Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/375 E. 2021/399 K. 31.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/375 Esas
KARAR NO : 2021/399

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/06/2018

DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımlı))
DAVA TARİHİ : Tue May 15 00:00:00 TRT 2018
KARAR TARİHİ : 31/053021
YAZIM TARİHİ : 11/06/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımlı)) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, “… Çimento … Projesi” kapsamında yangın söndürme sistemlerinin yapılması işini dava dışı üst yüklenici … Teknik Makine Ltd. Şti. ile sözleşme yapmak suretiyle aldığını, söz konusu proje kapsamında yangın söndürme sistemlerine su taşıyacak olan yüksek derece basıncı kaldıracak boruların temini konusunda davalı şirketle yürütülen görüşmeler sonucu 22.03.2018 tarihli teklif ile revize teklifte yazılı şartlara uygun boruların 1 hafta içerisende teslim şartı ve nakliye ücreti müvekkili şirkete ati olmak üzere 7.551,66 USD karşılığının vadeli çek ile ödemeyi taahhüt ettiğini, davalı şirket yetkilisinin de 22.03.2018 tarihinde teklifi onayladığını, akabinde müvekkili şirketin keşide ettiği 09.06.2018 vade tarihli 28.320 TL bedelli çeki davalı yana ulaştırdığını, siparişin teslim süresinin 1 hafta olarak belirlenmesine rağmen davalının süresinde teslimatı gerçekleştirmediğini, nihayet 10/04/2018 tarihinde işin yapılacağı şantiyeye malzemelerin sevk edileceğinin bildirildiğini, müvekkili şirketin merkezinin Ankara’da olduğunu ve montajı yapmak üzere 3 personelin şantiyenin bulunduğu …’ya gönderildiğini, müvekkili şirket personelinin şantiyeye ulaştığında davalı tarafından teslim edilen malların tamamının ayıplı olduğunu görmesi üzerine durumu derhal müvekkili şirkete fotoğraflarını da çekmek suretiyle sildirdiğini ve müvekkili şirket yetkililerinin durumu tutanak altına aldıklarını, ayrıca üst yüklenici firma yetkililerinin de tutanak tanzim ederek boruların ayıpsızları ile değiştirilmesini talep eden bildirimde bulunduklarını, davalıya 12/04/2018 tarihinde e-mail yoluyla ihtarname keşide edilerek ayıpların ihbar edildiğini ve ayıplı ürünlerin yerine yenilerinin teslim edilmesinin istenildiğini, 13/04/2018 tarihinde davalı şirket yetkilisi tarafından ihtarnameye yanıt verildiğini ve imalat hatası olan boruların ayıpsızları ile değiştirileceğinin bildirildiğini, ancak ayıplı imalatları almak için ne zaman nakliye gönderileceğinin ve yeni ürünlerin ne zaman teslim edileceğine dair bilgi verilmediğini, bunun üzerine yapılan görüşmelerden sonuç alınamadığını ve 16/04/2018 tarihli e-mail ve ekindeki fesihname ile sözleşmenini TBK’nun 227. maddesi uyarınca tek taraflı olarak ve haklı nedenle feshedildiğini, ayrıca 19.04.2018 tarihinde Ankara …. Noterliği aracılığıyla da sözleşmenin feshedildiğinin davalıya bildirildiğini ve bildirimin davalıya 20.04.2018 tarihinde tebliğ edildiğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile menfi zararlarına karşılık 4.978,55 TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının ve feshin haklı olduğunun tespitine, müvekkilinin davalıya verdiği 09.06.2018 vade tarihli 28.320,00 TL bedelli çekin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunmuş, dava konusu ürünlerin müvekkili tarafından üretilerek davacının talebi üzerine …’ya gönderildiğini, davacının ürünlerin hatalı olduğu iddiası ile bildirimde bulunarak ürünlerin ayıpsızı ile değiştirilmesini talep ettiğini, ancak ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin iadesi talep edilmiş olmasına rağmen davacı tarafından müvekkiline iade yapılmadığını, müvekkilinin ürünlerin adresten alınacağına dair bir taahhüdü bulunmadığını, ayıplı olduğu iddia olunan ürünlerin iadesi gerçekleştirilmediğinden davacının feshinin haksız olduğunu, davacının talepleri doğrultusunda üretilen ürünlerin müvekkili tarafından kullanılmasının ya da başkasına satılmasının mümkün olmadığını, ürünlerin davacıya özgü ürünler olduğunu, davacının haksız feshi nedeniyle müvekkili şirketin satış bedeli tutarında zarara uğradığını, davacının müspet zarar adı altında müvekkili şirketten ödeme talep etmesinin hukuki dayanağı bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davacı vekili birleşen davada özetle; asıl davaya konu çekin 3. kişiye ciro edilmesi nedeniyle ödendiğini ileri sürerek 28.320,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosya bilirkişiye tevdi olunmuş, bilirkişi raporunda özetle; davacının halen kullandığı adreste incelemeye sunulan takriben 70-80 cm civarında olan 160 mm çapında iki adet numunenin incelendiği, numunelerden birincisinin davalı firma tarafından üretilen boru, ikincisinin ise dava dışı üst yüklenici yetkililerinin düzenledikleri tutanak ile davalı firmanın şantiyeye getirdiği boruların uygun olmadığının tespitinden ve davacı firmanın ayıplı olduğu iddia edilen boruların yerine yenisini şantiyeye getirmemesi sebebiyle davacının firmanın diğer dava dışı … Plastik firmasından satın almış olduğu boruya ait olduğu, davalı şirket tarafından imal edilen 160 mm çapındaki HDP boruda çıplak gözle yapılan incelemede; iç ve dış yüzeylerinin pürüzlü ve her iki yüzeyde çok ufak bilya hahiyetinde çukurların bulunduğu, boru boyunun davalının davacıya teslim etmesi gereken 13,50 Metre boyundaki sorulardan kesilen yaklaşık boy uzunluğu 70-80 cm civarında olan bir numune olduğu, bu sebeple 13,50 Metre boyundaki borudan kesilen numune boydaki borunun çıplak gözle görülen en kesitinde, fazla miktarda küçük bilya mahiyetinde çukurların mevcut olduğu, ayrıca bir kısım da çatlakların mevcut olduğu, boru üzerindeki etiketleme bilgilerinin okunaklı olmadığı, bahse konu boru üzerinde mavi çizginin bulunmadığı, bu hususların açık ayıp olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Asıl dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği iddiasına dayalı sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti, sözleşme nedeni ile yapılan masrafların tahsili ve avans olarak verildiği iddia olunan çek nedeni ile borçlu olmadığının tespiti istemine, birleşen dava anılan çekin ödenmesi nedeni ile çek bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davacı tarafından yapılan feshin haklı olup olmadığı, malların ayıplı olup olmadığı, bu bağlamda, asıl ve birleşen davada davacı taleplerinin yerinde olup olmadığı noktasındadır.
Davacı, asıl ve birleşen davada davalı tarafından teslim edilen boruların ayıplı olduğunu ileri sürmektedir. Mahkememizce asıl ve birleşen davacı vekiline dava konusu boruların bulunduğu yeri bildirmesi için süre verilmiş, davacı vekili müvekkili şirketin davalı şirket ile aralarındaki sözleşmeyi feshetmesinden sonra başka şirketten mal alarak işi tamamladığını ve şantiyeden ayrıldığını, noter aracılığıyla davalıya çekilen ihtarnamede borularla ilgili sorumluluk kabul edilmeyeceğinin ihtar edildiğini, şantiye sahasındaki asıl işverenle irtibata geçildiğini ve boruların olmadığının ve herhangi bir koruma olmadığından çalınmış olabileceğinin bildirildiğini, müvekkilinin ayıplı malların videosunu çektiği videoda ayıplı mallardan birinden kesilmiş bir parçayı eline alarak ayıpları gösterdiğini, ayıplı mallardan müvekkilinin ayıpları delillendirmek için kestiği iki parça borunun şantiye depo kısmında olduğunu, bu boruların en uzununun 1 Metre boyunda olup taşınabilir mahiyette olduğunu ve incelemeye sunulabileceği bildirilmiştir. Bilirkişi incelemesi söz ise bu borular üzerinde yapılmıştır.
Davacı, dava konusu boruların ayıplı olduğunu ileri sürmüş olmakla, boruların ayıplı olduğunu ispat yükü altındadır. Davalı, bilirkişi raporuna itirazında incelemeye sunulan borunun kendi üretimi olmadığını savunmuştur. Buna göre inceleme davacı tarafından sunulan uzunluğu 70-80 cm civarında olan bir numune üzerinde yapılmış olup, davalı tarafından söz konusu numunenin kendi üretimi olmadığını savunması karşısında davacının sözleşmeye konu boruların ayıplı olduğunu kanıtlayamadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim boruların ayıplı olduğuna dair dosyada davacı şirketin, davalının katılımı olmaksızın tek taraflı olarak tuttuğu tutanaklar ve video kaydı dışında objektif bir mahkeme tespiti vs delil de bulunmamaktadır. Öte yandan davalı şirketin dosyada mevcut cevabi ihtarnamesi de imalat hatası olan boruların ayıpsızları ile değiştirileceği bildirilmiş, imalat hatası olmayan boruların iade edilmemesi, kendilerine gönderilecek boruların kontrol edilerek teslim alınacağı, ayıpsız olan boruların teslim alınmayacağının bildirildiği anlaşılmakta olup, ayıpların kabulü niteliğinde bir beyan içermediği kanaatine varılmıştır. Açıklanan hususlar gözetilerek ispat yükü altında olan davacı, dava konusu ayıpların varlığını ispatlayamadığından asıl ve birleşen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
A-Asıl ve birleşen davanın reddine,
Asıl dava yönünden;
1- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 59,30 TL harçtan peşin alınan 85,03 TL ile 484,15 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 569,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 509,88 TL karar harcının kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde davacıya iadesine,
2- Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 4.080,0 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan her hangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Birleşen dava yönünden;
1- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL peşin harç ile 483,63 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam: 519,53 TL harcın mahsubu ile bakiye 460,23 TL karar harcının kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde davacıya iadesine,
2-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan her hangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
B-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır