Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/805 E. 2021/30 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/805 Esas
KARAR NO : 2021/30

Av. … –
Av. … -…
Av. …- …
Av. … – …

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2013
KARAR TARİHİ : 14/01/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25.01.2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara’da 1989 yılından 01.09.2007 tarihine kadar …, bu tarihten sonra ise 5669 sayılı kanun gereğince … dağıtım işinin kendileri tarafından verildiğini, 19.06.2007 tarihinde davalı banka ile … arasında … hisselerinin satışı hususunda anlaşma sağlandığını, 24.12.2007 tarihinde ise satışın tamamlandığını, … tarafından hisseleri satılmadan evvel … ile … 01.05.2002 tarihinde ” mekanik sayaç abonelerinin … fatura bedellerinin Online tahsilatına ilişkin protokolün, 04.04.2006 tarihinde “… ve … Müdürlüklerinde bulunan … satış veznesinden … satışı ve tahsilat işlemlerinin banka elamanlarınca yaptırılması” hususunda protokolün, 03.12.2007 tarihinde “… mevcut 4 adet veznede… satış ve tahsilat işlemi yapılması” hususunda protokolün akdedildiğini, 03.12.2007 tarihli protokolün 4/2. Maddesinde, veznelerden yapılacak tahsilat tutarlarının bankada hesaba geçtiği gün hariç 4 işgünü bekletildikten sonraki iş günü Kurumun Banka nezdindeki kullanım hesabına aktarılacağını, aktarım gününün tatil gününe denk gelmesi halinde takip eden iş günü kullanım hesabına geçileceğine yönelik düzenleme bulunduğunu, söz konusu protokoller kapsamında müvekkil şirket tarafından … ilinde satışı yapılan doğalgazın bedellerinin davalı banka tarafından tahsili işlemini müteakip birbirinden farklı abonelik biçimlerine göre farklı hesaplar açıldığını, bu hesaplardan … … numaralı tahsilat hesabının ağırlıklı olarak kamu kurumlan, kamu kurumlan adına saymanlıkları, hastaneler, site yönetimleri, fabrikalar gibi büyük miktarda … tüketen abonelerin fatura bedellerini ödemek için tahsilat öncesinde EFT/Havale yolu ile para yatırdıkları veya ön ödemeli doğalgaz alımı için EFT/havale yolu ile … alımı yapılmadan önce para yatırdıkları bir hesap olduğunu, davalı Bankanın akdedile protokollerin tümüne aykırı hareket etmek suretiyle… olarak adlandırılan hesapta müvekkiline ait paraları haksız olarak tuttuğunu ve bu paraları “ilgiliye henüz gaz satışı yapılmadığı veya fatura ödemesinin gerçekleşmediği gibi kabul edilmek gerekçelerle” kullandırmadığını, bununla birlikte müvekkili şirkete ait olan bu bedelleri hesapta beklettiği ve kullandırmadığı için müvekkili şirkete herhangi bir faiz de ödemediğini, büyük miktarda doğalgaz tüketen abonelerin yatırmış olduğu bedellerin herhangi bir doğalgaz alımı yapılmadığı gerekçesi ile davalı tarafından haksız olarak 60 günlük süre boyunca dahi bu hesapta tutulduğunu ve sonuç olarak müvekkilinin kendisine ait olan paraları kullanamaması nedeniyle maddi zarara uğradığını, … numaralı hesapta … satışıyla da fatura tahsilatı yapılıncaya kadar belirsiz bir süre boyunca paraların bekletilmesi ve bu paraların kullandırmamasında davalının kötü niyeti olduğunu, davalı banka ile akdedilen protokollerin hiçbirinde tahsilat hesaplarının … dışındaki herhangi bir hesapta ve belirsiz bir süre için para tututulacağına ve müvekkili şirkete bu paraların kullandırılmayacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığını, aksine tahsil edilen bedellerin tahsil tarihlerinden itibaren 3. Ve 4. Gün gibi süreler sonunda kullanım hesabına geçileceğinin kararlaştırılmış olduğunu, sonuç olarak davalı bankanın … hesabında beklettiği paralardan kendi yararına nemalandırmak suretiyle gelir elde ettiği için bu paraları tahsilat hesabına aktarmadığını ve her türlü gerekçelerle tutabildiği kadar …’ hesabında tutmaya çalıştığını, tüm bu işlem ve işlemler için ise banka tarafından müvekkili şirkete herhangi bir faiz ödenmediğini, müvekkili şirketin haksız işlem nedeniyle davalı bankaya müteaddit defalar müracaat etmesine karşın sonuç alınamadığını, …’ hesabının kapatılması talebinin ise uzun süre yerine getirilmediğini, ‘…’ numaralı hesabın 22.08.2011 tarihinde yoğun uğraşlar sonucu kapatılabildiğini ve bakiyesinin yine davalı banka nezdinde bulunan kullanım hesabına aktarıldığını, yine o tarihte … tarafından müvekkili şirkete verilen … faiz oranı olan % 11,09 üzerinden yapılan hesaplama ile protokollerde belirtilen süre dışında haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak hesapta tutulan paralar nedeniyle uğranılan zararın tazmini için ilgili bankadan faiz talebinde bulunulduğunu, ancak bu talebin yerine getirilmediğini, davalı banka tarafından … numaralı hesabın kapatıldığı 22.08.2011 tarihinden itibaren … numaralı hesaba aktarılan faralar için O/N … faiz oranı üzerinden faiz uygulanmakta olduğunu, davalı bankanın daha önceden yapabileceği işlemi … numaralı banka hesabının kapatılmasından sonra uygulamaya başladığını, oysa ki hali hazırda müvekkili şirket için … nolu hesapta bulunan paralar nedeniyle uygulanmakta olan faiz oranının geçmişte uygulanması halinde müvekkili şirketin herhangi bir maddi zararının olmayacağını, müvekkili tarafından yapılan araştırmalar neticesinde … numaralı hesapta açılışından itibaren haksız ve hukuka aykırı olarak tutulan paraların tutulduğu süre için O/N faiz oranı uygulanarak maddi zararın hesaplandığını ve bu tutarın 431.615,97 TL olarak tespit edildiğini, bu tutarın müvekkiline ödenmesinin istendiğini, ancak …’ numaralı hesabın kapatılmasından önce yapılan bu taleplerin karşılık bulmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 431.615,97 TL tutarındaki maddi zararın 22.08.2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket adına … numaralı hesapların açıldığını, … ve … hesaplarında herhangi bir bloke kaydının olmadığını, teknik olarak bu hesapların davacı firma kullanımına açık olduğunu, … nolu tahsilat hesaplarının özellikleri gereğince yapılan tüm tahsilatların mahiyetine göre … nolu tahsilat hesaplarına alacak olarak geçtiğini, bu hesaplarda protokollerde belirtilen süre kadar bekletildikten sonra firmanın … nolu hesabına aktarıldığını, bu işleyişe göre davacının tahsilat hesaplarını kullanımıyla ilgili bir problemi olmadığını, bu hesapların davacının belirlemiş olduğu çalışanları tarafından Internet bankacılığı yoluyla görüntülenebilmekte olduğunu, davacının talebi ile davacının üç çalışanının bu hesapların internet bankacılığı üzerinden görüntülenebilmesi için kullanıcı adı ve şifresinin tanımlanmış olduğunu, davacı firma tarafından … uzantılı hesabın varlığının internet bankacılığı kullanımının tanımlandığı 2007 yılından beri bilinmekte olduğunu, anılan hesabın vaktiyle davacının muvafakati ile açıldığını, ancak davacının sanki bu hesaptan bugüne kadar haberdar değilmiş gibi davranmasının ve hesabın varlığını inkar etmesinin davayı suiniyetle açtığının ikrar etmekte olduğunu, ihtilaf konusu … nolu hesabına, ağırlıklı olarak kamu kurumlan adına saymanlık ile site yönetimleri, hastaneler gibi abonelerin ön ödemeli kartlı gaz satışı veya … fatura ödemeleri için EFT/havale yoluyla paralar gönderildiğini, abonelerin gönderilen parayla ön ödemeli kartlar … satış/yüklemesi isteniyorsa banka’ya gelerek ön ödemeli sayaç abonelik kartını ve varsa damga vergisi ödeme makbuzunu ibraz etmesi, … abonelik faturasının ödenmesini istiyorsa faturayı ibraz etmesi veya fatura bilgilerini beyan etmesi gerektiğini, diğer yandan Kamu Kurumlarıyla ilgili tutarların, ödenen damga vergisi mahsubu yapılmış olarak geldiğini ancak ön ödemeli kartlara yükleme, gelen tutara ödeme makbuzu ibraz edilen damga vergisi ilave edilerek bulunan tutarlara göre yapılmakta olduğunu, söz konusu işlemlerle ilgili hesaplar arasında yapılması gereken çeşitli aktarımların davacı ile mutabık kalınarak gerçekleştirildiğini, birçok kamu kurum ve kuruluşunun ödeneklerinin zamanında çıkmaması nedeniyle kamu kurumlarının ödenekleri çıktığı zaman peşinen … alımı için tutarları müvekkili bankaya göndermekte olduklarını, ancak … alım işlemi için davalı bankaya müracaatın daha sonra gerçekleştiğini, hangi işlem için gönderildiği henüz tam olarak bilinmeyen tutarların abone müracaatı ile gaz satışı/yüklemesi veya doğalgaz fatura ödemesi gerçekleştirilinceye kadar … hesabında bekletilmekte olduğunu, abone talebine istinaden satışı/yüklemesi gerçekleşen tutarların Protokol’de belirtildiği şekilde ilgili hesaplara aktarıldığını, müvekkili banka tarafından her şeye rağmen davacı yanın söz konusu hesabının kapatılması talebinin kabul edilerek 22.08.2011 tarihinde bu hesabın kapatıldığını, davacı yanın herhangi bir faiz kaybından bahsetmesinin hayatın olağan işleyişine aykırı olduğunu, zira tüzel kişilerin iradesinin yöneticilerinin iradesinden bağımsız olduğunu, yeni yönetimin bu yöndeki iradesinin önceki yönetimin iradesini ortadan kaldırıcı nitelikte olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
DELİLLER
-… ile … arasında imzalanan;
-01.05.2002 tarihinde tanzim olunan “Mekanik sayaç abonelerinin … fatura bedellerinin Online tahsilatına ilişkin protokol’’
-04.04.2006 tarihinde “… ve … bulunan … satış veznesinden … satışı ve tahsilat işlemlerinin banka elamanlarınca yaptırılması” hususunda imzalanan protokol
-03.12.2007 tarihinde “… mevcut 4 adet veznede gaz satış ve tahsilat işlemi yapılması” hususunda protokol.
Bilirkişi Raporları: 1.Bilirkişi heyeti tarafından tanzim olunan 02.12.2014 tarihli raporunda özetle; %11,09 faiz oranı üzerinden yapılan hesaplama neticesinde davacının 365.776,47 TL(KDV hariç) faiz alacağı hesaplandığı belirtilmiştir.
1.Bilirkişi heyeti tarafından tanzim olunan 14.10.2015 tarihli 1. ek raporda özetle: 3095 sayılı kanun 2/2 maddesine göre merkez bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faiz oranı yıllar ortalamasının %15,50 olduğunu, bu nedenle mahkemenin talebi doğrultusunda davacı ile davalı banka arasındaki diğer hesaplarda işletilen ON(repo) faiz oranları esas alınarak alternatifli hesaplama yapıldığını belirterek, davacının faiz alacağının 206.912,11 TL(KDV hariç) olarak hesaplandığı belirtilmiştir.
1.Bilirkişi heyeti tarafından tanzim olunan 01.02.2017 tarihli 2. ek raporda özetle: Ek rapora yönelik itirazların yerinde olmadığı belirtilmiştir.
2.Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 13.11.2018 tarihli ön ve 03.05.2019 tarihli raporda özetle: Değişen faiz oranlarını esas alınmak suretiyle ve davacı tarafın talebi olan %11.09 oranını aşan kısımlarla ilgili bu oran esas alındığını, aşmayan altında kalanlarda ise banka faiz oranları esas alınarak yapılan hesaplama neticesinde davacının faiz alacağının 259.235,53 TL olarak belirlendiğini belirtmiştir.
Bankacı Bilirkişi … tarafından tanzim olunan 08.10.2020 tarihli raporda özetle; Dosya kapsamında alınan tüm raporlar ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle rapor tanzim edildiği belirtilerek, yapılan hesaplamada davaya konu döneme denk gelen Merkez bankası gecelik repo faiz oranları uygulandığını, bu oranın %11,09 olup, dava dilekçesinde davacı tarafça talep edilen oran ile de aynı olduğunu, bu oranın davalı bankanın hesabın kapatılmasından sonra uygulamayı kabul ettiği oranla da aynı olduğunu, davacının dava dilekçesindeki faizi belirlerken valör tarihini değil ( yatan paranın 1 iş günü sonrası) paranın yattığı tarihleri esas almak suretiyle hesaplama yaptığını, bu nedenle diğer bir kısım bilirkişi raporlarında da bu tarih esas alınarak hesaplama yapıldığı için fark oluştuğunu, davacının faiz alacağının doğduğunu ancak banka hesabının niteliği dikkate alındığında ve bankacılık teamülleri de gözetildiğinde davacının KDV isteyemeyeceğini, zira hesabın türüne göre mevduat faiz geliri kabul edilmesi gerektiğini, ancak brüt faiz tutarından %15 stopaj kesilmesi gerektiğini, neticeten davacının faiz alacağının KDV hariç 292.842.85 TL olarak hesaplandığını, stopaj düşülmesi halinde ise 248.916,42 TL faiz alacağı hesaplandığı belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: taraflar arasındaki protokol hükümleri kapsamında davacı tarafa ödenmesi gerektiği ileri sürülen yoksun kalınan faiz alacağının tahsiline ilişkindir.
Dava ve cevap dilekçesi, taraflara arasında tanzim olunan protokol hükümleri, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre;
… ilinde … dağıtım hizmetinin 1989 yılından 01.09.2007 tarihine kadar …, bu tarihten sonra ise 5669 sayılı… Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında kanun hükümleri uyarınca davacı tarafından yerine getirildiği, 19.06.2007 tarihinde davalı banka ile Oyakbank arasında Oyakbank’ın hisselerinin satışına dair anlaşma yapıldığı, …… tarafından hisseleri satılmadan evvel … ile … Genel Müdürlüğü arasında 01.05.2002 tarihinde “mekanik sayaç abonelerinin doğalgaz fatura bedellerinin Online tahsilatına ilişkin protokolün, 04.04.2006 tarihinde “… ve … Müdürlüklerinde bulunan gaz satış veznesinden gaz satışı ve tahsilat işlemlerinin banka elamanlarınca yaptırılması” hususunda protokolün, 03.12.2007 tarihinde ise “… mevcut 4 adet veznede gaz satış ve tahsilat işlemi yapılması” hususunda protokolün tanzim edilmiş olduğu, protokoller kapsamında davacı şirket tarafından satışı yapılan doğalgazın bedellerinin davalı banka tarafından tahsili işlemini müteakip birbirinden farklı abonelik biçimlerine göre farklı hesaplar açıldığı (… isimli hesaplar), ancak bu hesaplar dışında 22.01.2007 tarihinde açılan … isimli başka bir hesabın daha bulunduğu, bu hesabın ağırlıklı olarak kamu kurumları, site yönetimleri, fabrikalar gibi büyük miktarda doğalgaz tüketen abonelerin fatura bedellerini ödemek için tahsilat öncesinde EFT/Havale yolu ile para yatırdıkları veya ön ödemeli doğalgaz alımı için EFT/havale yolu ile gaz alımı yapılmadan önce para yatırdıkları bir hesap olduğu, davalı bankanın taraflar arasında imzalanan protokol hükümlerine aykırı hareket ederek … olarak adlandırılan hesapta davacıya ait olan parayı faiz işletmeksizin tuttuğu ve hesapta beklettiği, faiz işletilen diğer hesaplara aktarmadığı, davacının talebi üzerine … adlı hesabın 22.08.2011 tarihinde kapatılarak bu hesapta tutulan paraların yine davalı banka nezdinde bulunan diğer kullanım hesabına aktarıldığı ve o tarihte davalı … tarafından Over Night (O/N) tabir edilen gecelik repo faiz oranı olan % 11,09 üzerinden nemalandırıldığı, buna göre davacının MT adlı hesapta davalı banka tarafından paralar nedeni ile faiz gelirinden mahrum kaldığı … anlaşılmıştır.
Davalı vekilince, davacı firma tarafından … uzantılı hesabın varlığının internet bankacılığı kullanımının tanımlandığı 2007 yılından beri bilinmekte olduğu, davacının sanki bu hesaptan bugüne kadar haberdar değilmiş gibi davranmasının ve hesabın varlığını inkar etmesinin iyiniyetle bağdaşmadığı, davacının varsa bir zarar bu zararın doğmasına ve/veya artmasına kendisinin neden olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Bu nedenle, öncelikle somut olayda uygulanma ihtimali bulunan genel kanun niteliğindeki 6098 sayılı TBK m.114 (Eski B.K m.98) yollaması ile TBK 52.maddesinde düzenlenen (eski 44.madde) ‘zarar görenin zarara razı olması, zararın doğmasında veya artmasına etkili olması’’ hususunun irdelenmesi gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesi uyarınca; kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren kişi, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Kanun maddesinde de belirtildiği gibi, esas olan bir kimsenin kusuru ile başkasına verdiği zararı tazmin etmekle yükümlü olmasıdır ancak zarar her zaman yalnızca zarar verenin kusurundan doğmamaktadır. Zarar görenin (mağdur) kusurlu davranışının da zararın doğmasına veya ortaya çıkan zararın artmasına sebep olması mümkündür. Hatta zarar gören, zarara rıza göstermiş dahi olabilir. “Kimse kendi kusurundan faydalanamaz” ilkesi gereği, zarar görenin kusuru halinde zararın tamamının zarar veren tarafından tazmin edilmesi, zarar verenin durumunu adalete aykırı bir şekilde ağırlaştıracaktır. Zarar görenin zararın doğmasına veya artmasına neden olan davranışı, sorumluluğun paylaştırılması ve tazminatın belirlenmesinde önemli bir ölçüt olup, zarar görenin kusuruna ilişkin, tazminatın indirilmesi başlığı altında yer alan TBK m 52/f.1’de hükmüne göre ise; “Zarar gören, zararı fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilecek veya tamamen kaldırabilecektir.
Tazminat yükümlülüğüne konu zararın kaynağı haksız fiil sorumluluğu olabileceği gibi, sözleşmeden kaynaklanan sorumluluk ve kanundan doğan bir borca aykırılık gibi çeşitli hukuki ilişkiler de olabilir. Zarar görenin kusuruna ilişkin TBK m 52/f. 1’ de yer alan hükümler yalnızca haksız fiil sorumluluğu alanında değil, sözleşmeden kaynaklanan sorumluluk alanında da kıyasen uygulanmaktadır.
Bu kapsamda sözleşmeden kaynaklanan sorumluluk hallerinde, zarar görenin zararı azaltma külfeti bulunmakta olup, bu külfetin kapsamı ise, zarar verici fiilin ekonomik sonuçlarını azaltmak veya bunların artmasını engellemek için durumun gerektirdiği tüm makul tedbirleri alma ödevi ile çerçevelidir. Buna göre, zararının tazminini sorumlu kişiden talep edecek olan zarar görenden beklenen, durumun gerektirdiği makul tedbirleri alarak zararını en alt düzeyde tutmasıdır. Zararın mümkün olduğunca düşük tutulması için, kimi zaman zararın arttırılmaması yeterli olmakla birlikte, kimi zamansa zararın azaltılması gerekmektedir. Şu halde, zararı azaltma külfeti, zararı arttırmamayı da içine alan ondan daha geniş bir kavram olmaktadır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında ve davalı vekilinin savunma içeriğine göre somut olay değerlendirildiğinde;
İncelenen dosya kapsamına göre; davalının protokol hükümlerine aykırı davranışı ile davacının faiz alacağının doğduğu sabit olmakla birlikte, davaya konu uygulamanın (MT7 hesap uygulamasının) 2007-2011 yılları arasına ilişkin bir uygulama olduğu, davacı çalışanlarına davalı banka tarafından 30.09.2009- 30.08.2010 tarihlerinde internet bankacılığı tanımlanmak suretiyle tüm hesaplara erişim imkanı sağlayan şifre tahsis edilmiş olduğu, buna göre davacının anılan uygulamadan haberdar olduğunun kabulü gerektiği, bir an için haberdar olmadığı kabul edilse dahi, basiretli bir tacir olarak basit bir araştırma veya denetleme ile durumdan haberdar olabilecekken bu yükümlülüğünü yerine getirmediği için zararın artmasına neden olduğu kanaatine varılmış, zararın niteliği ve tarafların zararın doğmasına neden olan davranışları gözetildiğinde, sorumluluğun %50 oranında paylaştırılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce davacının faiz zararının doğduğu, doğan bu zarara taraflarca eşit oranda katlanılması gerektiği belirlenmekle birlikte, tespiti gereken diğer bir husus ise, davacının faiz alacağının belirlenmesinde hangi faiz oranının esas alınacağı hususudur.
Davacı vekili dava dilekçesinde faiz alacağının belirlenmesinde %11,09 oranının esas alınması gerektiğini, zira davalı banka tarafından … hesabının kapatılmasından sonra paraların aktarıldığı faiz getiren … hesabına uygulanan faiz oranının da gecelik (over night) %11,09 olduğunu belirtmiş olup, mahkememizce dosya kapsamına ve denetime uygun olmakla hükmün tesisinde esas alınan bankacı bilirkişi … tarafından tanzim olunan 08.10.2020 tarihli raporda belirtildiği üzere; yapılan hesaplamaya esas olarak davaya konu döneme denk gelen (hesabın açıldığı 22.01.2007 tarihi ile hesabın kapatıldığı 22.08.2011 tarihleri arası) sürede Merkez bankası gecelik repo faiz oranları ortalamasının alındığı, bu oranın %11,09 olup, davalı bankanın … isimli hesabın kapatılmasından sonra paranın aktarıldığı … adlı hesaba işletilen faiz oranı ile de aynı olduğu, buna göre davacının faiz alacağının hesabında %11,09 faiz oranının esas alınması gerektiği kanaatine varılmış, valör tarihleri ( yatan paranın 1 iş günü sonrası) esas alınarak yapılan hesaplama neticesinde ise davacının KDV hariç 292.842.85 TL faiz zararı bulunduğu, zararın doğmasında tarafların %50 oranında sorumlu olduğu anlaşıldığından, davalının 146.421,42 TL faiz zararını ödemekle yükümlü olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilince faiz alacağına hesabın kapatıldığı 22.08.2011 tarihinden itibaren ticari reeskont faizi işletilmesi ve faiz alacağının hesabında KDV’nin dikkate alınması gerektiği belirtilmiş ise de; hükme esas bilirkişi raporunda ifade edildiği üzere davaya konu hesabın niteliği ve bankacılık teamülleri nazara alındığında KDV’nin hesaplamaya dahil edilemeyeceği yine davaya konu talebin faiz alacağına ilişkin olduğu anlaşıldığından, ayrıca hüküm altına alınan kısım yönünden faiz işletilmesine gerek bulunmadığı kanaatine varılmış, mahkememizce davacının kendi kusurlu hareketiyle zararın artmasına neden olduğu gözetilerek tazminat miktarından indirim yapılmış olması nedeni ile, ”indirime konu miktar dikkate alınmak suretiyle” yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilerek aşağıdaki şekilde hükmün tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulüne, 146.421,42 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.002,05 TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından yatırılan 7.370,95 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.631,10 TL davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 275,00 TL posta-tebligat gideri, 4.300,00 TL bilirkişi masrafı toplamı 4.575,00 TL’den davanın kabul-red oranı gözetilerek(431.615,97 TL/292.842,85 TL) belirlenen 3.104,05 TL ile 7.370,95 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden hesap ve takdir edilen 17.860,03 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden davalı yararına hesap ve takdir edilen 17.133,45 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-HMK’nun 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/01/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …