Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1140 E. 2021/705 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/1140 Esas
KARAR NO : 2021/705

DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/08/2014
KARAR TARİHİ : 03/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : Müvekkili şirket ve davalı şirketin harita-kadastro işleri yapmakta olduğunu Müvekkili şirketin … Mühendislik Ltd. Şti.nin devletten ihale ile aldığı ” K.K.T.C.- GAZİ MAGOSA Bölgesinin Kadostral Harita çalışması” 16 Birim (42.000 Parsel) işini alt taşaron olarak 10.02.2013 tarihinde imzaladıkları sözleşme ile parsel birim fiyatı 15 TL ‘den aldığını ve bu işi yapması için de davalı şirkete 12.02.1013 tarihinde … Ltd.Şti. İle yapılmış bulunan sözleşmedeki işlerde parsel fiyatım 12.5 TL olarak değiştirerek davalı şirket ile anlaştıklarını ve bu işleri yapmaları için yetki ve görev verdiklerini , Davalı şirket yetkililerinin müvekkili şirket yetkililerinin eski arkadaşları olduğu için ondan kaynaklanan güven duygusuyla aralarında yazılı bir anlaşma yapılmadığını, davacı şirketin … Ltd.Şti. ile yaptığı anlaşma gereği çalışanların ana firma … Ltd.Şti. sigortası altında çalışacağını ve konaklama-yemek masrafları … Ltd.Şti. tarafınca karşılanacağını ve ödenmesi gereken maaşların yine … Ltd.Şti.nce ödeneceğini, yapılan işlerden doğan hak edişlerden tüm SSK ödemeleri-Konaklama- Yemek Giderleri ve Maaşlar düşüldükten sonra kalan kısım ödeneceğini müvekkili şirketle davalı şirket arasındaki anlaşma gereği davalı şirket ekibinin 14.02.2013 tarihli a-maille bildirim yaparak KKTC’ne gider ve … Ltd.Şti.nce kalacak yer ve yemekleri ayarlandığını ve yerlere yerleşildiğini, çalışmaların başlamasından çok kısa bir süre sonra Ana Firma olan … Ltd.Şti. nin İşlerin sağlıklı ilerlemediğini gerek telefonlarla şifahi olarak gerekse de mail yolları ile ilettiğini, bunun üzerine müvekkili şirket yetkililerinin davalı şirket yetkilileri ile görüşerek işlerin zamanında yetişmemesi halinde … Ltd ile ilişkilerinin bozulacağını, prestij ve güven kaybının oluşacağını ve zarara uğrayacaklarının belirtildiğini, davalı şirketten …’nun müvekkili şirketten …’u arayarak işleri yetiştiremeyeceklerini söylediğini bunun üzerine müvekkili şirketin başka firma ile anlaşarak iş mahalline gönderdiğini, bu sırada davalı şirkete tamamlanmış işlerin ana firmaya teslimi söylenmesine rağmen davalı şirketin tüm ekibiyle 16.07.2013 tarihinde KKTC’ni terk ederek ülkeye döndüğü, bunun üzerine müvekkili şirketin tekrar yeni bir şirket arayışına girerek başka bir firma ve ekibini KKTC’ne gönderdiğini çalışanların ana firma olan … Ltd.Şti. ne tanıttırıldığını, konaklama ve yemekleri ayarlanarak iş mahalline yerleşmeleri sağlandığını, daha sonra … kontrolünde davalı şirketin yapmalan gereken işler yaptırıldığını, bu sırada davalı şirketin üstlendiğini ve yapması gereken 16 birim toplamda 42.000 parsellik kadastral harita yapım işinin hiçbir birimi sağlıklı bir şekilde yapılmadığını ve Ana firma olan … Ltd.Şti. Ne teslim edilmediğini, işlerin çoğu karışık, eksik ve kalitesiz yapıldığı belirtilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirkete müvekkili şirket tarafından ödenmiş bulunan 136.500,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren en yüksek banka faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafından ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu açılmış olan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın belirtmiş olduğu üzere müvekkili şirket yetkilileri ile davacı şirket yetkililerinin tanışan ve görüşen kişiler olduğu, davacı şirket yetkililerinin müvekkili şirket etkilileri ile yaptıkları görüşmeler neticesinde … Mühendislik Ltd. Şti.’den alınan işi beraber yapmak istediklerini ve tarafların sözlü olarak anlaşmaya vardıklarını, müvekkili şirket yetkilerinin davacı şirket yetkilerini tanıdıklarından dolayı yazılı sözleşme imzalama ihtiyacı duymayıp davacının teklifini kabul ettiklerini, tarafların yapmış olduğu anlaşma uyarınca müvekkili şirketin Kıbrıs 2. Grup 22-a Uygulaması işinin 16 adet köyünün poligon işleri parsellerinin ölçülmesi sırasında gerekli olan alet ve aletçilerini temin edilmesi işini gerçekleştirmesi edimini yüklendiğini, iddia edildiğinin aksine işin başlamasından itibaren her ayın sonunda ana firma hakkedişlerinden bağımsız olarak ödeme yapılması için anlaşma sağlandığını, ancak anlaşmaya uygun davranılmadığını, ödemelerin müvekkili şirkete zamanında yapılmadığını, okul zamanından beri tanışma nedeniyle müvekkili şirketin kendi imkanlarıyla bir süre çalışmaları devam ettirdiğini, ancak gerekli ödemelerin davacı tarafından yapılmaması nedeniyle zor durumda kalındığını ve işlerin mecburen yavaşladığını, taraflar arasında yapılan ilk görüşmelerde sadece poligon işleri ve parsellerin ölçülmesi sırasında aletçi ve alet temin edilmesini kapsamakta iken müvekkili şirket çalışanlarının 12 kişilik ekip ile Kıbrıs’ a gittiklerini, poligon işleri bittikten sonra krokinin de müvekkili şirketçe tutulması konusunda davacının talepte bulunduğunu, müvekkili şirketin davacı şirketin yetkilileri ile olan eski hukuku nedeni ile Türkiye şartlarından daha aşağı bir bedel olan 11.5 TL ve parsel ölçülmesi ve yaklaşık poligon başına 60 TL olan ilk anlaşma 2,5 TL ölçüm farkı ile 14 TL’ve parsel ölçülmesi ve yaklaşık 60 TL olan poligon işleri şeklinde revize edildiğini, revize edilen anlaşma ile gerekli ekibin oluşturulması için ödeme yapılması gerektiğini ancak davacı tarafin bu ödemeyi yapmadığını, bu nedenle müvekkili firmanın zor durumda kaldığını, bir süre kendi imkanları ile işe devam ettiğini, gerekli personel değişikliğinin yapılmaması neticesinde müvekkili şirketin kendi imkanları ile de işe devam edemez bir duruma geldiğini ve işin yavaşladığını, dolayısıyla davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin bu işlemler için uçak biletleri aldığı, araç kiraladığı, söz konusu iş için konaklama masrafları, ödenen maaş ve SGK primleri için meblağlar harcandığını, davacı şirket tarafından Kıbrıs’a gelecek personelin çalışma izinlerinin alınması işlemlerinin ana firma tarafından halledileceğini müvekkili şirkete söylendiğini ancak anlaşma şartı yerine getirildiğinden müvekkili şirket çalışanları belirli aralıklarla Türkiye’ye giriş çıkış yapmak zorunda kaldığını, söz konusu ulaşım masraflarının da müvekkili şirket tarafından karşılandığını, mağduriyetlerin oluştuğunu, davacı tarafından ödenen avansların müvekkili tarafından yapılan harcamaların çok altında olduğunu, 1963 adet poligonun müvekkili tarafından eksiksiz tamamlandığını, ve 22600 adet parsel ölçüsü ve poligon hesaplarının tam ve eksiksiz olarak yapılarak teslim edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER
-Dava dışı idare ile dava dışı … Proje Mühendislik arasında imzalanan KKTC 2. Grup Kadastro Yenileme İşi Danışmanlık Hizmeti Alımına Ait Sözleşme,
-Taraf ticari defterleri, elektronik yazışmalar,
-Bilirkişi kök ve ek raporları,
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava ve karşı dava taraflar arasında yazılı olmayan eser sözleşmesine dayalı alacak davasıdır.
Davacı; dava dışı idare ile dava dışı … Proje arasında imzalanan KKTC 2. Grup Kadastro Yenileme İşi Danışmanlık Hizmeti Alımına Ait Sözleşme uyarınca alt taşeron olarak almış olduğu işin yapımı husunda davalı taraf ile aralarında yazılı bir sözleşme olmaksızın anlaştıklarını beyan etmiştir. Davalı taraf sözleşmenin varlığını kabul etmişse de sözleşme hükümlerine ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( TMK ) 6. maddesi, “ Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. ” HMK.’nın “İspat yükü” başlığını taşıyan 190’ıncı maddesi: ”İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir, Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü taşıyacaktır. İspat yükünün belirlenebilmesi için önce ilgili maddi hukuk kuralındaki koşul vakıaların doğru bir şekilde tespit edilmiş olması ve buna uygun somut vakıaların ortaya konulmuş olması gerekir. Her bir vakıa bakımından lehine hak çıkarma çerçevesinde ispat yükü kuralları belirlenir. Ancak kanunda özel olarak ispat yükünün belirlendiği hâllerde, genel kurala göre değil, kanunda belirtilen şekilde ispat yükü belirlenecektir.
İkinci fıkrada ise, karinelerin varlığı hâlinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Karine söz konusu olduğunda, karine temeli ile karine sonucunu birbirinden ayırt etmek gerekir. Karineye dayanan taraf, sadece karine sonucunu ispat yükünden kurtulmuş olur, ancak karine temelini ispat etmek yükü altındadır. Bu durumu vurgulamak için, fıkrada açık düzenleme yapılmıştır. Kesin kanuni karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Fıkrada, özellikle aksini ispat kavramına yer verilmiştir. Zira aksini ispat ve karşı ispat farklı kavramlardır. Karine söz konusu olduğunda, karşı ispat faaliyetinden değil, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddeleri uyarınca akdi ilişkinin varlığını ve ücretin ödendiğini ispat yükü davacı yüklenicidedir. Somut olayda, davacı vekilince dayanılan sözleşmenin varlığı ve avans olarak ödenen 136.500,00-TL avans ödeme miktarı davalı tarafça kabul edilmiş ancak sözleşme konusu işin yapılarak teslim edildiği ileri sürülmüştür. Bu durumda işin teslim edildiğini ispat yükü ise davalı tarafın üzerindedir. Eser sözleşmesinin varlığı çekişmesiz olduğunda ise eser sözleşmesinde belirlenen işlerin davacı yüklenici tarafından yapıldığının kabul edilmesi gerektiğine ilişkin hukuki ve fiili bir karine bulunmamaktadır.
Somut olayda davacı ile davalı arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu sabittir ancak sözleşme içeriği tartışmalıdır. Davacının 136.500,00-TL ödeme yaptığı taraf defterleriyle sabit olmakla beraber davalının sözleşme konusu işi davacı kabulüne göre çoğu karışık eksik ve kalitesiz imal edilmişse de bir kısmının sözleşmeye uygun olduğu anlaşılmaktadır, davalı kabulüne göre ise işlerin bir kısmı sözleşme hükümlerine uygun olarak imal edilmiş ancak davacı üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğinden tamamlanamamış ve davalı zarara uğradığını beyan etmiştir.
Hal böyle olunca sözlü olarak akdedilen sözleşmenin ne oranda gerçekleştiğini ispat yükü davacı tarafta olmasına karşın davacı yapılan iş miktarının avans bedelinden düşük olduğunu ispat edememiş olduğundan asıl davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Karşı davada ise davalı iş bedelinin ödenmeyen kısmının tahsilini talep etmektedir. Karşı dava yönündense ispat yükü ters çevrilmektedir. Zira yapılan iş miktarının ödenen bedelden fazla olduğunu iddia eden karşı davacı bu iddiasını ispatlama yükü altındadır. Ancak davalı karşı davacı yapılan iş miktarını kesin olarak ispat edemediğinden sübut bulmayan karşı davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Kısa kararda karşı davanın reddine ilişkin kısım sehven yazılmamışsa da gerekçeli kararla bu husus düzeltilmiştir.)
HÜKÜM: Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Subut bulmayan ASIL VE KARŞI davanın REDDİNE,
Asıl davada:
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 59,30 TL harçtan, peşin alınan 2.331,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.271,8‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde asıl davada davacıya ödenmesine,
3-Karşı davada davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 16.917,50 TL vekalet ücretinin asıl davada davacıdan tahsili ile asıl davada davalıya verilmesine,
Karşı davada;
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 59,30 TL harcın başlangıçta alınan 699,00 TL’den mahsubu ile bakiye 639,70 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde karşıda davada davacıya iadesine,
3-Karşı davada davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin karşı davada davacıdan tahsili ile karşı davada davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yapılan yargılama masraflarının üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2021 11:15:55

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır