Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1026 E. 2021/545 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1026 Esas
KARAR NO : 2021/545

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 08/07/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı ile davalı şirket arasında ….parselde bulunan taşınmaz üzerinde yapılacak olan binaya ait statik projenin hazırlanarak idareye onaylatılması konulu sözleşme imzalandığını, davalının edimi olarak KDV hariç olmak üzere her bir metre kare için 5,00 TL ödeme yapacağının kararlaştırıldığını, yapılması gereken toplam ödemenin sözleşmenin üçüncü maddesinde de belirtildiği üzere 800.000,00 TL + KDV olduğununu, proje sonrasında kesinleşecek inşaat alanına göre sözleşme bedelinin tekrar hesaplanacağının kararlaştırıldığını, sözleşmenin 5. maddesinde öngörüldüğü üzere davalının 50.000,00 TL nakit ödeme yaptığını, müvekkilinin 24.02.2018 tarihinde gönderilen ön mimari proje doğrultusunda ön hesapları yaparak davalıya gönderdiğini, nihai statik projenin mimari projeye göre yapıldığını, süreç içerisinde mimari projenin tam olarak bitirilmemesinden ve sürekli olarak revize istenilmesinden dolayı bir kaç kez yeniden hazırlanmak zorunda kalındığını, müvekkilinin statik projeyi sözleşmenin 2. maddesi gereği 29.08.2018 tarihinde proje müellifi olarak idareye onaylatmak üzere sunduğunu, davalı tarafından yapılan değişiklik ve idarenin düzeltme talebi sonrasında revize edilen statik projenin 12.09.2018 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına sunulduğunu, böylece müvekkilinin edimini yerine getirerek ücrete hak kazandığını, ancak ödeme taleplerinin davalının projede yer alan demir sarfiyatının fazla olduğu, bu nedenle projenin uygulanamayacağı, ruhsat projesinden sonra ayrıca sahada uygulanacak ve demir sarfiyatı daha az olan paralel bir proje yapılamasını talep ederek ödemeden haksız olarak imtina ettiğini, ancak müvekkilinin projeyi evrensel mühendislik kurallarına ve yürürlükteki Kanun ile Yönetmelik hükümlerine uygun olarak hazırlaması, daha az demir sarfiyatının güvenli olmayacağı gerekçesi ile talebi reddettiğini, bunun üzerine davalının başka bir firma ile görüşmelere başlayarak Ankara Büyükşehir Belediyesine başvurduğunu ve proje müellifinde değişiklik olduğu, teslim edilen proje yerine yeni müellif tarafından hazırlanacak projenin sunulacağını belirten dilekçe sunduğunu, davalının sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle davalıya Ankara …. Noterliğinin 26.11.2018 tarihli ihtarnamesinin gönderildiğini ve ihtarnameye rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL’nin ihtarname tarihinden itibarin işleyecek faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
ISLAH DİLEKÇESİ : Davacı vekili 23/03/2021 tarihli dilekçesi ile, 10.000,00 TL olan dava değerini 705.555,56 TL+KDV (127.000,00 TL) olmak üzere toplam 832.555,56 TL olarak ıslah etmiş; ayrıca alacağın ihbar tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; …Parselde yapılacak inşaata ilişkin statik projenin hazırlanması ve idareye onaylatmak suretiyle müvekkili firmaya teslimi hususunda taraflar arasında sözleşme imzalandığını, davacının çalışmalarının mimari projeye ve çok sık donatılı olmasından kaynaklı olarak işin tekniğine uygun olmadığını, ediminin tamamlanması noktasında zorunluluk arzeden idareye onaylatma olgusunun gerçekleşmediğini, sözleşmedeki ücreti hak ettiğine ilişkin davacının iddiasının doğru olmadığını, davacının hazırladığı statik projeyi önce 29/08/2018 tarihinde, sonra mimari projedeki değişiklik sebebiyle yeniden düzenleyip 12/06/2018 tarihinde idareye onay için sunduğunu, 29/05/2018 tarihli onaylı mimari projenin 1-A aksı, 1-B aksı, 1-E aksı, 1-K aksı, 1-L aksı üzerinde, 3. Bodrum kat, 2. Bodrum kat ve 1. Bodrum katlarda mimari projede bulunmayan betonarme kolonların statik projeye konulmuş olduğu gerekçesiyle onay alınamadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 2. maddesi gereğince davacının ediniminin sadece proje hazırlanması olmadığını, ozalit halinde idareye onaylatılması ve iş sahibine teslim edilmesi olarak belirlendiğini, davacının hazırladığı ve müvekkiline verdiği taslak statik projede yönetmelik kurallarına uygun ve işin standartlarında istenen miktarın çok üzerinde demir ve beton kullanıldığının tespit edildiğini, davacıdan bunun normal hale getirilmesinin istendiğini, bu talebe direngenlik gösterilmesi nedeniyle de zaten temerrütte olduğu için sözleşme feshedilerek başka bir müellif ile çalışmaya başlandığını, sözleşme yükümlülüklerini belirlenmiş vadede yerine getirmeyen, mimari projeye uygun statik proje hazırlamayan, idareden onaylanmış şekilde projeyi teslim etmeyerek sözleşmeyi ihlal eden davacının müvekkili nezdinde hiçbir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
DELİLLER
-Sözleşme: Davacı ve davalı arasında imzalanan sözleşme
-İhtarnameler: Davacı tarafından, davalıya gönderilen Ankara …. Noterliğinin 26/11/2018 ihtarnamesi.
