Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/41 E. 2021/883 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2013/41 Esas
KARAR NO : 2021/883

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/01/2013
KARAR TARİHİ : 23/12/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Ankara … Ticaret Mahkemesinin … E ve … K. Sayılı ilamı ile aralarında müvekkil T.H.T…. Bankası A.Ş.’ye izafeten T…. Bankası A.Ş.’nin de bulunduğu davalılar … ve … aleyhine MÜTESELSİLEN 258.000 TL’nin 12.01.1999 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacı …’e ödenmesine karar verildiğini, Mahkeme kararının yasal yollardan geçerek kesinleştiğini, Yargıtay’ın düzelterek onama ilamında yasal faiz yerine, uygulanan en yüksek banka mevduat faiz oranı üzerinden faiz işletilmesine karar verildiğini, akabinde davacının icra takibi başlatması üzerine müvekkil T.H.T…. Bankası A.Ş. adına davayı yürüten T…. Bankası A.Ş. tarafından Ankara … Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasına 12.08.2008-08.09.2008 tarihleri itibari ile işlemiş faiz ile birlikte toplam 1.690.536,25 TL ödemede bulunulduğunu, müvekkili bankaya izafeden anılan davayı yürüten ve tazminat ile sorumlu tutulan T…. Bankası A.Ş. tarafından davacıya ödeme yapıldığını, akabinde hazine hesapları çalıştırılmak suretiyle 1.690.536,25 TL’nin müvekkili bankaya devredildiğini, Müvekkili banka adına davayı yürüten T…. Bankası A.Ş. tarafından yapılan ödemenin 14.12.2012 tarihi itibariyle 1.690.536,25 TL’nin müvekkili banka kayıtlarına alındığını, dava sonrası müvekkili banka ile müteselsilen sorumlu olan davalılardan …’in 17.10.2009 tarihinde öldüğünün anlaşıldığını, Ankara … Ticaret Mahkemesinin … esas sırası ile görülen davanın davacı … tarafından … adlı şahıs ile ortak olarak tutturmuş olduğu sayısal loto ikramiyesinin tahsili sırasında T…. Bankası İzmir Caddesi Şubesinin aracı olarak kullanıldığı ve bu süreçte Şube Müdür ve diğer ortağın etkisi, iş ve işlemleri ile ikramiyenin tamamının … adlı şahsa ödendiği iddiası ile ikramiyenin yar tutarı için İzmir Caddesi Şubesi Müdürü … …, … ve T…. Bankası A.Ş. hükmü şahsiyetini hasım göstererek açtığı tazminat davasına ilişkin olduğunu, davanın anılan Mahkemece kabul edildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, karara istinaden ferileri ile birlikte davacıya ödenen toplam 1.690.536,25 TL’nin müvekkili banka hesaplarına risk olarak devredildiğini, bu nedenle 14.12.2012 itibariyle müvekkili banka hesaplarına kaydedilen ödeme tutarı kadar müvekkili bankanın zararının oluştuğunu, tazminata konu olayda, bu tarz davalarda öncelikle ikramiyenin tamamını alan … adlı şahıs aleyhine dava ikamesi ve hüküm alınarak cebri icra işlemlerinin yapılması, bunun neticesinin semeresiz kalması halinde, banka müdürü ve tüzel kişiliğine daha sonra gidilebileceği, bu durumda ikramiyenin tamamını haksız olarak almış olan davalı yanında banka personeli ve banka aleyhine eş zamanlı olarak açılan davanın reddi yönünde Yargıtay kararları bulunmasına karşın, yerel mahkemece banka personeli ve banka yönünden bu hususun dikkate alınmadığını, banka şube müdürü yönünden haksız fili, banka yönünden ise istihdam edenin kusursuz sorumluluğu nedeniyle her üç davalının müteselsilen sorumluluğuna karar verildiğini, neticede bu kararın kesinleştiğini, bu nedenle, tamamı davacıya ödenerek akabinde müvekkili bankaya mal edilen toplam 1.690.536,25 TL tazminat tutarının tamamının, Ankara … Ticaret Mahkemesinin 31.05.2007 tarih … E ve … K. Sayılı ilamına istinaden müvekkili bankanın eski personeli ve ikramiyenin tamamını alan diğer davalıdan (mirasçılarından) müştereken ve müteselsilen tazmini için işbu davanın açılma zorunluluğunun hasıl olduğunu, belirterek, fazlaya dair dava, talep, faiz ve sair her türlü hakkı saklı kalmak kaydı ile müvekkili bankaya izafeden T…. Bankası A.Ş. tarafından ödenen ve 14.12.2012 tarihi itibariyle müvekkili banka riskine dahil edilen 1.690.536,25 TL’nin ilgilisine ödemenin yapıldığı 12.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekili cevap dilekçesinde; Haksız fiile dayalı rücu davası olarak açılan davanın zamanaşımına uğradığını, davaya konu tutarın ilgilisine ödendiği tarihin 12.08.2008 olduğunu, Yargıtay kararlarında, mevzuatta ve uygulamada haksız fiile dayanan rücu davalarında zamanaşımı süresinin ödemenin yapıldığı tarihten itibarine iki yıl olduğunda tereddüt bulunmadığını, ödemenin 2007 yılında yapıldığını, rücu davasının ise 2013 yılında ikame edildiğini, aradan 5 yıl geçtikten sonra rücu istemli açılan işbu davada davacı yanın ödemeyi yaptığı 2008 yılında kanun hükmünde de belirtildiği üzere sorumlu olduğu kişilere bildiri yapmak zorunda olduğunu, buna göre Borçlar Kanunu’nun ” 73. maddesi 2. fıkrasına göre bildirim yapılması gereken tarihin 12.08.2008 olduğunu, bir taraftan rücu istemli alacak davasının ödemenin yapıldığı 2008 yılından 5 yıl geçtikten sonra açılmış olması diğer taraftan davacı yanın ödemeyi yaptıktan sonra sorumlu olduğu kişilere 5 yıl sonra bildirmesi neticesinde dürüstlük kuralına uymamış olması neticesinde her iki halde de davanın hak düşürücü süreye uğradığını, davalı müvekkilin tazminat tutarının tamamından sorumlu tutulamayacağını, davacının 1.690.536,25 TL’nin tamamını davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş olmasının kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, Borçlar Kanunu’nun 167. maddesine göre, aksi kararlaştırılmamışsa ve borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça borçlulardan her birinin eşit paylarla sorumlu olduğunu, ayrıca kusur oranlarının tekrar tespitinin gerektiğini, zira sorumluluk davasındaki bilirkişi raporlarının, kesin delil ve sorumluluk davasındaki kararın kesin hüküm oluşturamayacağını, rücu davasına konu olan ilgili alacak davasında müvekkili … …’in hesabına hiçbir para geçmediğini, gerek haksız fiile gerekse sebepsiz zenginleşmeye ilişkin olsun sayısal loto tutarının yarısının diğer davalı … üzerine geçmesi gerekirken tamamının … üzerine geçmesi söz konusu olduğu için tamamen haksız ve sebepsiz zenginleşen tarafın … olduğunu, bu nedenle haksız fiil faili olarak sorumlu tutulan davalı müvekkilinin kusurunun olmadığı için kusur oranlarının yeniden tespiti gerektiğini, 1.690.536,25 TL’nin müştereken ve müteselsilen talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere işbu davada talep edilebilecek tutarın ikramiyenin yarısı olan 258.000 TL ile sınırlı olması gerektiğini, talep edilen faizin de yerinde olmadığını, davacı tarafın ödeme tarihini 12.08.2008 olarak belirtip bu tarihten itibaren faiz talep ettiğini, ödeme 2008 yılında yapıldı ise bu halde talebin zamanaşımına uğramış olması gerektiğini, tutarın Banka kayıtlarına risk olarak girdiği tarih 14.12.2012 ise bu halde de faiz başlangıcının 14.12.2012 olması gerektiğini, bu açıklamaların borcu kabul anlamına gelmediğini belirterek, davalı müvekkil ve diğer davalıdan talep edilen alacak tutarının 1.690.536,25 TL olmayıp davanın 258.000 TL olarak açılması gerektiğinden davanın reddine; davalı müvekkilin 258.000 TL’den kusurunun bulunmaması nedeniyle sorumlu olmayacağından davanın reddine; talep edilen yasal faizin olası asıl alacak miktarının ve faiz tarihinin olması gereken tarihten başlatılmamış olması nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer Davalılar (müteveffa … mirasçıları) davaya cevap vermemiştir.
Yargılama sürecinde tarafların gösterdiği deliller toplanmış, bu kapsamda Ankara … Ticaret Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyası, Ankara … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, BDDK tarafından tanzim edilen 29/12/2009 tarihli rapor, veraset ilamları, mirasın red kararları, terekelere temsilci atanmasına dair Sulh Hukuk Mahkemesi kararları dosyaya kazandırılmıştır.
… mirasçısı olarak davalı gösterilen mirasçıların tamamı … 1. ve 2. Sulh Hukuk Mahkemelerinin kararları ile mirası reddetmişlerdir.
Davalı olarak gösterilen … … ise yargılama devam ederken 17/07/2018 tarihinde vefat etmiş, geriye mirasçıları … ve … kalmış ve her iki mirasçı da Ankara … Hukuk Mahkemesinin … Esas, … sayılı kararı ile mirası reddetmişlerdir.
… mirasçılarının tamamının mirası reddetmesi üzerine … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Tereke esası, … sayılı kararı ile … terekeye temsilci olarak atanmıştır.
… … mirasçılarının tamamının mirası reddetmesi üzerine Ankara … Hukuk Mahkemesinin … Tereke esas sayılı dosyası üzerinden Av. … terekeye tasfiye memuru olarak atanmıştır.
Mahkememizce tasfiye memurlarına tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlanılıp davaya devam olunmuştur.
Davanın konusu Ankara … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … karar sayılı ilamı neticesinde davacıyı temsilen Halkbankası ile müteveffa davalılar … … ve …’in birlikte hareket ederek dava dışı üçüncü kişi konumundaki … aleyhine verilen zararın tazminine hükmedilmesi, Yargıtay onamasından geçerek kesinleşen ilamın icraya konulması neticesinde üçüncü kişi zararının tamamının Halkbankası tarafından giderilmesi ve bu tutarın davacı … Bankası hesaplarına intikali ile davacının uğradığı zararın davalılarca giderilmesinden ibarettir.
Ankara … Ticaret Mahkemesinin … Esas, … sayılı kararı ile 258.000,00 TL’nin 12/01/1999 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar T. … Bankası, … ve …’den müteselsilen tahsiline hükmedilmiş, söz konusu karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesince faiz oranı değiştirilmek suretiyle onanmış ve sonrasında kesinleşmiştir. Kararın Ankara … Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden takibe konulması sonrasında faizi ile birlikte 1.690.536,25 TL T. … Bankası A.Ş tarafından ödenmek suretiyle infazı sağlanmıştır.
Ankara … Ticaret Mahkemesi’nin dosyasının incelenmesi neticesinde banka çalışanı … … ve diğer davalı …’in birlikte hareket edip yarattıkları mizansen ile davacının zararına sebebiyet verdikleri, bankanın adam çalıştıran sıfatıyla sorumlu olduğu, diğer davalıların ise haksız fiili gerçekleştiren kişiler olarak sorumlu oldukları kabul edilerek tümü hakkında müteselsil sorumluluk esasına dayalı olarak hüküm kurulmuştur. Bu durumda müteselsil sorumlu tutulan bankanın icra kanalı ile ödediği tutarın tamamının haksız fiil işleyen … … ve …’den rücuen talep edebileceği, nihai sorumluların haksız fiil faili olan kişiler olduğu Mahkememizce kabul edilmiştir.
… … dava devam ederken vefat etmiş, mirasçıların tamamı mirası reddettikleri için, … ise davadan önce vefat etmekle birlikte davalı gösterilen mirasçıları mirası reddettiklerinden Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2019/4281 Esas, 2020/1646 Karar sayılı 12/03/2020 tarihli bozma ilamında da benimsendiği üzere mirası reddeden mirasçılar hakkında davanın husumet yokluğundan reddi gerektiği mahkememizce değerlendirilmiş ve mirasçıların tamamı yönünden dava pasif taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddedilmiştir.
Miras reddedilmekle birlikte, davacının, varsa alacağının sorumluların terekesinden tahsil etme hakkı bulunduğu gözetilerek tereke temsilcileri huzurunda davaya devam edilmiş ve tereke aleyhine hüküm kurulması gerektiği gözetilmiş, bu amaçla tereke temsilcilerine dava tebliğ edilmiştir. (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2019/4281 Esas, 2020/1646 Karar sayılı 12/03/2020 tarihli bozma ilamı)
Her iki müteveffa davalının, tereke temsilcileri davaya cevap vermemiş, davayı takip etmemişlerdir.
Davalı … … vefat etmeden önce vekili aracılığıyla davaya cevap vermiş ve zaman aşımı itirazında bulunmuştur. Davalının ölümü ile yerine geçen mirasçıları ise mirası reddettiklerinden davada pasif taraf sıfatları bulunmadığından, tereke temsilcisi ise davaya cevap verip ayrıca zaman aşımı savunması yapmadığından ve T. … Bankası tarafından ödenen tutarın davacı bankaya intikali 2012 yılında gerçekleştiğinden, zaman aşımının ancak zararın öğrenilmesiyle başlayacağı ve davalı … …’in davacı çalışanı olduğu gözetildiğinde suç teşkil eden eyleminde ceza zaman aşımı süresinin geçerli olduğu ve dava tarihi itibariyle ceza zaman aşımı süresinin dolmadığı gözetilerek zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda dava dışı kişiye ödenen tazminatın 1/3’ünün müteselsil sorumlu davacı üzerinde kalması gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ise de Mahkememizce bu görüşe itibar edilmemiş, davacı bankanın adam çalıştıran sıfatıyla kusursuz sorumlu tutulması neticesinde tazminatı ödediği, suç ve haksız fiil teşkil eden eylemi işleyen müteveffa davalıların nihai sorumlu olduğu ve davacı bankanın ödediği tutarın tamamını talep edebileceği değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı neticesinde dava dışı T. … Bankası A.Ş’nin davacıya izafeten dava dışı üçüncü kişinin zararının tamamını icra takibi neticesinde 12/08/2008 tarihinde ödediği, ödenen tutarın 14/12/2012 tarihinde davacı banka hesaplarına mâl edildiği, yukarıda açıklanan gerekçe ile davacı bankanın kendi hesaplarından çıkan bu tutarın tamamını haksız fiil sorumlularından talep edebileceği, TBK 61. maddeye göre birden çok kişi zarara birlikte sebebiyet verdikleri takdirde müteselsilen zarar görene karşı sorumlu oldukları, haksız fiil sorumluları vefat ettiği için ve mirasçıların tamamı tarafından miras reddedildiğinden Medeni Kanunun 612 vd. maddeleri uyarınca terekenin Sulh Hukuk Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği, davacının tasfiye sonucunda alacağını tahsil edebileceği değerlendirilerek mirasçılar hakkındaki davanın pasif taraf sıfatı yokluğundan reddine, 1.690.536,25 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte muris … ve … … terekelerinden müteselsilen tahsiline dair aşağıdaki hüküm oy çokluğu ile oluşturulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Davalılar …, …, …, …, …, …, … ve … hakkındaki davaların pasif taraf sıfatı yokluğundan reddine,
2-1.690.536,25 TL’nin 12/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı yasal faizi ile birlikte muris … ve … …’in terekelerinden müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 115.480,53 TL karar ve ilam harcının muris … ve … …’in terekelerinden tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 812,55 TL tebligat-müzekkere gideri ve 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.312,55 TL yargılama giderinin muris … ve … …’in terekelerinden tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 91.968,77 TL vekalet ücretinin muris … ve … …’in terekelerinden tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak Davalılar …, …, …, … ve …’e verilmesine,
8-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2021

Başkan …
e-imzalı
(M)
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı

Muhalefet Şerhi:
Mirası reddeden tüm davalılar hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği görüşüne sahip olmakla sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Başkan …
e-imzalı

Dava, davacı bankanın dava dışı üçüncü kişiye kesinleşen mahkeme kararı doğrultusunda uğradığı zararın tazmini sonrası zarara konu işlemi gerçekleştiren banka çalışanlarından ödenen tazminatın rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Davalılar … ve … …’in vefatı ile davaya teşmil edilen en yakın mirasçılarının tamamı mirası reddedip bu yöndeki kararlar kesinleştiğinden, murisin terekelerine temsilci atanarak davaya katılımları sağlanmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 612. maddesinde belirtildiği üzere en yakın mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir ve miras bırakanın borçları ödenir, arta kalan değerler mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.
Yasal düzenleme gözetildiğinde mirasın birinci derecedeki mirasçıların tamamı tarafından reddolunduğu ve tereke tasfiye olacağından mirasçılar hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmek suretiyle davanın sonuçlandırılması ve red gerekçesine göre yargılama giderlerinin değerlendirilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan ayrıca rücuya konu tazminatın murislerin terekelerinden tahsili yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Başkan …
e-imzalı