Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/15 E. 2021/863 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/15 Esas – 2021/863
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/15 Esas
KARAR NO : 2021/863

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/01/2015
KARAR TARİHİ : 20/12/2021
YAZIM TARİHİ : 18/01/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen 28.02.2008 tarihli taşeron sözleşmesiyle müvekkilinin davalının yüklenicisi olduğu Ankara Turkuaz Vadisi 2. Etap 426 Konut ile Ada İçi ve Çevre Düzenlemesi İnşaatı işi kapsamındaki B2, B2-2, B2-6, B2-8, B2-9, AK ve AK-2 tipi blokların pencere, kör kasa, merdiven korkuluğu, ferforje ve muhtelif demir doğrama işlerini malzemeli olarak belirlenen birim fiyatlarla yapmayı üstlendiğini, 30.06.2008 tarihli ek sözleşmeyle birim fiyatların değiştirildiğini, müvekkilinin işi eksiksiz yapmasına rağmen davalının süresinde ödeme yapmadığını, müvekkilinin zarara uğradığını, vade farkı faturası düzenlediğini, davalının teminatları da iade etmediğini, vade farkı ve teminatların tahsili amacıyla başlatılan Ankara … Müdürlüğünün … sayılı takibin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmede vade farkı kararlaştırılmadığını, davacı hakedişlerinin TOKİ pursantajına göre yapıldığını, davacı sorumluluklarını yerine getirmediğinden kesin hesabın yapılamadığını, davacının teslimde geciktiğini, kesin hesapta gecikme cezasının da gözetileceğini, TOKİ tarafından düzenlenen kesin kabul eksikleri tutanağında eksik ve kusurlu işlerin listelendiğini, müvekkilinin bu eksiklikleri dava dışı bir şirkete giderttiğini, bu kapsamda davacının üstlendiği işlerin de olduğunun düşünüldüğünü, davacının teminatın iadesi için sözleşmede kararlaştırılan şartların hiçbirini yerine getirmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 2015/5 E.-2018/579 K. sayılı 16/07/2018 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara BAM 27. HD’nin 2018/1501 E.-2020/1266 K. sayılı karar ilamı ile “….Davaya konu sözleşme kapsamında dava dışı iş sahibi TOKİ tarafından kesin kabulün 2011 yılında yapılmış olduğu, eldeki davanın ise 06.01.2015 tarihinde açıldığı, davanın tarafları arasında kesin hesabın yapılmadığı ihtilafsız ise de, işin tamamlanarak dava dışı iş sahibine teslim edildiği sabit olmakla ve mahkemesince teminatın iadesi talebi yönünde kesin hesabın çıkartılarak ve sözleşme kapsamında davacının SGK ilişiksiz belgesi alınarak davalıya teslim edildiğine dair iddiası da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış….” gerekçesiyle Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilerek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Kaldırma kararı doğrultusunda SGK’ya müzekkere yazılarak dava konusu iş nedeniyle davacı şirketin borcu olup olmadığı, şirkete ilişiksiz belgesi verilip verilmediği hususu sorulmuş; SGK Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Ulucanlar Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 03/06/2021 tarihli yazısı ile davacı şirkete verilen herhangi bir ilişiksiz belgesine rastlanmadığı bildirilmiştir.
Dava dışı asıl işveren TOKİ’ye müzekkere yazılarak dava konusu iş kapsamında kesin hak ediş yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise SGK ilişiksiz belgelerinin bulunup bulunmadığı sorulmuş, TOKİ Başkanlığı’nın 26/04/2021 tarihli yazısı ile kesin kabul tutanağının 17/05/2012 tarihinde, kesin hesap raporunun 20/12/2012 tarihinde ve kesin hakediş raporunun 22/02/2013 tarihine onaylandığı bildirilmiş, bila tarihli cevap yazısı ile davacının resmi olmayan alt taşeron olduğunun değerlendirildiği, idareye bildirilmeyen alt taşeronlara ait bilgi ve belgelerin idare kayıtlarında bulunmadığı bildirilmiştir.
Son olarak davacı vekiline elden takip yetkisi tanınarak SGK ilişiksiz belgesini sunmak üzere bir aylık kesin süre verilerek, bu sürede ilişiksiz belgesinin sunulmaması halinde mevcut dosya kapsamına göre karar verileceği ihtar edilmiş, SGK Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Ulucanlar Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 09/12/021 tarihli yazısı ile Kurum kayıtları ve dosyanın tetkiki sonucu davacı şirketin Kuruma herhangi bir borcunun bulunmadığı, verilen herhangi bir ilişiksiz belgesine rastlanmadığı bildirilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki taşeron sözlemesi uyarınca davalının hak edişleri zamanında ödemediği iddiasıyla düzenlenen vade farkı faturasının ve davalı yanca kesinlen teminatların tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İddia, savunma, toplanan deliller, Ankara BAM 27. HD’nin karar ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; taraflara arasındaki uyuşmazlığın davacının hak ediş bedellerinin zamanında ödenmemesi nedeniyle vade farkı talep edip edemeyeceği ve davalı tarafça sözleşme kapsamında kesilen teminatların iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre vade farkının temerrüt faizi niteliğinde olmadığı, hak edişlerin zamanında ödenmemesi nedeniyle temerrüt faizi talep edilebileceği ancak vade farkının sözleşmede hüküm bulunması ya da taraflar arasında bu yönde bir teamül varsa istenebileceği, taraflar arasındaki sözleşmede vade farkı istenebileceğine dair hüküm bulunmadığı gibi taraflar arasında bu yönde bir teamül de bulunmadığından davacının vade farkı talebinin yerinde olmadığı, öte yandan taraflar arasındaki sözleşmenin 13. maddesine kesinlen teminatların iadesi şartlarının düzenlediği, madde sayılan diğer şartların gerçekleştiği dosya kapsamından sabit olmakla birlikte, SSK’dan ilişiksiz belgesinin davalıya verilmesi şartının yerine getirilmediği, Ankara BAM 27. HD’nin 2018/1501 E.-2020/1266 K. sayılı karar ilamı ile Mahkememiz kararının kaldırılması üzerine yapılan yargılamada gerek SGK gerekse dava dışı TOKİ’ye yazılan müzekkerelere verilen cevaplardan davacı tarafça alınmış bir ilişiksiz belgesinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacının SGK ilişiksiz belgesi alarak davacıya teslim ettiğine dair iddiasını ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır.
Her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre haklılık durumunun belirlenerek sonuçlandırılması gerekir. Bu ilkenin yasal düzenlemelerden doğan bazı istisnaları da vardır. Bunlardan biri olan itirazın iptâli davaları ise icra takibine bağlı davalardan olduğundan, dava tarihi değil, takip tarihine göre karar verilir. Bunun sonucu olarak icra takibinden sonra meydana gelen olaylar re’sen gözetilmesi gereken ödeme gibi durumlar dışında, itirazın iptâlinde haklılık durumunun tespitinde dikkate alınmaz. Bu nedenledir ki takip tarihinde muaccel olmayan bir alacağın, dava tarihinde veya dava tarihinden sonra muaccel hale gelmiş olması alacaklı lehine hüküm kurulmasına neden olmaz (bkz. Yargıtay 15.HD’nin 2015/3241 E.-2016/2839 K. sayılı ve 17.05.2016 tarihli ilamı). Buna göre, her ne kadar davacı tarafından SGK Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Ulucanlar Sosyal Güvenlik Merkezi’nin davacı şirketin borç kaydı bulunmadığına ilişkin yazısının ilişiksiz belgesi niteliğinde olduğu ve teminatın iadesi koşullarının oluştuğu ileri sürülmüş ise de; yukarıda açıklandığı üzere takip tarihi itibari ile SGK’dan alınarak davalıya sunulmuş ilişiksiz belgesi bulunmadığı, kaldırma kararında da SGK ilişiksiz belgesi alınarak davalıya teslim edildiğine dair iddianın değerlendirilmesi gerektiğine işaret edildiği, davacının teminatın iadesi talebi yönünden de davalının icra takibine itirazında haklı olduğu gözetilerek teminatın iadesi koşullarının icra takip tarihi itibari ile oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar davacı icra takibi yapmakta haksız olsa da kötü niyetli sayılmayacağından davalının kötü niyet tazminat talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın reddine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 59,30 TL harçtan peşin alınan 419,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 359,86 TL karar harcının kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 5.204,70 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 420,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/12/2021