-Davalı tarafından davacı şirkete gönderilen Ankara …. Noterliğinin 19/12/2018 tarihli ihtarnamesi
-Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının 24/092019 tarihli cevabi yazısı ve ekinde gönderilen kayıtlar
-Bilirkişi heyeti 28/02/2020 tarihli kök ve 19/03/201 tarihli ek raporunda özetle; mühendise düşen görevin ekonomiklik ve güvenlik arasında bir optimizasyon yaparak en optimum çözümü yakalamak olduğu, aşırı güvenlik proje maliyetinde artış getirirken maliyetlerin aşırı düşürülmesinin ise güvenlik riskini artıracağı, ancak sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmadığından bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı, ayrıca mühendislik çözümlerinde bir problemin birden fazla çözüm yönteminin mümkün olduğu, davacının dava konusu statik projeleri Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Başkanlığına sunduğu, ancak davalı iş sahibince Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Başkanlığına verilen 12.11.2018 tarihli dilekçe ile idareye teslim edilen statik projelerin müellifinde değişiklik olması durumunda dolayı mevcut teslim edilen projeler yerine yeni müellif tarafından hazırlanmış projelerin sunulacağının bildirildiği, bu ifadeden de anlaşılacağı üzere davalının da projelerin Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Başkanlığına sunulduğunu kabul ettiği ve belediyeye sunulan projelere bir itirazının vaki olmadığı, projelerin süresinde yapılmadığı savunulmuş ise de, gecikmeye rağmen taraflar arasındaki yazışmalarda gecikmeden kaynaklı bir itirazın olmadığı, gecikmenin de sürekli projede değişikliğe gidilmesinden kaynaklandığı, davalının sözleşmeyi feshettiğine dair bir bildirimde bulunmadığı, davacının projeleri dijital ortamda belediyeye sunduğu ve ozalit ortamda sunmadığı, bu büyüklükte projelerin öncelikle dijital ortamda sunulduğu ve onaydan sonra ozalit çıktılarının alınarak sunulduğu, ifa edilmeyen ozalit çıktı bedelinin davacı tarafından talep edilemeyeceği, ozalit teslimi ve son kontroller için minha edilmesi gereken sözleşme bedelinin % 5 olması gerektiği, bu durumda davacının talep edebileceği tutarın 760.000,00 TL +KDV olduğu, bu tutarda davacıya ödenen 50.000,00 TL’nin mahsubu gerekeceği, davacı tarafından hazırlanan statik projenin mimari proje ile uyumlu olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi heyeti 19/03/2021 tarihli 2. Ek raporunda özetle: taraflar arasındaki sözleşmede işin tarifi “statik projelerin hazırlanması ve ozalit ortamında idareye onaylatılması ve müteahhide verilmesi” olduğu, Mimarlık ve Mühendislik Hizmetleri Şartnamesinde yer alan pursantaj oranları gözetilerek yapılan değerlendirme neticesinde davacının sözleşmeye göre hak ettiği bedelin 755.555,56+KDV olduğu, bu tutardan davacıya ödenen 50.000,00 TL avansın mahsup edilmesi gerektiği, bu durumda davacının alacağının 705.555,56 TL olduğu belirtmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ;
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyet raporu, dosya kapsamına ve denetime uygun olmakla hükmün tesisinde esas alınmıştır.
Taraflar arasında, ….Parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılacak binaya ait statik projelerin hazırlanması, ozalit ortamında idareye onaylatılması ve müteahhide verilmesine ilişkin eser sözleşmesi imzalanmış olup, davacı tarafından sözleşme kapsamında hazırlanan projeler 12/09/2018 tarihinde onay işlemi için Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığına sunulduğu, ancak davalı şirket tarafından Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı’na sunulan 12.11.2018 tarihli dilekçe ile taşınmaza ilişkin idareye teslim edilen statik projelerin müellifinde değişiklik olmasından dolayı teslim edilen projelerin yerine yeni müellif tarafından hazırlanan projenin onaya sunulacağı bildirildiği, bu yazıya istinaden İdare tarafından davacının hazırladığı projelerin değerlendirilmeye alınmadığı ve bu hususun da davacıya 11.12.2018 tarihli yazı ile idare tarafından bildirildiği anlaşılmaktadır.
Dava ve cevap dilekçesi, Bilirkişi heyet raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı vekilince, davacı şirketin hazırladığı projenin mimari projeye ve işin tekniğine uygun olmadığı, işin standartlarında istenen miktarın çok üzerinde demir ve beton kullanıldığının tespit edilmesi üzerine davacıdan bunun normal hale getirilmesinin istendiği ve bu talebe direngenlik gösterilmesi nedeniyle de sözleşme feshedilerek başka bir müellif ile çalışmaya başlandığı savunulmuş ise de;
İncelenen dosya kapsamına göre, davalı tarafından, davacıya yöneltmiş bir fesih beyanının bulunmadığı, bu nedenle sözleşmenin davalı tarafından usulüne uygun olarak feshedildiği hususunun davalı tarafça ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Bu belirleme ışığında yapılan değerlendirmede ise; davacının sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirerek, projeyi hazırladığı, davalının idareye yaptığı müracaat (başka bir müellif ile anlaşıldığı, bu nedenle davacı tarafça hazırlanan projeye onay verilmemesi talebi) nedeni ile, söz konusu projelerin incelemeye alınmadığı, davalı şirketin idare’ye başvurusunda davacının hazırladığı projedeki herhangi bir eksiklik ya da kusurdan bahsedilmeyerek yeni müellif tarafından hazırlanan projenin onaya sunulacağının bildirildiği, dolayısıyla onay sürecinin tamamlanmamasının davacının kusurundan kaynaklanmadığı,, buna göre davacının sözleşme kapsamında üstlendiği edimi yerine gerektiğinin kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.
Dosya içerisinde mevcut sözleşme içeriğine göre; davacı tarafça hazırlanacak projenin ozalit ortamında idareye onaylatılması gerektiği, sözleşme bedelinin buna göre belirlendiği anlaşılmış ise de; davacı tarafından projenin ozalit baskısı alınmadığı anlaşıldığından buna ilişkin bedelin toplam iş bedelinden düşülmesi gerektiği kanaatine varılmış, bilirkişi heyet raporu ile belirlenen ozalit bedeli tutarı ile davalı tarafından ödenen 50.000,00 TL’nin mahsubu neticesinde davacının alacağının 755.555,56 TL+KDV olmak üzere toplam 832.555,56 TL olarak belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilince dava dilekçesinde ihtarname tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulduğu anlaşılmış ise de; davacı tarafından davalıya gönderilen Ankara 18. Noterliğinin 26/11/2018 tarihli ihtarnamesinde, alacağın tutarı belirtilmeksizin talepte bulunulduğu anlaşılmakla, ihtarnamenin belirli bir tutar içermemesi nedeniyle usulüne uygun bir temerrüt ihtarı niteliğinde olmadığı kabul edilmiştir. Yine davacı vekilince dava dilekçesinde türü belirtilmeksizin faiz talep edildiği, ıslah dilekçesinde ise, ayrıca ve açıkça faizin türüne ilişkin olarak bir beyanda bulunulmaksızın dava değerinin artırılması yoluna gidildiği anlaşılmakla, davacının dava dilekçesinde talep ettiği 10.000,00 TL yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz, ıslah ile arttırılan kısım yönünden ise davacı vekilinin 08/07/2021 tarihli celsedeki beyanı dikkate alınarak avans faizine hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hükmün tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davanın kabulüne, 832.555,56 TL’nin 10.000,00 TL’sine dava tarihi olan 31/12/2018 tarihinden itibaren yasal faiz bakiye 822.555,56 TL’sine ise ıslah tarihi olan 23/03/2021 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 56.871,80 TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından yatırılan 170,78 TL peşin harç ve 14.180,00 TL ıslah harcı toplamı 14.350,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 42.521,02 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 76,40 TL posta-müzekkere masrafı, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.476,40 TL yargılama gideri ile 170,78 TL peşin harç ve 14.180,00 TL ıslah harcı toplamı 16.827,18 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden hesap ve takdir edilen 58.677,78 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-HMK’nun 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/07/2021

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı