Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2007/323 E. 2021/472 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2007/323 Esas
KARAR NO : 2021/472

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/06/2007
KARAR TARİHİ : 22/06/2021
YAZIM TARİHİ : 14/07/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/08/2000 tarihli kaza sebebiyle 2000 yılında … Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile açılan davada davalılardan …’ın da davalı konumunda olduğunu, son alınan bilirkişi raporuna göre tazminat alacağının 82.358,022 TL (faiz ve masraflar saklı kalmak üzere) olduğunun belirlendiğini ve bu tutar üzerinden davanın ıslah edildiğini, açılan dava ile talep doğrultusunda davalı … adına kayıtlı Ankara İli, ….kapı no.lu yere rastlayan ….parsel no.lu taşınmaz üzerine 01/10/2001 tarihli müzekkere ile üçüncü kişilere devrini engellemek için ihtiyati tedbir şerhi konulduğunu, davalının mahkemeden üzerine tedbir konulması talep edilen ancak mahkemece kabul edilmeyen Antalya’da bulunan taşınmazını davanın açılmasından hemen sonra elinden çıkardığını, ihtiyati tedbir konulmasından sonra ihtiyati tedbirin kaldırılması için sayısız defalar her iki davalının, vekilleri ve elamanlarının teklif sunduklarını, protokoller dahi hazırlandığını, ancak sonradan davalı …’ın samimi olmayan davranışları yüzünden vazgeçildiğini, bu yolla sonuca varamayacağını anlayan …’ın üzerine tedbir konulmuş taşınmazı muvazaalı şekilde icra kanalı ile sattırmak için meslektaşı, patronu olan ve aynı apartmanda oturan diğer davalı … ile 19/07/2006 tanzim ve 22/11/2006 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli bono düzenlediklerini, bononun ödenmediği gerekçesiyle Ankara Gayrimenkul (…) İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile taşınmazın icraen satış sürecinin başlatıldığını ve satış tarihi olarak 19/06/2007 tarihinin belirlendiğini, bu hususun öğrenilmesi üzerine … Asliye Hukuk Mahkemesinden davalının mal kaçırmak amaçlı hareketi nedeniyle 22.05.2007 tarihinde 13.000,00 TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubu karşılığında ihtiyati haciz kararı alınarak borçlunun evine hacze gidildiğini, bononun geçmiş tarihli ve muvazaalı olarak düzenlendiğini, 200.000,00 TL’nin hakkında devam eden davalar bulunan bir kimseye verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca davalı …’in de 03.06.2007 tarihi itibari ile 3 yıldır Bağ-kur sigortalısı olduğunu ve birikmiş 6.813,52 TL prim borcu bulunduğunu, dava konusu borçlandırıcı işlemin … hakkında devam eden davanın olumsuz sonuçlanacağının farkedilmesi sebebiyle ve müvekkillerinin alacaklarını tahsil edebilme olanağını ortadan kaldırmak için yapıldığını ileri sürerek muvazaalı düzenlenmiş olan 19/07/2006 tanzim ve 22/11/2006 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli bononun iptaline ve davalı …’in taşınmazı elinden çıkarması durumunda elde edeceği değere taalluk eden değerin davalılardan müştereken ve müteselsilen faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; 2000 yılında anne ve babasının trafik kazasında vefat etmelerinden sonra davacının hakkında … Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığını ve davanın derdest olduğunu, anne ve babasının vefatı sonrasında yalnız kaldığı sırada o dönem tanıştığı diğer davalının bir meslektaşı olarak kendisine sahip çıktığını, maddi ve manevi yardımlarda bulunduğunu, diğer davalının SVM Sağlıklı Yaşam ve Güzellik Merkezinin sahibi olduğunu, 2002 yılından itibarin elden aldığı küçük bedellerin dışında, kurs ücretlerinin, vergi borçlarının, açılan davaların vekalet ücretleri, harç ve masraflarının, ev taşıma ücretleri, bakım onarım, anneannesinin huzur evine taşınması, bakım, eşya taksitleri dahil banka kredi kefalet ücretlerini karşıladığını, bu karşılık tüm giderleri karşılamasa da 200.000,00 TL bono düzenleyerek diğer davalıya verdiğini, bono bedelinin anneannesinin ölümü ile kalacak malvarlığı ile karşılayacağının varsayıldığını, ancak mümkün olmadığını, davacıya ihtiyati tedbirin kaldırılması ve davanın geri alınması için bir kaç kez teklifte bulunduğunu, davacı ve vekilinin önce talebi kabul ettiklerini, ancak sonradan verilen rakamların az olduğu gerekçesi ile vazgeçtiklerini, davacının evine gelerek tüm eşyalarını haczettirdiğini, davacının ileri sürdüğü gibi bir anlaşmanın söz konusu olmadığını, bononun borç karşılığı verildiğini ve halen de diğer davalıya borçlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sağlıklı yaşam, estetik ve güzellik merkezi sahibi olduğunu ve yanında 4-5 kişi istihdam ettiğini, diğer davalı ile ilişkileri nedeni ile diğer davalıya müvekkili tarafından 2002 yılından itibarin 2006 yılı sonuna kadar ve halen devam eden, elden aldığı ufak tefek bedeller hariç, kurs ücretleri, vergi borçları, açılan davalar nedeniyle harç ve masraflarla avukatlık ücretleri, taşınma ücretleri, diğer davalının anneannesinin nakliye, özel huzurevi taşınması, bakımı masrafları vb birtakım harcamaların karşılığı olarak 19/07/2006 düzenleme ve 22/11/2006 ödeme tarihli 200.000 TL bedelli bono verildiğini, gönderilen protestoya rağmen bono bedeli ödenmediğinden diğer davalı hakkında … Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, diğer davalının taşınmazını mal beyanı olarak dosyası beyanı üzerine taşınmaz üzerine haciz konularak 04/09/2007 tarihide satışının gerçekleştiğini ve satış bedelinin dosyaya yatırıldığını, diğer davalının anne ve babasının kazada ölmesi ve yalnız kalması, sosyal yapısı dikkate alındığında yukarıda belirtilen harcamaları karşılamasının o dönem itibari ile mümkün olmadığını, müvekkilinin bu aşamada her türlü desteği sağladığını ve sağladıklarının bono bedelinin çok daha fazla olduğunu, diğer davalının başka yerlere de borçlandığını, borç senetleri düzenlediğini ve banka kredisi kullandığını, müvekkilinin diğer davalının anneannesinin ölümüyle üzerine geçecek olan taşınmazı satınca müvekkilinin alacaklarını almak için sözü geçen taşınmaz üzerine haciz koydurtmaktan başka seçeneği kalmadığını, diğer davalının mal varlığı itibari ile bu bedeli uzun süreçte borçlanmasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu, davacının adı geçen taşınmaz üzerine 2001 yılında tedbir koydurttuğunu, başkaca hukuki işlemlerin yapılmasının bu süreçte mümkün olmasına rağmen yapmadığını, müvekkilinin dava tarihi itibari ile taşınmazın sahibi olmadığını, bu nedenle İİK’nun 283. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER
– … Asliye Hukuk Mahkemesinin …. (bozma sonrası …) Esas sayılı dosyası.
– … Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası: Davalı … tarafından davalı … hakkında 19.07.2006 tanzim ve 22.11.2006 vade tarihli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu icra takibi yapıldığı, davalı … adına kayıtlı taşınmazın 04.09.2007 tarihli ihalede 120.100,00 TL bedelle diğer davalı …’e satıldığı anlaşılmıştır.
– Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yazı cevabı; davalı …’ın doktor olduğu, Kastamonu Şerife Bacı Hastanesinde 04/10/2004 tarihinde çalışmaya başladığı ve 03/04/2006 tarihinde istifa ettiği anlaşılmıştır.
– Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 06/12/2018 tarihli yazı cevabı; davalıların … Sağlık Estetik ve Güzellik Merkezi Hizmetleri İnş. Trz. Otomotiv İth. İhr. Paz. Tic. Ltd. Şti.’nin kurucu ortakları olduğu ve şirketin 19/07/2006 tarihinde kurulduğu anlaşılmıştır. – Tanık beyanları
-Bilirkişi Raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ;
Dava, TBK’nun 19. (818 sayılı BK’nun 18.) maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir.
Muvazaa hukuksal sebebine dayalı iptal davalarında kural olarak 3. kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü, danışıklı bir hukuki işlem ile 3. kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir.
Ancak 3. kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir.
Muvazaa davası, borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Muvazaalı senet tanzimi ve bu senede dayalı olarak yapılan icra takibinin iptaline ilişkin eldeki davada ispat yükü alacağına itiraz edilen davalı alacaklıya düşer. Davalı alacaklı alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını takipten önce düzenlenmiş ve birbirini teyit eden usulüne uygun delillerle ispatlamalıdır. Her zaman düzenlenmesi mümkün olan bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli değildir. Senetler ancak tarafları ve onların cüz’i ve külli halefleri yönünden kesin delil niteliğinde olup, davacı üçüncü kişi bakımdan bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemez.
Somut olayda davacılar; desteklerinin trafik kazasında ölmesi nedeniyle … Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davada hükmedilecek tazminattan kurtulmak amacıyla dava konusu 19/07/2006 düzenleme ve 22/11/2006 ödeme tarihli 200.000 TL bedelli bononun davalılar arasında muvazaalı olarak düzenlendiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Davacıların tazminat alacaklarının, murisin vefat tarihinde doğduğu kabul edilerek dava ön şartının gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. (bozma sonrası … E.) sayılı dava dosyası bekletici mesele kabul edilmiş olup, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) … E.-…tarihli kararı 12/11/2015 tarihinde kesinleşmiştir.
Tüm dosya kapsamı gözetilerek; eldeki davada ispat yükü üzerinde olan davalılar, söz konusu bononun davalı …’ın 2002 yılında anne ve babasını kaybetmesinden sonra yalnız kalması nedeniyle diğer davalı … tarafından kurs ücretleri, vergi borçları, açılan davalar nedeniyle harç ve masraflarla avukatlık ücretleri, taşınma ücretleri vb birtakım harcamaların karşılığı olarak verildiğini ve borcun gerçek olduğunu ileri sürülmüşlerse de; davalı … vekili tarafında sunulan belgelerden bir kısmının her zaman düzenlenmesi mümkün belgeler olduğu, bir kısmında ödemenin gerçekte kim tarafından yapıldığının tespit edilememesi nedeniyle bu belgelere itibar edilmemiş, davalı …’in diğer davalıya borç verdiği hususunu usulünce ispatlayamadığı, davalıların önceden beri tanıştıkları, 2006 yılında birlikte şirket kurdukları, davalı …’in davalı … hakkındaki tazminat davasını bilecek durumda olduğu, buna göre bononun muvaazaalı olduğu kanaatine varılmış, davacılar vekilinin 30.03.2021 tarihli dilekçesi gözetilerek davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1- Davanın kabulüne, davacıların … Müdürlüğünün … sayılı ve … Müdürlüğünün … sayılı takip dosyalarındaki asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olmak kaydı ile … Müdürlüğünün … sayılı icra takibinin ve takip dayanağı davalılar arasında düzenlenen 19/07/2006 tanzim, 22/12/2006 vade tarihli 200.000,00 TL bononun iptaline,
2- Davacıların … Müdürlüğünün … sayılı ve … Müdürlüğünün … sayılı takip dosyalarındaki asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olmak kaydı ile (davacının talebi ile bağlı kalınarak) 82.358.022 TL’nin davalı …’den tahsiline,
3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 5.625,88 TL harçtan peşin alınan 1.111,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.513,98 TL karar harcının davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan11.506,57 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 13,10 TL başvurma harcı, 1.111,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.125,00 TL harcın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine
6-Davacı tarafından yapılan 467,55 TL posta masrafı, 750,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.217,55 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,

7-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/06/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır