Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/622 E. 2021/750 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/622 Esas
KARAR NO : 2021/750

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2020
KARAR TARİHİ : 16/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; davalı ile müvekkilinin 03/01/2017 tarihinde iş sözleşmesi imzaladığını, sözleşme uyarınca davalının şirket ile gizlilik ve rekabet etmeme sözleşmesinin de imzalandığını, yapılan sözleşmeye rağmen davalının birebir aynı iş kolunda bir şirket kurarak faaliyete başladığını ve müvekkilinin zarara uğramasına neden olduğunu, davalının müvekkili şirkette satış ve müşteri hizmetleri müdürü sıfatı ile çalıştığını, 03/04/2020 tarihinde istifa etmesi üzerine iş sözleşmesinin sona erdiğini, … Teknoloji Bilişim Danışmanlık ve Ticaret A.Ş. İsimli şirketin Nisan 2020 tarihinden bu yana kurucu ve yöneticisi olduğunu bildirmiş olup davalının müvekkili ile yapılan sözleşmeye aykırı hareket ettiğini beyanla; davanın kabulüne, cezai şart bedeli olan 183.942,72 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; müvekkilinin davacı şirketin önceki yönetim kurulu başkanı müteveffa Selim Gençler’in amcası olduğunu, müvekkilinin davacı şirkette işçi olarak çalıştığının düşünülemeyeceğini, dava konusu protokole müvekkilinin imza attığının şüpheli olduğunu, müvekkilinin kurmuş olduğu şirketin ana faaliyet konusu ile davacının şirketinin faaliyet konusunun aynı olmadığını, davacı firmanın yalnızca Thuraya adlı firmanın bayiliğini yönettiğini ve onun haricinde başka firmalar ile çalışmadığını, müvekkilinin amcasının vefatından sonra şirketten ayrılarak çalışma hayatına devam etmesi ve kendi mesleği ile ilgili olarak bilgi ve kazanımlarını benzer bir sektörde kullanması rekabet etmeme protokolüne aykırılık olarak düşünülemeyeceğini bildirmekle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın konusu; davalının rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranıp davranmadığı ve cezai şart ödemesi gerekip gerekmediği hususundadır.
Yargılama sürecinde tarafların gösterdiği deliller toplanılmış, bu kapsamda taraflar arasında imzalanan gizlilik ve rekabet etmeme protokolü başlıklı 03/01/2017 tarihli sözleşme, arabuluculuk tutanağı, davalının iş yeri unvan listesi ve hizmet dökümü, dava dışı … A.Ş.’nin ticaret sicil kaydı dosyaya celp edilmiştir. Davacının tanıkları 16/11/2021 tarihli celsede dinlenilmişlerdir.
Toplanan delillere göre davalının 03/01/2017 tarihinde davacı ile hizmet sözleşmesi imzalayarak işe başladığı, bu sözleşmede gizlilik ve rekabet etmeme yönünde hükümlerin yer aldığı, davalının 03/04/2020 tarihinde istifa ettiği, 09/04/2020 tarihinde kurulan … Teknoloji Bilişim Danışmanlık ve Tic. A.Ş.’nin davalı tarafça kurulduğu belirlenmiştir.
16/11/2021 Tarihli celsede dinlenilen tanıklar; davalının, davacı şirkette satın alma, pazarlama ve müşteri temsilcisi görevinde 4-5 yıl çalıştığı, davalı ayrıldıktan sonra … A.Ş. Adlı müşterinin davalı şirketle ticari ilişkiyi kestiği ve davalının kurduğu … isimli firma ile çalışacaklarını bildirdiğini beyan etmişlerdir.
Taraflar arasında imzalanan gizlilik yükümlülüğü ve rekabet etmeme yükümlülüğü getiren 03/01/2017 tarihli sözleşme hükümleri incelendiğinde davalının 2 yıl boyunca Türkiye sınırları içerisinde doğrudan ve dolaylı olarak davacı işverenin faaliyet gösterdiği alanlarda, faaliyet gösteren işletmede çalışmayacağı, kendi adına veya birinci derece akrabalar adına yeni şirket kurmayacağı, yönetici, danışman, personel, işçi vb. Herhangi bir sıfatla hizmet vermeyeceği düzenlenmiş ve protokole aykırı hareket etmesi halinde son ödenen aylığının brüt maaşının 2 yıllık tutarında cezai şart ödeyeceği kararlaştırılmıştır.
Dinlenilen tanıklar sadece davalı ayrıldıktan sonra bir adet müşterinin kendileri ile çalışmayı bıraktığı yönünde ifade vermiş olup bir müşterinin ayrılıp davalının açtığı firma ile çalışması başlı başına davalının rekabet kurallarına aykırı hareket ettiğini ispatlayacak güçte değildir. Piyasa koşullarında daha uygun hizmetin verilmesi halinde müşterilerin firma değiştirmeleri rekabetin haksız yürütüldüğü anlamına gelmeyecektir. Bu nedenle davalının haksız rekabet teşkil eden eyleminin varlığının ispatlanamadığı sonucuna mahkememizce varılmıştır. Rekabet etmeme yasağı kuralına aykırı hareketten dolayı cezai şart talep edilip edilemeyeceği hususu ise ayrıca değerlendirilerek; imzalanan protokolün ilgili hükmünde davalının Türkiye’nin tamamını işçi veya başkaca adla çalışması engellendiği gibi kendi adına Türkiye’nin tamamında şirket kuramayacağı kararlaştırılmıştır. Yargıtay 11. HD’nin … karar sayılı 27/10/2020 tarihli ilamında da izah edildiği üzere Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Çalışma ve Sözleşme Hürriyet Başlığı altında düzenlenen 48 ve devamı maddelerinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğunun anayasal teminat altına alındığı, 818 sayılı Borçlar Kanunun (6098 sayılı TBK Mad. 445) maddesi uyarınca rekabet yasağının işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve konu bakımından hakkaniyete uygun sınırlamalar içermemesi halinde rekabet yasağı hükmünün geçerli olmayacağı, somut olayda taraflar arasındaki sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin maddesinde coğrafi alan sınırlamasının bulunmaması davalının ekonomik geleceğini kabul edilemez şekilde tehlikeye düşürecek nitelikte olduğundan hükmün batıl sayılması gerektiği ve buna bağlı olarak da cezai şartın talep edilemeyeceği değerlendirilerek davanın reddine, arabuluculuk son tutanağı incelendiğinde davalının usulüne uygun davet mektubu gönderilip tebliğ edilmesine rağmen görüşmeye katılmaması nedeniyle son tutanağın anlaşamama halinde düzenlendiği anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca arabuluculuk giderinin davalıdan tahsiline yine davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmemesine dair aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL harçtan başlangıçta yatırılan 3.141,59 TL harçtan mahsubu ile fazla olan 3.082,29 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat giderlerinden oluşan 73,50 TL yargılama giderinin yukarıda açıklanan gerekçe ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından belgelendirilen yargılama masrafı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Yukarıda açıklanan gerekçe ile davalı yararına vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırılan gider avansından artacak kısmın yatıran tarafa iadesine,
7-Davalı tarafın zorunlu arabuluculuk toplantısına mazeretsiz olarak katılmadığı anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/11/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)