Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/298 E. 2021/88 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA ASLİYE 5.TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/298 Esas
KARAR NO : 2021/88

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/06/2019
KARAR TARİHİ : 03/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı adına kesilen 31.03.2018 ve 30.04.2018 tarihlerinde kesilen toplam 4 adet fatura bedelinin müvekkiline ödenmediğini, söz konusu faturaların 20.06.2018 tarihinde PTT yoluyla alma haberli olarak davalıya gönderildiğini ve 21.06.2018 tarihinde davalı şirkete teslim edildiğini, bunun üzerinden aylar geçmesine rağmen davalı şirketin hala ödeme yapmaması üzerine taraflarınca 21.09.2018 tarihinde … Müdürlüğü’nde … numaralı dosya ile icra takibi başlandığını, davalı şirket vekilince bu takibe karşı 24.09.2018 tarihinde itiraz edildiğini, dosya alacaklısı müvekkili ile herhangi bir ticari ilişkilerinin bulunmadığı ve borçlarının bulunmadığı iddia ettiğini belirterek … Müdürlüğü’nün … numaralı icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle takibin devamına karar verilmesine, borçlunun haksız itirazından dolayı davalı borçlunun alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkili şirket aleyhine toplam değeri 7.954 TL olan 4 adet faturaya istinaden 21.09.2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirketin bu faturalara konu borcu olmadığından takibe itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, dava dilekçesinde, müvekkili şirketin davacıdan muhtelif zamanlarda personel ve taşıma işi hizmeti aldığını ve aldığı hizmetin bir kısım bedelini ödemediğini ileri sürdüğünü, dosya içerisinde bulunan 29.01.2018 tarihli “Hizmet Sözleşmesi” başlıklı sözleşme içeriği incelendiği takdirde müvekkili şirketin davacı … ile değil … isimli kişi ile taşıma sözleşmesini yaptığının açık bir şekilde anlaşıldığını, dolayısıyla müvekkili şirketin davacı ile yaptığı bir sözleşme olmadığından açılan bu davada davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını, belirterek, aktif dava ehliyeti bulunmayan davacı tarafından açılan ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
-… Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası: Alacaklı davacı …, borçlu davalı … aleyhine 8.236,42 TL alacağın tahsili için 21/09/2018 tarihinde ilamsız takip başlattığı, davalı vekili tarafından sunulan 24/09/2018 tarihli dilekçe ile alacak miktarına ve faize itiraz edildiği, davanın 10/06/2019 tarihinde süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
-Faturalar: davacı tarafından tanzim edilen 2018 yıllının muhtelif aylarına ait farklı miktarlarda faturaların dava dilekçesine eklenmiş olduğu anlaşılmaktadır.
-… ile dava dışı … arasında imzalanan 29/01/2018 tarihli hizmet sözleşmesi,
-Davacıya ait … Bankası hesap ekstresi,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki ödenmediği ileri sürülen fatura alacağının tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Her ne kadar davacı vekilince, davalı tarafça fatura alacağının ödenmediği ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı anlaşılmakta ise de;
Davacı eldeki dava ile, alacağın varlığına delil olarak kendisi tarafından düzenlenmiş faturalara dayanmış olup, hemen belirtmek gerekir ki, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir alacak için fatura düzenlenmiş olması, alacağın varlığını ispata yeterli bulunmayıp, Fatura, tek başına akdi ilişkinin kanıtı niteliğinde bulunmamaktadır. Zira fatura, yalnızca sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekmektedir. Faturayı alan akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekmektedir. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması dahi akdi ilişkinin varlığını ispatlamaya yeterli bulunmayıp, karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı da yoktur. Bu nedenle davadaki ispat yükümlülüğü davacı alacaklıda olup, davacının dava konusu malların davalıya satıp teslim ettiğini yazılı delille kanıtlama yükümlülüğü bulunmaktadır.
Davacı tarafça dosya içerisine sunulan fatura dayanakları irsaliyelerde teslim alan bölümünde imza bulunmamakta olup, davalı faturaları davacıya iade etmiştir. dosya kapsamına göre, davacı, davalı tarafa hizmet sunduğu hususunu ispatlayamamıştır.
Yine, davacı tarafça alacağın varlığına delil olarak ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanılmadığı, her ne kadar mahkememizce HMK 222 maddesi hükmü uyarınca davacının ticari defterlerinin resen incelenmesine karar verilebileceği anlaşılmakta ise de, yerleşik yargısal uygulamalar ve Yüksek Yargıtay içtihatları dikkate alındığında, defter dayanağı olan belgelerin mevcut olmaması halinde ticari defterlerin delil kabiliyetinin de bulunmayacağı, davacının dava dilekçesinde yer alan “… Turizm şirketi ile dava dışı üçüncü kişi … arasında akdedilen hizmet sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere davalı şirket Türk silahlı kuvvetleri 11. Hava Ulaştırma Ana Jet Üs Komutanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı ve … Okulları personel öğrenci taşıma işlerinin ihalesini almış, bu taşıma işini ise servis işletmecilerine taşere etmiştir, müvekkil …’da hizmet vermiş fatura kesmiş ancak parasını alamamıştır.” beyanından da anlaşıldığı üzere davalı ile davacı arasında akdi ilişki var olmayıp davalı ile dava dışı … arasında hizmet sözleşmesi imzalandığı sabittir. İspat yükü kendisine bulunan davacının, akdi ilişkiyi kanıtlayamamış olmasına göre, davacının dayandığı hizmet sözleşmesinin tarafı olmayan davacının davalıya karşı açmış olduğu iş bu davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ;
1-Davanın aktif husumet yokluğundan reddine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 59,30 TL harçtan, peşin alınan 135,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 76,54 TL harcın davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan her hangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6- HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflarca tarafından yatırılan gider ve delil avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
7-6325 Sayılı Kanunun 18/4-14 maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacak olan 1.320,00 arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/02/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı