Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/527 E. 2021/835 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/527 Esas
KARAR NO : 2021/835
DAVA : İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/09/2019
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkilinin 6 Ocak 2014 tarihinde Alman makamlarınca düzenlenen noter senedi ile satış ve hisse devri sözleşmesi yaparak davalıya 50.000 Euro karşılığında sahibi olduğu Düsseldorf’daki … şirketini devrettiğini, noterce düzenlenen satış ve devir sözleşmesine göre, satış tutarının hemen ödeneceği ve hisse devrinin şirket açısından güncelleştirilmiş ticaret siciline kaydolmasıyla geçerli olacağının şarta bağlandığını, akabinde noter tarafından söz konusu şirketin Düsseldorf Asliye Hukuk Mahkemesi ticaret siciline yapılan kayıt başvurusunda mahkemece 53673 sicil no ile 20 Ocak 2014 tarihinde güncelleştirilmiş ticaret siciline kayıt işleminin yapıldığını, borcun muaccel hale gelmiş olmasına rağmen davalı tarafından ödenmediğinin tahsili amacıyla icra takibine geçildiğini itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek davalı borçlunun Ankara … Müdürlüğü’nün … E sayılı icra takip dosyasının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da yetkiye ilişkin kuralların yer aldığını, yabancılık unsuru taşıyan bir uyuşmazlıkta öncelikle milletlerarası yetkiye ilişkin özel kurallara bakılması gerektiğini, müvekkilinin yerleşim yerinin Düsseldorf/Almanya olduğunu, MÖHUK ve HMK hükümleri bakımından Türk mahkemelerinin işbu uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili olmadığını, yetkili mahkemenin Düsseldorf Mahkemeleri olduğunu, borç kabul edilmemekle beraber Alman Hukuku’na göre alacağın zamanaşımına uğradığını bu sebeple müvekkilinin davacı tarafa ödemekle yükümlü olduğu herhangi bir tutarın bulunmadığını, ihtarname tebliğ edilmediğinden gecikme faizi talebinde bulunulamayacağını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; davalı yanın Türk vatandaşı ve Türkiye’de yurt içi adres bilgisinin bulunduğunu, müvekkilin ise doğumla Türk vatandaşı iken vatandaşlıktan çıkma izni alarak Alman vatandaşlığı kazandığını, ancak Vatandaşlık Kanunu’nun 28. maddesi uyarınca Türk vatandaşlarına tanınan haklardan yararlanmaya devam ettiğini, mavi kart sahibi TC kimlik numarasına sahip olduğunu, davalının icra takibine itirazında sadece borca itiraz ettiğini icra dairesinin yetkisi konusunda itirazda bulunmadığını, bu kapsamda yetkisi kesinleşen icra dairesinin göndermiş olduğu ödeme emrine karşı sadece borca yapılan itirazın iptaline yönelik davanın da Türk mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, borçlunun Almanya’da üzerine kayıtlı hiçbir mal varlığının bulunmadığını, yetkili yargı mercilerinin Almanya mahkemeleri olduğu kabul edilse bile yurt dışında yapılacak herhangi bir yargılama veya takibin sonuçsuz kalacağını, Alman noter tarafından borcun ödenmediği ve buna ilişkin olarak 11/07/2019’da icra tedbirine haiz belge verildiğini beyan etmiştir.
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde; müvekkilinin yerleşim yeri ve mutat meskeninin Düsseldorf/Almanya olup dava konusu uyuşmazlık bakımından Türk mahkemelerinin yetkili olmadığını, ödeme emrine karşı yetki itirazında bulunulmamasının açılan itirazın iptali davasında yetki itirazında bulunulmasına engel teşkil etmediğini beyan etmiştir.
Dava taraflar arasında Alman Makamlarınca düzenlenen Noter Senediyle Satış ve Hisse Devri Sözleşmesinden kaynaklanan ve ödenmediği iddia edilen hisse devir bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Deliller toplanmış bilirkişi raporu alınmıştır.
Taraflar arasında akdedilen Türkçe tercümesi dosyaya kazandırılan 06/01/2014 tarihli Hisse Devri Sözleşme örneğinin incelenmesinde; davacının Düsseldorf Asliye Hukuk Mahkemesi nezdindeki ticaret siciline HRB 53673 ticaret sicil sayısı ile kayıtlı Düsseldorf’taki … şirketinin tek ortağı olduğu, şirketteki hisselerin tamamının davalı …’e 01/01/2014’ten itibaren geçtiği hususunda anlaştıkları, davacının genel müdürlükten azledilerek davalının yeni genel müdür olarak atandığı, yeni genel müdürün şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili kılındığı anlaşılmıştır.
Davaya dayanak Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 50.000 Euro asıl alacak ve ferileriyle birlikte toplam 700.000 Euro’nun ilamsız icra takibi ile tahsilinin talep edildiği, borcun tamamına itiraz edildiği görülmüştür.
Dosya bilirkişiye tevdii edilmiş bilirkişi Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk ABD Prof. Dr. …. tarafından düzenlenen raporda; uyuşmazlığın yabancılık unsuru içerdiği, uyuşmazlığın esası konusunda milletlerarası yetkili bir Türk Mahkemesinin bulunmadığı, mahkemenin milletlararası yetkisinin olduğuna karar vermesi halinde uyuşmazlığın esasının uygulanacak hukukun Alman Hukuku olduğu, zamanaşımına da Alman Hukuku’nun uygulanması gerektiği mütalaa olunmuştur.
Öncelikle davalı tarafın mahkememizin milletler arası yetkisine yaptığı itirazın değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunun içinde dava konusu uyuşmazlıkta yabancılık unsurunun bulunup bulunmadığının tespiti yapılmalıdır.
Toplanan deliller gözetildiğinde, hisse devir sözleşmesinin Almanya’da noter önünde akdedildiği ve hisse devrine ilişkin işlemlerinde bu ülkede gerçekleştirildiği, hisseleri devredilen şirketin Alman Şirketi olduğu, davacının Alman vatandaşı olduğu ve yerleşim yerinin Almanya’da bulunduğu, sözleşmede kararlaştırılan hisse bedelinin ifa yerinin de Almanya olduğu gözetildiğinde, dava konusu hukuki ilişkinin yabancılık unsuru içerdiği tartışmasızdır. Bir hukuki ilişki, olay veya işlem yabancılık unsuru içerdiğinde milletler arası özel hukukun uygulanması gerekmektedir.
Yabancılık unsuru içeren hukuki ilişki ve işlemlerden doğan uyuşmazlıklara Türk Mahkemelerinin bakabilmesi için milletler arası yetkiye haiz olmaları gerekmektedir. Türk Mahkemelerinin milletler arası yetkisi ise 5718 sayılı MÖHUK’un 40-46 maddelerinde düzenlenmiştir. Mevcut uyuşmazlık konusunda yetkiyi düzenleyen bir milletlerarası sözleşme veya özel milletlerarası yetki kuralı yahut yetki anlaşması bulunmadığından MÖHUK 40. Maddesi uyarınca milletlerarası yetkinin bulunup bulunmadığının iç hukukun yetki kurallarına göre tayin edilmesi gerekmektedir. İtirazın iptali davalarında İcra İflas Kanunu’nun 67. madde hükmü gereği HMK’nın yetki kuralları geçerlidir. Bu durumda HMK’daki yetki kurallarının tek tek ele alınması ve bu kapsamda HMK’da yetkiyi düzenleyen 6, 9, 10 ve 19.maddeler kapsamında Mahkememizin yetkili olup olmadığı belirlenmelidir.
HMK 6. maddede davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkili kılınmıştır. Davalı vekilince dosyaya sunulan ve e-devlet üzerinden alındığı görülen İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nce düzenlenen belgede, davalının yerleşim yeri olarak Almanya adresi belirtilmiştir. Aynı belgenin “diğer adres” hanesinde ise İzmir ilinde bir adres verilmiştir. Bu adresin niteliğine dair bir tespit yapılmamıştır. Dava dosyasında davalının yerleşim yerinin Türkiye’de olduğuna ilişkin bir iddia olmadığı gibi buna ilişkin bir bilgi de bulunmamaktadır. Bu durumda davalının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmadığı sonucuna varılmış ve HMK 6. madde kapsamında Mahkememizin yetkili olamayacağı sonucuna varılmıştır.
HMK 9. maddede Türkiye’de yerleşim yeri bulunmamakla birlikte mutat meskeni bulunan kişilere karşı açılacak davalarda genel yetkili mahkemenin, davalının Türkiye’deki mutat meskeninin bulunduğu yer mahkemesi olacağı kabul edilmiştir. Mutat mesken kavramı üzerinde ittifak olmamakla birlikte esas itibariyle kişinin bu yerle gerçek ve fiili irtibatının bulunması, bu yerde kayda değer bir süre oturması veya oturma niyetinin bulunması, belirlenen yerin kişinin hayat ilişkilerinin merkezi haline gelmiş yer olması halinde mutat meskenden bahsedilebilecektir. Davalının “…İZMİR” adresi, kayıtlarda yer aldığından, bu adresle irtibatının belirlenmesi için Güzelbahçe İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmış, yapılan araştırma sonucunda, davalının bu adreste ikamet etmediği, yurt dışında yaşadığı, adreste eşi ve çocuklarının ikamet ettikleri, davalının yılın belirsiz tarihlerinde ortalama 3-5 kez adrese gelerek bir hafta 10 gün kadar kalıp ayrıldığı, bu durumun 6 yıldır devam ettiği tespit edilmiştir. Yapılan tespit gözetildiğinde, davalının söz konusu adresi hayat ilişkilerinin merkezi haline getirmediği anlaşıldığından HMK 9.madde kapsamında da mahkememizin yetkili olmayacağı sonucuna varılmıştır.
HMK 10. maddede, sözleşmeden doğan davalarda, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu kabul edilmiş olmakla birlikte yabancı uyruklu şirketin yabancı ülkede hisse devrine ilişkin sözleşmenin ifa yerinin Türkiye olmayacağı, TBK 89. madde kapsamında alacaklının ikametgahına gidilse dahi alacaklı olan davacının Alman vatandaşı olması ve Türkiye’de yerleşim yerinin olmaması gözetildiğinde HMK 10. madde kapsamında da mahkememizin yetkili olamayacağı sonucuna varılmıştır.
Tüm bu hususlar nazara alındığında ve davalının cevap dilekçesinde süresinde yetki itirazında bulunduğu da gözetildiğinde somut uyuşmazlık bakımından mahkememiz dahil, milletler arası yetkiye haiz Türk Mahkemesinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava konusu itibariyle mahkememizin milletler arası yetkisi bulunmadığından davanın usulden reddine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 3.093,78 TL ve 2.350,00 TL tamamlama harcı toplamı 5.443,78 TL harçtan mahsubu ile artan 5.384,48 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen 106,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-6325 Sayılı Kanunun 18/A-14 maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/1.maddeye göre hesap ve takdir edilen 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-HMK 333. maddesi gereğince gider/delil avansından sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/12/2021
Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …