Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/654 E. 2023/143 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
… 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/654 Esas
KARAR NO : 2023/143

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. …
Av. …
Av. …
Av. …
Av. …
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/12/2020
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin bir aile şirketi olup davalının şirketin kurucularından ve… Otel’de pay sahibi olduğunu, müvekkili şirkette uzun süreli yönetim kurulu başkanlığı, başkan vekilliği ve üyeliği olmak üzere birçok görev ifa ettiğini, davalı 29/05/2015 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine ve başkan vekilliğine atandığını, müvekkili şirketi borç ve taahhüt altına sokacak işlemler ile her türlü finansal işlem dahil olmak üzere şirketi temsil ve ilzam etmek üzere münferiden yetkili kılındığını, ilerleyen süreçte şirketin yönetim kurulu başkanı ve aynı zamanda davalının babası …’ın sağlık problemleri nedeniyle müvekkili şirketin yönetimini aktif şekilde tek başına yürüttüğünü, …’ın rahatsızlığı ve vefatının da etkisiyle 2017 yılının Ekim ayından başlamak üzere münferiden imza yetkisine de dayanarak… Otel’in pay sahiplerine ve diğer yönetim kurulu üyelerine bilgi vermeksizin şirketi tamamen istediği şekilde sorumsuzca yönettiğini, …’ın vefatının ardından müvekkili şirketin 28/05/2018 tarihli genel kurul toplantısı ve yönetim kurulu kararı neticesinde davalının yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğini, davalının yönetim kurulu başkanlığının 23/03/2019 tarihli genel kurul toplantısında sona erdiğini, davalının bu tarihten sonra yeniden yönetim kurulunda görevlendirilmediğini, müvekkili şirketin yeni yönetim kurulu göreve başladıktan sonra şirketin olağan işlemlerini gerçekleştirirken geçmiş kayıtlarda davalı tarafından gerçekleştirilen olağan dışı işlemlerle karşılaştığını, davalı tarafından işlemlere dair açıklamalar sunulmadığını ve uzlaşmacı bir tavır sergilenmediğini, davalının yaptığı işlemlerin teknik ve muhasebesel açıdan incelenmesi amacıyla 2020 yılı içerisinde konuya ilişkin iki farklı uzmandan görüş alındığını, ilgili denetim raporlarında davalının işlemleri neticesinde müvekkili şirketin zarara uğradığına ilişkin tespitlere yer verildiğini, 03/12/2020 tarihinde gerçekleşen olağanüstü genel kurul toplantısında davalı hakkında sorumluluk davası açılmasına karar verildiğini belirterek müvekkili şirketin davalının eylem ve işlemleri neticesinde uğramış olduğu şimdilik 30.000,00 TL değerindeki zararın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin 28/05/2018 tarihinde yapılan 2017 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağında ve 25/03/2019 tarihinde yapılan 2018 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağında yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi sıfatıyla ibra edildiğinden TTK’nın 558. maddesi gereğince 6 ay içerisinde dava açılmadığını, zamanaşımı/hakdüşürücü süre itirazında bulunduklarını, müvekkili hakkında dava açılması yönünde yapılan 03/12/2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının usulüne uygun yapılmadığını ve hukuken yok hükmünde bir karar alındığını, davacı şirketin %100 hissedarı… Otel İşletmeleri Tur. Tic. İhr. İth. … ve … A.Ş’nin hissedarı olup aynı zamanda yönetim kurulu başkanı olarak görev aldığını ve münferiden tek başına temsil ve ilzama yetkili kişi olduğunu, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olarak kanundan ve esas sözleşmeden doğan ve kusuru ile ihlal ettiği bir yükümlülüğün söz konusu olmadığını, hali hazırda yönetim kurulu üyesi ve başkanı olan şirket ortaklarının şirketin tüm kayıtlarına ulaşarak bilgi edinme imkanlarının bulunduğunu, müvekkilinin yönetim kurulu başkanlığı yaptığı dönemde şirketin kasasında yeterli miktarda para bulunmamasına rağmen davacı şirket tarihindeki en büyük ciroya ulaştığını, ibra edilen yönetimin sorumsuzca hareket ettiğine dair somut bir delil de ortaya konulmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava, … şirkette yönetim kurulu üyesi olan davalının şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmıştır.
Dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş dosya kapsamı, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde ayrıca dava dilekçesi ekinde sunulan özel amaçlı denetim raporları da irdelenmek suretiyle yapılan inceleme sonucu düzenlenen kök ve itiraz üzerine alınan ek raporda; davacı şirketin gelir tablosu ve bilanço rakamlarına göre yıllar itibariyle şirketin davalının yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde diğer yıllara oranla en fazla faaliyet geliri elde ettiği dönem olarak bilançoya yansımış olması nedeniyle gelir tablosu ve bilanço rakamları bakımından şirketin zararının bulunmadığının tespit edildiği, alınan rezervasyonlardan hareketle şirketin gelirinin hesaplanmasının mümkün olmayacağı, uygulamada rezervasyonların son dakikaya kadar iptal edilebileceği göz önüne alınarak ticari defter kayıtları ve buna bağlı olarak …’ne bildirilen gelirler ile rezervasyonlar arasında oluşan farktan dolayı gelirin gizlenmiş olduğu tezine iştirak edilmediği, 2018 yılı rezervasyon modülünde alınan bilgiye göre net olarak KDV dahil 42.182.214,02 TL rezervasyon yapıldığı, gelir tablosunda şirketin 2018 yılı faaliyet gelirinin toplam 42.957.683,43 TL beyan edildiği, tadilat işleri kapsamında gerek dosya içeriğinde gerekse de ticari defter kayıtlarında herhangi bir belge ve bilginin bulunmadığı bu nedenle tadilat kapsamında yapılan işlerin fazla veya eksik yapıldığı tespiti yapılamadığından bu kapsamda yapılan ödemelerin fazla olduğuna dair bir hesaplama yapılamadığı, 20/11/2018 tarih ve … yevmiye kaydı ile yapılan işlemin belgeye dayalı olmayan fiktif bir kayıt olduğu, 136 nolu hesap bakiyesinin diğer ortaklara dağıtılarak tasfiye edilmesi yapılan fiktif işlemlerin ortaklar arasındaki borç/alacak ilişkisinin şirket kayıtlarına yansıtılması olarak değerlendirildiği, faturasız harcamalar dosya içeriğinde somut belgeye bağlanmış bir husus olmadığından işlemin miktarı gerekçesi ve mahiyeti hakkında inceleme ve değerlendirme yapılamadığı, bir kısım demirbaş satışları gerçekleşmiş olup 03/03/2017 tarih ve 1 nolu yönetim kurulu kararı ile demirbaş satışlarından doğan karın demirbaş yenileme fonuna alınmasına karar verildiğinden bu karların gelir tablosuna ithal edilmemiş olduğunun değerlendirildiği mutalaa olunmuştur.
6102 sayılı … Kanunu’nun 553. maddesinde kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları yasadan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde, şirkete ortaklara ve şirket alacaklarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacağı, 555. maddesi gereğince de şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her pay sahibinin isteyebileceği öngörülmüştür.
Somut olayda; tek ortaklı … şirket statüsündeki davacı şirketin %100 hissesine sahip olan aile fertlerinin ortak olduğu dava dışı… Otel İşletmeleri Turizm Ticaret İhracat İthalat … ve … Şirketi olup davalının bir dönem şirket yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı yaptığı süreçte şirket hesabından şahsi harcamalar yaptığı, şirket adına yapıldığı iddiasıyla yüksek tutarda belgesiz harcama yapılarak tutarın şirket tarafından davalıya ödenmesinin sağlandığı, sözleşme yapılan firmaların sözleşmede kararlaştırılan tutardan daha yüksek fatura düzenledikleri, şirkete ait demirbaşların satılmasına rağmen şirkete herhangi bir gelir girişinin sağlanmadığı, henüz kuruluş işlemlerini tamamlamamış şirketlerle sözleşmeler yapıldığının alınan denetim raporları ile tespit olunduğu ve bu suretle şirkete zarara uğrattığı iddiasına dayalı tazminat istemli davaya karşı verilen cevap dilekçesinde davacı şirketin 28/05/2018 tarihinde yapılan 2017 yılı olağan genel kurulunda ve 25/03/2019 tarihinde yapılan 2018 yılı olağan genel kurulunda müvekkilleri …’ın da bulunduğu yönetim kurulu üyelerinin oy birliği ile ibra edildiği, davalı …’ın yönetim kurulu üyesi sıfatıyla ibra edildiğinden TTK 558 maddesi gereğince 6 ay içinde dava hakkının düştüğünü, hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmadığını, müvekkili hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için alındığı belirtilen genel kurul kararının usulüne uygun alınmadığını, yönetim kurulu üyesi olarak …’ın kanundan ve esas sözleşmeden doğan ve kusuru ile ihlal ettiği bir yükümlülüğün söz konusu olmadığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuş, cevap dilekçesinde ileri sürülen 2017 ve 2018 yıllarına ait genel kurul toplantı tutanak örneklerinin incelenmesinde, dava dilekçesinde ileri sürülen hususların ayrıca ve açıkça ibra kapsamında değerlendirilmediğinden 6 aylık hak düşürücü sürenin uygulamayacağı, davacı şirketin davalının yaptığı işlemlerin muhasebesel açıdan incelenmesi yönünde 2020 yılı içerisinde şirketin 2018 yılı hesap dönemine ait iki ayrı uzmandan alınan denetim raporuna istinaden işbu davanın açıldığı, TTK’nın 560 maddesinde öngörülen 2-5 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle geçmediğinden zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, dosya kapsamı ile davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde ayrıntılı araştırma ve incelemeyi içerir şekilde düzenlenen bilirkişi kurulu raporunda davacı tarafından alınan denetim raporları da irdelenmek suretiyle yapılan incelemede değerlendirildiğinde davalının TTK 553 maddesinde öngörülen şekilde yasal ve sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini kusuru ile icra ettiği ve şirketi zarara uğrattığı iddiasının kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle kanıtlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 512,33 TL den mahsubu ile artan 332,43‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasını,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/03/2023
Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …