Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/281 E. 2021/312 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/281 Esas
KARAR NO : 2021/312

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02.01.2018
KARAR TARİHİ : 06/04/2021
YAZIM TARİHİ :30.04.2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine … Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başatıldığını, ödeme emrinin müvekkiline 05.10.2017 tarhiinde tebliğ olduğunu, müvekkilinin bu takibin alacaklısı ve davalı olarak gösterdikleri kişilere herhangi bir borcu olmayıp icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olarak yapıldığını, davalı … ile aralarında Kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu, davaya konu 75.000,00 TL bedelli, 29.02.2016 düzenleme tarihli bononun bu kapsamda davalıya teminat senedi olarak verilmiş olduğunu, bononun vadesinin 29.02.2018 olmasına rağmen, tahrifat yapılarak 29.02.2016 olarak değiştirildiğini ve diğer davalı …’ya ciro edildiğini ileri sürerek, davacı müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aralarında akti ilişki bulunmadığını, davaya konu bonoyu diğer davalıdan olan alacağına karşılık ciro yolu ile devraldığını, iyiniyetli 3.kişi konumunda olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı …’a usulüne ıygun olarak dava dilekçesi tebliğ olunmuş, davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLER
-Ankara ….İcra Md…. E. Sayılı dosyası : Davalı … tarafından Kambiyo senetlerine mahsus takip talebi ile başlatılan 02.10.2017 tarihli takip ile, 58.000,00 TL bono bedeli, 9.367,39 TL işlemiş faiz ve 116,00 TL bono komisyonu olmak üzere toplam 67.483,39 TL’nin tahsilinin davacı-borçludan tahsilinin istendiği anlaşılmıştır.
-İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı Merkez Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği Uzman Raporunda özetle; ödeme günü hanesindeki 29/02/2021 ibareli tarihin yıl hanesinin onlar basamağında bulunan ve 8 olduğu değerlendirilen rakamın üzerine benzer cins mavi mürekkepli kalem ile mükerrer geçişler yapılarak 6 rakamının yazılması, yüzeler basamağında bulunan 1 rakamının üzerinden mükerrer geçişler yapılması ve birler basamağına da 1 rakamının eklenerek mevcut 20161 ibaresine dönüştürülmesi, metin kısmında yazıyla değerin belirtildiği hanede bulunan Ye?miş Beş bin ibaresinde orjinalinde Yetımiş olan ibarede bulunan t harfinin üzerine benzer cins mavi mürekkepli kalem ile d harfinin yazılarak mevcut Yedımiş Beş bin ibaresine dönüştürülmesi suretiyle tahrifat yapıldığının tespit edildiğini, inceleme konusu senet üzerinde belirtilen kısımlar dışında tahrifat yapıldığını gösteren bir bulguya rastlanılmadığını belirtmişlerdir.
-Yemin: Davacı tarafça davalı …’a davaya konu bono’nun teminat senedi olduğuna dair yemin teklif edilmiş, davalı usulüne uygun ihtaratlı davetiye tebliğine rağmen duruşmaya iştirak etmeyerek yemin eda etmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ;
Dava, kambiyo senedi nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti davasıdır.
Davacı eldeki davada, davaya konu bononun davalı …’a aralarındaki sözleşme uyarınca teminat senedi olarak verildiğini ileri sürmekte olup, menfi tespit davalarında kural olarak davalı alacaklı alacağını ispatla yükümlü ise de, takibe konu bono kambiyo senedi vasfında olup illetten mücerret olduğu, bu durumda bonodan dolayı borçlu olunmadığına dair ispat yükümlülüğünün davacıya ait olduğu anlaşılmaktadır.
Senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, davacı borçlunun, takip ve dava konusu edilen bononun teminat olarak verildiğini yazılı delille kanıtlaması gerekmekte olup, teminat iddiasının senet metninden anlaşılamadığı görülmektedir.
Davacı vekilince, davalı … bakımından yemin deliline dayanıldığı anlaşıldığından, mahkememizce re’sen denetlenerek yeniden belirlenen yemin metni davalıya usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen, davalı tarafça gerekçe gösterilmeksizin yemin duruşmasına iştirak edilmediği bu nedenle yemine konu hususların davalı tarafça kabul edildiği anlaşıldığından, davalı … bakımından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalı … bakımından yapılan değerlendirmede ise;
Davacı eldeki davada, davaya ve icra takibine konu bononun vadesinin 29.02.2018 olmasına rağmen, tahrifat yapılarak 29.02.2016 olarak değiştirildiğini ve davalı tarafından takibe konulduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini istemektedir.
Davalı vekilince, kendilerinin iyiniyetli hamil olduğu, şahsi defilerin kendilerine karşı ileri sürülemeyeceği savunularak davanın reddi istenmiş olmakla, öncelikle şahsi defi ve mutlak defi hususlarının irdelenmesi, buna göre belirlenen yasal mevzuat ışığında somut olayın değerlendirilmesi gerekmektedir.
6102 sayılı TTK.’nun 778. maddesi yollamasıyla, bononun mahiyetine aykırı düşmedikçe poliçelerin cirosuna ait aynı yasanın 681-690 maddeleri hükümleri bonolar hakkında da uygulanacağı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, bono kanunen emre yazılı senetlerdendir. TTK’nun 648/1. maddesi uyarınca ”Bütün hallerde ciro, poliçenin cirosu hakkındaki hükümlere göre yapılır.” Poliçenin cirosu TTK’nun 681 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. TTK’nun 681/1. maddesinde ”Her poliçenin açıkça emre yazılı olmasa dahi, ciro ve teslim yoluyla devrolunabileceği hükme bağlanmıştır.
Def’iler başlıklı TTK’nun 687. maddesinde ise; ”poliçeden dolayı kendisine başvurulan kimse, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkiye dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ait hükümler saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun emre yazılı senetlerle ilgili 825. maddesinde de ”Borçlunun Def’ileri” kenar başlığı altında; ”Borçlu,emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak, senedin geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan def’ilerle alacaklı kim ise ona karşı şahsen haiz bulunduğu def’ileri ileri sürebilir, Borçlu ile önceki hamillerden birisi veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması halinde caizdir.” hükmüne yer verilmiştir.
Şahsi (kişisel) def’iler, emre yazılı senetlerdeki borç taahhüdünün objektif mevcudiyetine hiçbir etkisi olmayan, borçlunun belli bir alacaklı ile arasındaki hukuki münasebetten doğan def’ilerdir. Başka bir anlatımla, kişisel def’iler, taraflar arasındaki ilişkinin sonucudurlar. Şahsi, dolayısıyla belli bir alacaklıyla olan özel ilişkiden kaynaklanan bu def’iler, ancak bu alacaklıya karşı ileri sürülebilir; daha sonraki alacaklılara karşı ileri sürülemez. Şahsi def’ilerin ileri sürülmesi ile ilgili bu sınırlama, 6102 sayılı TTK’nun 687. maddesinde açıkça ifadesini bulmuştur. Bu maddeye göre, poliçe borçlusunun keşideci veya sonraki hamillerle doğrudan doğruya ilişkilerinden kaynaklanan def’ileri hamile karşı dermeyan etmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, ciro edene karşı haiz olunan kişisel def’iler, senedi devralana karşı ileri sürülemez.
Bununla birlikte Yerleşik yargısal uygulamalarda belirgin olduğu üzere; Sahtecilik def’i senedin hükümsüzlüğüne yönelik def’i olup mutlak defilerdendir. Bu nedenle sahtelik ve tahrifat def’i herkese karşı ileri sürülebilir.( Ertekin Erol,Karataş İzzet, Uygulamada Ticari Senetler, Turhan Kitabevi,1998, 3.Bası.s:766, Öztan Fırat Kıymetli Evrak Hukuku,12.Bası,2006, s:76). Sahtecilik iddiasını ileri süren davacı ise bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür.
Mahkememizce aldırılan Jandarma Genel Komutanlığı Merkez Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği tarafından düzenlenen raporda; davaya ve takibe konu bono üzerinde yer alan alan 29.02.2018 vade tarihindeki ”8” rakamının tahrifat yolu ile ”6” yapılarak 29.02.2016 olarak değiştirildiğinin tespit edilmiş olduğu, buna göre mutlak def’ilerden olan sahtecilik iddiasının herkese karşı ileri sürülebileceği de nazara alındığında, bu yöndeki ispat yükümlülüğünün de davacı tarafça yerine getirildiği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte dava dilekçesinde, davaya konu senedin 75.000,00 TL bedelli, 29.02.2016 düzenleme tarihli, 29.02.2018 vade tarihli olduğu hususunun ayrıca ve açıkça belirtilmiş olduğu, düzenleme tarihi ile bono bedeline yönelik bir itiraz ve tahrifat iddiasının bulunmadığı, senet metninden de bononun teminat senedi olarak verildiği hususunun anlaşılamadığı, yine dosya kapsamına göre, davacı tarafça davalının senedi kötüniyetli olarak iktisap ettiği veya tahrifatın bizzat davalı tarafça yapıldığı hususunun da kanıtlanmamış olmasına göre, vade tarihinde yapılan tahrifatın bononun geçerliliğine etki etmeyeceği ve bononun geçerli bir bono olduğu kanaatine varılmıştır.
Ne var ki, Bono üzerinde yapılan tahrifat dikkate alındığında, bononun vade tarihinin tanzim esnasında 29.02.2018 olarak belirlendiği ve davalı tarafça başlatılan icra takip tarihinin 02.10.2017 olup, dava tarihinin ise 02.01.2018 olduğu, buna göre gerek takip gerekse dava tarihi itibariyle vadesi gelmiş, muaccel olmuş bir alacaktan bahsedilemeyeceği anlaşıldığından, davalı … hakkındaki davanın kabulü ile … Dairesine ait … Esas sayılı takip dosyasında takip tarihi itibariyle muaccel bir alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilerek aşağıdaki şekilde hükmün tespiti yoluna gidilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … hakkındaki davanın kabulü ile davacının keşidecisi davacı … , lehdarı … olan, 29.02.2016 tanzim tarihli, 75.000,00 TL bedelli bono nedeni ile davalı …’a borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2- Davalı … hakkındaki davanın kabulü ile … Dairesine ait … Esas sayılı takip dosyasında takip tarihi itibariyle muaccel bir alacağının bulunmadığı anlaşılmakla, … Dairesine ait … Esas sayılı takip dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 5.123,25 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 1.280,82 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.842,43 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 10.550,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvuru harcı, posta masrafı ve tebligat gideri 1.299,10 TL olmak üzere toplam 1.335,00 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının taraflara iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır