Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/75 E. 2021/400 K. 31.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/75 Esas
KARAR NO : 2021/400

DAVA : Alacak (Finansal Kiralamadan Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ : 05/02/2020
KARAR TARİHİ : 31/05/2021
YAZIM TARİHİ :11/06/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Finansal Kiralamadan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile davalı Şirket arasında tesis edilen finansal kiralama sözleşmesi ile sözleşme konusu taşınmazın Finansal Kiralama mevzuatı hükümleri çerçevesinde kiralanması için 26.04.2016 tarihli Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye konu ekipmanların, müvekkili banka tarafından teslim alınarak Finansal Kiralama Sözleşmesinde de belirtildiği üzere kiracıya teslim edildiğini, davalının anılan kira sözleşmesi gereği ödemesi gereken kira bedellerini ödemeyerek temerrüde düştüğünü, kiracıya ödemesi gereken kira bedellerinin ihtarnamenin tebliğini müteakip 60 gün içinde ödenmesi, aksi takdirde sözleşmelerin fesih edileceği ve kiralanan gayrimenkulün iadesi için yasal yollara başvurulacağını içeren Beşiktaş …. Noterliğinin 08.11.2018 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, anılan ihtarnamenin kiracı davalıya tebliğ edildiğini, tebliğinden bu yana uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen borç ödenmediği gibi finansal kiralamaya konu makinelerin de iade ve teslim olunmadığını, davalının kira borçlarını tüm ferileriyle birlikte 60 gün içinde ödemediğinden işbu sözleşmenin feshedilebilme hakkının müvekkili banka lehine doğduğunu, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring Ve Finansman Şirketleri Kanunu 25. Maddesine yaptığı atıfla 6098 sayılı TBK’ nın 126. maddesinde: “ifasına başlanmış sürekli edimli sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü hâlinde alacaklı, ifa ve gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, sözleşmeyi feshederek, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir. ” diyerek müvekkil bankaya uğramış olduğu zararı davalıdan talep etme imkanı sağladığını ileri sürerek taraflar arasında 26.04.2016 tarihinde akdedilmiş olan Finansal Kiralama Sözleşmesinden doğan alacak hakları, munzam zararlarına ilişkin talep ve dava hakları ile açtıkları icra takiplerine dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelikle sözleşmeye konu ekipmanların taraflarına teslimi için, münakit sözleşme gereği teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, Yasanın 31/3. maddesi mucibince uygun görülecek teminat (mektubu) mukabili finansal kiralama konusu ekipmanlarda tasarruf etmelerine izin verilmesine, davalı ile müvekkili Banka arasında akdedilen anılan Finansal Kiralama sözleşmelerinin fesholunduğunun tespitine, Sözleşmelere konu ekipmanların taraflarına teslimine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı arasında 26.04.2016 tarihli Finansal Kiralama Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ekinde yer alan proforma faturada belirtilen iş makinelerinin davalı müvekkili şirket tarafından finansal kiralama yoluyla edinilmesi ve karşılığında toplam 1.657.408,55 TL ödenmesinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin imzasından sonra, davalı müvekkili tarafından sözleşme gereği ödenmesi gereken kira bedellerinin davacı tarafa düzenli bir şekilde ödendiğini ancak, ağırlıklı olarak kamu kurum ve kuruluşlarının yapım işlerinin yükleniciliğini yapmakta olan müvekkili şirketin, ödenek yetersizliği yüzünden hak ediş tahsilatında yaşadığı gecikme sebebiyle … Ticaret Mahkemesi’nin …. E. sayılı dosyasıyla 27/08/2018 tarihinde konkordato başvurusu yaptığını ve 28/08/2018 tarihinde müvekkil şirkete geçici mühlet verildiğini, bilahare müvekkili şirkete kesin mühlet verildiğini ve müvekkilin konkordato teklifinin alacaklılarınca yeterli çoğunlukla kabulü üzerine aynı mahkemece 13/02/2020 tarihli kararla konkordato tasdik edildiğini, davalı müvekkilinin konkordato mühleti içerisinde bulunduğu dönemde kira ödemelerinde kısa süreli gecikme yaşandığını, ancak bu süre zarfında kira bedellerinin ödenmeye devam edildiğini, davacı tarafça 08/11/2018 tarihinde keşide edilen ihtarnameden sonra borcun ödenmediği ileri sürülmüş ise de, ihtarname sonrasında da müvekkili şirket tarafından dava konusu sözleşmeye ilişkin tüm kira bedellerinin ödendiğini, ihtarnamenin tarihi itibariyle (vadesi gelmemiş olanlar dahil) kalan ödeme tutarının 348.408,55 TL olduğunu, müvekkili tarafından işbu dava tarihine kadar davacıya 300.000,00.-TL nin üzerinde ödeme yapıldığını, davacı banka tarafından da müvekkili şirket tarafından yapılan tüm ödemelerin kabul edildiğini dolayısıyla, davacı bankanın borcun ödenmediği yönündeki iddiasına itibar edilemeyeceği gibi, yapılan ödemelerin kabul edilmekle sözleşmenin de feshedilmediğini, nitekim, taraflar arasındaki sözleşmenin “Sözleşmenin feshi” başlıklı 25 inci maddesinde “… Kiralayan tarafından ayrıca bir fesih iradesi açıklanmadıkça sözleşmenin yürürlüğüne ve geçerliliğine herhangi bir halel gelmez;…” denildiğini, ayrıca davacı tarafından 08/11/2018 tarihli ihtarnamesinde de “Bankamızın tek taraflı iradesiyle sözleşmeyi devam ettirme ve fatura kesmeye devam etme hakkı saklı kalmak kaydıyla” ibaresine yer verildiğini, buna göre, sözü edilen sözleşme hükmü ve davacı banka tarafından 08.11.2018 tarihinde keşide edilen ihtarnamenin üzerinden işbu dava tarihine 1.5 yıla yakın süre boyunca hiçbir işlem yapılmaksızın beklenilmesi, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelerin kabul edilmesi ve herhangi bir fesih iradesinin açıklanmamış olması karşısında, davacının sözleşme hükmü ve ihtarnamesinde belirtildiği şekilde iradesinin sözleşmeyi devam ettirme yönünde olduğunu, sözleşmenin ayakta olduğunun kabulü ile davacının sözleşmenin fesih olunduğunun tespiti yönündeki talebinin reddi gerektiğini, diğer taraftan, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davacının sözleşmeyi fesih iradesinin olduğu düşünülse dahi, davalı müvekkili şirketin 1.657.408,55 TL toplam kira bedelinin, davacının keşide ettiği ihtarname tarihine kadar 1.309.000,00 TL’sini ve ihtarnameden sonra da 309.581,72 TL’sini ödediğini yani, işbu dava tarihine kadar finansal kiralama sözleşmesinde kararlaştırılan toplam kira bedellerinin neredeyse %98’inin davalı müvekkil tarafından ödendiğini, bilahare işbu davanın açılmasından sonra da kalan kısım olan 38.826,83 TL’nin tamamının ödendiğini, müvekkili şirket tarafından dava konusu sözleşmeye ilişkin tüm kira bedellerinin ödendiğinden davacı Bankanın ihtiyati tedbir talebinin de reddi gerektiğini savunarak öncelikle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, bilahare davanın esastan reddi karar verilmesini dilemiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra, taraflar arasındaki Finansal Kiralama Sözleşmesi uyarınca davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin tespiti amacıyla dosya bilirkişiye tevdi olunmuş, bilirkişi raporunda; davalı tarafından davacı Bankadan kullanılan kredi geri ödeme planına göre 43 taksit karşılığı 1.657.408,55 TL tutarında ödeme yapılacağı, vade tarihlerinin 24/10/2016-24/04/2020 tarihleri arasında olduğu, davacı banka tarafından davalı şirketten yapılan tahsilat tutarının 1.608.581,72 TL iken, davalı şirketin bankaya yaptığı ödeme tutarının toplam 1.657.408,55 TL olduğu, taraflar arasında 48.826,83 TL tutarında fark olduğu, davalı şirket tarafından bankaya yapılan 25.02.2020 tarihli ödemelerin davacı banka kayıtlarında mevcut olmadığı bildirilmiştir. Alınan bilirkişi ek raporunda ise; davalı tarafça davacı bankaya yapılan tüm ödemelerin davalı şirket hesap dökümlerinde kayıtlı olduğu, farklılık arz eden hususların ise, davalı şirketin farklı proje borçları olmasından ve borçların sıralı tahsilat yöntemine göre vadesi en eski tarihli olandan itibaren sıralı olacak şekilde tahsil edilmesinden kaynaklandığı belirtilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesinin sözleşmeye aykırılık sebebi ile feshedildiği iddiasına dayalı sözleşmenin feshinin tespiti ile sözleşmeye konu ekipmanların iadesi istemine ilişkindir. Taralar arasında 26/04/2016 tarihli finansal kiralama sözleşmesi imzalanmış ve sözleşme konusu iş makineleri davalıya teslim edilmiştir. Davacı banka tarafından davalıya gönderilen 08/11/2018 tarihli ihtarname ile finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan geciken kira borcunun tüm ferileri ile birlikte 60 gün içinde ödenmemesi halinde kanuni, akdi ve ihtar gereği sahip oldukları haklara hiç bir helal gelmemek üzere finansal kiralama sözleşmesinin, bankanın tek taraflı iradesiyle sözleşmeyi devam ettirme ve fatura kesmeye devam etme hakkı saklı kalmak kaydı ile, ayrıca bir ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden feshedilmiş sayılacağı, iş bu 60 günlük süreyi müteakip ilk iş günü içerisinde sözleşme konusu malların bankaya aynen iade ve teslim edilmesi, aksi halde feshin tespiti ile malın iadesi için yasal yollara başvurulacağı ihtar edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 25. maddesinde, kiracının kira bedellerini ödemede temerrüde düşmesi üzerine, kiralayanca keşide edilecek ihtar ile kiracıya verilen sürenin sonunda geciken kira bedelleri ödenmemiş ise, kiralayan tarafından fatura kesme işleminin durdurulabileceği, böyle bir durumda kirayan tarafından ayrıca bir fesih iradesi açıklanmadıkça sözleşmenin yürürlüğüne ve geçerliliğine her hangi bir helal gelmeyeceği, kiracının gecikmiş kira bedellerini ödemek suretiyle sözleşmenin devam etmesini talep edebileceği, kiracının bu talebini kabul edip etmemenin kiralayanın ihtiyarında olduğu, kiralayanın dilerse geciken kira bedellerin tahsil ederek sözleşmeye sözleşmeye devam edebileceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin bu hükmü ile davacı banka tarafından keşide edilen 08.11.2018 tarihinde keşide edilen ihtarname içeriği birlikte değerlendirildiğinde, ihtarname tarihinden sonra davalı tarafça yapılan ödemelerin davacı banka tarafından kabul edildiği, ihtarname tarihi ile dava tarihi olan 05/02/2020 tarihi arasında geçen süre içerisinde davacı tarafça fesih iradesinin açıklanmadığı, dolasıyla sözleşmenin ayakta olduğunun kabulü gerektiği kanaati ile davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın reddine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 59,30 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 111,48 TL karar harcının kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekil ile temsil olunduğundan AAÜT gereğince belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 33,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının ve delil avansının kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır