Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/714 E. 2021/614 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/714 Esas
KARAR NO : 2021/614

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/08/2016
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin LPG dağıtım şirketi olarak ticari faaliyetini sürdürdüğünü, davalının ise LPG istasyonu sahibi olduğunu ve 24.07.2015 tarihinde müvekkili şirket ile 5 yıllık Otogaz (LPG) bayilik sözleşmesi ve eki niteliğinde Otogaz (LPG) istasyonu İşletme sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında imzalanan LPG işletme sözleşmesinin satış taahhüdü başlıklı 12. Maddesine göre, davalı aylara bölünmüş olarak “her ay” 5 ton LPG olmak üzere yılda 60 Ton LPG’yi müvekkili şirketten satın alma taahhüdünde bulunduğunu, bu miktarda ürünün satın alınmaması durumunda da mahrum kalınan kara karşılık eksik alınan ton başına 150 USD cezai şart ödeyeceğini taahhüt ettiğini, davalının müvekkili şirkete vermiş olduğu satış taahhüdünü yerine getirmediğini, sözleşmenin fesih edildiği tarihe kadar 7 ayda yalnızca 5 ton LPG satın aldığını, bu miktar alışa rağmen cari borçlarını süresinde ödemediğini ve temerrüde düştüğünü, ayrıca davalı, istasyonunda bulunan demirbaşlar hakkında müvekkili şirkete yanlış bilgi verdiğini, davalının kendisine ait olduğu belirttiği demirbaşları ile ilgili olarak müvekkili şirkete … Tic. ve San. A.Ş. tarafından Ankara … Noterliğinin … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilerek, davalı istasyonunda bulunan ariyetlerin kendilerine ait olduğunu belirterek iadesinin talep edildiğini, Otogaz (LPG) Bayilik Sözleşmesinin “Fesih Sebepler” başlıklı 11. Maddesinin “e” bendine göre bayinin ödemelerini vadesinde yapmaması” ve “j” bendine göre “satış taahhütlerinin yerine getirilmemesi” müvekkili şirket için sözleşmeyi haklı nedenle fesih sebebi olduğunu, davalının gerçeğe aykırı beyanda bulunarak müvekkili şirketi zor durumda bırakması, müvekkili şirkete olan cari borcunu ödememesi ve sözleşme ile vermiş olduğu taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle taraflar arasında imzalanan sözleşmenin çekilmez hal aldığını ve …. Noterliğinin 25.01.2016 tarih, …yevmiye sayılı ihtarnamesi ile müvekkili şirket tarafından haklı nedenle feshedildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 14/a maddesine göre; “Bayi sözleşmenin veya sözleşmeye bağlı eklerin herhangi birini kısmen veya tamamen ihlal ederse hiçbir ihtar ve ihbara ve hüküm alınmasına gerek kalmaksızın …’a cezai şart ödeyeceği” kararlaştırıldığını, bayinin söz konusu maddeden kaynaklı olan ve satış taahhüdünden kaynaklı ödemesi gereken cezai şart miktarının bilirkişi incelemesi ile belirleneceğinden kısmi olarak dava açıldığını, … Noterliğinin 26.02.2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile satış taahhüdünden ve sözleşmenin süresinden önce feshinden kaynaklı cezai şart alacağının ve cari borcun ödenmesi için bayi ihtar edildiğini belirterek, davanın kabulüne, davalının taahhüdüne uymamasından kaynaklı cezai şart olarak şimdilik 2.500 USD cezai şartın, sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek devlet banlarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz ile ödenmesine, davalının sözleşmenin süresinden önce fesih edilmesine neden olmasından dolayı şimdilik 2.500 Amerikan Doları cezai şartın sözleşmenin feshi tarihinden itibaren işleyecek devlet banlarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz ile ödenmesine, davalının cari hesap alacağından kaynaklı 2.405,69 TL’yi akdin feshi tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ödenmesine, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı lehine hazırlanmış, sözleşmeyi ve sözleşmenin taahhüdüne ilişkin içeriğini kabul etmediklerini, davalının müvekkilinin taahhüt vermediğini, sonradan elle yazıla taahhüt (aylık 5 ton) taraflarca mutabık kalınarak imza altına alınmadığını, sözleşme imza kalemlerinin farklı olduğunu, sözleşmenin esasına, müvekkilinin sorumluluğuna yok açacak mahiyette elle doldurulan bölümler taraflarca tekrar imza altına alınarak teyit edilmediğini ve/veya elle doldurulan bölümler paraflanmadığını, müvekkilinin söz konusu sözleşmeyi imzalamadan önce yaptığı satış miktarlarının belli olduğunu, davalı müvekkilinin muhasebe kayıtları aylık olarak ne kadar satış yaptığı sözleşmenin imzalanmasından önce dahi daha az satış yaptığı ortada iken ekonomik mahvına sebep olabilecek aylık 5 ton taahhüdü içerir böyle bir sözleşmenin altına imza altmış olmasının mümkün olmadığını, sözleşmenin en başından geçerli olduğu kabul edilse bile sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini, müvekkiline sözleşme hükümlerine göre verilmesi gereken ariyet verilmediğini, Bayilik Sözleşmesinin “Reklam ve Tanıtım” başlıklı 5. maddesi ve eki işletme Sözleşmesinin 6. maddeleri gereğince müvekkile ariyet teslim edilmediğim, …ihtarnamesinde dava dışı … Tic. ve San. A.Ş.’nin davacı müvekkilinden demirbaşlarını talep ettiği bu durumun davacıyı zor durumda bıraktığını ihtar edildiğini, oysa müvekkilinin davacıya, bu demirbaşların kendisine ait olduğunu beyan ettiğini, müvekkilinin böyle bir beyanı olmadığını, nitekim sözleşme hükümleri açıkça bu konuda davacıya sorumluluk yüklediğini, davacının ariyet teslim etmediği gibi bu sözleşmenin ilgili maddelerindeki sorumluluktan kurtulmak için müvekkilinin bu yönde beyanı olduğunu ileri sürdüğünü, oysa davacının müvekkiline reklam, afiş ve levhaları ariyet olarak teslim etmediğini, sözleşmenin kurulduğu andan davacının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, davacının cezai şart isteminin kabulü için ancak sözleşmenin halen yürürlükte olduğunun kabulünün gerektiğini, oysa sözleşme davacı yan tarafından haksız olarak feshedildiğini, davacı tarafından müvekkiline itirazı kayıt koyulmadan mal gönderildiğini, bu yönüyle cezai şart isteminin haksız olduğunu, yine müvekkiline çekilen ihtara konu alacak kalemi ile dava konusu alacak kalemi farklı olduğundan kısmi dava açmanın davacı yönünden hukuki yarar yokluğundan bir kez daha davanın reddini talep ettiklerini, mahkemenin aksi kanaati halinde dahi davacının talebine konu cezai şartın müvekkilinin ekonomik yıkımına sebebiyet vereceğinden, ceza-i şartın indirilmesinin müvekkilinin ekonomik geleceği için elzem olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
-Taraflar arasında imzalanan 24.07.2015 tarihli Otogaz (LPG) bayilik sözleşmesi ve eki niteliğinde Otogaz (LPG) istasyonu İşletme sözleşmesi,
-Taraf ticari defterleri,
-Bilirkişi kök ve ek raporları,

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava bayilik sözleşmesine dayanan asgari alım taahhüdüne uyulmaması nedeniyle cezai şart, sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi nedeniyle cezai şart ve cari hesap alacağına ilişkindir.
Asgari alım taahhüdüne uyulmaması nedeniyle istenilen cezai şart alacağı yönünden; Davacı netice-i talebinin 2. bendinde asgari alım taahhüdüne uyulmaması nedeniyle ceza-i şart talep etmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas … sayılı ilamında: “Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında beş yıl süreli iki adet bayilik sözleşmesi düzenlendiği, davalının yıllık belli miktarda akaryakıt alım taahhüdünde bulunduğu, eksik alım yapması halinde cezai şart ödeyeceğinin öngörüldüğü, dava tarihine kadar geçen yaklaşık dört yıllık süreçte davalının hiçbir zaman yıllık taahhüdüne uygun alım yapmadığı, buna rağmen taraflarca sözleşmenin devam ettirildiği ve benimsendiği, satış taahhüdü yerine getirilmese dahi sözleşmenin devam edeceği konusunda davalıda haklı bir güvenin oluştuğu, davacının eksik alıma rağmen bu duruma ses çıkarmayıp halen mal vermeye devam etmesi karşısında artık sözleşmeden kaynaklanan ifaya ekli cezai şartı istemesinin mümkün bulunmadığı, davacı şirketin cezai şartı isteyebilmesi için her yıl eksik alım yapan davalı bayiye bir sonraki yıl için mal vermeden önce eksik alım yaptığını ve bu husustan kaynaklanan cezai şart alacağını saklı tuttuğunu bildirmesi gerektiği, ancak bu gereğin davacı tarafından yerine getirilmediği anlaşıldığından eksik alıma dayalı olarak cezai şart istemine ilişkin davacı talebinin haksız olduğu, dava tarihinden önceki 7 ay 7 günlük süre için ise bir yıllık süre dolmadığından davacının talepte bulunamayacağı, her nekadar davacı 31.05.2011 tarihli ihtarnameyi davalıya göndermiş ve eksik akaryakıt alımı yapıldığını bildirmiş ise de, söz konusu ihtarnamenin yıllık alım yapılmaya başlanmadan gönderilmesi gerektiği, alım başladıktan sonra ihtarı göndermesinin sonuca etkisi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” demek suretiyle ilk derece mahkemesi kararını onamıştır. Eldeki davada sözleşmede her ay 5 ton LPG satışı asgari tutar olarak belirlemiştir. Davacı 24/07/2015 tarihinden sözleşmenin feshine kadar geçen sürede davacının her ay başında yeni ayın ilk mal tesliminde davalıya eksik alım nedeniyle ihtar çektiğini yahut faturaya ihtirazi kayıt koyduğunu ispat edememiş olup 08/07/2021 tarihli beyan dilekçesinde ihtirazi kaydın bulunmadığını ve sözleşmenin bir yıl dolmadan feshedildiğini bildirmiştir. Davacı ihtirazi kaydın Yargıtay kararları gereği yıl dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğini iddia etmişse de sözleşmedeki taahhüt aylık olarak belirlendiğinden davacının ihtirazi kayıtları aylık olarak bildirmesi gerekmektedir. zikredilen Yargıtay kararında da değinildiği üzere davacının davalıda haklı bir beklenti oluşturulduğu ve ihtirazi kayıtları bildirmediği kabul edildiğinden davacının fesih tarihine kadar olan cezai şart talebinin reddine karar verilmiştir. Davacının fesih tarihinden sonraki döneme ilişkin asgari alım taahhüdü nedeniyle cezai şart talep edebilmesi ise feshedilen sözleşmeye dayalı olarak ifaya ekli cezai şart istenemeyeceğinden talebin reddine karar verilmiş.
Sözleşmenin feshi nedeniyle istenilen tazminat yönünden: Davacı netice-i talebinin 3. bendinde sözleşmenin süresinden önce feshi nedeniyle ceza-i şart talep etmiştir.
Davacı sözleşmenin feshi nedeniyle talep ettiği cezai şartı dava dilekçesinin ikinci sayfasında yer alan 5 nolu bentte 24/07/2015 tarihli sözleşmenin 14/a maddesine dayandırmıştır. 14/a maddesinde bayinin sözleşme ve eklerindeki hükümleri ihlal etmesi halinde ödeyeceği cezai şartı düzenlemiştir. Maddenin düzenleniş biçimi de açıkça göstermektedir ki ancak sözleşmenin ayakta olduğu bir durumda bu maddeye dayanılabilir. Sözleşmenin feshiyle birlikte 14/a maddesi de feshedilmiştir.
Aynı zamanda sözleşmenin 14/b maddesi sözleşme feshedildikten sonra davalının ödeyeceği cezai şartı düzenlemiştir. Taraflar sözleşme feshedildiği durum için de ayrıca bir düzenleme yapmış iseler de 14/b maddesinde atıf yapılan 12/b maddesi sözleşme kapsamında bulunmadığından taraflara HMK 31. maddesi kapsamında açıklamada bulunmaları için süre verilmiştir. Davacı 08/07/2021 tarihli beyan dilekçesinde 14. maddede 12/a maddesine yapılan atıfların 12. maddeye yapıldığını beyan etmiştir. 12. madde ifaya ekli cezai şart niteliğindedir, sözleşmenin feshiyle beraber bu madde de yürürlükten kalkmıştır. Sözleşmenin 12. maddesinin 14/b maddesi uyarınca hayatta olduğunun düşünülmesi ihtimalinde dahi az yukarıda açıklandığı üzere davacı asgari alım taahhüdü nedeniyle talep edebileceği cezai şart koşullarını yerine getirmemiş olduğundan bu durumda da davacının alacaklı olmadığı kabul edilerek talebin reddine karar verilmiştir.
Cari hesap alacağıtalebi yönünden: Davacı netice-i talebinin 4. bendinde cari hesap alacağı talep etmiştir. Ticari defterlerin incelenmesi yönünden hükme esas alınan 13/04/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere tarafların ticari defterleri birbirini doğrulamaktadır. Ve bu defterlere göre davacının davalıdan alacağı bulunmamaktadır. Ancak bilirkişininde değindiği 2.405,69-TL’lik borç dekontunun davacı tarafından 04/05/2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde ihtarname masrafları ve EPDK lisans tadil bedeli olarak açıklandığı görülmüştür. Davacı talebi cari hesap alacağına ilişkindir. Davacının davalı tarafından ödenmesi gereken 2.100,00-TL lisans tadil bedelini ödemiş olması vekaletsiz iş görme niteliğindedir. Davacıya çekilen ihtarlarda yargılama gideri kapsamındadır. Davacı talebini cari hesap alacağı olarak nitelendirmiş olduğundan ve bilirkişi raporu ile de davacının cari hesap alacağı bulunmadığı sabit olduğundan talebin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 59,30 TL harcın, 29,20 TL başvuru ve 292,87-TL peşin harç olmak üzere toplam 322,07-TL’den mahsubu ile bakiye 262,77-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6- HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflarca tarafından yatırılan gider ve delil avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır