Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/126 E. 2021/402 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/126 Esas – 2021/402
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/126 Esas
KARAR NO : 2021/402

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/02/2021
KARAR TARİHİ : 31/05/2021
YAZIM TARİHİ : 28/05/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11.09.2019 tarihinde davalı nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan aracın karıştığı tek taraflı kazada yolcu konumunda olan müvekkilinin yaralandığını ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 10.00,00 TL, geçici iş göremezlik tazminatı olarak 500,00 TL ve bakıcı gideri olarak 500,00 TL olarak toplam 11.000,00 TL maddi tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, uyuşmazlık öncelikle mahkememizin yetkili olup olmadığına ilişkindir.
6100 Sayılı HMK ‘nun 6/1.maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişiliğin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm aksine kesin yetki kaydı olmayan tüm davalar için genel yetki kaydıdır.
Trafik kazası aynı zamanda haksız fiil teşkil eden bir eylem olduğundan olaya uygulanması mümkün olan 6100 sayılı HMK’nun 16. maddesinde ise; “Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.” hükmü bulunmaktadır.
Uyuşmazlık, Karayolları Trafik Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta Poliçesinden kaynaklandığından ve bu sigorta türü 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 110. maddesinde düzenlendiğinden, diğer bir yetki kuralı da bu yasada yer almakta olup, buna göre; sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemeleri yetkilidir.
Bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçmektedir (Aynı yönde Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 Tarih 2013/9042 Esas ve 2013/12620 Kararı).
İş bu davanın davalı sigorta şirketinin Ankara’da Bölge Müdürlüğü bulunduğu iddiasına dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Sigorta Şirketi’nin Ankara’da Bölge Müdürlüğü bulunsa da 2918 sayılı KTK’nın 110/2. maddesinde Sigorta Bölge Müdürlüğü’nün bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yukarıda belirtilen yetki kuralları ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davalı sigorta şirketinin yerleşim yerinin Kadıköy/İstanbul olduğu, dava konusu trafik kazasının Bitlis/Hizan ilçesinde meydana geldiği, davacının Bitlis/Hizan adresinde ikamet ettiği ve dava konusu ZMMS poliçesinin Van ilinde faaliyet gösteren sigorta acentesi tarafından düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davanın açıldığı Ankara Mahkemesi, 2918 sayılı Yasanın 110/2. maddesinde yapılan düzenlemede yer verilen mahkemelerden olmadığı gibi HMK’da belirlenen yetkili mahkemelerden birisi de değildir. Kanunda yetkili kılınmayan yer mahkemesine genişletici yorum veya kıyas yolu ile yetki verilmesi mümkün bulunmadığından mahkememizin yetkili olmadığı kanaatine varılmıştır.
Konuya ilişkin Hukuk Genel Kurulu’nun 14/03/2018 tarih ve 2017/17-1092 E., 2018/463 K. sayılı içtihadında; “…Ne var ki her iki yasanın da ilgili maddelerinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmamaktadır. Kanunda bulunmayan bir düzenleme de yorum yolu ile genişletilemez. Bu durumda 4925 sayılı Yasanın 25. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır….” denilerek tereddütlerin ortadan kalkmasını sağlamıştır. Mahkememizce yukarıda açıklanan nedenlerle mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin yetki yönünden usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı yanın yetki itirazının kabulüne, Mahkememizin yetkisizliği nedeni ile HMK 116/1-a maddesi uyarınca dava dilekçesinin yetki yönünden usulden reddine,
2-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal 2 haftalık sürede talep edilmesi halinde dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2021