Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/868 E. 2023/287 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/868 Esas – 2023/287
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
… 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/868 Esas
KARAR NO : 2023/287

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVACILAR : 2- …
3-…
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. …
DAVA İHBAR OLUNAN : …

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/12/2017
KARAR TARİHİ : 26/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilli …’in çocuk …’e gebe kaldığını öğrendiğinde tıbbı yardım almak için alanında uzman… Merkezi olarakta bilinen hastaneye başvurduğunu ve bu hastanede çalışan …”un kontrolü altına girerek doğum öncesi gebelik takibini yaptırdığını, bu takiplerde … her şeyin yolunda gittiğini, müvekkilinin çok sağlıklı bir çocuk dünyaya getireceğini beyan ettiğini, müvekkilinin doğum yaptdığını ve müşterek çocuk … 23.01.2013 tarihinde … olarak dünyaya geldiğini, hamileliğin ilk günüden itibaren takibin yapıldığı hastane ve doktoru alanında iyi bir uzman olmasına rağmen, tıbbı özen eksikliği nedeniyle aile… …’in … olarak doğacağından haberdar olamadığını ancak doğumdan sonra yapılan testler sonucu … tanısı konabildiğini, müşterek çocuğun … olduğunu sonra öğrenen ailenin büyük bir şok yaşadığını, doğum yapılan hastanenin gerekli teknik donanıma sahip olmasına ve doktorun uzman olmasına rağmen doktorun gerekli tıbbi özenin gösterilmemesi ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi sonucunda… …’in tüm yaşamı boyunca taşıyacağı bir yük omuzlarına yüklendiğini, küçük …’in … bağlı olarak bir çok rahatsızlığı mevcut olduğunu, sürekli olarak doktor kontrolünde ve sağlık açısından tedavileri devam etmekte ve bundan sonrada tüm yaşamı boyunca sayısız tedaviye maruz kalacağını belirterek fazlaya dair talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkili… … için 10.000 TL işgöremezlik-maddi tazminat (…) 50.000 TL manevi tazminat, anne … için 50.000 TL manevi tazminat, baba … için 50.000 TL manevi tazminat olmak üzere, toplam 160,000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın sigortalı hekim …’a HMK md.64 vd. gereği ihbarını, davacının gebelik takibinde sigortalı hekim tarafından takip edildiği döneme ilişkin tüm test ve tetkiklerin eksiksiz yaptırıldığını, kaldı ki, mevcut tıbbi yöntemlerle … vb. anomalilerin %100 tespitinin mümkün olmadığı gibi, eğer test ve tetkiklerde düşük risk çıktı ise bu durumda da hekime kusur atfedilmesinin mümkün olmayacağını, zira testlerin tespit oranları değişkenlik gösterdiği gibi her doğum öncesi anomalinin doğumu sonlandırma endikasyonu da bulunmamakta olduğunu, davacı yanın, sigortalı hekimin gebelik takibini gereği gibi yapmadığını iddia etmekte ise de sigortalı hekimin, … … Merkezinde çalışmaya başladığı tarihin 29.11.2013 olduğunu, dolayısıyla, bebeğin doğum tarihinden geriye gidildiğinde sigortalı hekimin davacıyı en erken, gebeliğin 30. haftası civarında gördüğünü, … ilişkin, tarama testleri ilk iki trimester döneminde …, amniyosentez gibi işlemlerin ise en geç 20-21. haftaya kadar yapılabilmekte olduğunu, üstelik, tıbbi literatürde viabilite sınırı 22-24 hafta arası olarak kabul edilmekte olduğunu, … tespit edilse dahi gebeliğin sonlandırılabileceği son dönemin 22-24 hafta aralığında olacağını, zira, 24. haftadan sonra bebeğin, dış dünyada varlığını sürdürebilir (….) hale geldiğinden gebelik tahliye edilse dahi bebek yaşamaya devam edeceğinden sonuçta bebeğin … şekilde dünyaya gelmesinin engellenemeyeceğini, hastanenin ve hekimin sorumluluğunun doğabilmesi için, gerçekleştirilen teşhis ve tedavi yöntemlerinde tıbbi standartın uygulanmamış olması gerekmekte olduğunu, Tıbbi standartın uygulandığı yerde, hekimin müdahalesi tıp biliminin gereklerine de uygun ise hekimin/hastanenin kusur veya sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, davacı yanın tazminat taleplerinin dayanaksız ve fahiş olduğunu, maddi ve manevi tazminat hakkının doğabilmesi için, hukuka aykırı eylem, bu eylem sonucu ortaya çıkmış zarar, illiyet bağı ve kusur unsurlarının bir arada bulunması gerektiğini belirterek HMK md.64 vd. gereği davanın sigortalı hekime ihbarına, dava konusu gebelik takibi 5 yıllık vekalet sözleşmesine ilişkin zamanaşımından önce gerçekleşmiş olduğundan, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, HMK md.119/2 gereği dava dilçesinde dayanılan olay ve maddi vakıalar ile talep sonucun açıklatılması için davacıya 1 haftalık kesin süre verilmesine, celp edilmesi gereken delil ve kayıtların … kayıtları ile bu kayıtlardan tespit edilecek hasta dosyaları, test ve tetkik sonuçları ile belgelerin celbine, … kayıtları ve ilgili tüm hasta dosyaları geldiğinde, dosyanın … Dairesine gönderilmesine; aksi halde üniversitelerden üç kişilik heyet oluşturularak Perinatoloji – …. bölümlerinden tercihen öğretim görevlisi-Prof.Dr. bilirkişilere dosyanın tevdii edilmesine, her halükarda haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya mahkememizce resen belirlenen bilirkişiye tevdi olunmuş bilirkişi raporunda; “Düzenli takipleri yapılmış olan hastaya mevcut gebeliğinde gerekli tarama testlerinin uygun olarak yapıldığı ve …. ve uluslararası otoriteler tarafından tanımlanmış normlara uygun hareket edildiği anlaşılmaktadır. Yanlış ve eksik tıbbi uygulama söz konusu değildir.” Şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Dosya …’ya sevk olunmuş … raporunda; Anne gebelik takiplerinin … Merkezinde yapıldığı, ikili ve üçlü tarama testi sonuçlarının … açısından cutoff değerinin altında olduğu, 21.01.2013 tarihinde … olarak doğduğu bildirilen … oğlu, 21.01.2013 doğumlu … … hakkında düzenlenen adli ve tıbbi belgelerin değerlendirilmesinde; 26.07.2012 tarihinde 12 haftalık gebe iken ikili tarama, 22.08.2012 tarihinde 16 haftalık gebe iken üçlü tarama yapıldığı, tarama testi sonuçlarının … açısından cutoff değerinin altında olduğunun tespit edildiği; vücut hücrelerindeki kromozom sayısındaki fazlalıktan kaynaklanan genetik bir anormallik olan … tarama testlerinin … tarafından uygulanması zorunlu bir tetkik olarak bildirilmediği, bu testlerin tarama niteliğinde olduğu, bu testin yapılması durumunda doğacak bebekte “… vardır veya yoktur” şeklinde kesin bir sonuca gitmenin mümkün olmadığı, tarama testlerinde annenin yaşı, hormonal değerleri ve testin özelliğine göre … sonuçlarını göz önüne alarak bir risk oranı belirlendiği, tarama testlerinin sonuçlarının risk sınırı üzerinde çıkmasının bebekte mutlaka … olduğu anlamına gelmeyeceği gibi, risk sınırının altında olduğu durumlarda dahi bebekte … görülebileceği, test sonucunun yukarıda söz edilen parametrelere göre kaç gebenin birinde karşılaşabileceğini gösterdiği, oranın istatistikler ışığında risk sınırının üstünde bir değer göstermesi durumunda amniyosentez gibi ileri tetkikler önerilebileceği, tanı koydurucu olan bu ileri girişimsel tetkiklerde %1 oranında düşük riski olduğu, anne yaşı 35 yaşın altında olduğu için amniyosentez istenmemesinin tıbbi kusur olmadığı, bebekte doğumdan sonra tespit edilen … intrauterin rutin yapılan obstetrik ve/veya ilgili uzmanlar tarafından yapılabilen ikinci düzey ultrasonografi tetkiklerinde tespit edilemeyebileceğinin tıbben bilindiği; tüm bilgiler birlikte değerlendirildiğinde …’a tıbben kusur atfedilemeyeceği şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davanın tarafları arasındaki uyuşmazlık hukuki niteliği itibari ile; Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin … Poliçesine dayalı tazminat talebinden ibarettir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda dava dilekçesi, cevap dilekçesi, alınan raporlar ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; davacılardan …’in davacı çocuk …’e gebe kaldığını öğrendiğinde tıbbı yardım almak için … … Merkezinde çalışan …”un kontrolü altına girerek doğum öncesi gebelik takibini yaptırdığını, küçük …’in … olarak doğduğunu, hekimin kusuru nedeniyle doğru tanı yapılmadığı iddia edilerek maddi ve manevi tazminat talepli iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi heyet raporu ve … raporundan da anlaşılacağı üzere; davacı …’in gebelik takiplerinin … Merkezinde yapıldığı, ikili ve üçlü tarama testi sonuçlarının … açısından cutoff değerinin altında olduğu, 26.07.2012 tarihinde 12 haftalık gebe iken ikili tarama, 22.08.2012 tarihinde 16 haftalık gebe iken üçlü tarama yapıldığı, tarama testi sonuçlarının … açısından cutoff değerinin altında olduğunun tespit edildiği; vücut hücrelerindeki kromozom sayısındaki fazlalıktan kaynaklanan genetik bir anormallik olan … tarama testlerinin … tarafından uygulanması zorunlu bir tetkik olarak bildirilmediği, bu testlerin tarama niteliğinde olduğu, bu testin yapılması durumunda doğacak bebekte “… vardır veya yoktur” şeklinde kesin bir sonuca gitmenin mümkün olmadığı, tarama testlerinde annenin yaşı, hormonal değerleri ve testin özelliğine göre … sonuçlarını göz önüne alarak bir risk oranı belirlendiği, tarama testlerinin sonuçlarının risk sınırı üzerinde çıkmasının bebekte mutlaka … olduğu anlamına gelmeyeceği gibi, risk sınırının altında olduğu durumlarda dahi bebekte … görülebileceği, test sonucunun yukarıda söz edilen parametrelere göre kaç gebenin birinde karşılaşabileceğini gösterdiği, oranın istatistikler ışığında risk sınırının üstünde bir değer göstermesi durumunda amniyosentez gibi ileri tetkikler önerilebileceği, tanı koydurucu olan bu ileri girişimsel tetkiklerde %1 oranında düşük riski olduğu, anne yaşı 35 yaşın altında olduğu için amniyosentez istenmemesinin tıbbi kusur olmadığı, bebekte doğumdan sonra tespit edilen … intrauterin rutin yapılan obstetrik ve/veya ilgili uzmanlar tarafından yapılabilen ikinci düzey ultrasonografi tetkiklerinde tespit edilemeyebileceğinin tıbben bilindiği; tüm bilgiler birlikte değerlendirildiğinde …’a tıbben kusur atfedilemeyeceği anlaşıldığından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar tarafından açılan maddi ve manevi tazminat talepli davanın reddine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının 546,48 TL peşin harçtan mahsubu ile artan ‭366,58 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı … ‘in maddi tazminat istemi yönünden 9.200,00 TL, aynı tarifenin 10/3. Maddesi gereğince davacı …’in manevi tazminat talebi yönünden 9.200,00 TL, aynı tarifenin 10/3, maddesi gereğince davacı … …’in manevi tazminat talebi yönünden 9.200,00 TL, aynı tarifenin 10/3, maddesi gereğince davacı …’nin manevi tazminat talebi yönünden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan gider/delil avansından artan kısmın karar kesinleştiğinden yatırana iadesine,
Dair, davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/04/2023

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır