Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. ”TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
ESAS NO : 2022/88
KARAR NO : 2022/370
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … -… …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 11/03/2022
KARAR TARİHİ : 19/12/2022 Yazım Tarihi : 13/01/2023
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: …” ibareli markanın 35. Sınıfa giren
hizmetlerde davacı adına… sayı ile tescilli olduğunu, davalının da bu marka ile aynı
esas unsura sahip “…” ibareli markayı 29 ve 35. Sınıfa giren mal ve hizmetlerde
…sayı tahtında kendi adına tescil ettirmiş olduğunu, taraf markalarının ayırt
edilemeyecek derecede benzer olduğunu, ayrıca karşılaştırılan markaların 35. Sınıfa giren
hizmetler açısından aynı/aynı tür hizmetlerde kullanıldığını, dolayısıyla karşılaştırılan
markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini ileri
sürerek, davalının …. sayılı tescilli markasının 35. Sınıfa giren hizmetlerin tamamı
yönünden hükümsüz kılınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı Şahıs Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE:
Davacı şahsın davalının amcası
olduğunu, tarafların uzun yıllar birlikte kuruyemiş ürünlerinin satışını ve pazarlamasını
gerçekleştirdiğini, ilerleyen yıllarda taraflar arasında çıkan anlaşmazlık sonucunda aile işlerinin
ayrılmasına karar verildiğini ve herkesin kendi ticari faaliyetlerine ayrı ayrı devam ettiğini,
davalının ilk kez 1960’lı yılında kurulan ….
kardeşi ile işletmeye devam ettiğini, davacının kendisine ayrı bir şirket kurduğunu, tarafların
anlaşmasına göre tarafların …” ibareli 29. Sınıfta tescilli olan markaya
müşterek malik olduklarını, zamanla taraflar arasındaki husumetin tekrar ortaya çıktığını,
davalıya ait web sitesinin fotoğraflarının ve genel görünümünün davacı tarafından iltibas
yaratacak şekilde kullanılması üzerine davalının davacı aleyhine bir delil tespiti yaptırdığını,
…. İş sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda davalının iddialarının haklı bulunduğunu, davacının bu dosya kapsamında alınan ihtiyati tedbir
kararına karşı ileri sürdüğü istinaf gerekçelerinin istinaf mahkemesi tarafından reddedildiğini,
zira davalının “…” markası üzerinde öncelikli ve gerçek hak sahibi olduğunu, bu markanın
davalı adına …. sayılar ile tescilli
olduğunu, …. alan adının da 2013 yılından beri davalıya tahsis edilmiş
olduğunu, davalının faaliyetlerine 1960’lı yıllardan beri fasılasız devam ettiği şirketin ticaret
unvanının ayırıcı unsurunun da “…” ibaresi olduğunu, nitekim davacının huzurdaki
davasına mesnet aldığı … sayılı markasının 35. Sınıf altında 29. Sınıfa giren “kuru
yemişler”in satışı hizmetleri yönünden tescil talebinin TÜRKPATENT tarafından reddedilmiş
olduğunu, bütün bu hususların davalının …” markasının öncelikli ve gerçek hak sahibi
olduğunu tevsik ettiğini iddia ederek, bu nedenlerle açılan davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı tarafın …. tescil sayılı markasına bağlı olarak iltibas oluşturduğu ve ayrıca önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddialarına bağlı davalıya ait 2021/022580 sayılı markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, davalı taraf iddiasına göre daha önceden tescilli markalarının varlığı ve önceye dayalı ve gerçek hak sahipliği iddialarının hükümsüzlüğe konu edilen marka açısından yerinde ve doğru olup olmadığı davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
Davacı adına 03/11/2020 tarihinde …. sayı ile tescil edilen “…. ibareli 35.nci sınıfta tescilli markası olduğu Türk Patent kayıtları ile tespit edilmiştir.
Davaya konu …. sayılı … ibareli markanın ise 29 ve 35.nci sınıfta 17/01/2022 tarihinde davalı adına tescil edildiği Türk Patent kayıtları ile tespit edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
(2) Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. “, hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin MARKASAL şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları içinde olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
Bilirkişi heyetinden alınan 22.11.2022
tarihli raporda ÖZETLE; ” ….tabloda; davacının markasının tescili kapsamında satış hizmetlerine konu edilmiş olan emtialardan, davalının markasının kapsamına giren emtialarla aynı olanları, davacının markasına ait sütunda altları çizilerek işaretlenmiştir. Davalının markasına ait sütuna bakıldığında, da, bu markanın kapsamında satış hizmetlerine konu edilen emtialardan sadece “kuru yemişler”in, davacının markasının kapsamında yer almadığı görülmektedir. Yani; “kuru yemişler” hariç, taraf markalarının kapsamına giren ve 35. Sınıf altında toptan/perakende satış hizmetlerine konu edilmiş emtiaların birebir aynı olduğu ve bu emtiaların satış hizmetleri yönünden somut uyuşmazlıkta emtia ayniyeti şartının gerçekleşmiş olduğu, ilave bir inceleme yapılmasına gerek kalmaksızın söylenebilecektir.
Davacının markasının kapsamına girmeyen “kuru yemişlerin satışı hizmetleri” özelinde somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; davacının markasının kapsamına giren, muhtelif gıda ürünlerinin satışı hizmetleri ile “kuru yemişler”in satışı hizmetlerinin dahi, benzer/türdeş/ilintili hizmetler olduğu düşünülmektedir. Zira bunlar; benzer alıcı çevresine hitap edip eder, benzer ihtiyaçları giderir, son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profilleri benzerdir, birbirleri yerine ikame imkanları ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri bulunur, dağıtım kanalları/satış sunuldukları yerler aynıdır, aralarında ham madde/mamul/yarı mamul ilişkisi bulunur ve benzer markaları bu farklı emtialarda gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurması mümkündür.
Sonuç olarak; davalının markasının kapsamına giren ve dava konusu edilmiş olan tüm hizmetler yönünden somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği değerlendirilmiştir.
Davacı taraf; dava konusu edilen “…” ibaresinin, kendisi tarafından tescilsiz olarak markasal hüviyette kullanıldığına dair dava dosyasına herhangi bir belge, delil ya da beyan35 sunmamıştır. Bu nedenle de; somut olayda, davacının önceki kullanıma dayalı gerçek hak sahipliği durumunun, dava konusu markanın hükmüne bir etkisinin olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Öncelikle; davalının ortağı olduğu … huzurdaki davada taraf olmadığı ve davalı (gerçek) şahıstan apayrı bir tüzel kişiliği haiz olduğu hususlarında herhangi bir tereddüt yoktur. Bir şirketin sahip olduğu hakların, otomatikman o şirketin ortaklarına da tanındığının kabul edilmesi, genel hukuk kaidelerine göre mümkün görülmediğinden, davalının ortağı olduğu bir şirketin ticaret unvanına ve/veya o şirkete tahsis edilmiş olan alan adına37 dayalı olarak somut uyuşmazlıkta bir hak iddia edebilmesinin mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.
Davalının gerçek/öncelikli hak sahipliği iddialarına mesnet aldığı markalarından, … sayılı markaya, tarafların müştereken sahip olduğu görülmekle38; bu markaya dayalı olarak taraflardan herhangi birinin, tek başına, bir hak iddia etmesinin de mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.
Davalının gerçek/kazanılmış hak sahipliği iddialarına mesnet aldığı markalarından.. sayılı markanın koruma tarihi, dava konusu edilen markadan dahi sonra olduğundan, bu markanın gerçek/kazanılmış hak sahipliği iddialarına mesnet alınamayacağı hususunda herhangi bir tereddüt yoktur.Davalının tescilli olan diğer markalarına bakıldığında; , ve görsellerini haiz bu markaların, davalının dava konusu edilen markasının şeklindeki görseli ile, yukarıda alıntı yaptığımız Yargıtay emsal kararında yer alan ikinci kriter olan; “bu markaya dayalı olarak yapılan başvurunun da, kazanılmış hak teşkil eden markanın asli unsuru muhafaza edilerek, işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulması” kriteri ile uyuşmadığı görülmektedir, zira; davalının önceki tarihlerde tescilli olan kelime markalarının “…” ibaresini tek başlarına esas unsur olarak ihtiva etmedikleri, şahıs adlarından oluşturulmuş ve birleşik yazılmış kelime öbekleri içinde bu ibarenin tek başına ön planda olmadığı ve davalının karma markasında da “… ibaresinin, şekil unsurundan ziyade ön plana çıktığından bahsedilemeyeceği düşünülmektedir.
Sonuçta; davacının, önceki tarihlerde tescilli markalarından gelen ve himaye görmesi gereken bir müktesep hakkının somut olayda bulunmadığı, davalının ortağı olduğu şirketin ticaret unvanına ve alan adına dayalı olarak da şahsen/şahsı adına “öncelikli” bir hak iddia edemeyeceği kanaatine varılmıştır.
SONUÇ;
1) Karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu,
2) Davalının markasının kapsamına giren ve dava konusu edilen tüm hizmetler
yönünden somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının da
gerçekleştiği,
3)Dava konusu edilen hizmetlerin hitap ettiği alıcı kesiminin, bilgi/bilinç/
dikkat/özen/algı seviyelerinin yüksek olmadığı,
4) Bu sebeplerden dolayı, karşılaştırılan markalar arasında, dava konusu edilen tüm
hizmetler yönünden, karıştırılma ihtimalinden doğan (kısmi) hükümsüzlük nedeninin bulunduğu,
5) Davacının “önceki kullanıma dayalı gerçek hak sahipliği” iddiasının davalının
markasının hükmüne bir etkisinin olamayacağı,
6) Davalının ortağı olduğu şirketin ticaret unvanına ve alan adına dayalı
Gerçek/ öncelikli hak sahipliği ve tescilli markalarından doğan
Öncelikli/ kazanılmış hak sahipliği iddialarının, davacının davalı markasının
hükümsüzlüğüne ilişkin taleplerine bir etkisinin olamayacağı,
” şeklinde ifade edilmiştir.
Davalı vekilinin yeni heyetten rapor alınması talebi ile HMK 30 uncu maddesi kapsamında ele alınıp değerlendirildiğinde sunulan rapor karşılaştırma tablosu da göstererek denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir nitelikte bulunarak yargılamanın gereksiz uzamaması için bu talebin reddine karar verilmiştir.
GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka (davacıya ait olan) ile sonraki tesçilli marka (davalı markası) arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davacının … sayı ile tescilli “…” ibareli 35. Sınıfta tescilli markası ile davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu ; Diğer yönden dava konusu edilen hizmetler yönünden de emtia benzerliği şartı gerçekleştiği;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, önceki markadaki ve sonraki markadaki işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu hizmetler için ayırdığı satın alma/yararlanma süresi içinde, davalının …sayılı “…. ibareli markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının … sayı ile tescilli “…” ibareli markadan farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı , iltibas ve benzerlik nedeniyle her iki taraf markası arasında yanılgı yaşayabileceği, hedef kitle açısından iltibas ve benzerlik nedeniyle davalı taraf markası ile davacı taraf markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idarî ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulan markalar algısı oluşabileceği , bu açıdan taraf marka işaretleri arasında 6769 sayılı SMK 6/1 iltibas koşulu oluştuğu;
Diğer yönden tarafların SMK 6/3 maddesi anlamında başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı,
Tüm bu gerekçelerle SMK 25/1 .nci maddedeki hükümsüzlük koşulu oluştuğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Ancak kısa kararda taleple de bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmesine rağmen hükümsüzlük kısmında “35.nci sınıf açısından ” ibaresi maddi hata olarak sehven yazılmasa da 6100 sayılı HMK MADDE 304/1″ Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir.” denildiğinden gerekçeli karar yazılırken (karar henüz tebliğ edilmediğinden) bu hata re’sen düzeltilerek hüküm kısmına yazılmıştır.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜNE
2- Dava konusu…. sayılı markanın “35.nci sınıf açısından” HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkin edilmesine, karar kesinleştiğinde Türk Patente müzekkere yazılmasına,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı; 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 124,5 tebligat ücreti olmak üzere toplam 2.524,50. TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile…. Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı.19/12/2022
Katip … Hakim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır