Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/587 E. 2021/637 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/508 Esas – 2021/579
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/508 Esas
KARAR NO : 2021/579

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2019
KARAR TARİHİ : 15/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalıya ait fabrika iş yerinde, 01/09/1997 ne kadar sigortasız olmak üzere, 20/05/1996 tarihi ile 09/04/2014 tarihleri arasında sırasıyla, bekçilik, servis şoförlüğü, kepçe operatörlüğü, fabrika sorumlusu ve yetişmeyen tüm işlerde olmak üzere, 31/01/2003 tarihinde emekliliğini elde edip, ara vermeden tüm sorumluluklarını yerine getirerek , davalı nezdindeki hisselerinin, asıl bağımlılık ve ücret unsurlarını ortadan kaldırmaması , eşine de devretmiş olması nedeniyle hizmet ilişkisi devam edecek nitelikteki ,bayram genel tatil ile hafta tatili dahil haftada 7 gün, saat 7:30-21:00 arası ve de aşan sürelerle fazla mesai de yapmak suretiyle, ayda 30 gün üzerinden günlük 3 öğün yemek yardımı ve kendine tahsis edilen araçlardan da gidiş geliş yardımı alarak, en son asgari ücretin 6,24 katı olan 2250 $ ve ilaveten pirim karşılığı, hizmet akdine dayalı çalıştırılan müvekkilinin, 2014 yılı Şubat, Mart ve Nisan ayına ait hak edilen maaş ve primleri ile tüm döneme ait hak edilen tatil ve fazla mesai alacaklarının ve de şirket nam ve hesabına yapılan bir kısım masrafları karşılığının, tam olarak ödenmeden, haksız bildirimsiz iş akdinin feshi sebebiyle; fazlaya dair hakları saklı tutularak, kısmı alacak davası olarak ileri sürülen, ücret alacak bedeli olarak 6.000,00 TL, pirim alacak bedeli olarak 3.000,00 TL., kıdem tazminat alacak bedeli olarak 500,00 TL., ihbar tazminat alacak bedeli olarak 2.500,00 TL, yıllık izin ücret alacak bedeli olarak 15.000,00 Tl, belirsiz alacak davası olarak ileri sürülmüş, fazla mesai alacak bedeli olarak 250,00 TL , hafta tatil alacak bedeli olarak 200,00 TL bayram genel tatil alacak bedeli olarak 50,00 TL, masraf alacak bedeli olarak 500.00 TL nin, faizleri ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: İddiaları inkar ederek, iddia edilen tüm dönemlerde ticaret sicil ve şirket kayıtlarından da anlaşılacağı üzere, müvekkilin nezdinde fiilen ve kayden, şirketin ortağı , aynı zamanda yönetim kurulunda da başkan yardımcısı veya üye olarak faaliyet sergileyen davacının , müvekkili ile arasında işçi işveren ilişkisi olmadığından aleyhe davanın, görevli mahkemenin asliye ticaret Mahkemesi olması sebebiyle, esasa girilmeden görev dava şartı yokluğundan usulden reddi ile görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, ayrıca zaman aşımı itirazında da bulunarak kendisinin hesaplayabilecek türdeki tatil ve fazla mesai alacaklarına dair masraflara ilişkin belirsiz alacak davasının, hukuki menfaat dava şartı yokluğundan usulden reddine, esasa ilişkin olarak da; Müvekkili ile kayıt dışı dönemdeki ilişkiyi de kabul etmeyerek, 27/05/1996 tarihinde %24 hisse payı ile şirket ortağı olup, 15.06.1996 tarihinde şirketin yönetim kurulu başkan yardımcısı seçilip, 22/08/1997 tarihinde ise kendine ait şirket hisselerini kayden (Muvazaalı olarak) eşi …’ ye devredip,fiilen işveren – işçi ilişkisi ne de girilmeden, sırf SGK’dan emeklilik hakkını elde etmek için, Yönetim hakkını da kullanarak, 01/09/1997 tarihinde SGK giriş yapıp 31.08.2003 tarihinde kurum nezdinde emeklilik hakkını elde edip, 09.04.2004 tarihinde ise kayden eşi üzerine geçirdiği, şirket hisselerini devre alıp, şirket yönetim kurulunun yeniden üyesi ve başkan yardımcısı olarak ticari ilişkisinin devam ettiğini, 2012 yılında şirket adına dışardaki imzalarından imtina edip , 2013 yılında Maden idaresinden taş ve kum Ocağı da alıp, Nisan 2014 tarihinde ki ayrılmak isteği doğrultusunda , (07/05/2014 tarihli hisse devir sözleşmesi de yaparak) kendi ve eşine ait % 29 oranında hissesine karşılık, 300.000,00 TL nakit, 1.200.000,00 TL değerli ödenmiş senet ve yaklaşık 25.000,00 TL değerli araç devri suretiyle ve çıkacak şirket karlarına mahsup edilmek üzere ,300.000,00 TL avans borcu ile birlikte, (Yaklaşık değeri 678.250,00 TLnin çok üzerindeki) toplam 1.825.000,00 TL ‘lik ödeme yapıldığını belirterek, hizmet ilişkisinin asli unsuru olan hukuki – kişisel bağımlılığının bulunmadığını , şirkete karşı kişisel bağımlılığı öne çıkmadan, üretim araçlarınada sahip olarak, kar ve zarara ortak olarak, şirkete ortak ve yönetimde işveren sıfatına haiz olarak , başlangıçtan 01/09/1997 tarihine kadar şirket ortağı bu tarihten göstermelik eşine hisselerinin devrine kadar, kayden, sosyal güvenlik kurumundan emeklilik sonrası ise, tekrar hisselerin üstüne alıp, tüm dönemde şirketle arasında hizmet ilişkisinin unsurları olmadan ücret ve bağımlılık unsuru da bulunmadan geçen , tüm dönemlere dair taleplerin de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava davacının işçilik alacaklarının tahsili amacıyla açmış olduğu alacak davasıdır.
Ankara … İş Mahkemesi’nin …K. Sayılı ilamı ile davacının davalı şirkette işçi statüsünde bulunmaması nedeniyle ticari alacak niteliğinde olan taleple ilgili ticaret mahkemelerinin görevli olduklarından görevsizlik kararı verilmiştir. Ankara BAM 6. Hukuk Dairesinin … K. Sayılı ilamı ile istinaf taleplerinin reddine kesin olarak karar verilmekle mahkememiz yukarıdaki esasına kaydedilmekle yapılan yargılama sonunda:
Dava 01.01.2019 tarihinden sonra açılmış olmakla, ticari bir dava olarak zorunlu arabuluculuğa tabidir. Dolayısıyla arabulucuya başvurularak süreç tamamlandıktan sonra dava açılması gerekmekte olup, buna uyulmaması HMK’nin 114/2. maddesinde belirtilen “diğer dava şartlarına aykırılık” olarak davanın usulden reddi sebebidir.
Dava dosyasının incelenmesinde, dava dilekçesi ekinde 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesi gereğince arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin bulunmadığı, 24/08/2021 tarihli Tensip Tutanağı 2 nolu bendi ile davacı vekiline arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini mahkemeye sunması yönünde bir haftalık kesin mehil verildiği, sunulmaması halinde davanın usulden reddedileceğinin ihtarını içeren meşruhatlı davetiye çıkarıldığı, davetiyenin davacı vekiline 30/08/2021 tarihinde tebliğ edildiği, verilen kesin sürede davacı vekilinin arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağını sunmadığı buna göre dava açıldığı tarihte arabulucuk dava şartının yerine getirilmediği, ticari davalarda zorunlu hale getirilen arabuluculuğun tamamlanabilir bir dava şartı olmaması nedeniyle, dava açıldığı tarihte dava şartı yokluğu nedeniyle davanın HMK 114/2 maddesi yollaması, TTK’nun 5/A ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi ile HMK’nın 114/2 ve 115 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 59,30 TL harçtan, peşin alınan 478,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 418,87 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 79,10 TL yargılama giderinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
6- HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflarca tarafından yatırılan gider ve delil avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı asil ve vekilleri ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/09/2021