Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/76 E. 2021/836 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/76 Esas
KARAR NO : 2021/836

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 05/02/2020
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin %24 oranında hisse sahibi olduğunu, diğer şirket ortaklarından %12 paya sahip ve müvekkilin babası olan …’nun 23/09/2014 tarihinde, müvekkilinin ağabeyi yönetim kurulu üyesi ve %24 paya sahip olan M. … …’nun ise 29/10/2015 tarihinde vefat ettiğini, vefatları üzerine sahip oldukları şirketteki hisselerinin terekeye dahil olduğunu, aynı zamanda ortak olan tüm mirasçıların hep birlikte külli halefiyet esasları uyarınca tereke üzerinde hak sahibi olduklarını, terekeye dahil toplamda %36 oranında şirket hisselerinin mirasçılar arasında henüz paylaşılmadığından terekede el birliği halinde mülkiyetin devam ettiğini, ne var ki aynı zamanda mirasçı olan diğer ortaklar Ortaklar Pay Defterine müvekkilinin katılımı, rızası ve onayı olmaksızın sanki tereke aralarında paylaşılmış gibi hisseleri işlediklerini, Ortaklık Pay Defterindeki hisse dağılımının gerçeği yansıtmadığını, şirketin 18/07/2014 tarihli genel kurulunda 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyeliğine …. … ile …’in seçildiğini, 29/05/2015 tarihinde M. … …’nun ölümü ile iki kişilik yönetim kurulunda kalan üyenin boşalan üyeliğe atama yapması için gerekli toplantı ve karar nisabını sağlayamamasından dolayı şirketin organsız kaldığını, …’in organsız kalan şirketi 2015 yılından itibaren usul ve yasaya aykırı bir şekilde yönetmeye çalışmakta ve şirketi zarara uğratmakta olduğunu, anonim şirket hisselerinin hissedarın ölümü ile doğrudan mirasçılara paylı bir şekilde intikal etmeyip, mirasçıların şirket hisselerine elbirliği ile sahip olduğu gözetilerek yasaya açıkça aykırılık teşkil eden olağan genel kurulun başta şirketin henüz elbirliği halindeki %36 payına ilişkin elbirliği mülkiyeti kurallarına uyulmaması ardından da şirketin son beş yıldır yasanın emredici hüküm ve esaslarına aykırı bir şekilde yönetilmeye çalışılması nedeniyle 23/11/2019 tarihli olağan genel kurulun hükümsüzlüğünün tespitinin ve iptalinin gerektiğini, 03/05/2016 tarihinde yönetim kurulu tarafından şirket paylarının veraset belgesine uygun olarak pay defterine yazılmasına karar verildiğini, 06/05/2016 tarihinde miras payları üzerindeki elbirliği mülkiyetinin müşterek mülkiyete çevrildiğine ilişkin şirket tarafından müvekkiline ihtar çekildiğini, 01/11/2016 tarihinde … tarafından şirketteki terekeye dahil hisselerin elbirliği halindeki mülkiyetin paylı mülkiyete çevrilmesi talepli dava açıldığını, …sayılı yönetim kurulu kararında miras kalan payların mirasçılık belgesi uyarınca deftere işleneceği kararlaştırılmasına rağmen, Ortaklar Pay Defterine paylaştırılarak işlem yapılmış olduğunu, pay defterinin gerçeği yansıtmadığını ve son 5 yıldır terekeye dahil olan %36 hissenin genel kurulda temsil edilemediğini, şirketin organsız olmasından dolayı 23/11/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısı dahil olmak üzere M. … …’nun ölümünden bu güne kadar yapılan tüm yönetim kurulu kararları ve bağlantılı olarak genel kurulların yok hükmünde olduğunu zira genel kurul toplantılarına çağrının yetkisiz bir organ tarafından yapılmış olduğunu ileri sürerek 23/11/2019 tarihli 2018 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların hükümsüz olduğunun tespitine, hükümsüzlüğüne karar verilmemesi halinde iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin yalnız aile üyelerinin pay sahibi olduğu, kapalı tipte bir aile şirketi olduğunu, davacının baba … ve kardeş … …’nun vefatından önceki dönemde şirketin murahhas üyesi ve %24 pay sahibi olduğunu, vefat eden aile bireylerinden her ikisinin de mirasçılarının diğer şirket ortakları olduğunu, veraset ilamı doğrultusunda yapılan pay tanzimine göre … … %32,50, … %33,75 ve davacı …’nun %33,75 oranına ulaştıklarını, daha sonra … …’nun şirket hisselerini …’e intikal ettirdiğini, 18/07/2014 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında davacının murahhas üyelik görevinden alınmasına karar verildiğini, yönetim kurulu başkanı olarak şirket ortaklarından M. … …, başkan yardımcısı olarak da A. …’in seçildiğini, 29/10/2014 tarihinde şirketin yönetim kurulu başkanı M. … …’nun vefatı üzerine boşalan yönetim kurulu üyeliğine A. … tarafından TTK 363 madde hükmü doğrultusunda geçici olarak annesi … …’nu atadığını, geçici atama işleminin de 02/12/2017 tarihli olağan genel kurulunda onandığını, ölen şirket ortaklarının hisselerinin veraset ilamına göre usulünce mirasçılar arasında paylaştırıldığını, davacıya da miras kalan hissesinin tam olarak intikal ettirildiğini, davacının hiçbir hak kaybının söz konusu olmadığını, diğer taraftan müteveffanın menkul ve gayrimenkullerinin mirasçıları olan tüm şirket ortakları arasında imzalanan miras taksim sözleşmesi ile paylaşarak intikallerinin sağlandığını, davacının terekenin bütünüyle tasfiyesi ve paylaşılması konusunda iradesini ortaya koyduğunu, davacının miras hisselerinin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu iddiası bir an için kabul edilse bile aidiyeti tartışmasız olan paylarla karar çoğunluğu sağlandığından bu iddianın genel kurulda alınan kararlar üzerinde hiçbir etkisinin bulunmadığını, payların tamamının dava konusu genel kurulda temsil edildiğini, davacının şirkette organ yokluğu iddiasının da asılsız olduğunun mahkeme kararı ile sabit olduğunu ve genel kurul çağrısının yok hükmünde olduğu iddiasının da dayanaksız olduğunu bildirerek davanın reddini talep etmiştir.
Dava, davalı … Şirketin 2018 yılına ilişkin 23/11/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların hükümsüz olduğunun tespiti, hükümsüzlüğüne karar verilmemesi halinde iptali istemine ilişkindir.
Deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmıştır.
Ankara Ticari Sicil Müdürlüğü’nün 02/12/2019 tarihli cevabi yazısında davalı … Hizmetler Anonim Şirketi’nin tescil tarihinin 30/12/1966 ve aktif olduğu, şirkette birden fazla pay sahibi olup temsilcisinin(Baş.Tarih 02/12/2019-Bit.Tarih 23/11/2022) … olduğu bildirilmiştir.
Davalı şirketin defter ve kayıtları üzerinde ve dosya kapsamındaki iddia-savunma çerçevesinde inceleme yapılmak üzere talimat yoluyla alınan 28/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu olayda yönetim kurulu başkanı M. … …’nun ölümü üzerine tek yönetim kurulu üyesi kalan …’in 22/01/2016 tarihinde tek başına almış olduğu bir kararla TTK 363. maddesine dayanarak boşalan üyelik için annesi … …’nu atamasının geçersiz olduğu, yönetim kurulundaki eksikliğin 26/05/2016 tarihli genel kurulda alınan karar ile doldurmuş olduğunun kabulünün gerektiği, miras paylarını belirleyerek deftere kayıt işleminin yönetim kurulunca yapılamayacağı, yönetim kurulunun sadece miras ortaklığını deftere kaydedebileceği, ancak şirket pay sahiplerinin sınırlı sayıda aile üyelerinden oluştuğu ve paylaştırmanın her ne şekilde yapılır ise yapılsın sonucu değiştirmeyeceğinin anlaşıldığı, tarafların bir araya gelerek terekedeki paylarının paylaşılması halinde mirasçıların pay oranlarının farklı olmayacağı, olağan genel kurul toplantısında bütün payların temsil edilmiş olduğu, bu nedenle olağan genel kurul toplantısında alınan kararların terekeye değer payların hazır bulunanlar cetvelinde gösterilmediği ve bu payların genel kurul toplantısında temsil edilmediği gerekçesine dayanarak iptalinin talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması anlamı taşıdığı bildirilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 599. maddesinde “Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar.
Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.”,
640. maddesinde “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir,
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.” hükmüne yer verilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 363 1. maddesi hükmünde “334’üncü madde hükmü saklı kalmak üzere, herhangi bir sebeple bir üyelik boşalırsa, yönetim kurulu, kanuni şartları haiz birini, geçici olarak yönetim kurlu üyeliğine seçip ilk genel kurulun onayına sunar. Bu yolla seçilen üye, onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev yapar ve onaylanması halinde selefinin süresini tamamlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler, iddia ve savunma çerçevesinde yapılan incelemede; şirket ortaklarından %12 paya sahip …’nun 23/09/2014 tarihinde , davalı şirketin yönetim kurulu başkanı %24 paya sahip M. … …’nun 29/10/2015 tarihinde vefat ettiği, mirasın külli halefiyet ilkesine göre mirasçılara bir bütün halinde toplam %36 payın intikal ettiği, mirasçıların birden fazla olması nedeniyle terekenin paylaşılmasına kadar mirasçılar arasında zorunlu miras ortaklığı meydana geldiği, tereke üzerinde iştirak halinde hak sahipliği gereği mirasçıların terekede yer alan değerler üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunmak veya terekeyi yönetimlerinde hep birlikte hareket etmeleri gerektiği anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla mirasçıların terekeye dahil anonim şirket payları üzerinde iştirak halinde mülkiyet esaslarına göre tasarruf etmeleri gerekecektir. Vefatlar sonrası %36 şirket hissesiyle ilgili terekeye temsilci tayin edilmediği de dosya kapsamı ile sabittir. Davalı şirketin yönetim kurulu başkanı M. … …’nun 29/10/2015 tarihinde vefat etmesinden sonra …’in tek yönetim kurulu üyesi olarak kaldığı, boşalan yönetim kurulu üyeliğine şirket pay sahiplerinden annesi … …’nu yönetim kurulu üyeliğine atamış ise de TTK’nın geçici üye atanmasına ilişkin 363. maddesinin uygulama alanı bulunmamaktadır. TTK 363/1 maddesinin uygulanabilmesi için üyelikteki boşalmaya rağmen geriye kalan üyelerin TTK 390/1 maddede yer alan veya esas sözleşmeyle ağırlaştırılan toplantı nisabını sağlayabilecek sayıda olması aranır. Ayrıca bu nisabın hesabında (boşalan üyeliğin veya üyeliklerin de dahil edildiği) üye tam sayısı esas alınır. ….Yönetim kurulu üyesi/başkanı … tarafından mirasçılık belgesindeki pay oranlarına göre paylaştırma yapılarak pay defterine işlenmiş ise de sadece miras ortaklığını deftere kaydedebileceğinden dava konusu genel kurulda bütün payların temsil edilmiş olduğu yönündeki bilirkişi görüşüne bu yönüyle iştirak edilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle muristen intikal eden paylar iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olup TTK 477/1 maddesi uyarınca mirasçılar paya bağlı haklarını şirkete karşı atanan iradi temsilci ile kullanabileceklerinden ve böyle bir temsilci de bulunmadığından dava konusu genel kurulu çağrısız bir genel kurul olarakta kabul edilemeyeceği ve 23/11/2019 tarihli genel kurulu toplantıya çağıran kişilerin çağrı yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla çağrı üzerine toplanan genel kurulda alınan kararların (nitekim terekeye dahil payların hazirun cetvelinde de gösterilmediği de değerlendirildiğinde) yoklukla malul olduğunun tespiti yönünde karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın kabulü ile dava konusu genel kurulu toplantıya çağrı yetkisi bulunmayan kişiler tarafından yapılan çağrı üzerine toplanan genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 2.189,15 TL posta gideri-bilirkişi masrafı ile 54,40 TL peşin harç toplamı 2.243,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK 333 maddesi uyarınca yatırılan gider avansında kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/12/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …