Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/566 E. 2023/178 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/566 Esas – 2023/178
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
… 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/566 Esas
KARAR NO : 2023/178

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : ….
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2019
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında akdedilen sözlü sözleşme ilişkisi kapsamında müvekkili şirketin davalı şirketten muhtelif ebatlarda ikinci el tünel kalıp ve direk ekipmanları satın aldığını, fatura bedelinin müvekkili tarafından eksiksiz olarak ödendiğini, müvekkiline teslim edilen tünel kalıpların …’da dava dışı kiralayan şirkete ait şantiyede kullanılırken dava dışı … San. Ve Tic. A.Ş.nin borcu nedeniyle haczedildiğini, müvekkilinin … 217 maddesi uyarınca satış bedeli olarak ödediği paranın iadesini talep etme hakkını kazandığını, söz konusu alacağın ödenmesi talebini …. Noterliği’nin 17/06/2019 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile talep ettiğini, ihtarnamenin 01/07/2019 tarihinde muhatabın çalışanına tebliğ edildiğini, 3 günlük sürenin 04/07/2019 tarihinde dolduğunu, bu tarih itibariyle temerrütün vaki olduğunu beyanla davanın kabulüne, şimdilik 10.000,00 TL alacağın 04/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 05/12/2023 tarihli dilekçesi ile dava değerini 1.420.000,00 TL üzerinden ıslah ve eksik harcı ikmal etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile dava dışı yüklenici … … İnş. Har. Müh. Hiz. Mad. Dan. Gıda San. Ve Tic. A.Ş ile inşaat yapımı konusunda 16/05/2018 tarihinde sözleşme imzalandığını, … A.ş ve … A.Ş’nin uzun yıllardır pek çok ihalelerde girişim ortağı olarak iş yaptıklarını, iki şirketin müvekkilini toplantıya çağırdığını, … A.Ş’nin o tarihte yaptıkları ihaleli işlerden dolayı müvekkilinin inşaatına devam edemeyeceğini ifade ettiğini, … A.Ş ve … A.Ş’nin müvekkilinin peşin olarak yaptığı ödemenin iadesi yerine de kendilerinin nişaat sahasında bulunan tünel kalıplarının alacaklarına mahsuben vermeyi teklif ettiğini, müvekkilinin tünel kalıplarının peşin ödediği inşaat bedeli karşılığında almaya istekli olmadığını, yapmış olduğu ödemenin iadesini istediğini, aksi takdirde teminat mektuplarını paraya çevireceğini beyan ettiğini, … A.Ş’nin müvekkiline … A.Ş’den tünel kalıpları alacağına mahsuben alması halinde kendi şirketlerinden olan davacı … A.Ş’nin hem müvekkilininden bunları satın alacağını ve hem de müvekkilinin inşaat işini yanı şartlarla yapacağını ifade edip inşaatı biran önce bitirmek zorunda olan müvekkilinin ikna edildiğini, tünel kalıplarının alacağa mahsuben satıldığını, sonradan öğrendiklerine göre … A.Ş’nin bunları … A.Ş’ye kiraladığını, sözleşmenin yazılı olarak feshedildiğini, davacı ile dava dışı … A.Ş’nin bir kısım kurucu ve ortaklarının aynı kişiler olduğunu, iki şirket arasında organik bağ bulunduğunu, … A.Ş’nin … A.Ş ile de bağı bulunduğunu, 03/10/2018 tarihinde yapılan haciz mahallinde … A.Ş’ye ait evraların bulunduğunu, mahalde bulunan şantiye şefinin “Burası …/… A.Ş adi ortaklığıdır” dediğini ve bu hususların haciz tutanağına işlendiğini, üç şirketin birbirleri ile yakın ilişkilerini ve … A.Ş ile organik bağı olan davacının … A.Ş’nin borcunu bilebilecek durumda olduğunu açıkta gösterir nitelikte olduğunu, kalıp tünel sözleşmesi ve haciz tutanağı incelendiğinde adreslerin aynı olduğunu, tünel kalıpların davacı ile organik bağı bulunan …’ın inşaat sahasında olduğunu, davacının kağıt üzerinde bunları satın aldığını, üçüncü kişinin satım konusu mal üzerinde ileri sürdüğü hakkın zaptı sağlayacak nitelikte, yani ayni bir hak ya da üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek hali getirilmiş bir kişisel hak olması gerektiğini, üçüncü kişinin ileri sürdükleri hakların satım sözleşmesinin kurulmasından önce kazanılmış ve sözleşmenin yapılması sarasında da mevcut olmadığını, üçüncü kişinin hakkının varlığı halinde bile bu hakkın davacı tarafından akdin kurulması zamanında bilinmemesi gerektiğini, üçüncü kişinin zapt girişiminin dava yoluyla olması gerektiğini beyanla usul ve yasaya aykırı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Dava, taraflar arasındaki satım sözleşmesi uyarınca davalı tarafından davacıya satılan malların hukuki ayıplı olduğu iddiası ile 6098 sayılı … Kanununun 217/1 maddesi uyarınca ödenen satım bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
… Müdürlüğünün 2018/10038 sayılı icra takip dosyası dosyamız arasına alınmış, incelenmesinde; dava dışı …Ticaret ve San. Ltd. Şti tarafından dava dışı borçlular … İnş.Harita ve Mühendislik Hizmetleri Mad. Danış. San. Ve Tic. AŞ ile … … İnş. Harita ve Müh.Hizm. Mad.Danış Gıd.San. ve Tic. AŞ hakkında 04/09/2018 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, … … Müdürlüğünün 2018/952 Talimat sayılı dosyası ile 03/10/2018 tarihinde dava konusu tünel kalıpların haczedildiği, … Müdürlüğünün 15/10/2018 tarihli yazısı ile haciz işlemi sırasında …-… adi ortaklığı adına …’ın istihkak iddiasında bulunduğu belirtilerek istihkak üzerine bir karar verilmek üzere dosyasının … Hukuk Mahkemesine gönderildiği, … Hukuk Mahkemesinin 2018/848 E.-2018/932 K. sayılı kararı ile haciz yerinde istihkak iddiası ileri süren ve şantiye şefi olduğu anlaşılan …’ın adi ortaklığa dahil borçlu şirketin yetkili temsilcisi olmadığı gibi adi ortaklığı temsil yetkisi olduğuna dair bilgi ve belge ibraz edilmediği, bu durumda usulüne uygun getirilmiş bir istihkak iddiası olmadığı gerekçesiyle İİK’nun 97. maddesi gereğince istihkak iddiasına konu mahcuzlar yönünden takibin devamına, üçüncü şahsın kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde istihkak davası açabileceğine, aksi halde alacaklıya karşı istihkak iddiasından vazgeçmiş sayılacağına karar verildiği, söz konusu kararın 15/11/2018 tarihinde …’a tebliğ edildiği, bilahare davacı şirket adına vekili Av. … tarafından … Müdürlüğüne hitaben sunulan 10/10/2018 tarihli dilekçe ile 03/10/2018 tarihinde talimat yoluyla haczedilen malların 16/07/2018 tarihinde davalı şirketten 2. el olarak satın alındığı ve müvekkili tarafından … …Tek.Dan.Tur.Enerji San. ve Tic. AŞ’ye kiralandığı bildirilerek istihkak iddiasının kabulü ile hacizlerin kaldırılmasının talep edildiği ve fatura ve kira sözleşmesinin sunulduğu, icra müdürlüğünce istihkak iddiasının değerlendirilmesi için dosyanın dosyanın Mahkemeye gönderilmesine karar verildiği, Mahkemece istihkaka ilişkin karar verildiği gerekçesiyle dosyanın müdürlüğe iade edildiği anlaşılmıştır.
Davacı şirket tarafından davalı şirkete keşide edilen …. Noterliğinin 17/06/2019 tarihli ihtarnamesinin incelenmesinde; dava konusu tünel kalıp ve direk ekipmanlarının üçüncü kişi tarafından gerçekleştirilen zapt nedeniyle kullanılamaz durumda olduğu bildirilerek malzemelere karşılık ödenen … dahil 1.420.000,00 TL’nin 3 gün içinde ödenmesinin talep edildiği görülmüştür.
İddia ve savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında satım sözleşmesinin varlığı uyuşmazlık konusu olmayıp, davacı vekilince sunulan 16/07/2018 tarihli fatura ve ödeme belgelerinden muhtelif ebatlarda 2. el tünel kalıp ve direkleri ekipmanlarının … dahil 1.420.000,00 TL bedelle davalı tarafından davacıya satıldığı anlaşılmaktadır. Davacı eldeki dava ile davalıdan satın almış olduğu malların dava dışı kiracı elindeyken haczedilmiş olması nedeniyle … 217 maddesi uyarınca zapta karşı tekeffül hükümlerine dayalı olarak ödemiş olduğu satım bedelinin iadesini talep etmiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu (…)’nun 207/1. maddesine göre; satıcı, satılan malı alıcının ödemek zorunda olduğu bedel karşılığında alıcıya teslim ve mülkiyeti ona devretmek borcu altına girer. Taşınır sözleşmesinde satıcının taşınırı teslim etmek ve mülkiyeti alıcının üzerine geçirmek gibi asıl borcu yanında satılan malı saklama ve gerektiğinde taşıma masraflarını ödeme borcu gibi tali nitelikte borçları da bulunmaktadır.
Satıcının diğer bir borcu ise Borçlar Kanunun 214 ilâ 218. maddelerinde düzenlenen zabta karşı sorumluluk borcudur.
6098 sayılı … Kanunu’nun 214. maddesinde zabta karşı sorumluluk:
“Satım sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla, satılanın tamamı veya bir kısmı bir üçüncü kişi tarafından alıcının elinden alınırsa satıcı, bundan dolayı alıcıya karşı sorumludur. Alıcı, elinden elinden alınma tehlikesini sözleşmenin kurulduğu sırada biliyor idiyse satıcı; ayrıca üstlenmiş olmadıkça bundan sorumlu tutulamaz. Satıcı, üçüncü kişinin hakkını gizlemişse, sorumluluğunu kaldırma veya sınırlama konusunda yapılmış olan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
Satıcının bu borcu ile ilgili olarak öğretide “zabta karşı tekeffül satılan malın bir üçüncü kişinin iddia ettiği üstün bir hak yüzünden alıcının elinden alınmasından veya iddia olunan bu hak sebebi ile alıcının mülkiyet hakkını gereği gibi kullanmamasından dolayı satıcının sorumlu olmasıdır” şeklinde tanımlanmaktadır (…).
4721 sayılı … Kanunu (…)’nun 683. maddesine göre ise; bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Bir zapt tehlikesinin bulunması halinde malikin, yani alıcının, bu yetkilerini kullanması engellenmiş, mülkiyet hakkı gereği gibi kullanılamamış olur. Bu nedenle satım hukukunda zapta karşı tekeffül sorumluluğunun varlığı zorunludur.
Satıcının zabta karşı tekeffül borcundan sorumlu olması için aranan koşullar; satılan malın alıcıya teslim edilmiş olması; mala el koyan üçüncü kişinin satılan üzerinde zabtı sağlayacak bir hakka sahip olması ve bu hakkın en geç sözleşmenin kurulması sırasında mevcut olması; üçüncü kişinin kısmen veya tamamen zapta girişmiş olması; …’nun 215.maddesinin … fıkrasına göre satılanın zabtı ile tehdit edilen alıcının aleyhine dava ikame edilmiş ise bunun satıcıya ihbar edilmesi; …’nun 214.maddesinin … fıkrası uyarınca alıcının satım sözleşmesinin kurulması zamanında zabıt tehlikesini bilmemesi; …’nun 214 maddesi … . fıkrası gereğince satım sözleşmesinin tarafları arasında zapta karşı tekeffül borcunu kaldıran veya sınırlayan bir anlaşmanın bulunmaması olarak sayılabilir.
Zapttan sorumluluk üçüncü kişinin üstün hakkının bulunmasına dayalıdır ve üstün hak en başta mutlak haklar olabilir. Mülkiyet ya da sınırlı ayni haklar bu kapsama girdiği gibi şerh edilmiş nispi haklar da zapt hükümlerinin uygulanmasına neden olabilir.
Satıcının diğer bir borcu ise ayıba karşı tekeffül borcu olup, bu borç …’nun 219-231 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Anılan Kanunun “Ayıbtan sorumluluk”a ilişkin 219.maddesinde: “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur” hükmü yer almaktadır.
Ayıba karşı tekeffül, doktrinde; satılan şeyde satıcı tarafından zikir ve vaad edilen vasıfların bulunmamasından veya satılan şeyin değerini yahut akit gereğince ondan beklenen faydaları azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından satıcının sorumlu tutulması şeklinde tarif edilmektedir ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır.
Bir eşyanın aynı cinsten normal parçalarla karşılaştırıldığında kendi değerini veya elverişliliğini kaldıran ya da azaltan her türlü kötü nitelik maddi ayıptır.
Satım sözleşmesinin yerine getirilmesi için geçirilen hakkın, objektif bir hukuk kuralından ötürü sakatlanmış bulunması, satılanın objektif bir hukuk kuralı nedeniyle öngörülen amaca hizmet edememesi ise “…” olarak nitelendirilmektedir. Satılanın değerine ve ondan beklenen yarara etki eden ve objektif hukukun koyduğu bir takım sınırlama ve yasaklardan doğan eksiklikler “…” olarak ifade edilebilir. Malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması hukuki ayıba örnek olarak verilebilir. Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesinde; davalı tarafından davacıya satılan malların 03/10/2018 tarihinde haczedilerek muhafaza altına alındığı, hacze neden olan hakkın ayni ya da üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek hale getirilmiş kişisel bir hakka dayalı olmadığı, aksine alacak hakkına yani yalın kişisel hakka dayalı olduğu, zapta olanak veren üstün hakların alıcının ileri sürülen hakka karşı savunma olanağının bulunup bulunmadığına göre belirlenmesi gerektiği, davacının dava konusu malların maliki sıfatıyla mülkiyet hakkını haciz alacaklısına karşı ileri sürmesinin mümkün olduğu, ayrıca icra takibinin satım sözleşmesinden sonraki bir tarihte başlatıldığı ve haczin de satım sözleşmesi tarihinden sonra yapıldığı anlaşılmakla … 214 vd maddeleri uyarınca zapt hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Bir davada maddi olguları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelemeyi yapmak hakime düşer. Bu kapsamda icra dairesi işlemi neticesinde davacının maliki olduğu mallar üzerinde tasarruf yetkisi ortadan kalktığından … yönünden yapılan değerlendirmede ise; ayıba karşı tekeffül borcunun söz konusu olabilmesi için ayıbın sözleşmede yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda varolması, mevcut ayıbın gizli olması ve malın değerini veya kullanım amacının ciddi şekilde azaltması veya kaldırması gerektiği, eldeki davada takibin ve haczin satılanın davacıya tesliminden sonra yapıldığı, haciz işleminin satım sözleşmesinin kurulduğu anda mevcut olmadığı, her ne kadar dava dışı … … İnş. Harita ve Müh.Hizm. Mad.Danış Gıd.San. ve Tic. AŞ’nin dava dışı şirkete olan borcundan dolayı satım sözleşmesinden önce borcun varlığı nedeniyle malların ayıplı olduğu kabul edilebilir ise de, bu halde de ayıp ihbarının uyuşmazlık halinde kanıtlanmasının şekle tabi olduğu, tanık anlatımı ile ispatının …’nın 18/3 maddesi gereği mümkün olmadığı, davacının haciz işleminden yaklaşık 8 ay sonra yazılı ihbarda bulunduğu ve süresi içinde yapılmış bir ayıp ihbarı da bulunmadığından ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulanması şartlarının da oluşmadığı, öte yandan dava dışı … … İnş. Harita ve Müh.Hizm. Mad.Danış Gıd.San. ve Tic. AŞ’nin borcu nedeniyle haczedilen mallar nedeniyle davacının kendi akidi olan davalıya başvurabileceği düşünülse dahi haciz işlemi sonrasında davacının istihkak prosedürünü gereği gibi işletmediği, istihkak davası açmadığı, davacı vekilinin 10/10/2022 tarihli icra müdürlüğüne başvurusu sonrasında yasal yollara başvurmadığından kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda açıklanan hususların değerlendirilmesi neticesinde davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın reddine,
2- 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 170,78 TL ve 24.100,00 TL ıslah harcı toplamı 24.270,78 TL harçtan mahsubu ile artan ‭‭‭‭24.090,88‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 161.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-6325 Sayılı Kanunun 18/A-14 maddesi gereğince … bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-HMK’nın 333.mad. gereğince yatırılan gider avansı ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/03/2023

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …