Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/165 E. 2021/126 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/165 Esas
KARAR NO : 2021/126

Av. … –

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 02/03/2018
KARAR TARİHİ : 11/02/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin %14,98 hissedarı olduğunu, müvekkili ve %0.02 pay sahibi … hariç diğer hakim 4 ortağın ailenin fertleri olduğunu ve toplam %85 hisseyle birlikte yönetim kadrolarına sahip olduklarını, TTK’nın 531. maddesindeki düzenleme bir azınlık hakkı olup haklı nedene dayalı olarak şirketin feshinin talep edildiğini, davalı şirketin 2014-2015 ticari yılı hesaplarını kapsayan genel kurulunda müvekkilinin finansal tabloların müzakeresinin ve bağlı konuların görüşülmesinin ertelenmesi talebinin gerekçesiz ve hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini, genel kurulun iptali istemiyle dava açıldığını, davalı şirket yetkililerinin … ve genel kurul kararının iptali istemli dava dosyasına sahte belge sunarak resmi kurumları ve mahkemeyi yanıltmaya çalıştıklarını, müvekkilinin bilgi isteme ve inceleme haklarının davalı şirket tarafından kullandırılmadığını, müvekkilinin şirket belge, hesap ve kayıtlarında özel denetim yaptırılması önerisinin davalı şirket tarafından gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini, davalı şirketin hakim ortakları … ve …’ın ortak oldukları …’ne usulsüz ve hukuka aykırı aktardıkları nakit paranın davalı şirketin kullandığı kredi dengesinin ve bankalar nezdinde kredibilitesinin bozulduğunu ve şirketin fabrikasını satmak zorunda kaldığını, kar paylarının yeterli düzeyde dağıtılmadığını, davalı şirketin yasal haklarını kullanmak isteyen müvekkiline karşı asılsız suç isnatlarında bulunarak üzerinde psikolojik baskı kurmaya çalıştığını ileri sürerek davalı şirketin haklı sebeplerle feshine karar verilmesini, dava süresince şirket yönetim kuruluna TMK 427. maddesi gereği kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 01/01/1981 tarihinden 31/03/2011 tarihine kadar müvekkili şirkette çalıştığını, 07/07/1988 – 11/06/2013 tarihleri arasında yönetim kurulu üyeliği ve genel müdür yardımcılığı yaptığını, dava dilekçesinde yer alan iddiaların yersiz olduğunu, yıllarca yapılan genel kurullarda kar dağıtımına ilişkin herhangi bir talebin veya muhalefet şerhinin bulunmadığını, fabrikanın satışına ve satış bedeline davacınında yönetim kurulu üyesi olarak olumlu oyu ve imzasının bulunduğunu, genel kurullarda ve açılan davalar nedeniyle mahkeme dosyalarına şirketle ilgili gerekli bilgiler ve belgelerin teslim edildiğini, davacının aynı sektörde faaliyette bulunan Ankara …’de çalıştığı için firmanın ticari sırlarına ihtiva eden detay mizanın kendisine verilmediğini, müvekkili şirket ortakları … ve …’ın yine ortak oldukları … Şirketine …dan alınan iş nedeniyle nakit kredi verildiğini, ancak … tarafından … mallarına uyguladığı ambargo nedeniyle işin bitirilemediğini ve ihalenin feshedildiğini, ödünç alınan paranın belirtilen sebeplerle müvekkili şirkete ödenemediğini, ödünç paranın davacının yönetim kurulu başkan yardımcısı ve genel müdür olarak görev yaptığı 2010 ve 2012 yıllarında bilgisi dahilinde verildiğini, ilgili yılların hesaplarının davacının olumlu oyuyla ibra edildiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava, 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesi gereği şirketin haklı sebeple feshi istemine ilişkindir.
Deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmıştır.
Dosya bilirkişi kuruluna tevdi olunmuş, 18/09/2019 tarihli raporda; davalı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapıldığı, 2009-2010-2011 yıllarında kullanılan ticari defterlerin açılış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, ancak aynı yıllara ait olan yevmiye ve envanter defterlerinin kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığı, 2012-2013-2014 yıllarında kullanılan ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, 2009-2014 yılları ticari defterlerinin kayıtlama sistemi olarak Tekdüzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğine ve muhasebe ilke ve kurallarına uygun olarak tespit edildiğini, 2015-2018 yıllarında elektronik defter genel tebliğinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak e-defter tutulduğunu, e-defterlerin açılış ve kapanış beratlarının bulunduğunu, davalı şirketin düzenlemiş olduğu 2009-2018 bilançolar ve kurumlar vergisi beyannamelerinin incelendiği, genel kurul toplantılarında finansal tabloların müzakeresinin ve bağlı konuların görüşülmesini isteme hakkını kullanan davacının bu talebinin kabul edilmeyerek genel kurul toplantısına devam edilmesinin hukuka uygun nitelik taşımadığı, 23/06/2016 tarihli 2014-2015 yılları olağan genel kurul toplantı tutanağındaki davacının ayrıntılı şerhini içermeyen yeni bir toplantı tutanağı düzenlenip bunun Ankara Ticaret Sicili’ne tescil edilmesi ve ayrıca davacının sunmuş olduğu …’ın imzasını içeren bilgi isteme ve erteleme yazısına da yer verilmemesinin ortaklar arasındaki güven ilişkisini zedeleyici hukuka aykırı bir davranış olduğu, davacı tarafın bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiği iddiasının dayandırıldığı ihtarnamelerdeki talebin TTK’nın 437 maddesi hükümüne uygun düşmediği, anılan maddede finansal tabloların şirket merkezinde ne suretle açık bulundurulacağı hususunun ayrıntılı şekilde düzenlendiğini, davacının şirket belge hesap ve kayıtlarında özel denetim yaptırılması önerisi 06/10/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında reddedildiği, davacının TTK’nın 439 maddesinde düzenlenen yola başvurusuna rastlanılmadığı, davacı pay sahibinin … adlı firmalarla ilgili olarak iddia ettiği hususlarda haklı olduğu, davalı şirketin hakim ortakları … ve …’ın ortağı oldukları dava dışı … ile davalı şirket arasında hiçbir ticari ilişki olmadığı, ancak dava dışı şirkete finansman sağladığı ve sağlamış olduğu finansmanları geri alamadığı, alacaklar için icra takibi başlatılmadığı, şüpheli alacak haline getirilmediği, alacağın aktif kalemleri içinde yer alan ”diğer çeşitli alacaklar” hesabında bekletildiği, davalı şirketin zarara uğratıldığı, davacının bir defa kar dağıtımı yapıldığı iddiasının yerinde olmadığı, mahkemece TTK’nın 531/son cümlesine göre karar verilmesi halinde ortaklıktan çıkma payının hesaplanması ve rayiç değer bilançosunun hazırlanması için davalı şirketin stoklarında yer alan mallar ile maddi duran varlıklarının hem makinelerden hem de taşınmazlardan oluştuğu dikkate alınarak rayiç değerlerinin uzman bilirkişiler tarafından tespitinin yapılması gerektiği mütala edilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda eksiklikler giderilerek önceki bilirkişi kuruluna marka konusunda uzman bilirkişi, makine mühendisi ve emlak değerleme konusunda uzman inşaat mühendisi atanarak oluşturulan bilirkişi kurulunun düzenlediği 21/12/2020 tarihli ek raporda; uzman bilirkişilerin taşınmazlar üzerinde keşif yapılmak suretiyle düzenledikleri değerleme raporu dosyada mevcut belge ve bilgiler ışığında, Yargıtayın çıkma payının hesaplanmasında payın karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerinin belirlenmesi gerektiği şeklindeki içtihatlarına uygun şekilde 30/09/2020 tarihli mali veriler dikkate alınarak çıkarılan rayiç değer bilançosuna göre davacı …’in davalı şirketteki %14,983’lük payı karşılığında talep edebileceği çıkma payı toplam miktarının 4.400.197,59 TL olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi kök – ek raporu ayrıntılı inceleme ve araştırmayı içerdiğinden hüküm kurmaya elverişli bulunmakla davalı vekilinin rapora yönelik itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili 25/01/2021 tarihli dilekçesinde; bilirkişi raporunda belirlenen miktar üzerinden eksik harcın ikmal edildiğini beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporlarına göre; TTK’nın 531. maddesi kapsamında şirketin feshi istemli açılan işbu davada davacı … ile diğer şirket ortakları arasında güven ilişkisinin kalmadığı, davalı şirketteki ortaklık ilişkilerinin devamının çekilmez ve yürütülemez hale geldiği, haklı nedenlerle şirketin fesih koşullarının oluştuğu ancak davalı şirketin faal olup ülke ekonomisine kattığı değer, diğer şirket ortaklarının şirket çalışanlarının ve şirket alacaklarının menfaatleri değerlendirildiğinde şirketin feshi yerine davacının ortaklık payının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenerek davalı şirket ortaklığından çıkarılmasının uygun olacağı anlaşılmakla davalı şirketin fesih ve tasfiye isteminin reddi ile davacının davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına, 4.400.197,59 TL ortaklıktan çıkma payının 11/02/2021 karar tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Davalı şirketin fesih ve tasfiye isteminin reddi ile davacının davalı … şirket ortaklığından çıkarılmasına, 4.400.197,59 TL ortaklıktan çıkma payının 11/02/2021 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … den tahsili ile davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 300.577,50 TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 35,90 TL ve 75.144,37 TL ıslah harcı toplamı 75.180,27 harçtan mahsubu ile bakiye 225.397,23 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 147,40 TL posta-müzekkere masrafı, 10.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 10.147,40 TL yargılama gideri ile 35,90 TL peşin harç ve 75.144,37 TL ıslah harcı olmak üzere toplam, 85.327,67 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 132.626,98 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/02/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …