Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/184 E. 2023/121 K. 06.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/184 Esas
KARAR NO : 2023/121

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 30/11/2018
KARAR TARİHİ : 06/03/2023
YAZIM TARİHİ : 27/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin imalat ve kurulumunu yaptığı beton santrallerinin yazılım ve otomasyon kurulumlarını davalı şirkete yaptırmakta iken davalı şirketin faaliyetinin durduğunun bildirilmesi üzerine müvekkili şirketin de dava dışı başkaca şirketlerden hizmet almaya başladığını, müvekkili şirketin davalı şirketten aldığı hizmet ve yazılım bedellerinin tamamını tamamını davalı şirkete ödemiş olmasına rağmen davalı şirket ortağı olan davalı …’ın davalı şirketin diğer ortağı olan diğer davalı …’dan alacağı olduğu bildirerek davalı … ve kurduğu şirketten alınan ve alınacak hizmet bedellerinin kendisine ödenmesini talep ettiğini, ödemelerin kendisine yapılamayacağının bildirilmesi üzerine müvekkili şirketin davalı şirketten temin ettiği ve süresiz kullanım lisansını satın aldığı yazılımlarının devre dışı bırakıldığını, taleplerine rağmen durumun düzeltilmediğini, davalıların haksız fiilleri nedeniyle uğradığı zararların tahsili amacıyla davalılar aleyhine Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2018/4835 sayılı dosyasında başlattıkları icra takibinin davalıların haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve davalıları aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın davacı şirket ile davalı şirket arasında olması nedeniyle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davalı şirketin davacı şirkete sürekli lisans, yazılım ve otomasyon hizmeti satmak yükümlülüğünün bulunmadığını ve sadece garanti süresi içindeki arızaların giderilmesininden sorumlu olduğunu, davacının davalı şirketten süresiz kullanım lisansı satın aldığına ilişkin iddiasını ispata yarar delil sunmadığını, dava dilekçesine ekli iki adet faturadan davacıya donanım satıldığının anlaşıldığını, dava dilekçesinde sözü geçen beton santrallerindeki sorunun hatalı kullanımdan mı yoksa yazılımdan mı kaynaklandığının belirsiz olduğunu savunarak davanın öncelikle usulden, olmadığı takdirde esastan reddine ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin 2017 yılı sonunda dava ve icra takip tarihinden önce ticaret sicilinden terkin edildiğini, uyuşmazlığın davacı ile davalı şirket arasında olduğunu ve davalı şirket ortağı olarak müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığından husumet yöneltilemeyeceğini, beton santralinde oluştuğu iddia olunan hatanın kullanıcı hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespit edilemediğini savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Dava, davacı şirketin davalı şirketten satın almış olduğu, yazılım ve otomasyon sistemine davalıların hukuka aykırı ve keyfi bir şekilde kapattıkları, kilitledikleri, bloke ettikleri iddialarına dayalı olarak uğranılan zararın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 2018/876 E.-2019/639 K. sayılı ve 01/07/2019 tarihli davalı şirket hakkında açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden, diğer davalılar hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine dair kararına karşı davacı vekilince istinaf konun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. HD’nin 2019/1870 E.-2020/408 K. sayılı ilamı ile “Davalı şirketin davanın dayanağını oluşturan icra takibinden önce ticaret sicilinden terkin edilmek suretiyle tüzel kişiliğinin sona erdiği anlaşılmış ise de tüzel kişiliğin sona ermesi için tüm alacakların tahsil edilmiş, borçların da ödenmiş olması, bu şekilde tüzel kişiliğin tüm hak ve yükümlülüklerinin tasfiye edilmiş bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, davanın görülebilmesi için her şeyden önce davalı şirketin ticaret siciline yeniden tescilinin sağlanması suretiyle tüzel kişiliğinin kazandırılması gerekmektedir. Takipten önce tüzel kişiliği ortadan kalkmış ise de ihyasına karar verilerek yeniden sicile tescilinin sağlanması halinde yapılan terkin işleminin hükmünü yitirip, ihya kararının etkisini geçmişe yönelik olarak da doğuracak olması nedeniyle yapılan takip de geçerli hale gelecektir.
O halde mahkemece, davalı şirketin ticaret siciline yeniden kayıt edilmesi suretiyle tüzel kişiliğini kazanması amacıyla davacıya ihya davası açması için uygun bir süre verilmesi, açılacak ihya davasının sonunda şirketin ihyasına karar verilmesi halinde tüzel kişiliği yeniden tesis edilecek şirket hakkındaki davaya devam olunarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken….”gerekçisiyle istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaldırma kararından sonra davacı vekiline davalı şirket hakkında ihya davası açmak üzere süre verilmiş, Ankara 6. Ticaret Mahkemesinin 2020/535 E.-2021/187 K. sayılı kararı ile davalı şirketin ihyasına ve tasfiye memuru olarak …’ın atanmasına karar verilmesi üzerine taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam olunmuştur.
Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2018/4385 sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalılar hakkında 28.743,54 TL’nin tahsili amacıyla başlatılan takibin davalıların itirazı ile durması üzerine süresi içinde itirazın iptali talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosya bilirkişi kuruluna tevdi olunmuş, bilirkişi kurulu raporunda özetle; davacı şirketin 2015-2016 yılı muavin defterlerinin incelenmesi neticesinde taraflar
arasında ki ticari ilişkinin mevcut olduğu görülmekle birlikte, taraflar arasında faturalar ve
ödemeler söz konusu olduğu ve cari hesabın 2016 yılında kapandığı, davacı şirketin, dava dışı şirketten aldığı hizmetler ile masraflara ilişkin, takip konusu
yapılan toplam 28.295,36.-TL tutarındaki faturaların davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı
olduğu, davalı şirketçe ticari defterler incelemeye sunulmadığından inceleme yapılamadığı, otomasyon sisteminden çıkarılan dava konusu İndikatör ve PLC’ lerin çalışmamasının iki
nedenle olabileceği, ürünler bozulmuş veya SCADA ara yüzü uzaktan erişimle şifrelenmiş
olacağı, ürün bozulmuşsa değiştirilmesi ve şifrenin kaldırılması gerektiği, her iki koşulda da
şifre bilinmezse sistemin çalışmayacağı, sistem kilitlenmiş (şifrelenmiş) ise ancak Adli Bilişim Uzmanları tarafından Otomasyon
bilgisayarında bulunan Hard Disk Ünitesinin imaj dosyası alınarak ve gerekli incelemeler
sonucunda ne zaman kilitlendiği (şifrelendiği) tespit edilebileceği, ürünlerin tekrar kullanılması için ya şifrenin bilinmesi ya da yeni bir SCADA ara yüzünün
oluşturulması ve sisteme tanıtılması gerektiği, ürünler arızalı değilse kullanılabileceği, uzaktan erişim yetkisi ve şifresi olan herhangi birisinin sisteme erişebileceği, İndikatör ve
PLC cihazlarına virüs girmesinin mümkün olmadığı, SCADA sisteminin çalışmaması veya şifrelenmesi sonucunda; İndikatör (gösterge) ve PLC
(Programlanabilir Mantık Kontrol) cihazlarına erişimi engellenirse sistemin çalışmayacağı ve üretim yapılamayacağı, üretici firmanın maddi kayıplara uğrayacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı vekilince 01/04/2022 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporunun teknik ve bilimsel olarak doğru, dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere uygun olarak hazınlandığı, maddi vakanın aydınlatılması dışında davanın konusunun aydınlatılmasına yeterli olduğu belirtilerek bilirkişilerin maddi vakanın aydınlatılması için incelenmesi gerektiğini belirttikleri hard disklerin yurtdışında olması nedeniyle imajı elde edilip sunabilmek için süre talep edilmesi üzerine Mahkememizce 30/05/2022 tarihli celse davacı vekiline otomasyon bilgisayarında bulunan hard disk ünitesinin imaj dosyasını sunmak üzere 1 aylık süre verilmiş, bu süre içinde imaj dosyası sunulamamış, ancak ilk verilen sürenin kesin olmaması nedeniyle 24/10/2022 tarihli celse davacı vekiline yeniden 2 aylık kesin süre verilmesine karar verilerek aksi halde dosya kapsamına göre karar verileceği hususu ihtar edilmiştir.
İddia ve savunma, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından davalı şirketten süresiz kullanım lisansı satın alınan yazılımların hukuka aykırı olarak davalı şirket ortakları arasında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle devre dışı bırakılması nedeniyle uğranılan zararların tazmini amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali talebiyle eldeki dava açılmış olup, her ne kadar davalılar … ve … husumet itirazında bulunmuş ise de, davanın haksız fiil iddiasına dayalı olması nedeniyle husumet itirazı yerinde görülmemiş, Mahkememizce alınan bilirkişi heyet raporu ile otomasyon sisteminden çıkarılan dava konusu indikatör PLC’lerin ürünlerin bozulmuş olması veya Scada ara yüzünün uzaktan erişim ile şifrelenmiş olması nedeni çalışmayacağı, sistemin davacının iddia ettiği gibi kilitlenmiş (şifrelenmiş) ise ancak Adli Bilişim Uzmanları tarafından otomasyon bilgisayarında bulunan hard disk ünitesinin imaj dosyası incelenmek suretiyle ne zaman kilitlenmiş olabileceğinin tespit edilebileceğinin bildirilmesi üzerine davacı vekilince hard disklerin yurtdışında olması nedeniyle imajı elde edilip sunabilmek için süre talep edildiği, Mahkememizce davacı vekiline talebi üzerine 2 aylık kesin süre verilmesine karşın imaj dosyasının sunulamadığı, buna göre ispat yükü üzerinde olan davacının davalıların haksız fiili nedeniyle zarara uğradığını ispat edemediğinden davanın reddine, dava konusu takip haksız ise de kötüniyetli kabul edilemeyeceğinden koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteminin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın reddine,
-Koşulları oluşmadığından davalıların kötü niyet tazminatı istemlerinin reddine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 179,90 TL harçtan peşin alınan 347,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 167,66 TL karar harcının kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 100,00 TL posta masrafı olan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
6-Diğer davalılar tarafından yapılan her hangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/03/2023

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır