Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/501 E. 2021/379 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/501 Esas – 2021/379
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/501 Esas
KARAR NO : 2021/379

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2020
KARAR TARİHİ : 25/05/2021
YAZIM TARİHİ : 28/05/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin Kahramanmaraş ilin TIR-KAMYON vb. Araçların tamirat, bakım ve onarım işlerini yapan işletmeye sahip olduğunu, davalı tarafa ait araçların bakım, tamirat, onarımları tam ve eksiksiz olarak yapıldığını, 06 .04.2017 düzenleme tarihli,25.12.2018 faiz başlangıç tarihli,A SERİ 550654 no.lu 3.426,00 TL tutarında fatura,28.11.2016 düzenleme tarihli,25.12.2018 faiz başlangıç tarihli,A SERİ 549987 no.lu 3.465,66 TL tutarında fatura, 20.10.2016 düzenleme tarihli,25.12.2018 faiz başlangıç tarihli,A SERİ 549781 no.lu 1.550,77 TL tutarında fatura, 15.10.2016 düzenleme tarihli,25.12.2018 faiz başlangıç tarihli,A SERİ 549769 no.lu 400,61 TL tutarında fatura, 05.10.2016 düzenleme tarihli,25.12.2018 faiz başlangıç tarihli,A SERİ 549727 no.lu 1.601,29 TL tutarında fatura, 26.09.2016 düzenleme tarihli,25.12.2018 faiz başlangıç tarihli,A SERİ 549669 no.lu 2.648,73 TL tutarında fatura, 25.08.2016 düzenleme tarihli,25.12.2018 faiz başlangıç tarihli,A SERİ 549503-549504 no.lu 6.630,38 TL tutarında fatura, 05.08.2016 düzenleme tarihli,25.12.2018 faiz başlangıç tarihli,A SERİ 549402 no.lu 5.609,72 TL tutarında fatura, 10.05.2016 düzenleme tarihli,25.12.2018 faiz başlangıç tarihli,A SERİ 548941 no.lu 1.500,96 TL tutarında fatura, 23.03.2016 düzenleme tarihli,25.12.2018 faiz başlangıç tarihli,A SERİ 548664 no.lu 210,04 TL tutarında fatura,10.03.2016 düzenleme tarihli,25.12.2018 faiz başlangıç tarihli,A SERİ 548586 no.lu 498,76 TL tutarında fatura, 10.03.2016 düzenleme tarihli,25.12.2018 faiz başlangıç tarihli,A SERİ 548585 no.lu 536,76 TL tutarında fatura, 27.11.2015 düzenleme tarihli,25.12.2018 faiz başlangıç tarihli,A SERİ 547957 no.lu 1.539,71 TL tutarında faturalar düzenlendiğini, fatura alacaklarına istinaden, …İcra Dairesi … E. Sayılı dosyası ile 29.619,39 TL alacak miktarlı icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından 25.01.2019 tarihinde haksız ve yersiz olarak itiraz edildiğini, müvekkili davacı ile davalı arasında yapılan sözleşme gereğince davalı şirkete ait araçlara yedek parça temin etmiş, araçları tamir etmiş ve sağlam şekilde araçların davalı şirkete teslim edildiğini, müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ve sözleşmeyi gereği gibi ifa edildiğini, müvekkili şirketçe sözleşmede kararlaştırılmış tüm edimler yerine getirildiğini, her iki tarafın da tacir olması sebebiyle, kesin vadeye bağlanmış bir alacak olduğundan işbu fatura tarihinde davalının temerrüde düşmüş olacağını, araçların teslim edilmesinden sonra da davalı şirketçe müvekkili şirkete herhangi bir ayıp ihbarı da yapılmadığını, icra takibine yapılan itirazın ödemeyi geciktirmeye yönelik olduğunu, basiretli bir tacir gibi davranmayan davalının itirazının kötü niyetli olduğunu, toplam 29.619,39 TL borcun ödenmediği gibi ödeme konusunda herhangi bir girişimde bulunulmadığını belirterek, icra takibine vaki haksız ve kötü niyetli itirazının reddi ile icra takibinin devamını, davalının, haksız ve kötü niyetli itirazlarından ötürü alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına/kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, vekalet ücreti ve dava masraflarının davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER;
-Ankara ….icra Dairesine ait … sayılı takip dosyası
Davacı vekilince dava dilekçesinde, deliller kısmında, faturalar, şirket defterleri, araç kayıtları, cari hesap kayıtlarına dayanılmış ise de belirtilen deliller dava dilekçesine eklenmediği gibi dosya içerisine de sunulmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ;
Dava itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili eldeki dava ile, davalıya ait araçlara servis ve bakım hizmeti verdiğini ancak hizmet bedelinin ödenmediğini ileri sürerek davalı tarafça icra takip dosyasında ileri sürülen itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava değeri gözetildiğinde yargılamanın HMK 316 vd maddelerinde düzenlenen Basit yargılama usulüne tabi olduğu anlaşılmaktadır. Bu anlamda öncelikle basit yargılama usulüne tabi davalarda delillerin ileri sürülmesi hususunu açıklamak akabinde gerçekleşen somut olayı değerlendirmek gerekmektedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda temelde iki yargılama usûlüne yer verilmiştir. Bunlardan birisi, Kanunun asıl yargılama usûlü olarak düşündüğü ve daha geniş uygulama alanı olan yazılı yargılama usûlü; diğeri ise, uygulandığı dava ve işlerin özel olarak belirtildiği basit yargılama usûlüdür. Dava dilekçesinin unsurlarını düzenleyen 119. madde ise, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yazılı yargılama usûlünü düzenleyen üçüncü kısmının, dava açılmasına ilişkin birinci bölümünde yer almaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, gerek yazılı yargılama usulünde gerekse basit usule tabi davalarda, mahkemeye yöneltilen talebin, talep konusunun, talebin dayanağının, bunlara ilişkin delillerin, ayrıca kendisinden talepte bulunulan yargı organının ve talepte bulunanın doğru ve anlaşılır şekilde belirtilmesi gerekmektedir.
Hukuk yargılamasında tasarruf ilkesinin sonucu olarak (HMK m. 24), talep olmadan bir dava incelenemez ve taraflarca getirilme ilkesinin sonucu olarak da (HMK m. 25) hâkimin vakıaları kendiliğinden araştırması veya delil toplaması söz konusu değildir. Ayrıca hâkim tarafların talepleriyle bağlıdır (HMK m. 26). Bu sebeple, dava dilekçesi, yargılamayı başlatmakta, hem vakıalar hem deliller yönünden çerçevesini çizmekte ve davada incelenecek talep konusunu belirlemektedir. Bunları da doğrudan tarafın kendisi yapmak durumundadır. Tarafın bu konudaki ihmali, özensizliği ve eksikliğini tamamlamak mahkemenin tasarrufunda olan bir husus değildir. Böyle bir durumda taraf, bu konudaki davranışlarının sonuçlarına katlanacaktır.( HMK Bakımından Dava Dilekçesinde Eksiklik Halinde Yapılması Gereken İşlemler, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, Özel Sayı 2014, s. 263-300 (Basım Yılı: 2015) Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ’e Armağan)
Basit yargılama usûlünde davanın açılması, bu usûlde dilekçelerin verilmesi kenar başlıklı 317. madde’de düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasında, dava açılması ve davaya cevap verilmesinin dilekçe ile olacağı belirtilmiş, ancak dilekçenin unsurları tek tek sayılmamıştır. Fakat, 322. maddede, basit yargılama usûlüne ilişkin hüküm bulunmayan hallerde, yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu sebeple, 119. maddede belirtilen unsurlar, basit yargılama usulünde de geçerlidir. Hatta, basit yargılama usûlünün niteliği gereği, tarafın dava açarken yanlışlık yapmaması ve bir eksiklik olmaması için, dava (ve cevap) dilekçesinin Yönetmelikte belirlenecek formun doldurulması suretiyle de verilebileceği belirtilmiş (m. 322/4) ve Yönetmelikte de bu konu ayrıca düzenlenmiştir (Yön. m. 37). Bu düzenleme dahi göstermektedir ki, kanun koyucu yargılamanın sağlıklı yürütülmesi bakımından dilekçeye özel önem vererek, avukatla temsil ihtimalinin daha az olduğu basit yargılama işlerinde dava dilekçesinin eksiksiz olması amacıyla, bir form dilekçeye de yer vermiştir.
Davacının hiçbir vakıa göstermeden veya gösterdiği vakıaları açık ve somut olarak belirlemeden bir davayı yürütmesi mümkün değildir. Bu noktada, davacının çok genel ifadelerle veya içi boş bir takım vakıaları belirtmesi de yeterli olmayacaktır. Bu sebeple, davacı vakıaları, genel geçer şekilde değil, açık ve algılanabilir şekilde ortaya koymalı, ispata elverişli şekilde de somutlaştırmalıdır. Çünkü, ispat faaliyetinin yürütülebilmesi için ispata konu vakıanın ne olduğunun bilinmesi gerekir. Taraf olan ve vakıayı bizzat yaşayan ya da o vakıa hakkında doğrudan bilgi sahibi olan davacının bilmediği bir şeyi, hâkimin bilmesi ve bulması söz konusu olamaz. Ayrıca belirtmek gerekir ki, re’sen araştırma ilkesinin uygulandığı istisnaî durumlar dışında, özel hukuk yargılaması olan medenî yargıda taraflar kendilerine ilişkin hususları ve dava malzemesini (HMK m. 25) mahkemeye getirmek ve bildirmek zorundadırlar.
Buna göre; HMK m.121 maddesinde “Dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur” hükmü yer almakta olup, aynı zorunluluk HMK m.129/2 hükmünün 121. maddeye yaptığı yollama neticesinde davalı bakımından da mevcuttur. Benzer nitelikteki bir hüküm basit yargılamaya ilişkin HMK 318 maddesinde yer almakta olup, HMK m.318 maddesinde ise “ Taraflar dilekçeleri ile birlikte , tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da bildirmek; ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır.” hükmü yer almaktadır.
Basit yargılama usulünde yukarıda açıklandığı üzere, tanık dâhil tüm delillerin, dava ve cevap dilekçesi ile sunulması zorunludur. Bu düzenleme, bu hüküm basit yargılama usulünün amacına uygun olarak kısa sürede tüm delillerin toplanarak incelenmesi için kabul edilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ışığında gerçekleşen somut olay değerlendirildiğinde;
Davacı vekilince tanzim olunan dava dilekçesi içeriğinde, deliller kısmında, faturalar, şirket defterleri, araç kayıtları, cari hesap kayıtlarına dayanılmış ise de belirtilen deliller dava dilekçesine eklenmemiş mahkememizce 09.02.2021 tarihli celsede verilen ara karar uyarınca davacı tarafça dayanılan ticari defterlerin ve servis formlarının mahkemeye ibrazına karar verilmiş ise de, yalnızca faturaların ibraz edilmesi ile yetinilmiş ara karar gereği yerine getirilmemiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir alacak için fatura düzenlenmiş olması, alacağın varlığını ispata yeterli bulunmayıp, Fatura, tek başına akdi ilişkinin kanıtı niteliğinde bulunmamaktadır. Zira fatura, yalnızca sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Bu nedenle faturaya konu mal/hizmetin davalıya teslim edildiği hususunda ispat yükünün kural olarak davacı üzerinde olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre davacı vekilince, davada yer alan ispat yükümlülüğünün mevcut delille r dikkate alındığında yerine getirilmediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 59,30 TL harcın, peşin alınan 393,61TL harçtan mahsubu ile bakiye 334,31 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının taraflara iadesine,
6-Arabuluculuk ücreti olarak suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.320 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/05/2021