Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/94 E. 2021/236 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/94 Esas
KARAR NO : 2021/236

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/02/2016
KARAR TARİHİ : 10/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili şirketin un fabrikası işlettiğini, işyerinde 1002672702 sözleşme hesap no ile “4 No’lu üç zamanlı tek terimli OG Sanayi” müşteri grubu adıyla elektrik aboneliği oluşturulduğu, bu abonelik aracılığıyla davalı firmadan Kayıp-Kaçak bedeli, Dağıtım bedeli, Sayaç Okuma bedeli, Perakende Satış Hizmeti bedeli ve İletim bedeli adları altında tahsilatlar yapıldığını, söz konusu bedellerin 20.01.2001 tarih 4628 sayılı ve 14.03.2013 tarih 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunlarının verdiği yetkiye dayanılarak EPDK tarafından çıkarılan kurul kararları ve tebliğleri ile belirlendiğini, elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK kurul karar ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıttığı kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim bedeli vb bedellerin abonelere aktif tüketim bedeli dışında ek bir mali yük getirdiğini, bu durumun vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla düzenleneceği, düşük maliyetli ve şeffaf bir enerji piyasası ilkelerine uygun düşmediğini, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararlarında İletim, dağıtım, PSH sayaç okuma, PSH, kayıp-kaçak bedellerinin abonelerden haksız yere tahsil edildiğini açıkça ortaya koyduğunu, faturalarda kayıp- kaçak tutarının belirtilmediğini ve gerek bu bedelin gerekse eski faturalara ilişkin söz konusu bedellerin bilirkişi marifetiyle belirlenmesini talep ettiğini, dava tarihinden itibaren geriye dönük 10 yıllık faturaların ilgili kurumlardan istenerek incelenip tespit edilmesini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak davalı şirketin davacıdan tahsil ettiği 2.406,95 TL’nin iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının uyuşmazlığa konu ettiği tüm fatura kalemlerinin tüketicilere hangi oranda yansıtılacağını belirleme yetkisinin EPDK’ya ait olduğunu, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nın Geçici 1. Maddesi ile ulusal tarife olarak adlandırılan Fiyat Eşitleme Mekanizmasının uygulanma tarihinin 31.12.2015’e kadar uzatıldığını, bu mekanizmaya göre bölgeler arası maliyet farklılığının ortadan kaldırıldığını, EPDK tarafından belirlenen azami kayıp kaçak oranlarının tüketicilere yansıtıldığını, mevcut düzenlemeler sebebiyle EPDK tarafından belirlenen bedellerin dağıtım/tedarik şirketlerince tüketicilerden tahsilinin ve tüketicilerin bu bedeli ödemesinin birer yasal zorunluluk olduğunu, EPDK kurul kararları yürürlükte olduğundan bu bedellerin dağıtım şirketlerince tahsilinin de yasaya uygun olduğunu, dağıtım bedelinin 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 13/b.4 gereğince, iletim bedelinin 13/b.2 gereğince, sayaç okuma ve perakende satış hizmeti bedelinin 13/b.5 gereğince ve ayrıca Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nca alınan karar gereği 01.01.2012 tarihinden itibaren sayaç başına alındığını, bu yasal düzenlemeler uyarınca söz konusu kalemlerin iadesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin icrası zorunlu olan bir idari karar gereği söz konusu bedelleri talep ettiği, tüketicilerin bu yasal düzenlemelerin ya da idari tasarrufların iptalini tabi oldukları yargı kolundan talep etmeleri gerektiği, söz konusu idari tasarrufların Danıştay’ca iptal edilmediği sürece dağıtım şirketlerince faturalara bu bedellerin yansıtılacağı, idari işlemlere karşı ancak idari yargıya başvurulacağını ve bu sebeple husumet ve görev itirazında bulunduğu, davaya konu alacak kalemlerinin iadesinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep olunan kalemlerin iadesinin mümkün olmadığını beyan ile açılan davanın reddini dilemiştir.
Dosya bilirkişiye tevdi olunmuş bilirkişi raporunda ;
Davacının davalıdan elektrik satın aldığı dönemlere ilişkin tüketim faturalarının veya kWh bazında elektrik tüketim ekstresinin dosyaya kazandırılması ile hesaplamaların yapılabileceği, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinin değiştirildiği, değişiklik sonucunda dava konusu kayıp kaçak bedelinin yasal dayanak kazandığı, Kanunun geçici 20. maddesi ile açılmış tüm davalarda 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinin uygulanmasının öngörüldüğü, bu hükme göre davacının taleplerinin reddi gerekeceği, geçici 20. madde hükmünün Anayasaya aykırılığı konusunda takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dosya savunma, uyuşmazlık ve davacının tarifeye aykırılık iddiası üzerine tekrar bilirkişiye tevdi olunmuş bilirkişi ek raporunda ;
6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinin değiştirildiği, değişiklik sonucunda dava konusu kayıp kaçak bedelinin yasal dayanak kazandığı, Kanunun geçici 20. maddesi ile açılmış tüm davalarda 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinin uygulanmasının öngörüldüğü, bu hükme göre davacının taleplerinin reddi gerekeceği, dosya içeriğinde mevcut 2011 Haziran – 2016 şubat arası dönemler itibarıyla dosyada tahsil edilen Kaçak Kayıp Bedeli 67.778,81 TL, Dağıtım Bedeli 52.192,12 TL, Sayaç Okuma Bedeli 611,72 TL, Perakende Satış Bedeli 16.824,94 TL ve İletim Bedeli 24.717,81 TL olmak üzere hesaplanan toplam 162.125,40 TL’yi davalının davacıdan tahsil ettiği hesaplanmakla iadesi hususunda takdir ve değerlendirme sayın mahkemeye aittir şeklinde rapor düzenlenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmet bedellerinin haksız ve hukuka aykırı olduğu iddiasıyla ödenen miktarların davalıdan istirdadı istemine ilişkindir.
Davanın hesaplamaya esas alınan EPDK’nın düzenleyici işlemlerinin iptali istemini içermediği, talebin sözleşmeye aykırı biçimde tahsil edildiği söylenen miktarların iadesi ile ilgili olması nedeni ile, her iki tarafın tacir ve uyuşmazlığında ticari işletmeleri ile ilgili olması nedeni ile uyuşmazlığın Ticaret Mahkemelerinin görev alanında olduğu kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık özel hukuk hükümlerine tabi elektrik satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, BK’nun 146.maddesi gereği 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan davalının zamanaşımı itirazının reddi gerekmiştir.
Kayıp Kaçak vs bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 Tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar sayıl kararı ile, ” bu bedellerin belirlenmesine ilişkin düzenlemelerin EPDK nın düzenleyici işlemleri uyarınca belirlenmekle birlikte, ikincil mevzuat niteliğindeki bu düzenlemeyi yapan kuruma sınırsız bir belirleme yapma yetkisinin verilmesinin mümkün olmadığını, özellikle kayıp kaçak bedelinin kurallara uyan tüketicilerden alınmasının mümkün olmadığını, iadesi istenilen diğer unsurlarında denetime elvermeyecek şekilde denetimden uzak biçimde tahsil edilmesinin hukuka uygun olmadığına” karar verilmiştir.
Dava tarihinden sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanun’un 21. maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda, Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
6719 Sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen geçici 19. madde de “Bu maddeyi ihdas eden kanunla öngörülen düzenlemelere yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü getirilmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Somut olayda, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin kanunun 17/06/2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp-kaçak bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olarak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde mahkemece esas hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde mahkemece yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 Tarih, 2009/18-421 Esas-2009/526 Karar sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, dava tarihi itibariyle HGK kararında belirtilen görüş uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. (HMK md.326/1) Aynı şekilde vekalet ücreti yönünden de haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur (HMK md.330/1). Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.
Bu durumda, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM;
1-Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 59,30 TL harçtan, peşin alınan 41,11 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,19 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-AAÜT uyarınca 2.406,95 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan her hangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6- HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflarca tarafından yatırılan gider ve delil avansından kullanılmayan kısmının talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır