİK 33/a-2 maddesi uyarınca … Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının ve dosyaya konu bonoların zamanaşımının gerçekleşmediğine karar verilmesini, bu talep yerinde görülmez ise terditli olarak icra takibine konu bonolar ve bonolara konu asıl ilişki (satım sözleşmesi) sebebi ile müvekkilinin davalıdan olan alacağının davalıdan tahsiline, her iki terditli talep ile ilgili olarak … Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takip talebinde de belirtildiği gibi bonoların vade tarihlerinden itibaren her bono bedeline ayrı ayrı yıllık % 15′ ten az olmamak üzere avans faizi yürütülmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalıya tebligat yapılmamıştır.
Dava, terditli olarak İİK 33/a-2 maddesi uyarınca zamanaşımının vaki olmadığının tespiti, olmadığı takdirde alacağın tahsili istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1 maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, HMK 114/2 maddesinde ise, diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddeye göre; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2)Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” denilmiştir. Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiştir.
Davacı, terditli olarak zamanaşımının vaki olmadığının tespitini, olmadığı takdirde alacağının tahsilini istemiş bulunduğundan ve dava 01.01.2019 tarihinden sonra açılmış olmakla, ticari bir dava olarak zorunlu arabuluculuğa tabidir. Dolayısıyla arabulucuya başvurularak süreç tamamlandıktan sonra dava açılması gerekmekte olup, buna uyulmaması HMK’nin 114/2. maddesinde belirtilen “diğer dava şartlarına aykırılık” olarak davanın usulden reddi sebebidir.
Dava dosyasının incelenmesinde, dava dilekçesi ekinde 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesi gereğince arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin bulunmadığı, 26/03/2021 tarihli Tensip Tutanağı 2 nolu bendi ile davacı vekiline arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini mahkemeye sunması yönünde bir haftalık kesin mehil verildiği, sunulmaması halinde davanın usulden reddedileceğinin ihtarını içeren meşruhatlı davetiye çıkarıldığı, davetiyenin davacı vekiline 05/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilince 14/04/2021 tarihli uyap sisteminden elektronik imzalı olarak gönderilen dilekçe ile dava konusu ile ilgili arabulucuya başvurulduğu ve arabuluculuk görüşmesi sona erdikten sonra tutanağın sunulacağının bildirildiği, buna göre dava açıldığı tarihte arabulucuk dava şartının yerine getirilmediği, ticari davalarda zorunlu hale getirilen arabuluculuğun tamamlanabilir bir dava şartı olmaması nedeniyle, dava açıldığı tarihte dava şartı yokluğu nedeniyle davanın HMK 114/2 maddesi yollaması, TTK’nun 5/A ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi ile HMK’nın 114/2 ve 115 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-HMK. 114/2. maddesi yollaması ile TTK 5/A maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 2.647,02 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.592,62 TL harcın kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansından artan kısmın davacıya iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/04/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır